Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1204 E. 2021/955 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1204 Esas
KARAR NO:2021/955

DAVA:Yönetim Kurulu Kararının Butlanı
DAVA TARİHİ:28/12/2018

BİRLEŞEN
…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: … KARAR NO: …

DAVA:Yönetim Kurulu Kararının Butlanı
DAVA TARİHİ:21/10/2019
KARAR TARİHİ:02/12/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davaların mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %9 oranında paya sahip ortağı olduğunu, davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından 22/12/2014 tarihli toplantının 17 nolu kararı ile, “6552 sayılı Kanunun 74. maddesine göre ortaklardan 53.035.036,00-TL alacağın silinmesine ve bu işlemin tamamlanması için %3 verginin 31.12.2014 tarihine kadar vergi dairesine yatırılmasına” kararının alındığı, alınan bu kararın ortakların mal varlığının korunması ilkesini ihlal ettiğini, kararın eşit işlem ilkesi ve sermayenin korunması ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, diğer yandan kararın şirket ana sözleşmesinde öngörülen nisaplara uygun alınmadığını; ayrıca davalı şirket yönetiminin özen ve sadakat yükümlülüklerine aykırı zararlandırıcı eylemlerinin diğer ortakların ve müvekkilinin büyük mağduriyetlere uğramasına sebebiyet verdiği ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından alınan 22/12/2014 tarih ve 17 sayılı kararın mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptaline; şirket yönetim kuruluna yönetim ve denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %12,5 oranında paya sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin yönetimini elinde bulunduran % 76’lık kesim tarafından bu kişilerin menfaaatleri doğrultusunda yönetildiğini, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinden … ve …’un şirketten büyük meblağlarda borç para aldığını, davalı şirketin Yönetim kurulunun 22.12.2014 tarihli ve 17 No’lu karar ile … ve …’UN şirkete olan borçlarının 6552 Sayılı Kanunu’nun 74. maddesi kapsamında silme kararı aldığını ancak, bu kişilerin şirkete olan borçlarının gerçek bir tutarı temsil etmesi nedeniyle borçların 6552 Sayılı Kanun kapsamında bilançodan çıkarılmasının mümkün olmadığını; davalı şirketn şirket nezdinde gerçekleştirilen zararlandırıcı eylemler ile davalı şirket mal varlığının her geçen gün azaldığını ve davalı şirket malvarlığının aktifinde ciddi eksilmeler yaşandığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı şirketin 22.12.2014 tarihli ve 17 numaralı Yönetim Kurulunun kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptaline; şirket yönetim kuruluna yönetim ve denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davalara ayrı ayrı verdiği cevap dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin, 6552 Sayılı Kanun’un 74. maddesi hükmüne göre, 31/12/2013 tarihi itibariyle düzenlenen bilançoda işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu toplam 53.035.307,13-TL için beyanda bulunduğunu, beyan ettiği tutar üzerinden %3 oranında hesaplanan 1.591.059,21-TL tutarında vergiyi 30.12.2014 tarihinde tahakkuk ettirdiğini ve ödediğini, şirketin zarara uğratıldığını iddiasının gerçek olmadığını, yasanın tanıdığı hakkın kullanılabilmesi için yapılan bu işlem nedeniyle pay sahiplerinin talep ve itiraz edebilmeleri ihtimalini de gözeterek borcu silinen pay sahibinden gerekli teminatların alındığını, müvekkili şirketin geçtiğimiz yıllarda bu pay sahibine verdiği ve tahsil ettiği krediler nedeniyle ciddi bir ticaret karı elde ettiğini, müvekkili şirketin esasen alacaklarının teminatı olmak üzere …’nün sahibi olduğu payların % 10’u üzerinde rehin tesis ettiğini ve böylece herhangi bir ihtilaf halinde alacağın tahsili konusunu da sorun olmaktan çıkardığını, 2013 yılında yapılan bir değer tespit raporuna göre, müvekkili şirketin paylarının toplam değerinin yaklaşık 281 Milyon ABD doları olduğunu, 2015 yılında yapılan bir tespite göre ise bu değerin yaklaşık 261 milyon ABD doları olduğunu, bu durumda rehinli payların borcunu fazlası ile karşıladığının aşikar olduğunu, rehin sözleşmesinin borcun da ikrarı niteliğinde olduğunu, …’nün … Enerji A.Ş borçlarına da şahsen kefil olduğunu, bu borçların bilançoda göründüğü davacı tarafından da kabul edildiğini, 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu kararları aleyhine doğrudan iptal davası açılabilmesi olanağının bulunmadığını, bu hususun TTK 391. maddesinin gerekçesinde; “yönetim kurulu kararları iptal edilemez” şeklinde açıkça ifade edildiğini, açılan davanın ve tüm taleplerin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.

Davalı yanında feri müdahiller vekili dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkilleri ve davalı şirket aleyhine … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, davacının kesinleşmemiş bir mahkeme kararına dayanarak emsal teşkil edecek şekilde dava açamayacağını, müvekkillerinin de imzası bulunan 22/12/2014 tarih ve 17 no’lu “Yönetim Kurulu Kararı” ile 6552 Sayılı Yasa’nın 74. maddesi ile davalı şirketin alacaklı bulunduğu ortaklardan alacaklarının silinmiş olduğunu ve yasa gereği %3 oranında verginin de yatırıldığını, davalı şirketin ortaklarından sadece müvekkillerinin değil, diğer ortaklardan … ve …’nın da davalı şirkete olan borçlarının silindiğini, müvekkillerinin davada davalı şirketin yanında fer’i müdahil olma yönünde talepte bulunmalarında hukuki yararlarının bulunduğunu ileri sürerek müvekkillerinin davalı şirket yanında davaya fer’i müdahale taleplerinin kabulüne, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava; davalı şirketin 22/12/2014 tarihli ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti veya iptali ile davalı şirketin yönetim kuruluna denetim ve yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.
Davalı şirketin merkez adresi itibariyle (…/…) iş bu davaya bakmaya mahkememiz yetkilidir. Diğer yandan, asıl ve birleşen davacıların davalı şirketteki payları dikkate alınarak dava açmaya haklarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Olaya uygulanması gereken TTK’nın 391. maddesi; “Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.” hükmünü içermektedir.
Asıl ve birleşen davalarda iddia ve savunmaların ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden dava konusu yapılan davalı şirketin 22/12/2014 tarihli ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararının TTK’nın 391.maddesindeki ilkelere aykırılığın bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, davalı şirket ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişi SMMM …, muhasebe ve finans uzmanı … ve nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 19/08/2021 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı şirketin yönetim kurulunun 22.12.2014 tarih ve 17 sayılı kararı ile “6552 Sayılı Kanunun 74. maddesine göre Ortaklardan 53.035.306,- TL alacağın silinmesine ve bu işlemin tamamlanması için %3 verginin 31.12.2014 tarihine kadar vergi dairesine yatırılmasına” şeklinde karar alındığı, bu karar doğrultusunda; 30.12.2014 tarihinde davalı şirketçe … … Vergi Dairesine verilen beyanname ile 131- Ortaklardan Alacaklar hesap bakiyesi 53.035.307,13 TL, %3 oranına göre ödenecek vergi ise 1.591.059,21 TL olarak beyan edildiği, tahakkuk eden verginin 31.12.2014 tarihinde ödendiğinin anlaşıldığı; YMM … ve YMM … tarafından düzenlenen 01.06.2021 tarihli Özel
Denetim Raporunda, davalı şirketin Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından gerçekleştirilen usulsüz işlemler ve davalı şirkette yapmış oldukları usulsüz borç verme/silme işlemleri başta olmak üzere pay sahipleri aleyhine yapılan zararlandırıcı işlemlerin tespit edildiği; davalı şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin 6552 sayılı “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun”un 74. maddesi dayalı olarak yapmış oldukları şirkete olan borçlarının silinme işleminin borcun gerçek borç olması nedeniyle kanuna aykırı olduğu; herhalde kanuna uygun kabul edilse bile bu defa yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülüklerinin ihlali sonucu doğurduğu, bu nedenle şirketin silinen borcu ve bunun için ödenen vergi tutarında zararından sorumlu tutulabilecekleri yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, davalı taraf vekilinin itirazı yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların asıl ve birleşen davalarda karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; asıl ve birleşen davacıların davalı şirketin ortağı oldukları; davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından 22/12/2014 tarih ve 17 sayılı “6552 Sayılı Kanunun 74. maddesine göre Ortaklardan 53.035.306,- TL alacağın silinmesine ve bu
işlemin tamamlanması için %3 verginin 31.12.2014 tarihine kadar vergi dairesine yatırılmasına” kararı alınmış ise de; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, şirket ortaklarının şirkete olan borçlarının silinmesine ilişkin alınan dava konusu kararın, borcun gerçek borç olması nedeniyle kanuna ve TTK’nın 391.maddesinde vurgulanan “sermayenin korunması” ilkesine aykırı olduğu, bu nedenle davalı şirketin 22/12/2014 tarih ve 17 nolu yönetim kurulu kararının TTK 391.md gereğince batıl olduğu; davalı şirkette organ yokluğu (boşluğu) bulunmadığından ve bu konuda bir iddia da bulunmadığından kayyım atanmasını gerektirecek durum bulunmadığı, asıl ve birleşen davada ileri sürülen nedenlerin davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirecek nedenlerden olmadığı, dolayısıyla asıl ve birleşen davalarda kayyım atanması yönündeki istemlerin yerinde olmadığı anlaşıldığından aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Asıl ve Birleşen Davaların Birlikte KISMEN KABULLERİ ile;
1-Her iki davada dava konusu yapılan davalı şirketin 22/12/2014 tarih ve 17 nolu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine,
2-Her iki davada davalı şirkete Kayyım atanması yönündeki istemlerin ayrı ayrı reddine,
3-Asıl davada alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 23,40-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Birleşen davada alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından 44,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 14,90-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Asıl davada davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Birleşen davada davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp birleşen davacıya verilmesine,
7-Asıl davada davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 4.500 TL bilirkişi ücreti ve 584,13 TL tebligat giderlerinin toplamı 5.161,13 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Birleşen davada davacı tarafça yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 133,55 TL tebligat giderlerinin toplamı 227,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp birleşen davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 02/12/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı