Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/348 E. 2021/91 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/348 Esas
KARAR NO:2021/91

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:17/04/2018
KARAR TARİHİ:10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin babası …’ın 28/12/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, müteveffanın emniyet şeridinde bulunduğu sırada davalılardan …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araçla emniyet şeridine girmek suretiyle ve aşırı hızlı olarak seyrederken çarptığı …’ın vefat ettiğini, müteveffa …’ın kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı araç sahibinin davalılardan … olduğunu, aracın davalılardan … A.Ş. nezdinde ZMSS (trafik sigortası) ile sigortalı olduğunu, aracın davalılardan …A.Ş. nezdinde ise ihtiyari sorumluluk sigortasının bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğunu, müteveffanın kendini kurtarmak için arkaya kaçmaya çalışsa da kazadan kurtulamadığını ve kusursuz olduğunu belirterek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak kazada ölen eşinin desteğinden yoksun kalan davacılardan … için şimdilik 1.000,00-TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davacılardan müteveffanın eşi için 20.000,00-TL., müteveffanın çocukları diğer davacıların her biri için ise 10.000,00’er TL.’den (5 x 10.000,00-TL.) 50.000,00-TL. olmak üzere toplam 70.000,00-TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalı sigorta şirketleri dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise davalılara yekletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin …/… olduğunu, huzurdaki davanın yetkisiz ve görevli olmayan mahkemede açıldığını, kazanın …’de meydana geldiğini, bu nedenle yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, davacıların dava açma haklarının bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına göre 16/02/2018 tarihinde davacılardan müteveffanın eşi …’a 23.428,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, davacıların tazminini talep edebileceği başkaca bir zararlarının kalmadığını, davacıya yapılan ödeme sebebiyle davanın konusuz kaldığını belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde Genişletilmiş Kasko Filo Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, şahıs başına teminat limitinin 10.000,00-TL. olduğunu, davaya konu kazada vefat eden şahsın kazada yaya konumunda bulunduğunu, bu nedenle üçüncü şahıs konumunda olduğunu, dolayısıyla talep edilen tazminatı poliçe kapsamında olmadığını belirterek davanın müvekkili şirket yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin kazanın meydana geldiği ve müvekkilinin ikamet adresinin bulunduğu yerin bağlı olduğu … Mahkemeleri olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin aracının tamir edilmek üzere dava dışı …Hizmetleri adlı oto tamircisine bırakıldığını, araçta oluşan arızanın giderilememesi sebebiyle aracın ikinci kez aynı yere tamir için götürüldüğünü, oto tamirciden müvekkilinin oğlu …’in aranarak aracın bir gün sonra teslim edileceğinin söylendiğini, aynı gün akşamı aracın kaza yaptığı bilgisinin müvekkilinin oğluna haber verildiğini, kaza ile hiçbir ilgilerinin bulunmadığını, tamircilerin karıştığı kaza nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek ve dilekçede açıklanan diğer tüm nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’nin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın 28/12/2017 tarihinde saat 20:30 sıralarında … Caddesi üzerinde ilerlerken yola aniden ve kontrolsüz bir şekilde atlayan müteveffa …’a çarptığını ve böylece kazanın meydana geldiğini, …’ın hastanede vefat ettiğini, araç sürücüsünün müvekkilleriden … olabileceği yönündeki iddianın tamamen hayal ürünü olup gerçeği yansıtmadığını, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, müteveffanın inşaatta çalıştığını, aylık net bir gelirinin olmadığını, eşine sigorta şirketi tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 28/12/2017 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; kaza tespit tutanağı, emsal ücret araştırması, ceza dosyası, trafik kayıtları, poliçeler, tıbbi evraklar, hastane kayıtları, kusur raporu, hesap raporu, mali ve içtimai durum araştırması, tanık beyanı ve her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılardan … A.Ş. delil olarak; emsal kararlar, ödeme dekontları ve bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır. Davalılardan …A.Ş. delil sunmamıştır. Davalılardan … delil olarak; ifade tutanağı, fotoğraflar, servis tamir evrakı, Yargıtay kararları, kamera kayıtları, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …Soruşturma sayılı dosyası, hastane kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalılardan … ve … ise delil olarak; …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, hastane kayıtları, SGK kayıtları, tanık beyanı, keşif, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Huzurdaki davada mahkememiz yeni Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, bir kısım davalıların göreve yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Şöyle ki; Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.’nun 4/1-a maddesi gereğince her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari dava olduğundan, TTK.’nun 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, 6102 sayılı TTK.’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkarak görev ilişkisi haline geldiğinden, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi gereğince de göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden, öte yandan sigorta hukuku 6102 sayılı TTK.’nun 6. kitabında 1401 vd maddelerinde, Zorunlu Sorumluluk Sigortası ise 1483. vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunduğundan, dosya davalılarından … A.Ş. de zorunlu mali sorumluluk sigortacısı (ZMSS) olduğundan ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu da Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olduğundan, huzurdaki davanın ticari nitelikte bir dava olduğu dolayısıyla mahkememizin görev alanı içinde olduğu gözetilerek mahkememizce davalı tarafın görev itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına girilmiştir.
Öte yandan bir kısım davalılar tarafından yetki itirazında bulunularak, yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğu iddia edilmiş ise de; dosya davalılarından …A.Ş.’nin yerleşim yeri adresinin davanın açıldığı tarih itibariyle … – … / … bulunması nedeniyle İstanbul (Merkez) Çağlayan Mahkemeleri’nin dolayısıyla mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Şöyle ki; 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” HMK.’nun “Davalının birden fazla olması halinde yetki” başlıklı 7. maddesine göre ise; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.” HMK.’nun 7. maddesine göre davalılardan birinin yerleşim yerinde dahi (…A.Ş.’nin adresi …/…’dadır) dava açılabileceğinden bir kısım davalıların yetkiye yönelik itirazları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının UYAP örneği celbedilerek bir örneği dosya içerisine alınmıştır.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyasında aldırılan ve Adli Tıp Kurumu – Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 30/11/2018 tarihli kusur raporunda özetle; tüm dosya kapsamı, keşif zaptı, bilirkişi raporu, beyanlar, iddia ve itirazlar, CD izleme tutanağı ve bu tutanakta bahsi geçen kamera görüntülerinin de bulunduğu CD içeriği, kaza tespit tutanağı ve ekinde bulunan kroki incelendiğinde, mevcut verilere göre; sanık sürücü …’nin idaresindeki otomobil ile gece vakti aydınlatma bulunmayan mahaldeki bariyerle bölünmüş yolda seyir halindeyken olay yerine geldiğinde, yaya geçişine uygun olmayan bu mahalde koyu renk kıyafetleri ile karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya karşı kazayı önlemek adına alabileceği yeterli bir önlem bulunmamakla olayda atfı kabil bir kusuru görülmediği, müteveffa yaya …’ın ise gece vakti aydınlatma bulunmayan mahaldeki bariyerle bölünmüş yolda, yaya geçişine uygun olmayan yerde kendi can güvenliği açından tehlike arz edecek şekilde ve yaklaşan araçların hızlarıın – mesafelerini değerlendirmeksizin karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı, ilk geçiş hakkını olay yerine yaklaşan otomobile vermediği ve dikkatsiz tedbirsiz hareketi ile de sanık sürücü idaresindeki otomobilin sadmesine maruz kaldığı anlaşılmakla olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli kusurlu olduğu, sonuç olarak sanık sürücü … ‘nin kusursuz olduğu, müteveffa yaya …’ın asli kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Yine …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyasında 3. kişilik bilirkişi heyetinden aldırılan 08/07/2019 havale tarihli raporda özetle; kaza anında … plaka sayılı aracın sanık …’nin sevk ve idaresinde olduğunun anlaşıldığı, …’nin 2918 sayılı KTK.’nun 47. ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 95. maddesine göre trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklerine uymak zorunda olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 101. maddesi gereği kullanmakta olduğu aracın hızını mevcut şartlara uydurması gerekirtiği, sanığın kendi beyanına göre yaklaşık 60 km hızla gittiğini ifade ettiği, görüntü kaydından sadece sanığın önde seyir eden araçtan daha hızlı gittiğinin anlaşıldığı, bu durumda sanığın hız sınırının üzerinde seyir halinde olduğunun anlaşıldığı, ayrıca sanığın mevcut hava ve yol durumunu göz önünde bulundurarak seyretmesi ve kavşağa yaklaştığında yavaşlamasının gerektiği, sonuç olarak sanık …’nin tali kusurlu olduğu, mütevefaa …’ın ise 2918 sayılı KTK.’nun 68. ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138/b maddeleri uyarınca taşıt yolunda trafiği tehlikeye atacak tavır ve hareketlerden kaçınması gerektiği, kazanın meydana geldiği yerin yakınında trafik ışığı, yaya geçidi veya başkaca bir yer bulunmadığı, kazanın müteveffanın karşıya geçmek için hazırlanırken veya yol kenarında yürürken meydana geldiğinin anlaşıldığı, müteveffanın her iki durumda da yolun şartlarını ve araç trafiğini göz önünde bulundurarak daha uygun bir yerden yürümesi, yolu kontrol edip araç trafiğine dikkat ederek ilerlemesinin gerektiği, sonuç olarak karayolu üzerinde trafik akşını ve araçları kontrol etmeyen müteveffa …’ın asli kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyasına davacılar vekili tarafından sunulan 04/04/2019 tarihli Teknik Uzman Heyeti Mütalaası’nda ise özetle; … ve maktül yaya … adına düzenlenmiş olan belgelerin incelenmesinden elde edilen bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinde, kazada; yol, hava şartları, trafik işaretleri gibi olumsuz nedenlerin rolünün olmadığı, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü …’nin kazanın oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesinde yer alan diğer kusurlardan “52 (sürücüler araçlarının hızlarını yol durumunun gerektirdiği şartlar ile dönemeçlere yaklaşırken azaltmaları gerekirken hızını azaltmadığı ve 90 km/h hız ile aracını sevk ve idare ettiği ve aracı ile bu hız ile yol kenarında bulunan banket kısmına girerek yaya maktüle sağ ön kısmı ile çarpma)” kusurunu işlediğinden, kanunun gereğini tam olarak yerine getirmediğinden tali kusurlu olduğundan %50 oranında kusurlu olduğu, maktül yaya …’ın ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesinde yer alan yaya kusurlarından “yayaların gece yol kenarında yürümeleri ya da beklemeleri sırasında önce kendi can güvenliğini ön plana çıkarmaları ve yol içinde yürümemeleri ve görünürlülüklerini artırmaları gerektiği, maktül …’ın … Caddesi üzerinde karşıdan karşıya geçmediği ancak yol kenarında banketin bitim yerine yakın yerde beklemediğinin tespit edildiği”, maktül yayanın bu eylemi ile kanunun gereğini tam olarak yerine getirmediği, dolayısıyla kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğu ve %50 oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce 13/11/2019 tarihli duruşmada verilen 2 nolu ara karar gereğince; dosya içerisinde mevcut kaza görüntüsüne ait CD’de dosyaya eklenmek suretiyle kusur raporu düzenlenmek üzere dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından mahkememiz dosyasında düzenlenen 25/03/2020 tarihli kusur raporunda özetle; dosyada mevcut bulgulara göre davalı sürücü …’nin idaresindeki otomobil ile aydınlatmanın olmadığı gece vakti metal bariyerlerle yayaların geçişlerine kapatılan yolda nizami bir şekilde seyir halindeyken, sol şeridinde yola giren müteveffa yayaya çarpması sonucu meydana gelen olayda, olayın oluş şekli itibari ile atfı kabil kusurunun olmadığı, müteveffa yaya …’ın ise yayaların girmesinin yasak ve tehlikeli olduğu metal bariyerlerle çevrili yolda, aydınlatmanın olmadığı gece vakti koyu kıyafetlerle kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde kaplama üzerine girdiği, gerekli korunma tedbirlerine başvurmadığı anlaşılmış olmakla, davalı sürücü idaresindeki otomobilin sadmesine maruz kalması sonucu meydana gelen olayda, asli kusurlu olduğu, sonuç olarak olayda; davalı Sürücü …’nin kusursuz olduğu, müteveffa yaya …’ın ise %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu kanaati ile görüş bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 25/03/2020 tarihli kusur raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacılar vekili tarafından 03/06/2020 tarihli dilekçe ile kusur raporuna itiraz edilerek, dosyadaki tanık ifadeleri, kamera kayıtları, 04/04/2019 tarihli teknik uzman heyet mütalaası da dikkate alınmak suretiyle kusur raporu düzenlenmek üzere dosyanın ATK Genel Kurulu’na gönderilmesi talep edilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce 30/09/2020 tarihli duruşmada; davacı tarafça dosyaya sunulan 04/04/2019 tarihli Teknik Uzman Heyet Mütalaası ile ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 25/03/2020 tarihli rapor arasında mevcut çelişkinin giderilmesi bakımından dosyanın ATK Üst Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
