Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/359 E. 2021/611 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/359 Esas
KARAR NO:2021/611

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/04/2018
KARAR TARİHİ:14/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı firmanın muhtelif tarihlerde, muhtelif yerlerde yapmış olduğu organizasyonlara ses, ışık ve görüntü konularında kendi ekipmanları ile hizmet verdiğini ve icra takibine konu edilen muhtelif faturaları davalı adına keşide ettiğini, davalı şirket tarafından faturaya konu bedellerin ödenmemesi üzerine söz konusu faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakknıda icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacı ile icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına, davalı – borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile duruşma gün ve saati davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; faturaya dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, faturalar, ticari defter ve kayıtlar, vergi dairesi kayıtları, BA ve BS formları, taraflar arasındaki her türlü yazışma ve hizmetin yapıldığını gösterir fotoğraflar, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise herhangi bir delil sunmamıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 22/01/2018 tarihinde 48.852,00-TL. alacağın tahsiline yönelik olarak davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 25/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekili tarafından 26/01/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, sonrasında 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirketçe davalı borçlu şirket aleyhine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davacı tanığı … 12/03/2021 tarihli duruşmadaki beyanında aynen; “…2019 yılına kadar çalıştığım… … Ltd. Şti. Şirketi daha çok organizasyon ve toplantılarda teknik altyapı hizmeti veren, sahne tasarımı yapan bir firmadır, … … A.Ş. Firması ile benim çalıştığım dönemde 3 ya da 4 kez bu şirketin etkinlik işlerinde çalıştığım şirketçe teknik hizmet verildi, daha çok ses, ışık, görüntü ve sahne tasarımı alanında hizmetler verildi, … firması verdiğimiz hizmetlerde herhangi bir şikayette bulunmadı, hatta bize teşekkür dahi ettiği oldu, herhangi bir memnuniyetsizlikleri yoktu, çalıştığım şirketçe verilen hizmet eksiksiz olarak yerine getirilmiştir, ancak bildiğim kadarıyla hizmetin karşılığı tam olarak ödenmemiştir, hatta hiç ödenmemiştir, karşı tarafla yapılacak işler öncesinde mailleşme yoluyla karşılıklı anlaşıyorduk ve anlaşma sonucunda verilen hizmet karşılığı faturaları kesiyorduk ve faturalar içinde anlaşmalarımızda ödeme tarihi belirliyorduk, ancak karşı taraf fatura bedellerini bize ödemedi daha sonra ben işten ayrıldım…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ile BA ve BS formları tarafların bağlı olduğu ilgili vergi dairelerinden celbedilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 12/03/2021 tarihli duruşmada verilen ara kararla davacı taraf iddiası, davalı tarafın itirazı ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi marifetiyle incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce 12/03/2021 tarihli duruşmada verilen 1 nolu ara karar ile 02/04/2021 günü, saat:14.15 inceleme günü ve saati olarak belirlenmiştir.
Davalı şirkete inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi, eğer inceleme günü ve saatinde hazır edemeyecek ise en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmesi, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu gönderilen meşruhatlı davetiye ile açıkça ihtar edilmiştir. Ancak davalı şirket, kendisine usulüne uygun ihtaratlı tebligat yapılmasına karşın ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere sunmadığı gibi, yerinde inceleme de talep etmemiştir.
SMMM bilirkişi tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan raporda özetle; davacı şirket tarafından incelemeye sunulan 2017 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davacı yana ait 2017 yılı ticari defterlerinin TTK.’nun ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun olarak tasdik edildiği, davalı tarafın inceleme gün ve saatinde defterlerini incelemeye sunmadığı, yerinde inceleme yetkisi de talep etmediği, davacı şirkete ait BS formlarının incelenmesinde davalı şirkete 2017 yılında KDV hariç 37.400,00-TL. tutarlı fatura düzenlediği ve 2017 yılı ticari defterlerinde bu faturaları kayıt altına alındığı, davalı şirkete ait BA formlarının incelenmesinde ise davacı şirketten 2017 yılında KDV hariç 37.400,00-TL. tutarında faturalı hizmet aldığı, BA formundan anlaşıldığı üzere ilgili faturaların davalı taraf ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davacı tarafın incelenen 2017 yılına ait ticari defterlerine göre davalı yandan icra takip tarihi olan 22/01/2018 tarihi itibari ile 48.852,00-TL. tutarında alacaklı olduğu, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 22/01/2018 tarihinden itibaren asıl alacağa %9 yasal faiz talep edebileceği, ancak yanlar arasındaki ilişkinin ticari iş olması sebebiyle T.C. Merkez Bankası kısa vadeli avans (reeskont) faizinin takip tarihinden itibaren somut olaya tatbiki ile icra inkar tazminatı hususlarının takdirinin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarih, 2016/2630 E. ve 2017/258 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce davalı şirkete ait BA-BS formları incelenmiş, bilirkişi raporunda da bu husus tespit edilmiş, buna göre davalı şirketin dava konusu faturayı kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş; sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin dava konusu faturaya konu hizmeti davacıdan aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, dinlenen tanık beyanının ve özellikle mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına faturalar düzenlendiği, takip konusu faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, takibe konu faturaların davalı şirketçe BA formu ile Maliye’ye bildirildiği, bu durumda fatura konusu hizmetlerin davalı şirketçe davacıdan eksiksiz olarak alınmış olduğunun kabulünün gerektiği, sonuç olarak takip tarihi itibariyle davalı tarafın davacıya 48.852,00-TL. tutarında borçlu bulunduğu ve bu miktara yönelik olarak davalı şirketin borca yaptığı itirazın haklı ve yerinde olmadığı anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre davanın kabulüne, alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 48.852,00-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 9.770,40-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 3.337,08-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan ve icraya yatırılan 834,28-TL. harçtan mahsubu ile kalan 2.502,80-TL harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.899,38-TL. (35,90 TL başvuru harcı, 834,28-TL peşin + icraya yatan harç, 5,20 TL vekalet harcı, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 124,00-TL tebligat ve posta ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.150,76-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır