Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/296 E. 2022/438 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/296 Esas
KARAR NO:2022/438

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/11/2016
KARAR TARİHİ:26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yönetimindeki … plakalı aracın 08/10/2016 tarihinde davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla çarpışması neticesinde çift taraflı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, tramer kayıtlarında da davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun tespitinin yapıldığını, kaza yapan kusurlu … plakalı aracın davalı sigorta şirketinin ZMMS güvencesi altında olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen araç değer kaybı zararından davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamı ve teminat miktarınca sorumlu bulunduğunu, müvekkiline ait aracın ancak 20 günde tamir olabildiğini, bu süre zarfında müvekkilinin aracın kullanımından faydalanamadığını beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL araç değer kaybının ihtarname tarihinden önce uygulanacak ticari faizi ile birlikte poliçe teminat kapsamı ile davalı sigorta şirketi ile diğer davalılardan birlikte ve müteselsilen, 100,00 TL aracın kullanımından mahrum kalma bedelinin kaza tarihi itibariyle uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalı işleten ve araç sürücüsünden birlikte ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BEDEL ARTIRIM :
Davacı vekilinin 01/03/2022 tarihli bedel artırım dilekçesinin tetkikinde, dava dilekçelerinde 100,00 TL olan mahrum kalma bedeli alacağı yönünden taleplerini 500,00 TL ye çıkarmakla bedel artırım talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; dilekçede açıklanan nedenlerle öncelikle dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan davanın müvekkili yönünden usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine yahut diğer cevapları da dikkate alınarak hüküm tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde ; söz konusu olayda tarafına yükletilen tam kusurluluğu kabul etmemiş olmak ile karşı tarafın aracında meydana gelen hasarın tazmininin ZMMS deki teminatından karşılanması gerektiğini, her ne kadar davacı taraf araçta oluşan değer kaybının ve aracın yirmi günlük tamir süresinin tazminini müteselsil olarak tahsil edilmesini talep etmiş ise de bunu kabul etmenin mümkün olmadığını, zorunlu mali mesuliyet sigortalarının asıl amacının sigortalının maddi olarak korunmasını sağlamaya yönelik olduğunu, eğer bunu karşılama durumu olmazsa sigortalıya hiçbir fayda sağlamayacağını, dava konusu olayda her ne kadar taraf olarak şahsının da taraf gösterilse de bunu kabul etmenin mümkün olmadığını, meydana gelen değer kaybının ve tazminatların sigorta şirketinden tahsili gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce davaya konu olarak davalı sigorta şirketinden celp olunan bilgi ve belgeler celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizin 2016/1147 Esas 2017/765 Karar sayılı dosyasında ilk olarak ” Davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine ” dair karar verilmiş, davacı vekilinin itirazı üzerine dosya bir bütün olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 01/03/2018 tarih 2018/593 Esas 2018/278 Karar sayılı ilamı ile mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiş ve yukarıdaki esas numarasını almıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 01/03/2018 tarih 2018/593 Esas 2018/278 Karar sayılı ilamı ile ” … 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.
Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.
Olayımızda, dava tarihi olan 23/11/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup, davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Mahkemece davacı vekiline, yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde bu yöndeki dava şartının (hukuki yararın) yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan sigorta şirketi aleyhindeki davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Mahkemenin HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde, tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeksizin, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır.
Bunun yanında, davacının sigorta şirketi dışındaki davalıdan, aracın onarım için serviste kaldığı süre boyunca mahrum kalınan araç kullanım bedeli talebinin ayrıca değerlendirilmediği ve hüküm kurulmadığı görülmekle, sigorta şirketine başvuru yapılmadığına ilişkin ortak gerekçe ile davanın tümden reddi yönündeki karar bu yönüyle de hatalıdır.
Bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/4.,6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçeleri ile mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 17/11/2020 tarihli celse iki nolu ara kararı gereğince, dosyada rapor düzenlenmek üzere celse arasında günsüz olarak dosyanın kusur hasar bilirkişisi Prof. Dr. …’ ın görevlendirilmesine karar verilmiş, adı geçen bilirkişice sunulan 26/04/2021 tarihli bilirkişi raporunun ve 15/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun tetkikinde, dava konusu araçta meydana gelen hasar nedeni ile değer kaybının söz konusu olmadığı, davacının aracın hasar görmesinden dolayı 4 günlük onarım süresi içinde toplam net kazanç kaybının ( 4 x 125,00 ) 500,00 TL olduğu kanaatiyle rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile araç değer kaybı ile araç mahrumiyet bedelinin tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Somut olayda 08.10.2016 tarihinde davacı adına kayıtlı … plakalı araç ile davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacı adına kayıtlı aracın hasarlandığı, davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibariyle kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu anlaşılmıştır.
Davacının talebi araç mahrumiyet bedeli ile araç değer kaybı istemlerine ilişkindir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi ek ve kök raporda aracın ön tampon plastik aksamının hasarlandığı bu dunumun aracın değerinde kayba neden olmayacağı tespit edilmiş olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2018 tarihli 2017/4316 esas ve 2018/4380 karar sayılı emsal nitelikli ilamında da “…. davacı tarafından meydana gelen hasarın ön tamponda olduğu, hasarın onarımından sonra davalı şirket çalışanlarınca gerçekleştirilen ikinci hasarında ön tamponda meydana geldiği, parça değişimi ilk kazada yapıldığından ve metal aksama ilişkin herhangi bir işlem görmediğinden ikinci kaza nedeniyle araçta değer kaybı olmayacağı …” belirtildiğinden, bilirkişi raporu ile anılan emsal karar dikkate alınarak davacı yanın değer kaybı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacının araç mahrumiyet talebine gelince, bilirkişi tarafından düzenlenen kök rapor ile araç mahrumiyet süresinin 3 gün olduğu ve davacı tarafından 375 TL araç mahrumiyet ücreti talep edilebileceği rapor edilmişken 15.12.2021 tarihli ek rapor ile bu süre 4 gün ve 500 TL olarak belirlenmiş, mahkememizce 15.12.2021 tarihli ek rapor dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli olmakla hükme esas alınmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve hükme esas alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının değer kaybı isteminin reddine ve araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının değer kaybı talebinin REDDİNE,
2-Araç mahrumiyet bedeli talebinin KABULÜ İLE 500,00 TL ‘ nin 08/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘ dan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin yatan 29,20 TL ve bedel artırım ile yatırılan 80,70 TL den düşümü ile kalan 29,20 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL harcın davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 29,20 TL başvuru harcı ile 1.277,60 TL posta tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.306,8 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.089,00 TL’nin davalı …’dan alınarak davacı yana ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerende bırakılmasına
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalı … ‘ dan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı sigorta kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı sigorta şirketine verilmesine,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/04/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır