Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1197 E. 2019/388 K. 20.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1197 Esas
KARAR NO : 2019/388
DAVA : Sigorta
DAVA TARİHİ: 04/06/2015
KARAR TARİHİ: 20/05/2019
Mahkememize ait 02/03/2015 tarih… esas … karar sayılı kararımız davacı vekilince İstinaf edilmiş İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 06/12/2018 tarih… esas… karar sayılı ilamı ile bozularak mahkememize gelmiş olmakla, mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılan ve yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline ait … plakalı ararçta kaza geçirmesi sonucu araç perte ayrılarak kullanılamaz hale geldiğini, müvekkil aracında oluşan zararın kasko poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle davalıya başvurmuş, 24/04/2015 tarihinde kendisine verilen yanıtta müvekkilden alınan alkol raporunda 0,15 promil alkollü olduğu bu haliyle hasarın teminat dışı olduğundan bu istemi reddettiğini, kaza tarihinde aracın değerinin belirsiz olması nedeniyle şimdilik; araçta oluşan zarar bedeli 44.000,00 TL’nin kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi tarafından tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu … plaka sayılı araç kaydında rehin mevcut olduğundan öncelikle rehin hakkı sahibinin muvafakatinin sorulması, muvafakat olmaması halinde davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, sigortalı araç üzerinde dain ve mürtehinin de menfaati bulunduğundan hasar tazminatını talep etmeye hakkı bulunduğunu, davacının sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için dain ve mürtehinin bu konuda açı muvafakatinin olması gerektiğini, rehin hakkı sahibi …Bankası A.Ş….Şubesinden rehnin devam edip etmediği, devam ediyor ise davacı tarafından tazminat talebinde bulunulmasına muvafakatleri olup olmadığının sorulmasına, muvafakatlerinin bulunmaması halinde davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafın kazanın meydana geldiği sırada alkollü olduğunu, alkollü araç kullanılması sigorta poliçesinin 1-H bendinde de açıkça teminat dışı kalan hal olarak belirtildiğini, dava konusu sigortalı araç poliçe dahilinde kaza tarihi itibari ile rayiç bedel üzerinden sigortalanmış olup kaza tarihi itibari ile araç rayiç bedeli 36.000,00 TL olduğunu, davacı taleplerinin teminat kapsamından fazla olması nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; kasko sigorta poliçesi, davalı tarafından düzenlenen 10/444349 numaralı hasar dosyası, 23/03/2015 tarihli alkol raporu, bilirkişi incelemesi ve sair her türül delillere dayanmştır. Davalı taraf delil olarak; … sayılı hasar dosyası, 22/04/2015 tarihli … sayılı ekspertiz raporu, 23/03/2015 tarihli kaza tutanağı,araç kayıtları ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle dava dosyası bilirkişiler, Dr. …, …ve…’a tevdi edilmiş ve bilirikişir sunmuş oldukları raporlarında;Dava dosyasına ibraz edilen belgelerin tetkiki sonucunda; kaza sırasındaki alkol miktarı 0,5325 promil olarak hesaplanan davacı …’ın, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında tamamen kusurlu bulunduğunu, ancak alkol düzeyi ile kazanın oluşumu arasında illiyet bağının kurulamadığı ve dava konusu kazanın münhasıran … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın almış olduğu alkolün etkisiyle meydana gelmediğini, alkolsüz bir sürücünün de aynı kazaya sebebiyet verebileceği, davacıya ait … plakalı sigortalı aracın kaza tarihi itibariyle 2.el piyasa rayiç değerinin 36.000,00 TL, aracın hasarlı vaziyetteki sovtaj değerinin de 12.500,00 TL olduğunu, dolayısıyla; mevcut Yargıtay Kararlarına istinaden davacının talep edebileceği gerçek zarar miktarının, aracın sovtajının davalı sigorta şirketinde kalması halinde sovtaj bedeli tenzili yapılmaksızın 36.000,00 TL, aracın sovtajının davacıda kalması halinde ise 36.000,00 TL rayiç bedelden 12.500,00 TL sovtaj bedeli tenzili yapılarak 23.500,00 TL olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
Dava: Kasko sigortası poliçesinden kaynaklı maddi tazminat davasıdır.
Açılan davada, kaska sigortalı aracın kaydında rehin bulunması nedeniyle davalı tarafça davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığına yönünde itirazda bulunulmuş ise de, bilahare rehin hakkı sahibinin tüm alacaklı ödenip araç üzerindeki rehin kaldırılmış olduğundan, davacının aktif dava ehliyetine sahip olduğu anlaşılmış, bu nedenle davalının bu yöndeki itirazı dikkate alınmamıştır.
Davacı tarafça, tek taraflı yapmış olduğu kaza neticesinde, araç hasar bedelini, davalıdan talep etmiş ise de davası yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Dosyaya aldırılan heyet bilirkişi raporunda; teknik olarak, hasara yol, araçtaki diğer teknik arızalar nedeniyle, kazanın meydana geldiğine ilişkin her hangi bir tespitte bulunulmadığı, ancak alkolün etkisiyle de meydana gelmediği belirtilmiş ise de bu tespit hesaplanan alkol oranına rağmen soyut, gerekçesiz kaldığından, bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir. Zira, 2918 sayılı yasanın 45. Maddesinde 24/05/2013 tarihinde 6487 sayılı yasanın 19 maddesiyle yapılan değişiklik ve taraflar arasındaki koska poliçesine ait genel şartlarda teminat dışı kalan haller arasında 1/h-i maddesinde açıkça ” sigortalı araç sürücüsünün …veya kanındaki alkol düzeyinin aracı kullanmakta olduğu ülkedeki kanunların müsade ettiği düzeyin üzerinde olması teminat dışıdır.” şeklindeki hükmü ile bilirkişilerce yapılan ve Adli Tıp tarafından kabul edilen bilimsel verilere göre, alkol tespit anı ile kaza anı arasındaki süreye göre yapılan değerlendirmeler, davacının kaza anında 2918 sayılı yasanın 5. Maddesinde ön görülen 50 promül alkolün üzerinde iken araç kullandığı ve bu esnada kazanın meydana geldiği, bilirkişilerce başkaca kazaya etki eden bir sebep tespit edilememiş ve alkollü olmayan kişilere dair kazanın yapılabileceğine dair gerekçeleri de ortaya konulmadan soyut gerekçesiz olarak kazanın alkolün etkisi ile meydana gelmediğine dair tespitlerine iştirak edilmemiş ve kasko sigortası genel şartları uyarınca teminat dışı hususları düzenleyen 1/h-i maddesi de dikkate alındığında davacının davasının reddine karar verilmiş ve davacı vekilinin İstinaf talebi üzerine dosya İstinaf’a gönderilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi…Hukuk Dairesinin 06/12/2018 tarih … esas …karar sayılı ilamı ile ;
” Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalada tükecici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tükecinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlene olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6502 sayılı TKHK’nın “Geçiş Hükümleri” başlıklı geçici maddenin 1. fıkrası ise “bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” hükmünü içermektedir.
Gerçek kişi davacı ile davalı sigorta şirketi arasında kurulan ve hususi kullanıma tahsis edilmiş araç için yapılan kasko sigorta poliçesine ilişkin sözleşme 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olup görevli mahkeme bu anlamda Tüketici Mahkemesi olması ve görevli mahkemenin yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir kamu düzeni kuralı olması nedeniyle, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/11/2017 tarih ve 2015/4929 E., 2017/10903 K. sayılı kararı).
Bu nedenlerle HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılması amacıyla Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiş olmakla, BAM kararlarına karşı direnme yolunun kanun kapsamında kapalı olması nedeniyle ilgili BAM kararı doğrultusunda mahkememizin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip
¸e-imzalı
Hakim
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.