Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1218 E. 2020/834 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1218 Esas
KARAR NO:2020/834

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/12/2018
KARAR TARİHİ:04/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin dünyanın bir çok ülkesinde denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri veren Türkiye’de de 1982 yılından bu yana faaliyette bulunan tanınmış ve güvenilir bir şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile aralarındaki danışmanlık hizmeti sözleşmesinden kaynaklı olarak davalıdan alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketçe tarafından tanzim edilen faturalara davalı tarafından itiraz edilmediğini ancak faturadan kaynaklı 100.000,00-TL. alacağa ilişkin olarak herhangi bir ödeme de yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı tarafın itirazının haksız olduğunu, davalı şirketin müvekkil şirkete dava tarihi itibariyle ilgili faturadan kaynaklı 62,500,00-TL. bakiye borcu bulunduğunu, bunun yanında davalı şirket ile borçların tahsili sürecinin düzenlenmesi amacıyla 20/03/2018 tarihinde sulh protokolü yapılmışdığını, müvekkil şirketin tüm iyiniyetli yaklaşımına rağmen, davalı tarafın borcunu ödemekten imtina ettiğini, bu nedenle işbu davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını belirterek, davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 62.500,00-TL. yönünden iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini, dava dilekçesinin HMK.’nun 119/f maddesine uygun olarak düzenlenmediğini, taraflarına tebliğ edilen ödeme emrindeki alacak miktarı ile dava konusu alacak miktarının farklı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde talebini niçin düşürdüğüne dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığını, dolayısıyla talep konusunda belirsizlik olduğunu, dilekçede müvekkili tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının bildirilmediğini, cevap dilekçesi ekinde müvekkili tarafından davacıya yapılan ödemelerin dekontlarını sunduklarını, müvekkili ile davacı arasında oluşan ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tamamının sunulan dekontlarla ödendiğini, dava dilekçesinde alacak konusunda oluşan belirsizlikten kaynaklı eksik harcın ikmali için davacı tarafa kesin süre verilmesini belirterek ve dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenlerle davanın reddine, davacı taraf aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesap ekstresine dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın 62.500,00-TL.’lik kısmı yönünden İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, 30/09/2016 tarihli hizmet sözleşmesi, Ticaret Sicil Gazetesi örneği, 20/12/2016 tarihli … numaralı fatura, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, yemin ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; bankadan yapılan ödemelere ilişkin dekontlar, sulh protokolu, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından 20/02/2018 tarihinde 100.000,00-TL. alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 06/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekili tarafından 13/03/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirketçe davalı borçlu şirket aleyhine icra takibine konu yapılan alacağın sadece 62.500,00-TL.’lik kısmı yönünden huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı borçlu şirket tarafından borca itirazla birlikte İcra Dairesi’nin yetkisine itiraz edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmeden dolayı doğacak uyuşmazlıklarda yetkili icra dairesi olarak İstanbul İcra Daireleri yetkili kılındığından, HMK.’nun 17. maddesi gereğince davalı tarafın yetki itirazı Mahkememizce yerinde görülmemiş ve yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosyada görülmüş, 22/10/2019 tarihli duruşma ara kararı ile uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen dosyaya sunulan raporda özetle; incelenen davacıya ait, 2016 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin ve yine 2016 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdikinin süresi içerisinde yapıldığı, dolayısıyla davacı yanın ticari defterlerinin T.T.K. hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, son kararın mahkemeye ait olduğu, davalı tarafın 06/12/2019 tarihindeki incelemeye katılmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarının bu nedenle incelenemediği, davacı şirketin 20/12/2016 tarihli ve KDV dahil 146.365,15-TL. meblağlı e-faturayı 2016 yılı yevmiye defterine 20/12/2016 tarihinde 5110 mahsup fişi ile kaydettiği, davacı şirketin 20/12/2016 tarihi itibariyle davalı şirketten 146.365,15-TL. tutarında alacaklı olduğu, 20/02/2018 tarihli takipte 100.000,00-TL. alacak üzerinden takibin başlatıldığı, davanın açıldığı 31/12/2018 tarihinde ise harca esas değer olarak 62.500,00-TL. gösterilerek huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı, davalı tarafın dosyaya sunduğu banka dekontlarıyla davacıya 37.500,00-TL. tutarında ödeme yaptığının tespit edilmiş olduğu ve davacının sunduğu cari hesap dökümlerinde işbu ödemelerin kayıtlı bulunduğu, davacı tarafın dava dilekçesi ile sadece 62.500,00-TL. üzerinden alacağını talep ettiği, davacı şirketin 10/09/2018 tarihli cari hesabına göre davalıdan 77.500,00-TL. tutarında alacaklı olduğu fakat davacı şirketin incelemede sunduğu yazılı belgeden de anlaşıldığı üzere davalı şirketten 31/12/2018 tarihi itibari ile 62.500,00-TL. alacaklı olduğu, tarafların icra inkâr tazminatı ve yargılama gideri ile diğer benzeri talepleri yönünden takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına e-tebligat ile tebliğ edilmiş, davacı vekilince 09/01/2020 tarihinde rapora karşı beyanda bulunulmuş, davalı vekili tarafından ise 10/01/2020 tarihinde rapora itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Sonrasında mahkememizce 04/03/2020 tarihli ara kararı ile ek rapor düzenlenmek üzere dosya kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 22/07/2020 tarihli ek raporda ise özetle; kök raporda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, davacı şirket ile davalı taraf arasında hizmet sözleşmesi akdedilmiş olduğu, anılan sözleşme hükümlerinin taraflarca kaşelenmek ve imza atılmak suretiyle karşılıklı olarak kabul edildiği, davalı tarafın davacı şirkete kısım kısım anılan sözleşmeye dayalı olarak aldığı hizmete mahsuben toplamda 37.500,00-TL. ödeme yaptığı, davalı tarafın davaya konu ticari defter ve belgeleri bilirkişi incelemesinde incelemeye ibraz etmediği, bu nedenle davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacının davalıya düzenlediği 20/12/2016 tarihli KDV dahil 146.365,15-TL. bedelli e-faturanın davalıya hizmet ilişkisinin bitiminde tebliğ edildiği, davacı şirketin BS satış formunda davaya konu hizmet faturasını KDV hariç 124.038,00-TL. olarak Maliye’ye beyan edildiği, yine davalı tarafça kök rapora itiraz edilmesine karşın dosyaya celbedilen davalı şirkete ait BA formundan anlaşıldığı gibi davacı şirketçe davalı adına düzenlenen 20/12/2016 tarihli … nolu KDV hariç 124.038,00-TL. bedelli e-faturanın, davalı şirketçe BA formu ile Maliye’ye beyan ettiğinin tespit edildiği, taraflar arasında takip sonrası imzalanan 20/03/2018 tarihli sulh protokolü imzalanmış olduğu, davalı yanın takip konusu borcu bu protokolde kabul ederek sonrasında ödemede bulunduğu, bu nedenle davalı yanın kök rapora yaptığı itirazın yerinde olmadığı, davacı tarafın 20/12/2016 tarihli faturayı 2016 yılı yevmiye defterine kaydetmiş olduğu, davalı tarafın dosyaya sunduğu dekantlara göre davacıya 37.500,00-TL. tutarında ödeme yaptığının tespit edildiği, davacının sunduğu cari hesap dökümlerinde işbu ödemelerin kaydedildiği, sonuç olarak davacı tarafın davalı şirketten dava tarihi olan 31/12/2018 itibariyle 62.500,00-TL. alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarih, 2016/2630 E. ve 2017/258 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce davalı şirkete ait BA-BS formları incelenmiş, bilirkişi raporunda da bu husus tespit edilmiş, buna göre davalı şirketin dava konusu faturayı kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş; sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin dava konusu faturaya konu hizmeti davacıdan aldığı kanaatine varılmıştır.
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporların toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Huzurdaki davaya konu icra takip dosyasında takip başlangıç tarihi 20/02/2018 tarihdir. Takip sonrasında işbu dosyanın tarafları arasında 20/03/2018 tarihinde Sulh Protokolü akdedilmiştir. Anılan protokol ile; davalı şirketin borçlusu olduğu ve dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının da aralarında bulunduğu icra takip dosyalarının yapılandırılması, davalı şirketçe protokole uygun olarak ödeme yapılması halinde ise icra dosyalarının sulhen kapatılması amaçlanmıştır.
Anılan protokoün 3.1 maddesine göre; taraflar listesi yapılan icra takiplerine konu olan alacaklara ilişkin olarak icra takipleri başlatıldığını, bu borçların mevcut ve geçerli olan alacaklara istinaden doğmuş bulunduğunu kabul ve beyan etmişlerdir. Protokolün 3.4 maddesinde davalı borçlu tarafça yapılacak ödemelerin miktarları ile ödeme tarihleri düzenlenmiştir. Buna göre son taksitin 20/07/2018 tarihinde ödenmiş olması gerekmektedir. Aynı protokolün 3.8 maddesinde ise borçlular tarafından protokolde belirtilen vadelerin aksatılması halinde akdedilen işbu sulh protokolünün geçersiz hale geleceği, alacaklılar tarafından o güne dek yapılan ödemeler mahsup edilmek kaydı ile takiplere devam edileceği açıkça ifade edilmiştir. Netice itibariyle, davalı şirketin anılan protokol hükümlerine uygun davranmadığı, protokolde belirlenen ödeme planına uymadığı, böylece protokolün açık hükmü gereğince hükümsüz hale geldiği, sonrasında ise davacı şirket tarafından 31/12/2018 tarihinde davalı tarafça ödenmeyen bakiye miktar bakımından takibin devamını sağlamaya yönelik olarak huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamının, mahkememizce de benimsenen bilirkişi kök ve ek raporları ile taraflar arasında akdedilen sulh protokolünün birlikte değerlendirilmesinde; davalı şirketin davacı ile takip sonrasında akdettiği protokolde dahi davaya konu icra takip dosyası borcunu kabul ettiği, davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına fatura düzenlendiği, takip konusu faturanın davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, takibe konu faturanın davalı şirketçe BA formu ile Maliye’ye bildirildiği, bu durumda fatura konusu hizmetin davalı şirketçe davacıdan eksiksiz olarak alınmış olduğunun kabulünün gerektiği, sonuç olarak davacının talebi ile bağlı kalınarak takip tarihi itibariyle davalı tarafın davacıya 62.500,00-TL. tutarında borçlu bulunduğu ve bu miktara yönelik olarak davalı şirketin borca yaptığı itirazın haklı ve yerinde olmadığı anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre davanın kabulüne, alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 62.500,00-TL. asıl alacağa ilişkin itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %10,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 12.500,00-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 4.269,37-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 1.067,35-TL. harçtan mahsubu ile kalan 3.202,02-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 1.970,95-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 8.925,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır