Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/245 E. 2020/141 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/245 Esas
KARAR NO : 2020/141

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2015
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin … nolu abonesi olduğunu, davalı kurumla yapılan enerji tedarik sözleşmesi uyarınca müvekkil şirket tarafından enerji satın alınmakta olup müvekkil şirkete Ocak 2012- Haziran 2012 tarihleri arasında faturalardan tespit edildiği kadarıyla 129.000,00 TL tutarında “kayıp enerji bedeli” tahakkuk ettirilerek tahsil edildiğini, enerji dağıtım şirketlerinin denetim, teknoloji, yatırım yetersizliği ve bir kısım tüketicinin bu boşluktan yararlanmak suretiyle kötü niyetli olarak kaçak elektrik kullanması neticesinde elektrik dağıtım şirketinin karlılığında oluşan eksilmenin hukuka ve mevzuata uygun davranan kişi ve şirketlerden tahsil edilmesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Hukuk Genel Kurulu tarafından … E. ve… ve Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin…E. ve… “Kararında Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.” denildiğini, yine 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 4. Maddesinde Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiş olup dağıtım şirketlerinin hukuka aykırı uygulamalarının yönetmeliklerle kanunun ve Anayasal hakların üzerine çıkarılmaya çalışılması hukuka aykırı olduğunu, söz konusu birim fiyatlar belirlenmişken kayıp kaçak bedeli elektrik dağıtım şirketlerinin kar marjlarını yükseltmeye yönelik hukuka ve hakkaniyete aykırı uygulamalarının devamı niteliğinde olduğunu, bu nedenler doğrultusunda müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edilen bedelin iadesi için iş bu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu beyanla, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarr saklı kalmak kaydı ile müvekkils şirketten haksız bir şekilde tahsil edilen kayıp enerji bedelinin şimdilik 129.000,00 TL’sinin, her bir faturanın müvekkili şirketten tahsil edildiği günden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmakta görevli mercinin ilk derece mahkemesi olarak Danıştay olduğunu, müvekkilinin iş bu davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından dava dilekçesinde bahsedilen Yargıtay kararının bir bağlayıcılığının bulunmadığını, müvekkilinin kayıp kaçak bedellerinin de içerisinde yer aldığı tarifeyi değiştirmek gibi bir insiyatifi bulunmadığını, bu kapsamda müvekkilinin EPDK kararlarını uygulamakla mükellef olduğunu, EPDK kararlarının yanı sıra ilgili bedellerin davacı şirketten tahsil edileceği hususunun taraflar arasında imzalanan sözleşmede de kabul edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin mevzuat uyarınca ikili anlaşma olup özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğunu, sözleşmenin hükümlerinin müzekereye açık ve değiştirilebilir nitelikte olduğunu, kayıp kaçak bedelinin iadesi taleplerinin reddedilmesi gerektiğine dair birçok yüksek mahkeme kararını bulunduğunu, taraflar tacir olup, davaya konu edilen faturalara TTK’nun 21/2.maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz edilmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davanın …A.Ş.ye ihbarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalının ihbar talebi dikkate alınarak ihbar olunan… A.Ş.ye tebligat çıkartılmış, ihbar olunan vekili 30/10/2015 tarihli beyan dilekçesinde, kayıp kaçak bedelinin ilgili mevzuat çerçevesinde yansıtılan bir bedel olduğunu, EPDK tarafından belirlenen bir bedel olup uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu, görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, davacı şirketten kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen miktarların iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, iddia, savunma, toplanan deliller ve gerektiği takdirde taraf ticari defter ve kayıtları da incelenerek iddia ve savunma kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu yönden sunulan 18/12/2015 tarihli bilirkişi raporu incelenip denetlenmiştir.
İddia, savunma, takip dosyası kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporu kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 esas, 2014/679 karar sayılı ilamında yer verildiği ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında da benimsendiği üzere; elektrik abonelerinden alınmakta olan; Kayıp-kaçak bedelinin; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp-kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğu, 20/02/2001 tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 4/1., 10/05/2006 tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6., geçici 9., 14/03/2013 tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1.,5/4., 17/1., 4., 27., geçici 1., maddeleri ve bu kanunların temel amaçları çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde alınmakta olduğu, Dağıtım bedelinin; dağıtım sistem kullanım fiyatını kapsamakta olup, dağıtım hizmeti sunabilmek için dağıtım sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-4. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-ç bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 9., Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında çıkarılan EPDK tebliğleri gereğince alındığı, iletim bedelinin; elektrik enerjisinin tüketici sayaçlarına kadar ulaştırılmasında, üreticilerle dağıtım sistemi arasında yer alan iletim sisteminin kullanılmasından kaynaklanan maliyetlerin karşılanması için alındığı, 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-2. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-b bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 8.maddesi ile EPDK kurul kararları ve tebliğlerine göre tüketicilere yansıtıldığı, Perakende satış hizmeti bedelinin ise; perakende satış hizmeti maliyetini (söz konusu fâaliyete ilişkin düzenlemeye esas net yatırım harcamasının itfa tutarı, faturalama ve tahsilat giderleri, tanıtım ve pazarlama giderleri, müşteri hizmetlerine ilişkin giderler, perakende satış ve hizmete ilişkin diğer işletme giderleri, düzenleme giderleri payı, fâaliyet giderleri payı, olağan ve olağan dışı giderler payından fâaliyet ile ilgili diğer gelirler payı ve olağan dışı gelirler payının düşülmesi suretiyle bulunan esas net işletme gideri ve amortisman itfa süresi farkı vergi tutarını) yansıtan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 13/1-b-5. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-d bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 4/36. bendi, 5/e bendi ve 10.maddesine göre alındığı, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerinin, EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleri ile belirlendiği anlaşılmaktadır. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflığın; hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılmasının hukuka uygun olmadığı, yargısal içtihatlarla belirlenmiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile, başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gidilmesi hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı gibi bu durum parasını her halükarda tahsil eden davalı kurumun çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına, bu anlamda teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi usulsüz elektrik kullananlara karşı da önlem alma ve takip etme bakımından gerekli girişimlerde bulunmasını da engelleyeceği açıktır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile saptanan kayıp kaçak bedel miktarının Ocak/2012-Temmuz/2012 dönemi için 54 adet fatura yönünden toplam 129.286,61 TL olduğu tespit edilmiş, buna göre davacı tarafın daha düşük olan talep miktarıda dikkate alınmak suretiyle ve yine borçlunun temerrütünün sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre; iyi niyet ya da kötü niyete bakılmaksızın bir ihtar ya da dava açılması suretiyle doğacak olması, iade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işletilmesinin de mümkün olmaması karşısında dava tarihinden itibaren ve talep şekline nazaranda yasal faiz yürütülmesi suretiyle davanın kabulüne ilişkin karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine dosya Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26/12/2016 tarih 2016/14757 Es. 2016/16203 Kar. Sayılı ilamı ile mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar verilmiş, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, elektrik abonesinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri ve emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin 2016/20106 E. 2017/9319 K. Sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Açıklanan bu sebeplerle dava konusuz kalmış olmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf davanın açıldığı anda ki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Yani davaya konu bedelleri tahsil eden davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle ve emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin 2016/20106 E. 2017/9319 K. Sayılı kararı da dikkate alınarak davacı yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatına varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderleri ve maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline ,
3-Sair hususların gerekçeli kararda ele alınmasına,
4-Alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin yatan 2.203,00 TL’ den mahsubu ile geriye kalan 2.148,60 -TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 31,80-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 1.471,40-TL olmak üzere toplam 1.503,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraflarça yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yokluklarında açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır