Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/410 Esas
KARAR NO : 2019/43
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tespit
DAVA TARİHİ: 08/05/2018
KARAR TARİHİ: 31/01/2019
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında “…” adlı dizi film projesine ilişkin 14/09/2017 tarihli “Oyuncı Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkili ile yayıncı kuruluş arasında yapılmcılık sözleşmesine istinaden dizi film projesinin yapımcılığının müvekkili şirket tarafından yürütülürken 20/12/2017 tarihli devir protokolü ile projenin yapımcılığının üçüncü kişilere devredildiğini, sözleşmenin devri kapsamında taahhütlerin yerine getirilmemesi üzerine sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi için davalı yayıncı kuruluşa ihtar çekildiğini, mvekkilinin yapımcılık bedelini ödemeyen yayıncı kuruluşun, dizi oyuncularını toplayarak “… Şti tarafından ödenmezse tarafımızdan ödenecektir” yönünde açıklamalarda bulunulması karşısında, haksız rekabet hükümlerine ve sözleşmeye aykırılık teşkil eden bu eylemlerin durdurulması hususları ile ilgili ihtar edildiğini, yayıncı kuruluşun ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine bu kez İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyaları ile takip başlattıklarını, icra takibinde kısmi ödemede bulunan yayıncı kuruluşun borca itiraz etmesi üzerine, bakiye tutar üzerinden İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açtıklarını ve davanın derdest olduğunu, yayıncı kuruluş ile hukuki ihtilaf bu seyirde ilerlemekte iken, projenin zarar görmemesi, çekimlerin aksamaması, oyuncu ve çalışanların iş motivasyonlarının bozulmaması için müvekkilinin azami gayret gösterdiğini, taahhütlerini yerine getirmeyen yayıncı kuruluşun bu tutumunu oyuncu ve çalışanlara yansıtmadığı gibi, her aşamadaki gerekli bilgilendirmeleri yaparak oyuncu ve menajerleri devir sürecinde oluşabilecek hukuki boşluktan, karmaşadan, belirsizliklerden uzak tutma yönünde uğraş verdiğini, 11/01/2018, 12/01/2018 ve 23/02/2018 tarihlerinde oyunculara Whatshapp üzerinden bildirimlerde bulunarak, taraflarca fesh edilmeyen oyunculuk sözleşmesinin yürürlükte olduğu vurgusuyla, oyunculuk bedelinin bakiye tutarının ödeneceği ve sözleşmelerin karşılıklı ibra ile fesh edileceği hususlarını ihtar ederek oyunculara çağrıda bulunduğunu, oyunculuk sözleşmesinin “Sözleşme süresince yapımcı dışında üçüncü bir gerçek veya tüzel kişinin yapımında veya bir yayın kuruluşunda oyunculukla ilgili görev alınamayacağı yönündeki 6/(c) ve 7(d) hükmü, sözleşme kapsamındaki hak ve vecaiberini yapımcının önceden yazılı izni olmaksızın kısmen ve/eya tamamen üçüncü şahıslara devir, temlik ve ciro edilemeyeceği yönünde devir yasağına ilişkin 7(i) hükmü, “Sözleşme kapsamında yapımcıya ait gizli bilgilerinin üçüncü kişilerle paylaşılamayacağı” yönündeki 9(d) bendi hükmünün davalı tarafça ihlal edilerek sözleşmeye aykırı davranılmış olup belirtilen madde hükümlülerinin ihlali nedeniyle ahde vefa ilkesine aykırı davranan davalının cezai şart ihlal sayısının tespit edilerek cezai şart alacaklarının miktar olarak tespitini, fazlaya ilişkin hakları ile diğer hakları saklı olmak üzere şimdilik ( kısmi dava olarak ) 100,00-TL cezai şartın temerrüt tarihinden işleyecek (her bir cezai şartın temerrüt tarihini belirlemek suretiyle ilgili tarihten itibaren hesaplamak kaydıyla 3095 sayılı Kanun’un 2/2. Naddesş uyarınca avans faizi oranında ticari temerrüt faiziyle birlikte, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilerek karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri değil, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın konusunun dizi oyunculuğu ile ilgili olduğunu, taraflarının yapımcı ve oyuncu olduğunu, davanın konusu niteliği itibarı ile televizyon dizi projesine ilişkin olduğu ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/A hükmüne göre, fikir ve sanat eserini meydana getiren eser sahiplerinin, bu eserlerin icracılarının ve filmlerin ilk tespitini yapan yapımcıların mali ve manevi hakları bu kanun kapsamında korunduğunu, televizyon, sinema, dizi, müzik, edebiyat ve benzeri FSEK kapsamındaki sektörlerdeki ihtilafların halli teknik bir uzmanlık gerektirdiğini, dava dilekçesinde oyunculuk sözleşmesinin cezai şart başlık ilgili 6/c, 7(d), 9(d) gibi maddelerin tekraren yazılmış olmasının ihlalin varlığını göstermeyeceğini, davacının, bu maddelere dayalı, ihlalden söz edebilmesi için müvekkilin oyuncunun bu ihlalini nasıl, ne zaman, ne şekilde yaptığını, ihlalin mevcuyetinin varlığının izahı ve ispatı gerektirdiğini, dilekçe kapsamında somut olarak oyuncunun ihlalinin ne olduğunun açık olmadığını, davacının dilekçesinin bu açıdan HMK 119/1.e,f bentlerine aykırı olduğunu, davacının devir hakkı dahil tüm haklarını Yayıncı ( Turkuvaz) devretmiş olduğu halde parasal anlaşmızlıklarının faturasını müvekkili oyuncuya keserek, taciz, tazyik ve yıldırma hareketi olarak iş bu davayı köyü niyetle kurguladığını, hakkın kötüye kullanıldığını ve hukuki yararının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki hukuki ilişki, taraflar arasında akdedilen 14.09.2017 tarihli “Oyuncu Sözleşmesi”’nden kaynaklanmaktadır. Davacı yapımcı ile davalı oyuncu arasındaki sözleşmede, taraflardan oyuncu (davalı) … adlı dizideki rolünü sözleşme hükümleri çerçevesinde eksiksiz olarak icra etmeyi, devamlılığı sağlamayı kabul etmekte; bu edimlerin yanında yükümlülüklerine aykırı davranması durumunda cezai şart ödemeyi yükümlenmiştir. Fikir ve sanat eserleri hukuku anlamında eserden kastedilen her şeyden önce sahibinin sanata ilişkin özelliklerini yansıtan fikirsel ve sanatsal ürünlerdir. Oyunculukta ise oyuncunun eseri; birikimi, fikirleri ve estetik anlayışıyla yansıttığı ruhun rolüne yansıtılmasından kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin “k” bendinde “MALİ HAKLAR: İşbu sözleşme ile yapımcıya devri taahhüt edilen, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) tarafından sınırlı sayma yöntemi ile belirlenmiş bulunan bir eseri, işleme, çoğaltma, yayma, temsil,işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim şeklindeki hak ve yetkiler ile FSEK 80. madde kapsamında bağlantılı hakları ifade eder” demek suretiyle sözleşmenin çerçevesi çizilmiştir. Somut sözleşmeyi irdelediğimizde sözleşmenin baskın unsuru Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri olup; sözleşmenin taraflarca imzalanmasından sonra sözleşmede çerçevesi çizilen ve yapımcı tarafından vücuda getirilecek her türlü fikri ve sınai mülkiyete konu hak yönünden sözleşmeye aykırı davranmanın yanında sözleşmeden dönme durumunda uygulanacak müeyyidenin aynı zamanda sözleşmenin esası hakkında da yargılama yapmakla görevli mahkemece çözümlenmesi gerekmektedir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmekle ve görev hususu da HMK’nun 114/c maddesine göre dava şartı olmakla ve de yargılamanın her safhasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekle somut davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler çerçevesinde; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin “Oyuncu Sözleşmesi”nden kaynaklanması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, HMK’nun 114/c maddesine göre görev dava şartı olduğundan olmakla dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE, görevli mahkemenin FİKRİ SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ olması nedeniyle dava dosyasının kararın kesinleşmesinden itibaren ve yasal süre içerisinde talep halinde Görevli İstanbul Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-HMK 114/1-c bendi gereğince mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine,
2-HMK 20 md gereğince süresinde talep halinde dosyanın Nöbetçi İstanbul Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı