Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/295 E. 2019/755 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/295 Esas
KARAR NO: 2019/755

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/03/2018
KARAR TARİHİ: 15/10/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Genel Müdürlük adresine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasından 19/09/2017 düzenleme tarihli 50.228,16-TL. üzerinden 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, gönderilen haciz ihbarnamesinin müvekkili bankaya tebliğ tarihinin 22/09/2017 olduğunu, müvekkili banka tarafından yasal süresi içerisinde 27/09/2017 tarihinde… sayılı yazı ile ihbarnamesine yanıt verildiğini, sonrasında müvekkiline aynı dosyadan 25/01/2018 düzenleme tarihli, 30.000,00-TL. üzerinden 89/2 haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, haciz ihbarnamesinin 30/01/2017 tarihinde müvekkili bankaya tebliğ edildiğini, müvekkili bankanın yasal süresi içerisinde 31/01/2018 tarihinde 927/7302034 sayılı yazı ile ihbarnameye yanıt verdiğini, aynı icra dosyasından bu sefer 19/03/2018 düzenleme tarihli 30.000,00-TL. üzerinden, 89/3 haciz ihbarnamesi geldiğini ve müvekkil bankaca 22/03/2018 tarihinde ihbarnamenin tebliğ alındığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından gönderilen 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde yanıt verilmesine karşın müvekkili bankaya haksız ve hukuka aykırı olarak bu kez 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E., sayılı dosyasından gönderilen 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine süreleri içerisinde verilen cevabi yazıda borçlunun hesabında bulunan tutarın belirtildiği, bakiye dosya alacağı yönünden borçlunun müvekkili banka nezdinde herhangi bir mevduatı ve bunun dışında herhangi bir hak ve alacağının yer almadığının belirtildiği, borçlunun hesabında bulunan tutarlar üzerinde müvekkili banka alacakları ve riskleri nedeniyle borçlu müvekkili arasında imzalanan sözleşmelerden ve medeni kanun hükümlerinden kaynaklanan rehin, hapis, takas ve mahsup haklarının mevcut olduğunu, bunun dışında başkaca icra dosyalarından kaynaklı muhtelif hacizlerin mevcut olduğunun belirtildiğini, 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine yasal süreleri içerisinde itiraz edilerek haciz tatbik imkanının bulunmadığının belirtildiğini, usulsüz olarak müvekkili bankaya 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, davalı tarafa herhangi bir borçlarının bulunmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası borçlularının müvekkili banka nezdinde 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine konu edilebilecek herhangi bir hak, mevduat ve alacağı bulunmadığını belirterek müvekkili bankanın davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa gönderilen haciz ihbarnamelerinin tebliğ davacıyı edildiğini ancak dosyada veya UYAP kaydının incelemesinde herhangi bir itirazlarının görülmediğini, bankaların sıkı muhasebe disiplinine sahip ve sürekli denetleme altında bulunan kurumlar olduğunu, davalı bankanın borçlu olmadığına dair kayıtlarını ve beyanlarını kabul ettiklerini, bu nedenle huzurdaki davanın konusuz kaldığını, davacı banka tarafından gönderilen 89/1 ve 89/2 nolu haciz ihbarnamelerine geçerli ve ususlüne uygun itirazda bulunulmaması nedeniyle 89/3 nolu haciz ihbarnamesinin gönderilmesine sebebiyet verildiğini, görülmekte olan menfi tespit davasına davacı bankanın kendi ihmallerinin sebebiyet verdiğini, davacı yan kendi ihmal ve kusuru 89/3 haciz ihbarnamesi tanzim ve tebliği ile dava açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek davanın sulh nedeniyle karara bağlanmasını talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinin tarafı olmayan 3. kişi davacı tarafından İİK.’nun 89. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 89/1 haciz ihbarnamesi, 89/1 haciz ihbarnamesine verilen cevabi yazı ve muhabere numaralı örneği, 89/2 haciz ihbarnamesi, 89/2 haciz ihbarnamesine verilen cevabi yazı ve muhabere numaralı örneği, 89/3 haciz ihbarnamesi, müvekkili bankanın defter ve kayıtları ve bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır.
Davalı taraf ise Uyap kayıtları, icra takip dosyası, davacı yanın ibraz ettiği itiraz dilekçesi örnekleri, dosya sistem ve muhasebe kayıtlarında bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır.
Mahkememizce İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyası ve ayrıca yargılama sırasında taraflarca dava dilekçesinde bahsi geçen şikayet ile ilgili İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava (şikayet) dosyasının UYAP örnekleri celbedilerek incelenmiştir.
İİK’nun “Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında:” başlıklı 89. maddesinin 1., 2. ve 3. fıkralarında;
“Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin ve HMK’nun 114/1. maddesi gereğince dava şartı olduğundan, mahkemelerce her aşamada re’sen incelenir. Diğer yandan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki davanın 3. (üçüncü) kişi konumunda bulunan davacı banka tarafından İİK’nun 89/3 maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. İİK.’nun 89. maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarının ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bir davanın ticari dava olarak kabul edilerek asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin ya her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2016 tarih, 2015/15365 Esas ve 2016/3253 Karar ve yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, 2016/3568 Esas ve 2016/6425 Karar sayılı ilamlarında da açıkça belirtildiği üzere; İİK’nun 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleridir. Somut davada, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından ve dosya kapsamından, dosya tarafları arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı, davanın mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklandığı, bu nedenlerle uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu, dolayısıyla mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla; HMK’nun 114. maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince dava şartlarının varlığı ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı