Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/192 E. 2021/578 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/192 Esas
KARAR NO:2021/578

DAVA:İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/02/2018
KARAR TARİHİ:07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılardan … (… …) arasında sözleşme tarihi itibariyle davacının ana distribütörlüğünü yaptığı … markalı klima ürünlerinin ve/veya … Ltd. Şti. tarafından alternatif olarak sunulan başka markalı ürünlerin Türkiye sınırları içinde satışının ve pazarlamasının yapılması, bayiye uygulanacak indirimler, tarafların hak ve sorumlulukları ile mal bedelinin ödenme şekli ve şartları konularında 10/02/2014 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme kapsamında davalıdan 100.000,00-TL. tutarlı teminat bonosu alındığını, diğer davalı …’ın ise anılan bonoyu kefil olarak imzaladığını, müvekkili tarafından 4 (dört) adet fatura tanzim edilerek davalılardan …’ya tebliğ edildiğini ve fatura kapsamındaki malların kendisine teslim edildiğini, müvekkilinin takip tarihi itibariyle anılan faturalardan kaynaklı olarak davalılardan 25.000,00-TL. tutarında alacaklı durumda olduğunu, müvekkili şirketin davalının showroom olarak kullanacağı ofise tadilatlar yaptırdığını ve bunun için KDV dahil 8.614,00-TL. harcama yaptığını, ayrıca davalıya ait aracı giydirmek için de KDV dahil 914,50-TL. ödediklerini, müvekkili şirket ile bayilik sözleşmesi imzalamış olan davalı …’nın bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin hiç birisine uymadığını, müvekkilinin faturalardan kaynaklı alacağının 25.000,00-TL., showroom ve araç giydirme masrafları için yaptığı harcamalar toplamının 12.000,00-TL., işlemiş faiz alacağının ise 5.540,88-TL. olduğunu, böylece müvekkilinin davalılardan toplamda 42.540,88-TL. tutarında alacaklı olduğunu, söz konusu alacağın tahsiline yönelik olarak her iki davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların borca ve takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili ise cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yetkili satıcı (bayi sözleşmesi) imzalandığını, işbu sözleşme gereğince davacı yanın takibe konu ettiği 30/04/2015 tarihli, …seri nolu, 1.611,87-TL. bedelli, 19/06/2015 tarihli, 301831 seri nolu, 4.058,55-TL. bedelli ve 27/04/2015 tarihli, … seri nolu, 6.603,80-TL. bedelli faturaların tümünün … Bankası nezdindeki … nolu hesaba gönderilmek suretiyle davacıya ödendiğini, bu faturalar sebebi ile müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, ödenmediği iddia edilen 21/04/2015 tarihli, … numaralı ve 16.301,22-TL. tutarlı faturadan dolayı ise müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, zira söz konusu faturanın showroom faturası olup, iade edilecek mallar olduğunu, fatura içeriğindeki kalemlere bakıldığında klima iç ünitesi, iç ünite ısı pompası, dış ünite ısı pompası, kumanda gibi maddi değeri olmayan, satılamayan mallar olduğunu, bu malların showroomda sergilenmek üzere müvekkiline teslim edildiğini, faturanın showroom faturası olduğunun faturada da açıkça yazılı olduğunu, faturadaki malların ürünlerin kalitesini müşterilere göstermek için sergilenen ve davacının distribütörlüğünü yaptığı malların reklamına yönelik satılamaz mallar olduğunu, müvekkilinin showroom olarak kullandığı ofisin tadilatının yapıldığı ve buna karşılık 8.614,00-TL. harcama yapıldığına ilişkin iddiaların ise gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin showroom dahil işyerinin tüm tadilatlarını kendisinin yaptığını, mağazanın ve showroomun yapımında davacının hiçbir maddi katkısının olmadığını, dava dilekçesinde müvekkiline ait aracın giydirildiği ve bu sebeple KDV dahil 914,50-TL. ödeme yapıldığının ileri sürüldüğünü, araç giydirmeden kastedilenin müvekkiline ait araca davacı yanın reklam amacı ile kendi logosunu yazdırması olduğunu, davacının talebi üzerine logonun araca yazdırıldığını, bedelinin müvekkilinden talep edilmesinin ise sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunu, bu bedelin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 2. maddesinde de belirtildiği gibi sözleşmenin konusunun … marka klima bayiliği olduğunu, Ocak 2016 yılında davacının ana firma ile sözleşmesinin feshedildiğini, bu fesihten müvekkilinin haberdar edilmediğini, fesih sebebi ile davacının sözleşme konusu klimaları müvekkiline teslim edememeye başladığını, bu durumdan müvekkilinin büyük zarar gördüğünü beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen 10/02/2014 tarihli bayilik sözleşmesi gereğince, davalının anılan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine uymadığı iddiası ile showroom tadilat giderleri, showroomda sergilenen klima giderleri, davalı tarafından kullanılan bayii olarak kullanılan aracın giydirme masrafları ile satış için verilen klima ünitelerinin faturalarından kaynaklı olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine davalılarca yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; sözleşme, bono, …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyası, faturalar, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, tarafların ticari defterleri ve kayıtları, keşif, elektronik posta yazışmaları, yazılacak müzekkereler, yemin ve her türlü yasal ve takdiri delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; 10/02/2014 tarihli Yetkili Satıcı (Bayi) Sözleşmesi, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, … Bankası … nolu hesabından yapılan ödemelere ilişkin banka dekontları, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, defter kayıtları ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalılar aleyhine 13/10/2017 tarihinde 42.540,88-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar/borçlular vekili tarafından yasal süresi içerisinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında davacı alacaklı vekili tarafından davalılar aleyhine 27/02/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 42.540,88-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus; borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun aydınlatılabilmesi bakımından taraflarca bildirilen tanıkların dinlenilmesi gerektiği kanaatine varılarak, gerek mahkememizce bizzat duruşmada, gerekse talimat yoluyla tarafların isim ve adreslerini bildirdiği tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tanığı …, 20/11/2019 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “Ben …’nde pazarlama müdürü olarak çalışmaktayım, çalıştığım şirket … marka klima ve ısı pompası ve diğer ürünlerin satışını yapmaktadır, çalıştığım şirketin … marka ürünlerinin distribütörlüğü tahminimce 2016 yılında sona ermiştir, ancak biz 2015 yılı Mart veya Nisan ayında şirketin bayilerinden olan …’nın Balıkesir’in … ilçesinde açtığı ve çalıştığım şirketin bayisi olarak klima, ısı pompası ve türevi, ısıtma soğutma sistemlerinin satışı için kurduğu showroomun dekorasyon ve tefriş işlemlerinin ve servis aracının dışını giydirmelerinde yapma aşamasında bizzat …’de bulundum, bu işlemler yapılırken işin başındaydım, tüm tefriş ve araç giydirme işleri yapıldı, malzemeler shoowroma yerleştirildi ve satışa hazır hale getirildi ve açılış kokteyli yapıldı ve açılış gerçekleştirildi, çalıştığım şirketçe işyerinin kuruluş aşamasında taahhüt edilen tüm tefriş ve servis aracı giydirme işlemleri eksiksiz olarak yapıldı ve teslim edildi, benim görevim sona erdikten sonra ben oradan ayrıldım, İstanbul’a döndüm, görgüye dayalı bildiklerim bunlardan ibarettir, bayilerin shoowromlarının tefrişi ve araç giydirme işlemlerinin masrafı sözleşmeye uyulduğu müddetçe çalıştığım firmaya aittir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 20/11/2019 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “Ben … Bölgesi satış müdürü iken davalılardan … ile dönem dönem ufak çaplı ile ticaretimiz oluyordu, daha sonra … çalıştığım … … Ltd. Şti’nin tabelalı bayisi olmayı istedi, bunun üzerine tahminen 2014-2015 yıllarında ilgili kişi ile bayilik sözleşmesi yapıldı ve kendisinden showroom cihazları, showrom tefrişi ve araç giydirmesi için yapılan masrafların teminatı olarak senet alındı, daha sonra … ile ortağı … arasında bir ortaklık ilişkisi bilgimiz dışında sona ermiş ve bunun sonrasında da şirketimizin tabelası tefrişini bizzat yaptığımız showromdan sözleşme hükümlerine aykırı olarak sökülerek kaldırılmış, zaten bizimle olan iş hacmi de 5.000-6.000-TL civarındaydı, … tarafından tabela söküldükten sonra bizden aldığı mallar iade edilmediği gibi bizim mallarımızı da haricen sattığını öğrendik, bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında ifadesine başvurulan davalı tanığı …, 18/07/2019 tarihli talimat duruşmadaki ifadesinde; “Ben davalı … ve …’ı çocukluk arkadaşlarım olması sebebiyle tanırım. Ben davalıların …’deki dükkanlarına 1 adet kapı takım işi ve yerden yaklaşık 10 cm yüksekliğinde yaklaşık 8 m² ebatında zemine mdf sunta yaptım. Davalılar iş yaptığım dükkanı klima, ısı pompası, havalandırma sistemleri gibi cihazların satış yeri olarak kullanmaktadırlar. Hatırladığım kadarıyla … markalı ürünler satıyorlardı. Yine bu markanın reklam logolarının bulunduğu bir araç giydirilmişti. Araç giydirme ve iş yerindeki tadilat masraflarının kim tarafından karşılandığını bilmiyorum. Arkadaşlarımın konuşmalarından iş yerindeki tadilatların ve araç giydirme ücretlerinin … firması tarafından karşılandığını duydum. Ben sadece işçi olarak bahsettiğim işleri yaptım. Davalılar daha sonra bu dükkandan ayrıldılar. …’deki dükkan faaliyette iken …’a da aynı ürünleri satmak üzere dükkan açmışlardı. Yine …’taki dükkan da kapatılmış. Davalılar şu an …’de ayrı ayrı işyerlerinde çalışmaktadırlar. Benim bilgim görgüm bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında ifadesine başvurulan davalı tanığı …, 06/02/2020 tarihli talimat duruşmadaki ifadesinde; “Ben davacıyı ve davalı …’yı tanımıyorum. Davalı …’ı aynı mahallede oturmamız ve arkadaşım olması sebebiyle yaklaşık on yıldır tanırım. … iki yıl önce beni çağırdı. Boş bir dükkanda tadilat işleri olduğunu söyledi. Ben de kabul ettim. Dükkanın alçı, alçıpan ve boya işlerini yaptım. Paramı …’dan aldım. … bu dükkanı … denen kişi ile işleteceklerdi. Su tesisatı, güneş enerjisi sistemleri, klima gibi şeyler yapıp satacaklardı. Davacı ile davalılar arasındaki alacak verecek hususlarını bilmiyorum. Davalıların dükkan olarak kullandıkları yerin tadilatını ben …’ın isteği üzerine yaptım. Davalı tarafça bana herhangi bir teklifte bulunulmadı. Giydirilen aracı görmedim. Araç giydirme için yapılan masrafla ilgili bilgim yoktur. Davalıların tadilat yaptığım dükkanda … marka klima sattıklarını veya başka marka klima sattıklarını görmedim. Bilmiyorum. Ben yaptığım tadilat giderini …’dan aldım. Bu giderlerin davacı şirketçe karşılanıp karşılanmadığını bilmiyorum. Benim bilgim görgüm bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Deliller toplandıktan ve taraflarca bildirilen tanıklar dinlendikten sonra uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 25/10/2020 tarihli ara karar ile; iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından 11/02/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; davalı tanığı tarafından beyan olunduğu üzere davalı tarafından yapıldığı iddia olunan işlerin 1 adet kapı ve 10 cm yüksekliğinde sunta platform olduğu, dosya içerisinde yapılan bu işlere yönelik herhangi bir fotoğraf, bilgi ve belge olmadığı, bunlar dışında bu işlerin mağazanın iç dekorasyonu ile alakalı işler olduğunun dosya içeriğinden anlaşıldığı ve davalının üstleneceği bayilik ve satacağı klimalar için olmazsa olmaz harcamalar olmadığı, bir başka deyişle montajı yapılan kapının ve yere uygulanan ahşap platformun, satılması planlanan klima ünitelerinin satışı ve sergilenmesi ile ilgili olduğunun anlaşılamadığı, mahkeme aksi kanaatte ise bu işlerin serbest piyasa koşullarındaki değerinin icra takip tarihi itibari ile toplam 1.300,00-TL. olduğu, davalının ibraz edilen ticari defterine göre takip tarihi itibariyle davacıya borcu ve alacağı olmadığının tespit edildiği, davacı şirketin 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, mevcut tespitlere göre davacı şirketin ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımakla birlikte nihai kararın mahkemeye olduğu, davacının ibraz edilen ticari defterlerine göre takip itibariyle davalıdan cari hesaptan kaynaklı olarak 18.835,48-TL., reklam ve araç giydirme kaynaklı olarak ise 9.528,50-TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın ibraz ettiği ticari defterlerden 2017 ve 2018 yılı kebir defterinin noter açılış tasdiklerinin yaptırılmadığı, kebir defterinde fatura tutarlarının toplu olarak (fatura tutarlarının toplanarak) kaydının yapıldığı, mevcut tespitlere göre davalının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfını taşımadığı, bununla ilgili nihai kararın mahkemeye ait olduğu, davalının ibraz edilen ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıya borcunun ve davacıdan alacağının olmadığının tespit edildiği, mevcut faturaların tarafların ticari defterlerinde usulüne uygun olarak kayıtlı olduğu ve yasal süresi içinde herhangi bir itiraza uğramadığının tespit edildiği, bilindiği üzere bir borç ilişkisinde kural olarak borcu ödeyen kişinin ödediği tutarı somut bilgi ve belgeye bağlı olarak ispat ( dekont, çek, fatura makbuz vb.) etmesinin gerektiği, davacının ibraz ettiği ticari belgelerine göre davalıdan toplamda 36.965,00-TL. tutarında tahsilat yaptığının tespit edildiği, yapılan teknik ve mali incelemelere göre davacı şirketin ürün satışından dolayı davalıdan 18.835,48-TL. alacağı olduğunun açık olduğu, yine davacı şirketin araç reklam ve bina giydirme tutarlarını yaptığı ve bunların belgelerini dosyaya ibraz ettiği, davalının ise araç reklam ve bina giydirmeye ait somut bilgi ve belgeleri (fatura, çek, makbuz vb.) ibraz edemediği, bu durumda davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 28.363,98-TL. alacağı olduğu, sonuç olarak taraflar arasında akdedilmiş 10/02/2014 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin anılan bu sözleşme kapsamında yürütülmesi gerektiği, bayilik sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya showroom ve araç giydirme gibi hizmetlerin verildiğinin iddia olunduğu, davacı tarafça bu hususa yönelik olarak dosyaya fotoğraflar ve faturalar sunulmuş olduğu, verilen hizmetlerin karşılığının toplam KDV dahil 9.528,50-TL. olduğu, bu noktada bahsi geçen harcamaların teknik açıdan serbest piyasa rayicindeki fiyatlar ile uyumlu olduğu, davalının iddiası uyarınca işyerine birtakım harcamalar yapmış olduğunun iddia edildiği, mahkeme davalının bu harcamalardan dolayı zarara uğramış olduğu kanaatinde ise davalının iddia ettiği harcamalar toplamının 1.300,00-TL. tutarında olduğu, ancak yapıldığı iddia olunan işler ile alakalı olarak dosyada tanık beyanı haricinde herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı, bununla beraber yapıldığı iddia olunan harcamanın (takılan 1 adet kapının ve 10 cm yüksekliğindeki 8m² platformun) klima ünitelerinin satışı ve bayiliği ile teknik olarak bağının ne olduğunun anlaşılamadığı, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine yaptığı icra takibinde davalıdan 28.363,98-TL. alacağı olduğu, ancak davalının bu tutar kadar borcu olmadığı yönünde itirazları olması halinde somut bilgi ve belgelerini (ticari defterler, fatura ödeme belgeleri vb.) ibraz etmesi gerektiği, mevcut dosya kapsamında davalının 28.363,98 TL tutarı kadar icra dosyasına yaptığı itirazın ispata muhtaç olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 25/02/2021 tarihli dilekçe ile raporun aleyhe olan kısımlarına itiraz edilerek, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istenmiştir. Bilirkişi kurulu raporu davalılar vekiline ise 18/02/2021 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edilmiş, ancak davalı vekili rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davacı şirkete ait usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtların, dosyada dinlenen tanık beyanları ile mahkememizce benimsenen bilirkişi kurulu raporunun hep birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı bayi adına faturalar düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için sunduğu ticari defter, kayıt ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalının ticari defterlerinin ise usulsüz tutulduğu ve lehine delil vasfı taşımadığı, ispat yükü kendisinde olan davacı şirketin usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 28.363,98-TL. alacağı bulunduğu, davacı şirketçe takip öncesinde davalı şirkete ihtarname keşide edilerek davalı temerrüde düşürülmediğinden, davacının takip öncesi için davalı borçludan işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, buna göre davalı şirketin 28.363,98-TL. asıl alacak miktarına yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduklarından, ancak davacı alacaklı tarafça takip talebinde yıllık %9,75 oranında avans faizi talep ettiğinden, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere avans faizi yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacakları da likit ve önceden belirlenebilir olduğundan, ayrıca davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin davacı isteminin ise reddine ilişkin olarak aşağı gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 28.363,98-TL. asıl alacağa yönelik itirazlarının ayrı ayrı iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık 9,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 5.672,79-TL. icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Şartları oluşmadığından, reddedilen kısım yönünden davalıların kötü niyet tazminatına ilişkin taleplerinin reddine,
4-Alınması gerekli 1.937,54-TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 726,50-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 1.211,04-TL. harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 726,50-TL. peşin harcın davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL. başvuru harcı, 5,20-TL. vekalet harcı, 2.400,00-TL. bilirkişi ücreti ve 577,65-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 3.018,75-TL. yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.012,74-TL.’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.254,60-TL. vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır