Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/261 E. 2020/416 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/261 Esas
KARAR NO : 2020/416

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … A.Ş’ nin sigortalısı dava dışı …, davalı doktor … tarafından opere olduğunu, davalı doktorun tıbbi uygulama hatası nedeniyle toplam 34.049,76 TL tutarında tedavi masrafı doğan sigortalının bu masrafları müvekkili şirket nezdinde düzenlenen Sağlık Sigortası Poliçesi kapsamında müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirket iş bu bedeli ödemiş olmakla 6102 sayılı TTK.’ nun 1472.maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğundan iş bu rücu talepli alacak davasının açıldığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı doktorun tıbbi hata uygulaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalı adına fazladan ödenen 34.049,76 TL ‘ nın 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek TCMB ticari avans faizi ile birlikte davalı doktor tarafından müvekkili şirkete ödenmesini, davanın davalı doktorun ZMMS ‘ na ihbar edilmesini, 6100 sayılı HMK 329.maddesi gereğince müvekkilinin temsili için avukatlık ücret sözleşmesinde kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamen ödemeye ve ayrıca HMK 329.maddesi gereğince davalı doktorun disiplin para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı doktora yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap – karşı dava dilekçesinde; asıl davanın müvekkili yönünden … ‘ ye ihbar edilmesini, hastanın rahatsızlığı ile ilgili tüm tedavi seçenekleri tartışıldığını, hastanın onayı alınarak cerrahi tedavi kararı verildiğini, hastanın özel sağlık sigorta onayı için gerekli evrak ve belgeler davacı şirkete gönderildiğini, yapılacak yargılama neticesinde hukuka ve tıp literatürüne aykırı asıl davanın reddine karar verilmesini, davacı karşı davalı … şirketinin davalı karşı davacı müvekkilini haksız yere kara listeye alması sebebiyle karşı davalarının kabulü ile HMK 107/2 uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden aksi halde karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı karşı davalı … şirketine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ;
Davacı vekilinin karşı davaya karşı cevap dilekçesinde ; somut olayda maddi tazminat talebinin şartlarının oluşmadığını, davalının sırf müvekkilinin kendisiyle çalışmayı bıraktığı için haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde talep ettiği manevi tazminat isteminin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Mahkememizce davaya konu olarak tüm tedavi evrakları, film ve grafiler ile sigorta kayıtları celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizin 28/11/2018 tarihli celse beş nolu ara karar gereğince ” iddia, savunma, toplanan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak sağlık ve hayat sigortaları konusunda uzman bilirkişi … ile Ortopedi ve Travmatoloji konusunda uzman Doç. Dr. … seçilmiş, adı geçen bilirkişi heyetince sunulan 26/04/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu ile 10/08/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava yanlış tedavi nedeni ile sigortalısına ödeme yapan davacı … tarafından 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesi gereği talep edilen rücu’en tazminat istemine karşı dava ise davaı/davalı sigortacının sigortalılarının davalı/davacı doktora tedavi olmalarını istememeleri nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı Kanun’un 5/3. maddesi ile ” Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmü getirilerek asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisi haline getirilmiştir.
Asıl dava yönünden; Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; sigortalısının tedavisi nedeni ile tedavi masraflarını ödeyen davacı … şirketi tıbbı uygulama hatası yaptığını iddia ettiği davalı aleyhine ödediği tedavi bedelinin tahsilini dava etmektedir. Davacı ve davalı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından halefiyet kuralı gereğince sigortalı ile davalılar arasındaki hukuki ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Bu halde davacı şirketin haklarına halef olduğu sigortalısı ile davalı arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki yanlış tedavi uygulamasından kaynaklandığı gibi dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğundan açılan dava ticari dava niteliğinde değildir.
Karşı dava yönünden; Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 58. maddesine göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir.
Somut olay bakımından karşı davanın temel dayanağını haksız eylem oluşturmaktadır.
Sonuç olarak asıl ve karşı davanın TTK’nın 4/1. maddesinde belirtildiği şekilde Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gereken davalar olmadığı, özü itibariyle haksız fiile dayanması nedeni ile Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gereken davalar olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
ASIL VE KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Asıl ve karşı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2- Asıl ve karşı dava yönünden görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır