Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1117 E. 2022/377 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1117 Esas
KARAR NO:2022/377

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/07/2018
KARAR TARİHİ:13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/09/2015 tarihinde Merkez Mahallesi, .. Sokak, No:4 …/… adresinde davalılardan … Genel Müdürlüğü ile diğer davalı yüklenici firma (… … ve İnşaat A.Ş.) tarafından yapılan alt yapı çalışmaları sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesini müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 1.642,92-TL.’nin hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, hasar bedelinin ödenmemesi nedeniyle gecikme faizi ile birlikte 1.849,46-TL.’nin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyası ile davalılar aleyhine ilamsız takip yapıldığını, davalıların icra takibine haksız ve dayanaksız olarak itiraz ettiklerini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazların ayrı ayrı iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili İdare ile diğer davalı yüklenici firma arasında eser sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşmede ve eki niteliğindeki şartnamede yapılan işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, zarar ve ziyandan yüklenici firmanın sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, TBK.’nun 49. maddesine göre somut olayda zararın tazmini için gereken kusur-zarar-illiyet bağı şartlarının bir arada oluşmadığını, Borçlar Kanunu’nun 66. maddesi gereğince de adam çalıştıran sıfatıyla müvekkili İdare’ye husumet yöneltilemeyeceğini, zira müvekkilinin müteahhidin çalıştırdığı elemanlara hiçbir şekilde talimat vermesinin, onları seçmesinin ve denetlemesinin söz konusu olmadığını, dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacının karşılıklı kusur durumunun da araştırılması gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan davalarda yasal faizin istenebileceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın öncelikle husumet nedeniyle reddine, esastan incelemeye gidilmesi halinde ise haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … … ve İnşaat A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak farklı icra dosyalarında ilamsız takipler başlatıldığını, davacının ayrı takipler başlatmasının icra vekalet ücretleri yönünden sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve hukuk düzeninin bu durumu korumayacağını, usul ekonomi ilkesi, davacı ve davalı tarafın aynı kişiler olması ve dava konusu taleplerin aynı hukuki nedene dayanması gibi sebeplerle ayrı ayrı açılan davaların birleştirilmesi gerektiğini, davacının sunduğu delillere muvafakatlerinin bulunmadığını, zira davacının icra takip dosyasında herhangi bir belgeye dayanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talep ettiği tüm alacaklar kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davada müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, zira olayın bizzat davacının kendi kusuru sebebiyle meydana geldiğini, elektrik kablolarının kopma nedeninin mühendislik bilimine tamamen aykırı ve usulüne uygun olarak döşenmeyen kablo sistemi olduğunu, hasar mahalli olduğu iddia edilen adreste elektrik hatlarının kaplamanın hemen altında ve 15 cm derinliğe dahi varmayacak şekilde döşendiğini, elektrik hatlarının tranşe dolgusunun da kum veya benzeri bir malzemeden yapılması gerekmekte iken toprak içine gömülmekle yetinildiğini, bu uygulama ile topraktaki kimyasalların kabloları eritmesine/zayıflatmasına sebep olunduğunu ve ayrıca korunaksız bırakıldığı için doğrudan hasara açık hale geldiğini, kabloların döşenmesi esnasında davacı tarafça uyulması gereken teknik kurallara uyulmaması ve herhangi bir ikazın da koyulmaması nedeniyle yaşanan problemin mali sorumluluğun müvekkiline yüklenmeye çalışılmasının sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla farazi nitelikteki hasar tutanağından hareketle bedel istenemeyeceğini, takip konusu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilmesinin de mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle davaların açılan davada birleştirilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 11/09/2015 tarihinde, … Mahallesi, … Sokak, No:4 …/… adresinde yapılan altyapı çalışmaları sırasında davacı şirkete ait tesislere hasar verildiği iddiası ile hasara uğrayan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik bedellerini kapsayan hasar bedelinin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla davalılar aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazların İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Dosyanın … 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği 12/09/2018 tarihli, 2018/… Esas ve 2018/… Karar sayılı “görevsizlik kararı” üzerine mahkememize gönderildiği ve yukarıdaki esas numarasında kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı icra takip dosyası, ödeme emri, hasar tespit tutanakları, hasar keşif tutanakları, davacı şirket kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalılardan … … ve İnşaat A.Ş. delil olarak; şirket kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalılardan … delil olarak; bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 21/11/2016 tarihinde davalılar aleyhine 1.642,92-TL. hasar bedeli ve 206,54-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.849,46-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek 7 no’lu ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiği, davalılardan … vekili tarafından 15/12/2016 tarihli dilekçe ile, davalı … … A.Ş. vekili tarafından ise 26/12/2016 tarihli dilekçe ile borcun tamamına, faize ve borcun tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itirazlar üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 05/07/2018 tarihinde harca esas değer olarak 1.849,46-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İİK.’nun 67/1 maddesi; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın 1 (bir) yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Maddedeki bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süre olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir.
Somut olayda icra takip dosyasının tetkikinde; davalıların borca itiraz dilekçelerinin davacı alacaklıya tebliğe çıkarılmadığı, borca itiraz dilekçelerinin davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı görülmüş, İİK.’nun 67/1 maddesinde öngörülen sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunlu olduğundan, mahkememizce re’sen yapılan incelemede huzurdaki davanın 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce … … Belediyesi Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; 11/09/2015 tarihinde … Mahallesi, … Sokak, No:4 …/… adresindeki altyapı çalışmalarına ait ruhsat ve belgelerin gönderilmesi istenmiş, müzekkereye … Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı tarafından cevap verilmiş ve gelen müzekkere cevabı ile ekleri dosya içerisine alınmıştır.
Deliller toplandıktan sonra mahkememizce 12/03/2021 tarihli duruşmada; iddia, savunma ve dosya kapsamındaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinde elektrik mühendisi bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Elektrik mühendisi bilirkişi … tarafından düzenlenerek 06/12/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; dosya kapsamında sunulan fotoğraflar, hasar tespit tutanağı, maddi hasar bedeli hesap cetveli kayıtlarına istinaden 11/09/2015 tarihinde … Mahallesi, … Sokak, No:4 …/… adresinde davalılardan …’nun taşeronu olan şirket tarafından yapılan alt yapı çalışmaları esnasında davacıya ait yer altı kablo hattının kopartılarak hasara uğratılması ile ilgili olarak dosya kapsamına sunulan hasar tespit tutanağı ve yazışmalar kapsamında hasarın varlığının sabit olduğu, davacı …’a ait alt yapı tesislerinin standartlar çerçevesinde tesis edildiği, davalı tarafça bu durumun aksini ispat eden somut bir tespit bulunmadığı, tutanak kayıtlarına da herhangi bir şerh düşülmemiş olduğu, ayrıca davalı şirketçe çalışma yapılan atık su hat derinliğinin davacının yer altı kablo güzergahından daha fazla olduğu, açıklanan nedenlerle davacı şirkete müterafik kusur izafesi bakımından dosyada yeterli delil bulunmadığı kanaatine varıldığı, 3×120+70 mm² alçak gerilim kablosunun ancak bir iş makinesi ile kopartılabileceği, hasara çalışma yapan operatörün tedbirsizliği ve dikkatsizliğinin sebebiyet verdiği kanaatine varıldığı, maddi hasar bedeli hesap içeriğinden davacı kurumca davalı şirketten hasara uğrayan 3×120+70 mm² kesitli alçak gerilim kablosunun eklenmesi için malzeme, işçilik, araç, personel, bedeli talep edilmekte olduğu, kopartılan kablo için kullanılan kablo ek mufunun teknik anlamda mutlaka kullanılması gereken malzeme olduğu, hasar için talep edilen 23,75-TL. (malzeme) + KDV= 28,03-TL.’nin kadri maruf bir değer olduğu, davacı … tarafından kablo montaj ve ek yapımı işi için işçilik bedeli talep edilmesine rağmen ayrıca (3 adam x 1 saat çalışma) elektrik teknisyen bedeli talep edilmekte olduğu, davacı … tarafından arızanın kendi elemanları dışında özel adam tutularak onarımının yapıldığına ilişkin dosya kapsamına sunulmuş bir belge bulunmadığı, … bünyesinde çalışan AOB (Arıza Onarım Bakım) görevlilerince arızanın giderildiğinin anlaşıldığı, dosya kapsamında yer alan … Sistem İşletme Müdürlüğü’nce davalıya gönderilen 30/12/2015 tarihli yazı içeriğinde hasarın ekiplerince tamir edildiğinin belirtilmiş olduğu, arızayı gideren AOB (Arıza Onarım Bakım) ekipleri tarafından davacı …’a kesilmiş herhangi bir faturanın bulunmadığı, davacı tarafça hasarın onarımını üstlenen alt yüklenicilere ilişkin herhangi bir hizmet alım sözleşmesinin de dosya kapsamına sunulmadığı, herhangi bir yüklenici tarafından davacı şirket adına hasar bedelini ihtiva eden kesilmiş fatura, hak ediş örneği, yüklenici, teknik personel imzalı belge vb. görülmediği, emsal ilam gereği işçilik, montaj, araç, personel giderlerinin davacı kurumca talep edilemeyeceği, hasar adresindeki çalışma davalı …’nin yüklenicisi diğer davalı şirket tarafından yapılmış olsa dahi gerek İdare’nin gerekse İdare tarafından görevlendirilen yapı denetim görevlilerinin yüklenici şirket üzerinde denetim ve gözetim yetkisinin olacağı, sonuç olarak takibin toplam 28,03-TL. (KDV dahil malzeme ek muf bedeli) + 3,02-TL. (takip tarihine kadar işlemiş faiz) = 31,05-TL. üzerinden davalılar … Genel Müdürlüğü ve diğer davalı … … ve İnş. A.Ş. adına devam edebileceği, T.C. İBBB Alt Yapı Koordinasyon Müdürlüğü’nün 05/06/2020 tarihli yazı içeriğinden hasara sebep olan çalışma için davalı … adına altyapı kazı ruhsatı düzenlendiği, mahallinde davalılarca çalışma yapıldığı hususunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, çalışma yapılacak güzergahta altyapı tesislerine zarar vermemek kaydı ile çalışma ruhsatı verildiği hususunun özellikle belirtilmiş olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılardan … vekili tarafından 22/12/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor alınması talep edilmiştir. Davacı … vekili tarafından ise 29/12/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilerek yeni bir bilirkişiden rapor alınması, bu talepleri kabul görmez ise ek rapor alınması talep edilmiştir.
Mahkememizce 13/04/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi raporunun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak, davacı vekilinin ve davalılardan … vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması ve/veya ek rapor alınması yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Eldeki dava; haksız fiil nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların (hasar bedelinin) davalılardan tahsiline yönelik olarak başlatılmış icra takibine vaki itirazların iptaline yöneliktir. Davalılar tarafından yapılan alt yapı çalışmaları sırasında davacı şirkete ait tesislere zarar verildiği iddia edilerek, oluşan hasar bedelinin icra yolu ile tahsili istenmektedir.
Taraflar arasında görülen huzurdaki davaya benzer nitelikli bir başka dava hakkında Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilen 29/11/2021 tarihli, 2021/602 Esas ve 2021/612 Karar sayılı kararda aynen; “…Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 2004 sayılı Kanun’un değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yönünde kararlar verilmiş ise de, 2004 sayılı Kanun’un 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarihli ve E.2020/78, K.2020/59 sayılı kararı doğrultusunda; idari yargının görev alanına giren konulara ilişkin uyuşmazlıkların, itirazın iptali davası yoluyla görülmesi mümkün olmadığından içtihat değişikliğine gidilmiştir…” denilerek haksız fiile dayalı olarak davalı … aleyhine açılan davaların İDARİ YARGI YOLUNDA çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmünü, son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” düzenlemesini içermektedir.
Yargı çeşitleri (kolları) arasındaki ilişkiye ise yargı yolu denir. Bu nedenle, medenî yargıda hukuk mahkemesi ile idarî yargıdaki idare mahkemesi arasındaki ilişki, bir yargı yolu ilişkisidir.
Dava şartları; mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır.
Yargı yolunun caiz olması dava şartlarındandır. Mahkemenin dava şartı olması nedeniyle öncelikle adli – idari yargı yolu uyuşmazlığını çözmesi gerekir.
Somut olayda; davalılardan …’nin kamu hizmeti niteliğindeki alt yapı hizmetlerini yürüttüğü sırada davacı şirketin tesislerine verildiği iddia edilen zararın tazmini istemiyle yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasına konu olayda, kamu hizmetinin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka bir nedenle İdare’nin (davalılardan …’nin) sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı İYUK.’nun ilgili maddesi kapsamında huzurdaki davanın davalılardan … yönünden görüm ve çözüm yeri İdari Yargı’dır. Bu kapsamda …’nin (İdare’nin) hizmet kusuru nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemli davanın İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davalılardan … yönünden açılan davanın yargı yolu dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalı (yüklenici) … … ve İnş. A.Ş. yönünden ise mahkememizce esas hakkında değerlendirme yapılmıştır.
Bilindiği üzere itirazın iptali davaları; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. İtirazın iptali davalarında ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda yani davacıdadır. Davacı/alacaklı, alacağının varlığını ve haklılığını ispatla yükümlüdür.
Davacının talebi; Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalıların alt yapı çalışmaları sırasında ihmale dayalı kusurlu eylemleri ile neden oldukları maddi zararların ödetilmesine yönelik icra takibinin devamına ilişkindir.
TBK.’nın 49. maddesinde haksız fiil hükümleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Haksız fiile dayanan sorumlulukta dört unsur söz konusudur. Bunlar, hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağıdır. Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir.
Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Haksız fiile maruz kalan şahsın mal varlığında haksız fiil sonucu meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki fark davacının zararını oluşturur.
Ancak zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri gibi giderler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi yapılması gereken giderlerdir. Bunların ise haksız fiil sonucu oluştuğu ileri sürülen zararla ilgisi bulunmamaktadır. Davacı şirket, özel olarak adam tutup çalıştırdığını kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak olan bu nitelikteki giderlerini zarar kapsamına dâhil edilemez. (Nitekim Yargıtay Genel Kurulu’nun 08/12/2010 tarihli, 2010/7-530 E. ve 2010/636 K. sayılı, 10/07/2013 tarihli, 2013/7-88 E. ve 2013/1058 K. sayılı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2018 tarihli, 2016/14830 E. ve 2018/8212 K. sayılı ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 13/07/2010 tarihli, 2010/194 E. ve 2010/4477 K. sayılı ve ilamları da bu yöndedir.)
Somut olayda; davacı şirketçe takipte talep edilen asıl alacak kalemlerden bir bölümünün araç ve personel giderleri, bir bölümünün ise etüt koordinasyon bedeli gibi davacının kendi çalıştırdığı işçilerine ve personeline ödediği ücretler olduğu, davacının davalılardan genel yönetim giderlerini de istediği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı tarafın davalılardan satılamayan enerji bedeli ile eşik kesinti süresi aşımı bedeli gibi kalemleri de talep ettiği görülmüştür.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2012 tarihi, 2011/4907 E. ve 2012/3324 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; tüketilmeyen elektrik, santrallerde otomatik olarak üretilmeyip ancak kullanıldığı anda üretilerek enerji nakil hatları üzerinden dağıtılan bir enerji türüdür. Kullanılan enerji miktarı günün değişik saatlerinde farklı olduğundan, kesinti (ınkıta) süresi belirlenemez ve bu nedenle de satılamayan enerji bedeline hükmedilemez.
Dosyada alınan bilirkişi raporu, dosyaya İBBB’den celbedilen yazı ve ekleri ile tüm belgeler değerlendirilmiş, dosyada mevcut delil durumu itibariyle toplanan delillerin uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
İddia, savunma,… Belediyesi Başkanlığı Yol Bakım ve Alt Yapı Koordinasyon Müdürlüğü’nün cevabi yazısı, hasar tespit tutanağı, hasar keşif formu, fotoğraflar, emsal Yargıtay kararları, dosya kapsamında alınan ve yargısal denetime elverişli teknik bilirkişi raporuna göre; 11/09/2015 tarihinde … Mahallesi, … Sokak, No:4 …/… adresinde davalı yüklenici … … ve İnş. A.Ş. tarafından yapılan çalışmalar sırasında davacı şirketin enerji dağıtım alt yapısına hasar verildiği, hasara davalılardan yüklenici şirketin sebep olduğu, davalı yüklenici şirketin hasara neden olan haksız fiilinden ve haksız fiilin neticelerinden sorumlu tutulması gerektiği, ancak her ne kadar davacı şirketçe davalıdan araç ve personel gideri gibi kalemler yönünden de talepte bulunulmuş ise de gerçek zarar ilkesi gereğince davacı şirketin ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebileceği, diğer alacak kalemlerini ise davalıdan talep edemeyeceği, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacı şirketin davalıdan ancak 28,03-TL. (KDV dahil malzeme kablo ek muf bedeli asıl alacak), 3,02-TL. (takip tarihine kadar işlemiş faiz) olmak üzere toplam 31,05-TL. talep edilebileceği, raporda da ifade edildiği üzere davacı şirkete müterafik kusur atfedilebilmesi için dosyada yeterli delil bulunmadığı, dava konusu 28,03-TL. kablo ek muf (malzeme) bedelinin kadri marufunda olduğu, sonuç olarak; davacı şirketin davalıdan sadece 28,03-TL. (KDV dahil) malzeme bedeli + 3,02-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 31,05-TL. talep etmekte haklı olduğu, davacının fazlaya dair isteminin ise reddinin gerektiği, alacağın likit olmaması ve yargılama esnasında yapılan bilirkişi incelemesi ile gerçek zararın tespit edilmesi nedeniyle davacının icra inkâr tazminatı talebinin de reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
A-)1-Davalılardan … Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın, 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.’nun 115/2 maddesi gereği usulden reddine,
2-Davalılardan … Genel Müdürlüğü kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2. maddesi gereğince hesap ve takdir olunan 1.849,46-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılardan … Genel Müdürlüğü’ne verilmesine,
3-Davalılardan … Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp, davalılardan … Genel Müdürlüğü’ne verilmesine,
B-) 1-Davalılardan … … ve İnşaat A.Ş. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında bu davalının 28,03-TL. asıl alacak, 3,02-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 31,05-TL.’ye yönelik itirazlarının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya dair isteminin ise reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olmayıp, yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmadığından, davalılardan … … ve İnşaat A.Ş.’nin haksız takip tazminatına yönelik isteminin reddine,
4-Alınması gerekli 89,70-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile 53,80-TL harcın davalılardan … … … A.Ş.’den alınıp Maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harcın davalılardan … … … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 gereğince hesap ve takdir olunan 31,05-TL vekalet ücretinin davalılardan … … … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılardan … … … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/3. maddesinde yer alan “Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” hükmü uyarınca 31,05-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan … … … A.Ş.’ye verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1.348,70-TL (35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 407,60-TL tebligat, posta) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 22,64-TL’sinin davalı … … … A.Ş.’den alınıp, davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılardan … … A.Ş. tarafından yapılan 13,20-TL (tebligat, posta) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 12,98-TL.’sinin davacıdan alınıp davalılardan … … A.Ş.’ye verilmesine, geriye kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalılardan … … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır