Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1216 E. 2021/17 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1216 Esas
KARAR NO:2021/17

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/12/2018
KARAR TARİHİ:20/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılar … ve müteselsil kefil … arasında 06/10/2017 tarihinde 50.000,00-TL. limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davalılardan …’a nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, davalı karşı tarafın borcunu ödememesi üzerine …. Noterliği’nden 06/11/2018 tarihinde ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalı borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itirazları üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazlarının tamamen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin icra takibine yasal süresi içinde itiraz ettiklerini, müvekkillerinin davacı bankaya icra takip dosyasında talep edildiği kadar borçlarının bulunmadığını ve borcun tespitinin yargılamayı gerektirdiğini, davacı bankanın tek taraflı hazırladığı kredi sözleşmesini müzayaka halindeki müvekkillerine dayatarak lehine hükümler içerir şekilde imzalamak zorunda bırakmasının “gabin” olduğunu, resmi yazışmalarda yazı karakterlerinin punto büyüklüğü 12 punto iken, bankaların 6-8 puntodan daha büyük yazı içeren kredi sözleşmeleri bulunmadığından sözleşme şartlarını okuyarak imzalayan kimse olmadığı kanaatinde olduklarını, bu nedenle müvekkillerine gönderilen ihtarname ile icra takibinde talep edilen borç miktarının ve faiz oranlarının afaki, fahiş ve abartılı olduğunu, ayrıca bu durumun TMK. m:2 anlamında iyiniyet kurallarına ve tüketicin korunması hükümlerine aykırı olduğunu, gerçek borç miktarı yargılama sonucunda ortaya çıkacağından itirazlarının kabulü ile bilirkişi marifetiyle borcun tespit edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nden kaynaklanan ve davalılarca davacı bankaya geri ödenmediği iddia edilen alacağın tahsiline yönelik olarak davacı banka tarafından davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankanın davalılardan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nden kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı, varsa takip tarihi itibariyle fer’ileri ile birlikte miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi, …. Noterliği’nin 06/11/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, kredi ödeme planları, kredi hesap ekstreleri, kredi dökümleri, borçlu cari hesap ekstreleri, hesap özetleri, ihtarnameler, banka kayıt ve defterleri, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından 30/11/2018 tarihinde davalılar aleyhine ödenmeyen kredilerden dolayı 45.423,23-TL. asıl alacak, 2.870,50-TL. muacceliyetten takip tarihine kadar yıllık %91 temerrüt faizi, 143,51-TL. faizin %5 gider vergisi (BSMV), 531,12-TL. masraf olmak üzere toplam 48.968,36-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar/borçlular tarafından yasal süresi içerisinde vekilleri aracılığıyla 19/12/2018 tarihli dilekçe ile takibe ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, daha sonra davacı banka tarafından 31/12/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.’nun) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçluların icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı bankaya ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi, ihtarname, müşteri hesap özeti, TCMB yıllık azami faiz oranları bildirim formu ile faiz oranlarına ilişkin tebliğlerin dosya arasında olduğu görülmüştür.
Sonrasında mahkememizce uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, davacı taraf iddiası, davalıların savunması, davalı tarafın takip dosyasındaki itirazları ve tüm dosya kapsamına göre konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından düzenlenerek 10/02/2020 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan raporda özetle; icra müdürlüğünce hazırlanan ödeme emrinde borcun sebebinin kredi taahhütnamesi, ihtarname ve hesap özeti olarak gösterildiği, icra takibinin dayanağı olan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin bir nüshasının davalı borçlulara kredi kullandırım aşamasında imzalı olarak teslim edildiği, davalı bankadan alınan bilgiye göre Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 2015 yılında revize edildiği ve 12 punto olarak basıldığı, davaya ve takibe konu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin de incelenmesinde 12 punto olduğunun görüldüğü, davalı tarafa kullandırılan kredilere ilişkin ödeme planında “Geri ödeme planının bir nüshasının teslim alındığını kabul ve beyan ederim” şeklindeki ibarenin altında davalıların (kredi borçlusunun ve müteselsil kefilin) imzalarının bulunduğu, ödeme planında faiz bilgisinin bulunmadığı, dosyada yapılan incelemelerde; davacı bankanın davalılardan olan alacağının takip tarihi itibari ile 45.423,23-TL. asıl alacak, 1.476,25-TL. muacceliyet tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz ve 73,81-TL. BSMV olmak üzere toplam 46.973,29-TL. olduğu, ayrıca davacı bankanın sözleşmeye uymayıp %91 oranında temerrüt faizi uyguladığının tespit edildiği, oysa davacı bankanın takip tarihinden itibaren ancak %46,80 oranında temerrüt faizi isteyebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı banka vekili tarafından 03/03/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna yönelik itiraz edilmiştir. Davalılar vekili tarafından ise 04/03/2020 tarihli mazeret dilekçesinde; bilirkişi raporunda yer alan ve müvekkilleri aleyhe olan hususlarla davacı bankanın fahiş orandaki temerrüt faizinin kabul edilmediği, asıl alacağın da terditli olarak hesaplanması gerektiği belirtilerek, itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 04/03/2020 tarihli duruşmada; davacı banka vekilinin itirazları ile davalılar vekilinin itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmasına karar verilerek dosya ek rapor düzenlenmek üzere 05/03/2020 tarihinde kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Bilirkişi tarafından 17/07/2020 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan ek raporda ise özetle; davalıların gerek imzaladıkları ve sonrasında bir nüshasını teslim aldıkları belgelerden, gerekse şubeden bizzat bilgi almaları ile kullandıkları kredilerden ve borç durumlarından bilgi sahibi olduklarının anlaşıldığı, davacı bankanın temerrüt faizini %91 olarak uyguladığı, davalı bankanın hukuk biriminden iki farklı faiz oranının bildirildiği, iki farklı faiz oranına göre davacı bankanın Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 11/b maddesi koşullarına uymayarak %91 oranında temerrüt faizi uyguladığının tespit edildiği, davacı bankanın hukuk biriminden …’na bildirilen 2 (iki) farklı faiz oranı listesinden 1.’sinde en yüksek kredi faiz oranının %36 olduğu, buna %30 ilavesiyle %46,80 faiz oranına ulaşıldığı, 2.’sinde ise en yüksek kredi faiz oranının %60 olduğu, buna %30 ilavesiyle %78 faiz oranına ulaşıldığı, her iki farklı faiz oranına göre hesaplamanın raporda yapıldığı, buna göre; %36 oranı dikkate alındığında asıl alacağın 45.423,23-TL., işlemiş faizin 1.121,95-TL., BSMV’nin 56,09-TL. olacağı, %60 oranı dikkate alındığında ise asıl alacağın 45.423,23-TL., işlemiş faizin 1.869,92-TL., BSMV’nin ise 93,49-TL. olacağı, nihai olarak takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı banka vekili tarafından 03/09/2020 tarihli dilekçe ile ek rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur. Davalılar tarafından ek rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Mahkememizce 10/09/2020 tarihinde … A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak “… A.Ş.’nin 12/11/2018 tarihini kapsayacak şekilde kurumlarına resmi olarak bildirmiş olduğu en yüksek faiz oranlarının tespit edilerek gönderilmesi” istenmiştir. … tarafından müzekkereye verilen 18/09/2020 tarihli cevapta özetle; mahkemece istenen bilgilerin (faiz oranlarının) T.C. Adalet Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde UYAP’a entegre edildiği ve 01/01/2020 tarihinden itibaren UYAP üzerinden paylaşıma sunulduğu belirtilerek, istenen hususların buradan tespit edilebileceği bildirilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce re’sen UYAP’a entegre edilen sisteme giriş yapılarak davacı bankanın 2018 yılı Kasım ayında orta vadeli (12-24 aylık) ticari krediler için uyguladığı en yüksek faiz oranları araştırılmış ve buradaki oranın %33,00 olduğu tespit edilmiştir. Buna ilişkin UYAP çıktısı da re’sen mahkememizce dosya içerisine alınmıştır. Sonuç olarak; davalı …’un “…” olarak davacı bankadan kullandığı, diğer davalının ise müteselsil kefili olduğu ticari kredilerin geri ödemelerinin 24 ay vadeli (orta vadeli) olduğu, UYAP’tan yapılan sorgulama sonucuna (%33,00) yakın olan %36 faiz oranının davaya konu kredi borcunun hesaplanmasında dikkate alınması gerektiği kanaatine varılarak bilirkişi tarafından kök ve ek raporda %36 oranına göre yapılan hesaplamaya itibar edilmiştir.
Dava ve takibe konu 06/10/2017 tarihli sözleşme; davacı banka ile davalılardan Nutettin DURSUN (…) arasında ”Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi” başlığı adı altında imzalanmış olup, diğer davalı … sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Anılan sözleşme Genel Kredi Sözleşmesi (GKS) niteliğinde olduğundan ticari nitelik taşımaktadır. Genel Kredi Sözleşmesi; bir tür çerçeve sözleşme olup, cari hesap şeklinde işleyen ve ticari nitelik taşıyan bir kredi sözleşmesidir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme ticari nitelikli Genel Kredi Sözleşmesi olduğundan ve davalı kredi borçlusu …’un (…) davacı bankadan kullandığı krediler (taksitli ticari kredi ve nakit destek kredisi adı altında) ticari işletmesi için kullanılan ticari nitelikteki krediler olduğundan, tacir olan davalının basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü karşısında artık tüketici konumunda olmadığı açıktır. Basiretli bir tacir gibi davranması beklenen davalı tacirin, ticari nitelikli GKS’yi imzalarken gerekli tüm dikkat ve özeni gösterdiğinin kabulü gerekir. Her ne kadar davalı vekili tarafından sözleşmenin çok küçük puntolarla yazıldığını ve okunamadığını iddia etmiş ise de dosyada mevcut ve davalıların imzasını içeren GKS’nin mahkememizce incelenmesinde; dava konusu sözleşmenin “okunur puntolarla” yazıldığı anlaşılmış, sonuç olarak davalı tarafın bunun aksine iddiaları haklı ve yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davalılar vekili, davacı bankanın tek taraflı hazırladığı kredi sözleşmesini müzayaka halindeki müvekkillerine imzalatmasının “gabin” olduğunu iddia etmiştir. Gabin; bir sözleşmede taraflardan birinin diğerinin zayıflığını istismar ederek edimler arasında aşırı değer farkı yaratarak onu sömürmesine denilmektedir. TBK.’nun 28/1. maddesine göre; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirdiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” Buna göre gabinin varlığından söz edebilmek için, objektif ve subjektif unsurların birlikte (bir arada) gerçekleşmiş olması gerekir. Aşırı yararlanmanın (gabinin) objektif unsuru, edimler arasında aşırı oransızlık bulunmasıdır. Gabinin subjektif unsuru ise; bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak ve sömürmek kastını taşımasıdır. Somut uyuşmazlıkta gabinin subjektif unsurlarının mevcudiyetinin denetlenmesinde tacir olan davalı kredi borçlusu … yönünden “düşüncesizlik ve deneyimsizlik” şartlarının oluşması zaten mümkün değildir. Gabinin ”zor durumda kalma” şartına ilişkin olarak ise dosyada davalı tarafın soyut iddiası dışında hiç bir delil yoktur. Gabin halinin oluşması için hem objektif unsurun hem de subjektif unsurların bir arada gerçekleşmesi gerektiğinden, bunların hiçbirisi somut olayda mevcut olmadığından, mahkememizce davalı tarafın bu yöndeki iddiası yerinde ve haklı görülmemiştir.
Kefalet sözleşmesi ise; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet Sözleşmesi asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir. Bir kefaletin geçerli olabilmesi için; 1-yazılı şekilde yapılması, 2-kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, 3-kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması ve 4-kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması gerekir. Kefalet sözleşmesi, kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. (Fahrettin ARAL – Borçlar Hukuku – Özel Borç İlişkileri – Ankara 2007, s. 437). Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır. (Özen, B.: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.)
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları incelenip denetlenmiş, raporların bankacılık uygulamalarına, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edildiği, ayrıca toplanan delillere ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile taraflar arasında akdedilen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, dosyada alınan ve benimsenen bilirkişi kök ve raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı banka ile davalılardan … (…) arasında 06/10/2017 tarihinde Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi akdedildiği, akdedilen sözleşmeyi müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan diğer davalı …’un mevcut kefaletinin geçerli olduğu, davalıların kullandırılan ticari kredilerin geri ödemelerini zamanında yapmaması üzerine davacı banka tarafından davalılara 06/11/2018 tarihinde …. Noterliği’nden … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek hesabın kat edildiği, akabinde davacı banka tarafından ödenmeyen ticari nitelikteki kredi borcunun tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, kök ve ek bilirkişi raporunda dayanakları ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere; davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalılardan 45.423,23-TL. asıl alacak, 1.121,95-TL. işlemiş faiz ve 56,09-TL. BSMV olmak üzere toplam 46.601,27-TL. tutarında alacaklı olduğu, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ni 50.000,00-TL. kefalet limitiyle müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan davalı …’un borcun tamamından kefalet limiti ile sorumlu tutulması gerektiği, her ne kadar davacı banka icra takip dosyasında “masraf” adı altında 531,12-TL. talep etmiş ise de dosyada bununla ilgili herhangi bir belge ve delil sunulmadığından, ayrıca hükme asas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında da bu yönde bir hesaplama yapılmadığından, davacı tarafça bu alacak kaleminin ispatlanamadığı, bilirkişi kök ve ek raporu ile (mahkememizce de kabul edilen) %36 faiz oranına %30 ilavesiyle bulunan %46,80 oranına göre hesaplanan toplam 46.601,27-TL.’ye yönelik davalı borçluların vaki itirazlarının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği anlaşılmakla, kabul edilen alacağın likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olması, vaki itirazın da haksız olması karşısında kabul edilen alacak miktarının %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde davanın kısmen kabulüne, davacının fazlaya dair isteminin ise reddine dair, ayrıca mahkememizce … kayıtlarından tetkik edilerek uygun bulunan ve benimsenen %36 faiz oranına taraflar arasında akdedilen GKS’nin 11/b maddesi gereğince %30 ilave edilmek süretiyle bulunan yıllık %46,80 oranındaki faizin de asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi oranı olması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;

1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı borçluların …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında 45.423,23-TL. asıl alacak, 1.121,95-TL. işlemiş faiz ve 56,09-TL. BSMV olmak üzere toplam 46.601,27-TL.’ye yönelik itirazlarının iptaline, takibin asıl alacağa yıllık %46,80 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi (BSMV) yürütülmek suretiyle talepnamedeki diğer koşullarla aynen devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 9.320,25-TL. icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 3.183,33-TL karar ve ilam harcından 836,26-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 2.347,07-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin ve icraya yatan harç toplamı 836,26-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 6.858,17-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2 uyarınca hesap ve takdir olunan 2.367,09-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 1.026,90-TL. yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 977,26-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacı taraflara iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır