Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/325 E. 2021/511 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/325 Esas
KARAR NO:2021/511

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:0/04/2018
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş.’nin … Gazetesi’nin yayıncısı olduğunu, borçlu firmanın (Eski unvanı … A.Ş.) ise reklam ajansı olarak faaliyet gösteren ve piyasadan almış olduğu reklamlar ve ilanlar için medya reklam yeri rezervasyonu ve yayını sağlayan bir şirket olduğunu, anılan ticari ilişki çerçevesinde davalının piyasadan reklam ve ilan toplayarak bunları müvekkili şirketin yayıncısı olduğu … Gazetesi’nde yayınlandığını, müvekkilinin yayınlamış olduğu reklam ve ilanların bedellerini tahsil amacıyla davalı adına faturalar kestiğini ve davalı şirkete kargo vasıtası ile gönderdiğini, müvekkili firmanın davalı borçlu adına kesmiş olduğu faturaların toplam bedelinin 35.400,00-TL. olduğunu, tüm çabalara ve olumlu yaklaşımlara rağmen borç ödenmediğinden, davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, bu sefer de davalı borçlunun haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak ve tamamen zaman kazanmak amacıyla takibe itiraz ettiğini, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve vekâlet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın medya sektöründe hizmet vermekte olduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davacı tarafın başlattığı takipte haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin, davacı şirketin yayıncısı olduğu … Gazetesi’nde yayınlattığı reklam ve ilanlardan dolayı keşide edilen faturalardan kaynaklı olarak davacı tarafça davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ordino ve faturalar, gazete ilan küpürleri, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; davacıya yapılan ödemeye ilişkin dekont ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce davaya konu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 26/12/2017 tarihinde davalı şirket aleyhine 35.400,00-TL. tutarındaki fatura alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 29/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekili tarafından 02/01/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde ödeme emrine, icra takibine, takipte talep edilen borcun tamamına, faizine ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, sonrasında ise davacı şirket vekili tarafından 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı şirketin bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak; dava ve takip konusu faturanın ilişkin olduğu döneme ait BA ve BS formlarının gönderilmesi istenilmiştir. Anılan müzekkereye de ilgili vergi dairesinden cevap verilmiş, böylece tarafların ilişki dönemine ait BA-BS formları dosyaya kazandırılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmış, icra takip dosyası getirilerek incelenmiş, davalı tarafın bağlı bulunduğu vergi dairesinden taraflar arasında dava konusu ticari ilişki dönemine ait BA-BS formları celbedilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ile cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüştür.
Sonrasında mahkememizce uyuşmazlığın niteliği itibariyle çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, 24/02/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, 19/03/2021 günü, saat:14.00 inceleme günü ve saati olarak belirlenmiştir. İlgili ara kararda; taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, eğer inceleme günü ve saatinde hazır edemeyeceklerse en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine karar verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açıkça ihtar edilmiştir. Ancak davalı şirket kendisine usulüne uygun ihtaratlı tebligat yapılmasına karşın ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere sunmadığı gibi, yerinde inceleme de talep etmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 22/05/2021 tarihli raporda özetle; davacı … A.Ş.’nin ihtilafın yaşandığı 2017 yılı yasal ticari defterlerinin Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan onaylı beratlarının süresinde alındığı, davalı tarafça defter ve belge ibraz edilmediğinden ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacının davalı adına kestiği 10/05/2017 tarihli faturanın açıklama kısmında “…” yazdığının görüldüğü, buradan davacı şirketin “…” adlı reklamı gazetesinde tam sayfa olarak yayınlayacağının anlaşıldığı, dosyaya ibraz edilen gazete sureti incelendiğinde ise davacının sahibi olduğu … Gazetesi’nin 29/03/2017 tarihli sayısının arka tam sayfasında dava konusu faturaya ilişkin reklamın ordinoda (reklam yayın sözleşmesi) belirtilen ebat ve tarihe uygun olarak yayınlandığının tespit edildiği, dolayısıyla davacının faturaya konu edimi yerine getirdiği kanaatine ulaşıldığı, sonuç olarak dosya kapsamına göre taraflar arasında ticari ilişkinin varlığının sabit olduğu, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, dava ve takip konusu faturanın e-fatura olduğu, davacı şirketçe tanzim edilen fatura içeriğinin davacı tarafça davalıya verilen hizmetin ifasına ilişkin olduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen davalı şirkete ait 21/10/2020 tarihli 2017 dönemi BA form dökümüne göre davacı şirkete ait dava konusu faturanın davalının BA formlarında (… A.Ş. olarak) kayıtlı olduğu ve dava konusu faturayı hesaplarına işleyerek KDV’sini de indirim konusu yaptığı, mahkemece verilen yetki ile tacir olan davacının kayıtlarının incelendiği, davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak tutulduğu, davacı şirketin takip konusu alacağına ilişkin faturaları kendi ticari defterlerine kaydettiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalıdan 35.400,00-TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı herhangi bir yazılı beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, Vergi Dairesi’nden gelen BA-BS formlarına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Huzurdaki dava; davacı şirketin yayıncısı olduğu gazetede yayınlanan reklam ve ilanlardan kaynaklı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı şirkete BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturayı kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş, sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin davacı şirketin yayıncısı olduğu gazetede yayınlanan reklam ve ilanlardan kaynaklı faturaya konu hizmeti davacı şirketten eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır. … A.Ş., 06 Nisan 2018 tarihinde yapılan hisse satış sözleşmesi ile tüm aktif ve pasifleriyle birlikte … A.Ş.’ye devredilmiştir. Dosyada mevcut Ticaret Sicil Gazetesi’nin 26/06/2018 tarih, 9607 sayılı nüshasında da davacı şirketin unvanının … A.Ş. olarak değiştiği görülmektedir.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davalı şirkete ait BA formunun ve mahkememizce benimsenen bilirkişi kurulu raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına takip konusu faturayı düzenlendiği, düzenlenen faturanın davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen BA formuna göre; davalı şirketin dava konusu faturayı kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, buna göre davacı şirketin fatura konusu reklam hizmetlerini davalı şirkete vermiş olduğu ve fatura konusu hizmetlerin davalı tarafça davacıdan eksiksiz şekilde alındığının kabulünün gerektiği, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 35.400,00-TL. alacağı bulunduğu, davalının bu alacak miktarına yönelik itirazının ise haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, dosyadaki faturalar, davacı ticari defterleri ile dosyaya gelen BA formlarına göre davacı şirketin davalı şirket aleyhine icra takibi başlatmakta haklı olduğu, her iki taraf da tacir olduğundan ve davacı yanın talebi ile de bağlı kalınarak yıllık %17,75 oranını geçmemek üzere asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacakları da likit, önceden belirlenebilir olduğundan ve davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 35.400,00-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %17,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 7.080,00-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 2.418,17-TL karar ve ilam harcından 604,55-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının mahsubu ile kalan 1.813,62-TL’nin davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.310,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 604,55-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamı, 5,20-TL vekalet harcı, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti ve 154,00-TL … masrafı olmak üzere toplam 2.599,65-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.