15/07/2018 tarih ve 4 sayılı “Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”’nin 16/2. maddesi gereğince; Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporları Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Buna göre Adli Tıp Kurumu mevzuatında yapılan değişiklikler sonrasında 01/01/2018 tarihinden itibaren Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporların artık Adlî Tıp Üst Kurulları’nda incelemeye alınamayacağı, bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması hâlinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporların ilgili ihtisas dairesinin (ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin) en az 7 (yedi) uzmanının katılımı ile oluşturulacak genişletilmiş uzmanlar heyetince inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 7 (yedi) uzmanının katılımı ile oluşturulan genişletilmiş uzmanlar heyetince oybirliği ile düzenlenen 13/11/2020 tarihli kusur raporunda; olayın 28/12/2017 günü saat 20.30 sıralarında … Caddesi üzerinde Şile istikametinden Pendik istikametine seyir halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol ön kısmının … Caddesi yol ayrımının bulunduğu mahalden geçtiği sırada seyir yoluna girmiş olan müteveffa yaya …’a çarpması sonucu meydana geldiği, dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağından kaza mahallinin meskun mahal olduğu, yolun bölünmüş yol, zeminin asfalt kaplama, yol yüzeyinin kuru, havanın açık, vaktin gece, yolun eğimli düz, yol genişliğinin 9 m olduğu, yolun sağ tarafında 1.4 m genişliğinde emniyet şeridi bulunduğu, çarpma noktasının yolun sol şeridi üzerinde işaretlendiği, yayanın kaza sonrası konumunun çarpma noktasına 42.5 m mesafede olduğu, yolun üç şeridi üzerinde çarpma noktası gerisinde “50” ibareli yol işaretlemeleri bulunduğu, mahalde aydınlatmanın bulunmadığı, oto korkuluğun mevcut olduğu, yayanın giysi özelliğinin koyu olarak işaretlendiği, krokiden yayanın istikametinin aracın gidiş yönüne göre yolun solundan sağına belirtildiği, kazanın özeti kısmında yayanın karşıya geçmek istediğinin belirtildiğinin görüldüğü, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasına sunulmuş olan 18/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunun sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, sürücü …’nin tali kusurlu olduğu şeklinde tanzim edildiğinin görüldüğü, …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 30/11/2018 tarih ve … sayılı raporun sürücü …’nin kusursuz, yaya …’ın asli kusurlu olduğu şeklinde tanzim edildiğinin görüldüğü, …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan 12/03/2019 tarihli bilirkişi raporundan kamera görüntülerinde şüpheli araçtan hemen önce kamera açısına giren ve görüntülerde diğer araç olarak isimlendirilen araca göre şüpheli aracın daha hızlı olduğunun ancak görüntü üzerinden şüpheli aracın hızının tespit edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığının, kamera görüntülerinin kazanın olduğu yere çok uzak olması, havanın karanlık olması ve görüntülerde ters ışık oluşması sebebiyle; kazanın emniyet şeridinde mi yolun sağında ya da solunda mı olduğunun ve aracı kullanan şahsın eşkal bilgilerinin tespit edilmesinin yapılan görüntü iyileştirme-onarma ve interpolasyon (büyütme) işlemlerine rağmen mümkün olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiğinin görüldüğaü, …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan 03/07/2019 tarihli bilirkişi raporunun sürücü …’nin tali kusurlu, yaya …’ın asli kusurlu olduğu şeklinde tanzim edildiğinin görüldüğü, 04/04/2019 tarihli teknik uzman heyet mütalaasının sürücü …’nin %50 (yüzde elli) kusurlu, yaya …’ın %50 (yüzde elli) kusurlu olduğu şeklinde tanzim edildiğinin görüldüğü, … Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanmış olan 25/03/2020 tarih ve …-… sayılı raporun ise davalı sürücünün kusursuz, müteveffa yayanın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu şeklinde tanzim edildiğinin görüldüğü, dosyanın tümüyle incelenmesinde; …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya evrak sureti içeriği, trafik kazası tespit tutanağı, bilirkişi raporları ve Trafik İhtisas Dairesi raporları içeriği, tüm beyanlar, kaza anını uzaktan görür kamera görüntülerini içeren CD içeriği, CD izleme tutanağı, mevcut veriler ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında kazanın yukarıda “OLAY” bölümünde anlatılan şekilde meydana geldiğinin anlaşıldığı, mahkemenin 30/09/2020 tarihli ara kararında davacı hakkında düzenlenen ve davacı tarafça dosyaya sunulan 04/04/2019 tarihli Teknik Uzman Heyet Mütalaası ile ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 25/03/2020 tarihli rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK Üst Kurulu’na gönderildiğinin görüldüğü, trafik kazası tespit tutanağı krokisinde işaretlenen çarpma noktasının konumu, çevresinde oto korkuluk mevcut olan ve yaya geçişine uygun olmayan yolda kazanın meydana geldiği dikkate alındığında … ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilmiş olan 25/03/2020 tarihli raporda belirtilen kusur oranının heyetlerince isabetli bulunduğu, buna göre; davalı sürücü …’nin gece vakti aydınlatmanın mevcut olmadığı yol üzerinde seyri sırasında çevresinde oto korkuluk bulunan ve yaya geçişine uygun olmayan mahalde sevk ve idaresindeki otomobilin taşıt yoluna girmiş olan yayaya çarptığı olayda atfı kabil kusurunun bulunmadığı, müteveffa yaya …’ın ise aydınmatmanın mevcut olmadığı mahalde gece vakti üzerinde koyu kıyafet bulunduğu sırada çevresinde oto korkuluk mevcut olan ve yaya geçişine uygun olmayan taşıt yoluna kendi can güvenliğini tehlikeye düşürücek şekilde girdiği, taşıt yolu üzerinde seyreden araçların seyir durumunu dikkate almayıp davalı sürücü sevk ve idaresindeki araca geçiş hakkını vermediği ve davalı sürücü yönetimindeki otomobilin kendisine çarptığı olayda asli kusurlu olduğu, sonuç olarak olayda davalı sürücü …’nin kusursuz, müteveffa yaya …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi 7 kişilik genişletilmiş uzmanlar heyeti tarafından düzenlenen 13/11/2020 tarihli kusur raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacılar vekili tarafından 18/01/2021 tarihli dilekçe ile ATK uzmanlar heyeti tarafından düzenlenen 13/11/2020 tarihli kusur raporuna itirazda edilerek, yeni bir heyetten kusur raporu alınması yönünde talepte bulunulmuştur. Mahkememizce 10/02/2021 tarihli duruşmada; ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlen 13/11/2020 tarihli 7 kişiden oluşan genişletilmiş uzmanlar kurulunca tanzim edilen kusur raporunun dosya içerisindeki belgelerle uyumlu, tüm dosya kapsamındaki raporları irdeleyen, ayrıntılı inceleme sonucu düzenlenmiş, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli, aynı zamanda uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak davacılar vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması yönündeki talep ve itirazlarının reddine karar verilmiştir.
15/07/2018 tarih ve 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 13/11/2020 tarihli ve 7 kişilik genişletilmiş uzmanlar heyeti tarafından düzenlenen kusur raporu kesin nitelikte olduğundan mahkememizce nazara alınması gerektiği tabiidir.
Sonuç olarak mahkememizce 13/11/2020 tarihli 7 kişilik genişletilmiş uzmanlar heyeti tarafından düzenlenen ATK kusur raporu dikkate alınarak 28/12/2017 tarihinde meydana gelen davaya konu kazanın oluşumunda davalılardan … plakalı araç sürücüsü …’nin kusursuz olduğu, davacıların murisi müteveffa yaya …’ın ise %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
14/05/2015 tarihli …. sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6. maddesinde teminat dışında kalan haller düzenlenmiştir.
Genel Şartlar’ın “A.6. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin “b” ve d” bentlerine göre; destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri sigorta teminatı dışındadır. Buna göre destek kişinin (somut olayda müteveffanın) kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri ZMMS teminatı kapsamı dışında bırakılmıştır.
Somut olayda; davacıların desteği …, 01/06/2015 tarihinden sonra 28/12/2017 tarihinde meydana gelen kazada %100 kusurlu olup, kendi kusuru ile ölümüne neden olduğundan, desteğin tam kusuruna isabet eden destekten yoksun kalma tazminatı talepleri sigorta teminatı kapsamı dışındadır. Yüksek Yargıtay’da desteğin tam kusurlu olduğu benzer davalarda, poliçe tanzim tarihinin Trafik Sigortası Genel Şartları’nın yürülüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden sonra olduğu olaylara ilişkin kararlarında; destekten yoksun kalma zararının yansıma zarar ya da doğrudan zarar olup olmadığını tartışmamış, Trafik Sigortası Genel Şartları”nı dayanak olarak alırken KTK’da aksi yönde bir düzenleme olmadığını belirterek, destek görenlerin tazminat talep hakkının bulunmadığı yönünde kararlar vermiştir. (Yargıtay 17. HD.’nin 04/11/2019 tarihli, 2017/… E. – 2019/… K. sayılı kararı, Yargıtay 17. HD.’nin 29/05/2017 tarihli, 2016/… E., – 2017/… K. sayılı kararı) Sonuç itibariyle dava konusu kazada ölen desteğin (…’ın) %100 yüz kusurlu olması nedeniyle, ölenin desteğinden yoksun kalan davacılara herhangi bir destek tazminatı ödemesi söz konusu değildir. Netice itibariyle destek sahış kazada %100 kusurlu, davalı sürücü ise kusursuz olduğundan, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tazmini bakımından davalıların herhangi bir sorumlulukları olmadığından, davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacıların murisi …, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde gece vakti üzerinde kendisini görünür kılacak uygun kıyafetler olmaksızın, yaya geçişine uygun olmayan taşıt yoluna girmek suretiyle ve araçların seyir durumunu dikkate almadan davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki aracın kendisine çarpmasına neden olmakla olayda asli derecede ve %100 (yüzde yüz) oranında kusuru olup, kendi ölümüne sebebiyet verdiğinden, yani ölüm olayı bizzat davacıların murisinin tam kusurundan kaynaklandığından, somut olayda artık davalı sürücü ile ve davalı işletenin sorumluluğuna gidilebilmesi için gerekli olan illiyet bağı kesilmiştir. Bir başka ifade ile olayda (kazanın meydana gelmesinde) davacıların desteği %100 (tam) kusurlu olup, davalılardan … plakalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu anlaşıldığından, gerek davalı sürücünün, gerekse işletenin zararın tazmini bakımından hukuken herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, davacıların manevi tazminata yönelik taleplerinin de reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 242,50-TL harçtan mahsubu ile kalan 183,20-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …A. Ş. tarafından yapılan 28,00-TL. (tebligat) yargılama giderinin davacılardan alınıp davalı …A. Ş.’ye verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 50,00-TL. (tebligat) yargılama giderinin davacılardan alınıp davalı …’e verilmesine,
7-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 323,00-TL. ( Adli tıp fatura masrafı) yargılama giderinin davacılardan alınıp davalı … A.Ş.’ne verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan 723,00-TL. ( Adli tıp fatura masrafı) yargılama giderinin davacılardan alınıp davalı …’ye verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekili ve davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır