Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1194 E. 2020/907 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1194 Esas
KARAR NO:2020/907

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :14/12/2018
KARAR TARİHİ:16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır yemek sektöründe faaliyet gösteren önemli yemek şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin bünyesinde yürütülen ticari faaliyetler kapsamında davalı banka ile anlaşarak banka ve çek hesapları açtırdığını, müvekkilinin yaklaşık 40 yıldır davalı banka ile yoğun bir şekilde çalıştığını, müvekkili şirketin ilgili hesabı aktif olarak kullandığı süre boyunca davalı banka ile herhangi bir sorun yaşamadığını, ancak müvekkilinin borçlu cari hesabını ve … numaralı banka hesabını kapattırmak istemesi ile birlikte davalı bankanın çeşitli gerekçeler ileri sürerek ilgili hesabın kapatılmaması için büyük bir uğraş gösterdiğini, davalı banka tarafından içerisinde 4.035,00-TL. bulunan … numaralı vadesiz banka/çek hesabına bloke konulduğunu, müvekkili şirketin hesaptaki parasını blokenin kaldırılmaması sebebiyle kullanamadığını ve değerlendiremediğini, yapılan yazışmalar sonrasında davalı bankanın müvekkiline 2.000,00-TL. tutarında bir ödemede bulunacaklarını bildirdiğini, ancak bloke konulan hesapta en az 4.035,00-TL. tutarında bir meblağın olması gerektiğini, davalı banka tarafından hesap işlem ücreti vb. sebeplerle işbu miktarın 2.000,00-TL.’ye kadar düşürüldüğünü, ayrıca ilgili hesabın müvekkili istememesine rağmen davalı bankaca açık tutulmaya devam edildiğini, müvekkilinin hakkı olan parayı uzun yıllardır kullanamadığını ve para üzerinde tasarrufta da bulunamadığını, enflasyon karşısında ilgili meblağın adeta eridiğini belirterek, şimdilik 2.000,00-TL.’nin hesabın kapatılmasına yönelik ilk talep tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacının blokenin kaldırmasına yönelik talepleri ve faiz istemine ilişkin olarak davalıya birçok kez yazılı olarak cevap verdiklerini, daha önceki başvurularında müvekkili bankaya iade edilmeyen 5 adet çek yaprağı nedeni ile bankanın alacak ve rehin hakkına istinaden 3.300,00-TL. tutarında rehin haklarının bulunduğunu ve hesapta Vergi Dairesi’nin e-hacizlerinin mevcut olduğunu bildirdiklerini, bloke ve rehin tesis edilmesinin haklı gerekçelerinin davacıya açıkça bildirildiğini, davacının iade etmediği çeklerin yasal yükümlülük tutarlarını depo etmemesi ya da çekleri iade etmemesi durumunda hesabın kapatılmasının mümkün olmadığını, 5941 sayılı Çek Kanunu’na 6273 sayılı Kanun ile ilave edilen Geçici 3. maddenin 4 numaralı bendindeki düzenleme ile; bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak muhatap bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona ereceğinin öngörüldüğünü, bu itibarla iade edilmemiş çeklere ilişkin yasal yükümlülük tutarları nedeniyle müvekkili bankanın sorumluluğunun yasal düzenleme nedeniyle 30/06/2018 tarihine kadar devem ettiğini, 30/06/2018 tarihinden sonra ise davacının müvekkili bankadan herhangi bir talebi bulunmadığını, davacının 30/06/2018 tarihi sonrasında bir talebi olmadığı için re’sen işlem yapılmasının da mümkün olmadığını, davacı şirketin başvuru yapmaksızın işbu davayı açmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin davalı banka nezdindeki … nolu vadesiz banka/çek hesabına haksız yere bloke konulduğu iddiasıyla 2012 yılından bu yana davacı şirket hesaba konulan bloke nedeniyle hesaptaki parayı değerlendiremediği ve böylelikle kazanç mahrumiyetine uğranıldığı iddialarıyla bundan kaynaklanan zararların tazminine yönelik olarak açılmış belirsiz alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; müvekkili şirketin 11/04/2012 tarihli BCH hesabının kapatılmasına ilişkin talep yazısı, müvekkili şirketin 27/01/2013 tarihli talep yazısı, müvekkili şirketin 08/04/2013 tarihli talep yazısı, müvekkili şirketin 14/01/2014 tarihli talep yazısı, müvekkili şirketin 14/07/2015 tarihli bloke hesaptaki paranın vadeli hesaba aktarılmasına yönelik talep yazısı, müvekkili şirketin 11/06/2014 tarihli talep yazısı, müvekkili şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazdığı 07/05/2014 tarihli yazı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 30/06/2014 tarihli yazısı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 26/08/2014 tarihli yazısı, müvekkili şirketin ilgili kuruma yazdığı 15/10/2015 tarihli yazısı, ilgili kurumun 06/04/2016 ve 31/05/2016 tarihli cevap yazıları, müvekkili şirketin … … Genel Müdürlüğü’ne yazdığı 15/10/2015 tarihli yazı, … … A.Ş.’nin 20/06/2014 tarihli yazısı, … … A.Ş.’nin 07/10/2015 tarihli yazısı, … … A.Ş.’nin 02/08/2016 tarihli yazısı, müvekkili şirketin 15/01/2014 tarihli talep yazısı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2006 tarihli, 2005/5775 E. ve 2006/6299 K. sayılı ilamı, ilgili vergi dairelerince konulan hacizlerin iptal tarihini gösteren belge, …. İcra Dairesi’nin 03/10/2017 tarihli yazısı ve tebliğ mazbatası, … …’nın 11/04/2012 tarihli kurlarını gösteren belge, keşif, bilirkişi incelemesi, isticvap, yemin, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; 07/10/2015 tarih ve … sayılı cevabi yazı, 02/08/2016 tarih ve …sayılı cevabi yazı, müvekkili banka hesapları, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin, tanık beyanı ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık uzmanlık ve teknik bilgi gerektirdiğinden, mahkememizce iddia, savunma, dosyada toplanan ve taraflarca sunulan deliller üzerinde inceleme yapmak ve rapor düzenlenmek üzere dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 27/11/2019 tarihli raporda özetle; davalı bankanın 3167 sayılı Çek Kanunu kapsamında davacıya vermiş olduğu eski baskılı çek yapraklarından dolayı hesapta bulunan parayı hem yasal hem de sözleşmesel olarak bloke etme hak ve yetkisinin bulunduğu, davalının bu hakkının 5941 sayılı Çek Kanunu’nu değiştiren 6273 sayılı Kanun’un geçici 3/4 maddesi kapsamında 30/06/2018 tarihine kadar devam ettiği, huzurdaki davanın ise 14/12/2018 tarihinde açılmış olduğu göz önüne alındığında davalı bankanın 5 adet çek yaprağından dolayı yasal yükümlülük ve sorumluluk süresinin dava açılmadan önce 30/06/2018 tarihinde dolduğu, dolayısıyla davalı bankanın yasal sorumluluk süresi dolduktan sonra davacının müracaatı halinde bloke hesapta tutulan parayı davacıya iade etmek durumunda olduğu, davacının 30/06/2018 tarihinden sonra davalı bankaya müracaat etmeden doğrudan dava yolunu seçtiği, davacının hesabında 12/11/2019 tarihi itibarıyla serbest hesapta 3.627,92-TL. para bulunduğu, söz konusu hesap üzerinde tasarrufu kısıtlayıcı herhangi bir şerhin de bulunmadığı, bu nedenle hesaptaki paranın davacının tasarrufuna açık halde olduğu, davalı bankaya herhangi bir müterafik kusur da isnat ettirilemediği için davanın açılmasına davacının eylemlerinin sebep olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu her iki taraf vekiline 02/12/2019 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edilmiş, davacı şirket vekilince 11/12/2019 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilerek, yeni bir bilirkişiden davalı bankanın arşiv kayıtlarında inceleme yaptırılarak rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 13/07/2020 tarihli duruşmada; davacı vekilinin arşiv kayıtları üzerinde keşfen inceleme yapılması ve yeni bir bilirkişi tayin edilerek rapor alınması yönündeki talebinin dosyanın ve uyuşmazlığın niteliği ve kapsamı ile dosyada mevcut delil durumu dikkate alınarak gerekli görülmediği kanaatiyle reddine karar verilmiş, ancak davacı vekilinin 11/12/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bildirdiği tüm hususları karşılar nitelikte ve özellikle incelenen kayıtların ne şekilde ve nasıl incelendiği de ayrıntılı olarak belirtilmek suretiyle dosyanın ek rapor düzenlenmek üzere kök raporu düzenleyen bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Kök raporu düzenleyen bankacı bilirkişi tarafından tanzim olunan 21/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda ise özetle; davalı bankanın ibraz ettiği deliller ve ekran görüntülerine göre inceleme yapıldığı, davalı tarafın şube dışındaki arşiv kayıtlarını açıp hazır etmesi halinde ayrıca inceleme yapılabileceği, ancak 10 yıllık saklama süresi bittiği için ihtiyaç duyulan belgeler imha edilmiş ise yapılacak incelemenin sonuca bir etkisinin olmayacağı, mevcut delil durumuna göre kök rapordaki görüşlerin aynen korunduğu belirtilerek görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu da her iki taraf vekiline 30/09/2020 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edilmiş, davalı banka vekilince 09/10/2020 tarihli dilekçe ile rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur. Davacı şirket vekili ise 27/10/2020 tarihli dilekçesiyle talep artırım talebinde bulunarak başlangıçta talep ettiği 2.000,00-TL.’yi 3.951,60-TL.’ye yükseltmiştir.
Mahkememizce 16/12/2020 tarihli duruşmada dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle toplanan delillerin, dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının uyuşmazlığı çözmeye uygun ve yeterli olduğu, yargısal denetime elverişli bulunduğu kanaatine varılarak tahkikatın mevcut haliyle tamamlanmasına karar verilmiştir.
5941 sayılı Çek Kanunu ile bankalara yüklenen en önemli yükümlülüklerden birisi de bankaların müşterisi olan keşideciye vermiş oldukları çek defterlerine ait her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu tutardır. Çek yaprakları için belli bir riziko garanti edilmekte ve çek hesabında nakit bulunmadığı takdirde banka çekin hamiline belli bir miktarı ödemeyi taahhüt etmektedir. Bankalar her yıl Ocak ayında … … tarafından belirlenen ve Resmi Gazete ’de yayımlanan bu tutarı gerekli koşulların varlığı halinde kısmen ya da tamamen karşılıksız yazılan her bir çek yaprağı için muhatap banka sıfatıyla çeki ibraz eden hamile ödemekle yükümlüdürler. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Çek karnesi veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme, bankaca keşideci dışındaki hamile ödeme yapmakla yükümlü olduğu tutarlar bakımından bir tür garanti sözleşmesi niteliğinde olup, bankanın sorumluluğu fer’i olmayıp asıl borçtan bağımsız ve asıldır. Bir başka ifade ile çek hamiline ödeme yapma yükümlülüğü altına giren banka, çek hesabı sahibinden kontrgaranti almaktadır. Bu kontrgaranti, hesap sahibi müşterile açılan gayrinakdi kredi nedeniyle müşteriden alınan bir tür taahhütnamedir.
5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3/4. maddesinde, bankanın eski çek defterleriyle ilgili Kanunun 3/3. maddesi uyarınca süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu tutar yönünden sorumluluğunun 30/06/2018 tarihine kadar devam edeceği düzenlenmiştir. Davacı taraf çek yapraklarını davalı bankaya teslim ve iade ettiğini iddia etmiş ise de somut olarak bu hususu kanıtlamayamamıştır. Bu kapsamda davacı şirketçe teslim ve iade edilmeyen 5 adet çek yaprağı için sorumluluğu 30/06/2018 tarihine kadar devam eden ve davacıdan gayrinakdi kredi alacağı bulunan davalı bankanın bankacılık hizmetleri sözleşmesinde düzenlenen rehin hakkına istinaden davacı hesabına bloke koymasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile davalı banka, davacı şirketin dava konusu yaptığı mevduata yasal mevzuat gereğince 5 adet çek yaprağından dolayı 30/06/2018 tarihine kadar bloke koymakta haklıdır.
Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması 6100 sayılı HMK.’nun “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığı, davaya bakan mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulan deliller, olayın ve uyuşmazlığın niteliği ile dosyadaki olgular dikkate alınarak yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez. (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297) Yargılamanın temel amacı, maddi hukukun kişilere tanıdığı hakların tanıtılması ve korunması ile toplumda hukuksal barışın kurulması ve devamının sağlanmasıdır. Dava açmakta menfaat kavramı ise; “açtığı dava çerçevesinde davacının elde etmeyi umduğu fayda (yarar), avantaj, kazanç” olarak tanımlanmaktadır. Davacının açtığı dava ile elde edeceği herhangi bir faydanın bulunmadığı durumlarda, dava açmakta menfaatinin olmadığı kabul edilmelidir.
Somut olayda; gerek dosya kapsamında mevcut belgeler gerekse dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespitlere göre; 30/06/2018 tarihinden sonra davacının davalı banka nezdindeki hesabında mevcut bakiyenin (paranın) serbest kaldığı, buna karşın davacının davalı bankada bulunan ve serbest kalan mevduatının kendisine ödenmesine yönelik herhangi bir talebinin ve/veya talimatının bulunmadığı, davacının doğrudan dava açma yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. Keza davacı vekili 16/12/2020 tarihli duruşmadaki beyanında açıkça; müvekkili şirketin davalı banka nezdindeki hesabında bulunan paranın ödenmesi için davalı bankaya dava öncesinde başvurduğunu, ancak talebin davalı banka tarafından kabul edilmediğini, bu durumun müvekkilinin hesabını kapatmayı talep ettiğinde karşılaştığı bir durum olduğunu, daha sonra banka hesabına bloke konulduğunu belirtmiştir. 30/06/2018 tarihinden sonra ilgili mevzuat gereğince davalı bankanın iade edilmeyen çek yapraklarından dolayı sorumluluğu kalktığından hesaptaki para boşa çıkmış, ancak davacı taraf hesaptaki paranın ödenmesi yönünde 30/06/2018 tarihinden sonra davalı bankadan herhangi bir talepte bulunmamış ve talimat da vermemiştir. Sonuç olarak dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında da tespit edildiği üzere; davacı şirkete verilen çek defterindeki 5 adet çek yaprağına ilişkin olarak davalı bankanın yasal yükümlülük süresi 30/06/2018 tarihinde dolmuş olduğundan davacı şirketin hesabındaki blokaj 30/06/2018 tarihine kadar devam etmiştir. Ancak davacı şirketin 30/06/2018 tarihinden sonra davalı bankaya müracaat ederek hesabı üzerindeki bloke kalktıktan sonra boşa çıkan parasını (bakiye mevduatını) dava öncesinde davalı bankadan talep ettiğine dair dosyada herhangi bir kayıt, başvuru, bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davacının dava konusu yaptığı mevduat, davalı banka nezdindeki hesabında serbest kalmış olmakla, 30/06/2018 tarihinden sonra davalı bankaya hesaptaki paranın kendisine ödenmesi yönünde başvuruda bulunulmadan açılan huzurdaki davada mahkememizce davacı şirketin hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının, peşin harç ve tamamlama harcı toplamı 69,25-TL’den mahsubu ile kalan 14,85-TL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 3.951,60-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının; kesinleşme şerhi yazıldıktan sonra ilgilisine iadesine,
Dair, HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 ve devamı maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır