Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1209 E. 2020/386 K. 09.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1209 Esas
KARAR NO:2020/386

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/12/2018
KARAR TARİHİ:09/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin internet üzerinden mesafeli satış sözleşmeleri ile satış yapan bir şirket olduğunu, davalının … adresi üzerinden mal alımında bulunduğunu, alınan ürünlerin müvekkili tarafından e-arşiv faturalarının düzenlenerek teslim edilmiş olduğunu, fatura bedeline ilişkin borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından icra takibine hukuka aykırı bir şekilde itiraz edildiğini, yapılan itirazda borcun kendilerine ait olmadığının iddia edildiği, ancak davalının adlarına düzenlenen faturaları kabul etmiş olduklarını ve faturalara itiraz etmemiş olduklarını, bu sebeplerle itirazın alacağı engellemek ve ödemeyi geciktirmek için yapıldığının açık olduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ayrıca yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi, delil listesi ve tensip zaptı davalı tarafa usulüne uygun olarak 05/04/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında internet üzerinden yapılan mesafeli satış sözleşmesinden kaynaklı olarak davacı tarafça davalı adına düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediği iddiası ile davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazlarının İİK. 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ihtilafın; davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, alacaklı ise miktarı ve alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Davacı taraf delil olarak; e-arşiv faturaları, cari hesap ekstresi, matbu mesafeli satış sözleşmesi, kargo teslim evrakları, yemin, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi ve her türlü hukuki ve yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından borcun sebebi olarak “taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacak” gösterilmek suretiyle davalı … … A.Ş. aleyhine 19/10/2016 tarihinde 4.290,82 TL asıl alacağın tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin davalıya 26/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket adına şirket yetkilisi … tarafından verilen 01/11/2016 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde borcun tamamına ve fer’ilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu, davalının itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, sonrasında ise davacı şirketçe davalı aleyhine 29/12/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüştür. Sonrasında 04/03/2020 tarihli duruşmada; uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, SMMM bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek 27/03/2020 tarihi inceleme günü olarak belirlenmiştir.
İnceleme gün ve saati mahkememizce davalı şirkete 20/03/2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmişdir. Davalıya gönderilen ve detayla ihtarat içeren tebligat zarfında özetle; “…inceleme gün ve saatine kadar davaya konu tüm dayanak delillerini ve varsa ticari defterlerini vs. tüm belgelerini dosyaya sunması için kesin mehil verildiği, verilen mehil kesin olduğundan bu yönde bir daha mehil verilmeyeceği ve ticari defter ve kayıtlara dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı…” hususları açık ve net bir şekilde ihtar edilmiştir.
Sonuç olarak davalı şirket, inceleme günü ve saatinden haberdar olmasına karşın, inceleme gün ve saatinde mahkeme kalemine gelmediği gibi, ticari defterlerini de mahkememize incelenmek üzere sunmamıştır. Davalı taraf ayrıca ticari defterlerinin yerinde incelenmesini de mahkememizden talep etmemiştir. Dolayısıyla, davalı taraf ticari defterlerin ibrazı için kendisine yapılan uyarıya rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, sadece davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dosyaya getirtilen ve sunulan belgeler üzeride inceleme yapılmak için dosya konusunda uzman SMMM bilirkişi …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu 14/07/2020 tarihinde dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacının 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, dosyaya mübrez evraklarda davalının faturalara itirazını ihtarname ile yapmadığı, davacı yanın icra takibinden önce davalı yanı noter vasıtasıyla temerrüde düşürmediği, temerrüdün icra takibi ile oluştuğu, dava konusu alacağın davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı tarafından ödenmeyen 4.290,82-TL. bakiye alacağa dayalı olduğu, incelenen ticari defter ve kayıtlara göre davacı şirketin davalı şerketten icra takip tarihi olan 24/10/2016 tarihi itibariyle 4.290,82-TL. Tutarında cari bakiye alacağının bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu davalı şirkete 23/07/2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, davalı şirket tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarih, 2016/2630 E. ve 2017/258 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde, davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Dosyada alınan ve davalı tarafça itiraz edilmeyen bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanıp, mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketçe taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına faturalar düzenlendiği, takip konusu faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı taraf mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığından, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 4.290,82-TL. alacaklı olduğu, davalının benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilen asıl alacak miktarına yönelik itirazının haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %10,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve takip konusu alacaklar likit ve itiraz da haksız olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 4.290,82-TL. asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık 10,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 858,16-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 293,10 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 51,83 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 241,27 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 51,83 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 198,50 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.091,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 ve devamı maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır