Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/377 E. 2021/890 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/377 Esas
KARAR NO:2021/890

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/04/2018
KARAR TARİHİ:17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan “Asıl Dava (İtirazın İptali) ve Karşı Dava (Tazminat)’nın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 13/03/2017 tarihli teklif mektubu üzerine müvekkili şirket ile davalı şirketin toplamda 19.000-EURO+KDV bedel mukabilinde makine alımı konusunda sözlü olarak anlaşmaya varıldığını, anlaşma ile birlikte davalıya makine siparişi verildiğini, 15/03/2017 tarihinde teklif mektubunda belirtildiği şekilde toplam bedel olan 19.000-EURO’nun %25’i tutarındaki 4.750-EURO’nun müvekkili tarafından peşinat (avans) olarak davalıya ödendiğini, ancak davalının siparişe konu makinelerin hazırda bulunamadığını, yurt dışından getirileceğini, bu sürecin ise 2 (iki) aydan fazla süreceğini bildirdiğini, bunun üzerine durumun yaratacağı ticari belirsizliğin müvekkili şirket nezdinde meydana getireceği riskin de değerlendirilmesi sonucu müvekkili şirket tarafından derhal davalı şirketle irtibata geçilerek, makinelerin daha kısa sürede tesliminin talep edildiğini, ancak davalıdan olumsuz yanıt alınması üzerine satışın iptal edilerek peşinat olarak ödenen 4.750-EURO’nun davalıdan iadesinin talep edildiğini, davalının aldığı peşinatı iade etmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe davacıya sipariş teklif formu gönderildiğini, sonrasında davacı şirketin teklifi kabul ettiğini ve müvekkili şirkete bir takım cihaz siparişi verdiğini, davacı tarafça teklif formundaki toplam tutarın %25’ine karşılık gelen ödemenin müvekkili şirkete yapıldığını ve siparişin alındığını, müvekkilinin aldığı siparişin tedarikini sağlayabilmek için yurtdışındaki firmaya siparişler verdiğini, teslimat süresi daha dolmadan ve müvekkili şirketin siparişlerle ilgili hiçbir kusuru yokken davacı şirketin açıklama dahi yapmadan sözleşmeden caydığını ve ödediği kaporanın tamamının iadesini talep ettiğini, davacı şirketin caymasını haklı gösterecek hiçbir haklı nedeninin bulunmadığını, bu durum karşısında müvekkili şirkette davacı karşı tarafın mevcut cihazları daha düşük bir fiyata tedarik etme çabası içinde olduğu yönünde izlenimler oluştuğunu, müvekkili şirketin vazgeçme nedeniyle sözleşme gereği yurt dışına verdiği siparişlerle tedarik ettiği cihazlar için ödeyeceği bedellerden dolayı zarara uğradığını, davacı şirketin peşinat olarak ödediği kaporanın müvekkili şirketin menfi zararlarını dahi karşılamadığını, bu nedenle açtıkları karşı davanın mahkemece kabulü gerektiğini, diğer yandan davacının açtığı haksız ve mesnetsiz asıl davanın ise reddi gerektiğini belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin karşı yan ile olan sözleşmenin gereğini yerine getirebilmek adına yurt dışına verdiği siparişler nedeniyle sarf ettiği her türlü masrafları ile davacıya teslim etmek üzere tedarik ettiği cihazların bedelinden ve vazgeçtiği siparişler nedeniyle sipariş verdiği firmalara ödeyeceği bedellerden kaynaklı zararlarının olduğunu, davacının basiretli tacir gibi davranmayarak sebep olduğu zararlardan dolayı sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkili şirketin menfi zararlarının tazmini için işbu karşı davanın açıldığını, alacakları yönünde takas def’i taleplerinin olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; karşı davalarının kabulü ile karşı tarafın siparişten cayması nedeniyle mahkemece dosyada alınacak bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre ileride artırılmak üzere şimdilik 10.000,00-TL. (belirsiz alacak) tutarındaki menfi zararlarının karşı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın karşı dava dilekçesinde belirttiği hususların afaki ve gerçek dışı olduğunu, davalı karşı yan tarafından gönderilen sipariş formunda tedarik süresinin 4-8 hafta olarak belirtildiğini, ancak siparişin verilmesi ve avansın ödenmesini müteakip yapılan telefon görüşmelerinde müvekkiline sürecin uzayacağının, 2 (iki) ayı geçeceğinin ve ne kadar süreceğinin de belli olmadığının bildirdiğini, basiretli tacir olduğu iddiasında olan davalı-karşı davacı şirketin sebep olduğu bu durumun müvekkili şirket nezdinde yaratacağı ticari riski gözardı etmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, makinelerin tesliminde belirtilen sürelerin çok daha üzerinde bir süre geçeceğinin belirtilmesi üzerine müvekkili şirketin derhal davalı-karşı davacı firma ile irtibata geçerek siparişini iptal ettiğini bildirdiğini, bu kadar kısa bir sürede davalı-karşı davacının müvekkili şirket tarafından verilen sipariş neticesinde başka firmalara ödemeler yapmak zorunda kaldığını iddia ettiğini, ancak sözde zararını ispat edecek herhangi bir delil bildirmediğini, karşı yanın ne gibi bir zararının oluştuğu hususunun taraflarınca bilinmediğini, bu zararların karşı tarafça ispatlanması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun karşı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl dava; 13/03/2017 tarihli teklif mektubu gereğince makine alımı için davacı şirketçe sözlü olarak verildiği iddia edilen sipariş nedeniyle davalıya avans (peşinat) olarak ödenen 4.750-EURO’nun, siparişin iptal edilmesi nedeniyle iadesine yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Karşı dava ise; karşı davalı şirketçe sözleşmeden cayılması nedeniyle karşı davacının uğradığını ileri sürdüğü menfi zararlarının tazmini talepli alacak davasıdır.
Davacı-karşı davalı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası, davalı şirketin teklif formu, banka kayıtları, dekontlar, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı-karşı davacı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, sipariş teklif formu, ödeme dekontu, müvekkili şirketçe yapılan yurtdışı siparişlere yönelik evraklar, ödeme makbuzları, ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı, davalı-karşı davacı şirketin … şirketleri ile yaptığı distribütörlük sözleşmeleri, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek dosya içerisine alınmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 13/04/2017 tarihinde davalı şirket aleyhine 4.750,00-EURO asıl alacak, 21,08-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.771,08-EURO’nun tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçlu şirkete Örnek-7 nolu ödeme emrinin 17/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu şirket vekili tarafından 24/04/2017 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde alacağın tamamına, fer’ilerine, faize itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında davacı şirket vekili tarafından 26/04/2018 tarihinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Maddedeki bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süre olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir. Davaya konu icra takip dosyasının tetkikinde; davalı/borçlu şirketin 24/04/2017 tarihli borca itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı şirkete veya vekiline tebliğe çıkarılmadığı, borca itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir belgenin de bulunmadığı görülmüş, İİK.’nun 67/1 maddesinde öngörülen sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunlu olduğundan, mahkememizce re’sen yapılan incelemede huzurdaki davanın 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Yargılama sırasında davacı-karşı davalı vekili; davalı tarafın sunduğu belgeler arasında bulunan 18 Ağustos 2017 tarihli mailde İngilizce olarak; “hiçbir ücret ödemeden sipariş iptalinizi kabul ediyoruz ve bu konuyu kapatıyoruz, bu yalnızca bir iyilik” şeklinde bir ifadenin bulunduğu, bu ifade ile distribütor firma tarafından siparişin iptali kabul edildiği halde davalı-karşı davacının tamamen kendi ticari insiyatifi ile malları getirdiğinin anlaşıldığını iddia etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili ise davacı-karşı davalı vekilinin bu yöndeki beyanlarını kabul etmemiş, iptal durumunda müvekkili firmanın karşı tarafa ödeyeceği tazminat bakımından zarara uğrayacağı için siparişlerin getirildiğini belirterek, gerekirse dava konusu şipariş ile ilgili olarak yapılan İngilizce yazışmaların yeminli tercümelerini sunmak üzere süre talebinde bulunmuştur.
Bunun üzerine mahkememizce 01/10/2019 tarihli duruşmada; davalı-karşı davacı vekiline delil dilekçesinde belirttiği İngilizce yazışma ve belgelerin Türkçe tercümelerini sunmak üzere süre verilmiştir. Sonrasında davalı-karşı davacı vekili tarafından 11/02/2020 tarihinde taraflar arasındaki yazışmaların Türkçe tercümeleri dosyaya sunulmuştur.
Tüm deliller toplandıktan sonra uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 12/02/2020 tarihli duruşmada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, dosya tıbbi cihazlar alanında uzman makine mühendisi bilirkişi Muhammet Emrah TORAMAN, finans uzmanı bilirkişi Aydın ÇELİK ve SMMM bilirkişisi Hilmi Yaman BİLGİN’den oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 03/11/2022 tarihli raporda özetle; davacı-karşı davalı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK. hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı-karşı davalı defterlerinin HMK.’nun 222. maddesine göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davalı-karşı davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK. hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davalı-karşı davacı defterlerinin HMK.’nun 222. maddesine göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı yan arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki bulunduğu, bu kapsamda davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıdan muhtelif cihazlar (makine) satın alacağının anlaşıldığı, dava konusu sipariş edilen cihazların 5 adet ve 19.000,00-EURO tutarında olduğu, işbu tutarın %25’inin peşin, bakiye kısmın ise cihazların tesliminde ödeneceğinin belirtildiği, davacı-karşı davalı yan tarafından dosyaya sunulan …’a ait 16/03/2017 tarihli dekont ile davalı-karşı davacı yana 4.750,00-EURO tutarında peşinat ödemesi yapıldığının tespit edildiği, davacı-karşı davalı yanın ticari defterlerde yapılan inceleme sonucunda davalı-karşı davacı yana 4.750,00-EURO karşılığı olarak 18.826,15-TL. ödeme yapıldığının görüldüğü, davalı-karşı davacının ticari defterlerde yapılan inceleme sonucunda davalı yana takip tarihi itibarı ile kaydi olarak 18.826,15-TL. borçlu göründüğünün tespit edildiği, dolayısı ile taraf defterlerinin birbirini teyit ettiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki teklif formu uyarınca kararlaştırılan ön ödeme olan sözleşme bedelinin %25’nin davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacıya ödendiği, ancak sözleşmeye konu makinelerin tesliminin davalı-karşı davacı tarafından yapılmadığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, dosyada bulunan 13/03/2017 tarihli sipariş formu incelendiğinde; teslim süresinin “siparişi takiben 4 – 8 hafta” şeklinde belirlendiği, toplam bedelin %25’inin sipariş sonrasında peşinat olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, peşinat ödemesinin 16/03/2017 tarihli dekont ile yapıldığının anlaşıldığı, siparişin bu tarih itibariyle verildiğinin kabulünün gerektiği, bu durumda teslimatın en geç 8 (sekiz) hafta içinde yani (8×7=56 gün sonra) 12/05/2017 tarihine kadar yapılması gerektiğinin açık olduğu, buna karşılık davacı-karşı davalının dava dilekçesindeki ikrarı dikkate alındığında, teslimatı derhal istediği ve bu isteğinin gerçekleşmemesi üzerine 13/04/2017 tarihinde takip başlattığının anlaşıldığı, dosyaya sunulan teklif formunun gerçeği yansıtmadığına, teslimatın derhal yapılması yönünde tarafların anlaştığına ilişkin herhangi bir somut delilin dosyana sunulmadığı, sonuç olarak davacı tarafından yapılan takibin haksız olduğunun kabulünün gerektiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı-karşı davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz edilmiş, davalı-karşı davacı vekili tarafından ise rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Mahkememizce 17/02/2021 tarihli duruşmada; bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporun sadece asıl dava yönünden değerlendirmeler içerdiği, karşı dava yönünden ise herhangi bir değerlendirme ve sonuç içermediği, mevcut haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, davacı-karşı davalı vekilinin itirazlarını da karşılar nitelikte ve denetime uygun rapor düzenlemeleri için dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 16/06/2021 tarihli ek raporda ise özetle; kök raporda, davacı-karşı davalı yanın ticari defterlerde yapılan inceleme sonucunda, davalı-karşı davacıya 4.750,00-EURO karşılığında yapılan 18.826,15-TL. tutarındaki ödemenin defterlerinde kayıtlarda bulunduğu, davalı-davacı karşı davacının ticari defterlerinde davacı-karşı davalıya takip tarihi itibarı ile kaydi olarak 18.826,15-TL. borçlu göründüğü, dolayısıyla taraf defterlerinin birbirini teyit ettiği, davacı-karşı davalının kök rapora itirazlarında; e-posta yazışmalarının incelenmediğini beyan ettiği, davalı-karşı davacı yan ile dava dışı yurtdışı firması arasında yapılan muhtelif e-postaların yabancı (İngilizce) dilde yazılmış olduğu, Türkçe tercümesi bulunan e-posta içerikleri incelendiğinde; “siparişin iptal edilmesi halinde, sipariş edilen miktarın %20’sinin tahsil edileceğinin belirtildiği”, bunun dışında dosyadaki e-posta yazışmalarında, teslimatın bir ay boyunca gecikeceğine ilişkin herhangi bir ibareye rastlanmadığı, 13/03/2017 tarihli sipariş formunun incelenmesinde teslim süresinin “siparişi takiben 4-8 hafta” şeklinde belirlendiği, bedelin siparişte %25’in peşin olarak öngörüldüğü, peşin ödemenin 16/03/2017 tarihli dekontla yapıldığı, siparişin bu tarih itibariyle verildiğinin kabulünün gerektiği, bu durumda teslimatın en geç 8 (sekiz) hafta içinde yani (8×7=56 gün sonra) 12/05/2017 tarihine kadar yapılması gerektiğinin açık olduğu, buna karşılık davacı-karşı davalı tarafın dava dilekçesindeki ikrarı da dikkate alındığında, teslimatın derhal yapılmasını istediği ve bu isteğinin gerçekleşmemesi üzerine 13/04/2017 tarihinde asıl davaya konu takibe giriştiği, davacı-karşı davalı tarafından dosyaya sunulan teklif formunun gerçeği yansıtmadığı, teslimatın derhal yapılması yönünde tarafların anlaştığına veya teslimatın kararlaştırılan süreden 1 (bir) ay daha fazla gecikeceğine dair dosyaya herhangi bir somut delilin sunulmadığı, bu bakımdan davacı tarafından yapılan fesih bildiriminin haksız olduğu, davalı-karşı davacı yan ile dava dışı yurtdışı firması arasında yapılan muhtelif e-posta yazışmalarının yabancı dilde (İngilizce) yazılmış olduğu, Türkçe tercümesi bulunan e-posta içerikleri incelendiğinde “siparişin iptal edilmesi halinde, sipariş edilen miktarın %20’sinin tahsil edileceğinin” belirtildiği, HMK.’nun 199. maddesi hükmüne göre; uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının HMK’ya göre belge niteliğinde olduğu, dolayısıyla delil niteliğindeki e-posta yazışmaları uyarınca davalı-karşı davacının sözleşme bedelinin %20’sini kesebileceği, ancak daha fazla bir kesintiyi ise yapamayacağı, davalı-karşı davacı tarafından anılan kesintiden daha fazla bir zarara uğranıldığına ilişkin olarak dosyaya herhangi bir somut delilin de sunulmadığı, bu bakımdan davalı-karşı davacının açtığı karşı davada talep etmiş olduğu zarar iddialarının ispata muhtaç olduğu, bu nedenle sözleşme bedelinin %25’i olan 4.750,00-EURO’nun karşılığı 18.826,15-TL.’den fazla kesilen %5’e tekabül eden 941,00-TL.’nin davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya iadesinin gerektiği ve dolayısıyla davacı-karşı davalının takip talebinin 941,00-TL. ile sınırlı olarak haklı olduğu sonucuna varıldığı, sonuç olarak; taraflar arasındaki sözleşmenin davacı-karşı davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiği, fesih nedeniyle delil niteliğindeki e-posta yazışmaları uyarınca davalı-karşı davalının sözleşme bedelinin %20’sini kesebileceği, ancak daha fazla bir kesinti yapamayacağı, davalı-karşı davacı tarafından anılan kesintiden daha fazla bir zarara uğradığına ilişkin dosyaya somut bir delil sunulmadığı, bu bakımdan davalı-karşı davacının karşı davada talep etmiş olduğu zarar iddialarının ispata muhtaç olduğu, sözleşme bedelinin %25’i olan 4.750,00-EURO’nun karşılığı 18.826,15-TL.’den fazla kesilen %5’in karşılığı 941,00-TL.’nin davacı-karşı davalı şirkete iadesinin gerektiği, dolayısıyla davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan 941,00-TL. tutarında alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraf vekillerince ayrı ayrı bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçeleri sunulmuştur.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporların toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, davalı şirketin sözleşme kapsamında verdiği taahhütlere, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüştür. Ayrıca; 16/06/2021 tarihli ek rapor raporun yargısal denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanmış, raporda yer alan teknik değerlendirme ve hesaplamalar mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır. (Bilirkişi kurulunca ek rapordaki hesaplama Türk Lirası olarak yapılmış, davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan sadece 941,00-TL. alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Ancak dava konusu takip EURO cinsinden başlatılmış olduğundan, yargılamanın daha fazla uzamaması adına ve usul ekonomisi gereğince basit nitelikteki kur hesabı için dosya yeniden ek rapora gönderilmemiş, mahkememizce re’sen hesaplama yapılmıştır. Buna göre; takip tarihi olan 13/04/2017 tarihi itibariyle 1 EURO 3,9490-TL.’dir. 941,00-TL. ise 238,29-EURO’ya karşılık gelmektedir. Takip talebinde talep edilen işlemiş faizin (21,08-Euro’nun) %5’ine tekabül eden miktar 1,57-EURO olup, sonuç olarak davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan 238,29-EURO asıl alacak, 1,57-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplamda 239,86-EURO talep edebileceği kanaatine varılmıştır.)
a) Asıl dava yönünden değerlendirme;
Asıl dava itirazın iptali davası olup; itirazın iptali davasında “ispat yükü” kural olarak itiraz eden ve davacı alacaklıya borçlu olmadığını ileri süren davalı borçluya değil, davalıdan alacaklı olduğunu iddia eden davacıya aittir. Bu nedenle alacaklı olduğunu iddia eden davacı taraf, hukuki ilişkinin yani borcun varlığını, davalıdan alacağı bulunduğunu ve haklılığını kanıtlamakla yükümlüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 maddesi gereğince; her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu yükümlülük altındaki tacirin, ticari işletmesi ile ilgili faaliyetlerinde düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden söz edilemez. Basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü, tacirlerin ticari faaliyetleri ile ilgili yapacağı ticari sözleşmelerde de geçerlidir. Her tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde önüne gelen sözleşme içeriklerini ve sonuçlarını değerlendirmesi, akabinde sözleşmeyi imzalaması, eğer sözleşmedeki hükümler aleyhine sonuçlar doğurabilecekse bunu değerlendirerek gerekirse imzalamaması, imzalamış ise artık sonuçlarına katlanması gerekmektedir. Sonuç olarak; basiretli bir tacir gibi davranmaları beklenen sözleşme taraflarının, gerek karşılıklı akdettikleri sözleşme hükümlerine, gerekse sözleşme kapsamındaki taahhütlerine uygun davranmaları gerekir.
Davalı-karşı davacı taraf, sözleşmede öngörülen teslim süresi henüz sona ermeden davacı-karşı davalının sözleşmeden caydığını, bu nedenle peşinat olarak ödenen bedelin talep edilemeyeceğini iddia etmektedir. Davacı-karşı davalının ise teslimatın derhal yapılmasını istediği bizzat kendi beyanları ile sabittir.
Dava konusu uyuşmazlığa konu 13/03/2017 tarihli sipariş formu incelendiğinde; sözleşmeye konu malların teslim süresinin taraflarca siparişi takiben 4-8 hafta şeklinde belirlendiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifade ile; tacir olan taraflar arasında sözleşme konusu malların davalı-karşı davacı tarafından davacı/karşı davalıya maksisum 8 (sekiz) hafta içerisinde teslim edileceği konusunda mutabık kalınmıştır. Ayrıca toplam sözleşme bedelinin %25’inin sipariş sonrasında peşinat olarak ödeneceği hususu da kararlaştırılmıştır. Davacı-karşı davalı şirketçe peşinat ödemesi 16/03/2017 tarihli dekont ile yapılmıştır. O halde siparişin 16/03/2017 tarihi itibariyle verildiğinin kabulü gerekir. Sipariş formunda teslimatın en geç 8 (sekiz) hafta içinde yani 12/05/2017 tarihine kadar yapılması gerektiği hususu açık olduğundan ve davacı/karşı davalının da bu yönde açık kabulü bulunduğundan, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı/karşı davalının artık bu sürenin dolmasını beklemesi gerekir. Oysa davacı-karşı davalı şirket, bizzat mutabık kaldığı teslim tarihi olan 12/05/2017 tarihini beklemeden, tamamen haksız bir şekilde sözleşmeyi feshederek, 13/04/2017 tarihinde davalı-karşı davacı aleyhine icra takibine girişmiştir. Bu durumda basiretli bir tacir gibi davranmayan davacı-karşı davalı şirketin sözleşmeyi ihlalinin sonuçlarına katlanması gerekmektedir. Sonuç olarak hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere; davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan 941,00-TL. (238,29-EURO asıl alacak, 1,57-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplamda 239,86-EURO) alacaklı olduğu, dava konusu takibin sadece bu miktar yönünden devamına karar verilebileceği, fazlaya ilişkin istemin ise reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları) Somut olayda; mahkememizce dava ve takip konusu yapılan para alacağının likit olduğu kanaatine varılmış, kabul edilen kısmın takip tarihindeki TL. karşılığı üzerinden %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde hüküm kurulmuştur.
b) Karşı dava yönünden değerlendirme;
Karşı dava; karşı davalı şirketin haksız yere sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen menfi zararlarının tazminine yönelik alacak davasıdır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 6. maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK.’nun “ispat yükü” başlığını taşıyan 190/1. maddesine göre ise; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bir davada ispat yükü üzerinde olan taraf yargılama sonunda lehine karar verilebilmesi için kendisine düşen ispat yükünü kanunda öngörüldüğü şekilde yerine getirmelidir.
Somut olayda; karşı dava yönünden ispat yükü, zarara uğradığını iddia eden karşı davacı şirkete ait olup, karşı davalı şirket bu yöndeki iddiasını ve zararını somut delillerle ispat edememiştir. Bu nedenle ispat edilemeyen karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İddia, savunma, tüm dosya kapsamı, dosyada toplanan deliller ve mahkememizce benimsenerek hükme esas alınan bilirkişi ek raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı şirketler arasında 5 adet cihazın satın alınması konusunda sözleşmeye dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğu, siparişe konu edilen 5 adet cihazın toplam bedelinin 19.000,00-EURO olduğu, taraflarca bu tutarın %25’inin peşin, bakiye kısmının ise cihazların tesliminde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacı-karşı davalı şirket tarafından 16/03/2017 tarihinde davalı-karşı davacı şirkete banka yoluyla 4.750,00-EURO karşılığı 18.826,15-TL.’nin peşinat olarak ödendiği, bu durumda siparişin 16/03/2017 tarihi itibariyle verildiğinin kabulünün gerektiği, uyuşmazlığa konu 13/03/2017 tarihli sipariş formunda sözleşme konusu malların teslim süresinin taraflarca siparişi takiben 4-8 hafta şeklinde belirlendiği, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı/karşı davalının 8 (sekiz) haftalık teslim süresinin dolmasını yani 12/05/2017 tarihini beklemesi gerekirken, buna ayıkırı bir şekilde ve bizzat mutabık kaldığı teslim tarihini beklemeden sözleşmeyi feshederek 13/04/2017 tarihinde davalı-karşı davacı aleyhine icra takibine girişmesinin tamamen haksız bir tasarruf olduğu, bu durumda basiretli bir tacir gibi davranmayan davacı-karşı davalı şirketin sözleşmeyi ihlal etmesinin sonuçlarına katlanması gerektiği, 6100 sayılı HMK.’nun 199/1 maddesine göre uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli belge niteliğinde olan ve tercümesi yapılmış e-posta içeriklerine göre; davalı-karşı davacının peşinat olarak tahsil ettiği sözleşme bedelinin %20’sini kesmek suretiyle bakiyesini davacı-karşı davalıya iade etmesinin gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere; davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacıdan 941,00-TL. (238,29-EURO asıl alacak, 1,57-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplamda 239,86-EURO) alacaklı olduğu, davalı-karşı davacı takip borçlusunun bu miktara (239,86-EURO’ya) yönelik itirazının haklı ve yerinde olmadığı anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi ek raporunda tespit edilen miktara göre davanın kısmen kabulü ile davalı-karşı davacı şirketin 238,29-EURO asıl alacak, 1,57-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 239,86-EURO’ya yönelik itirazının iptali ile takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin istemin ise reddine, takip ve dava konusu alacak likit ve davalı-karşı davacı tarafından da önceden belirlenebilir nitelikte para alacağı olduğundan, davalı-karşı davacı aleyhine kabul edilen kısmın takip tarihindeki TL. karşılığı üzerinden %20 oranında hesaplanan 189,44-TL. icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde, karşı dava yönünden ise; davalı-karşı davacı tarafından yapılan kesinti dışında zarara uğradığına dair dosyaya somut bir delil sunulmadığından ve bu yönüyle davalı-karşı davacı tarafça karşı davada talep edilen zararlar somut delillerle ispat edilemediğinden, ispat edilemeyen karşı davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
G.D: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-a) Asıl davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 941,00-TL’nin takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan EURO karşılığı olan 238,29-EURO asıl alacak, 1,57-EURO işlemiş faiz olmak üzere TOPLAM 239,86-EURO’ya yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca 1 (bir) yıl vadeli EURO mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
b) İtirazın iptaline karar verilen miktarın takip tarihindeki TL karşılığı olan 947,20-TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 189,44-TL. icra inkar tazminatının davalı -karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya verilmesine,
c) Alınması gerekli 64,70-TL karar ve ilam harcından 321,76-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 257,06-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı – karşı davalıya iadesine,
d) Davacı – karşı davalı tarafından yatırılan 64,70-TL peşin harcın davalı- karşı davacıdan alınıp davacı -karşı davalıya verilmesine,
e) Davacı- karşı davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve takdir olunan 947,21-TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacıdan alınıp davacı- karşı davalıya verilmesine,
f) Davalı – karşı davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı- karşı davalıdan alınıp davalı- karşı davacıya verilmesine,
g) Davacı- karşı davalı tarafından yapılan 1.476,30‬-TL. (35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 235,20-TL tebligat, posta ücreti) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 74,22-TL’sinin davalı- karşı davacıdan alınıp davacı- karşı davalıya verilmesine, geriye kalanın davacı- karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
h) Davalı – karşı davacı tarafından yapılan 1.205,20-TL ( 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 5,20-TL vekalet harcı) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.144,61-TL’nin davacı – karşı davalıdan alınıp davalı – karşı davacıya verilmesine,
ı) Taraflarca yatırılan gider avanslarından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
2) Karşı davanın reddine,
a) Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından 170,78-TL peşin yatırılan harcın mahsubu ile kalan 111,48-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı- karşı davacı Kutay Laboratuar Cihazları Tic. A.Ş.’ye iadesine,
b) Davacı – karşı davalı … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı -karşı davalı …’ne verilmesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı-karşı davalı vekilinin yüzüne karşı davalı-karşı davacı vekilinin ise e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır