Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1113 E. 2020/826 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/1113 Esas
KARAR NO: 2020/826

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ :27/11/2018
KARAR TARİHİ:03/12/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı … A.Ş.’ye ait … ve … Tesislerinin müvekkili şirket tarafından Geniş Kapsamlı İşletme Sigorta Poliçesi ile %43 oranında sigortalandığını, diğer müşterek sigortacıların %55 pay ile … A.Ş., %2 pay ile … A.Ş. olduğunu, davalı şirketin ise 27/12/2017 tarihli Reasürans Poliçesi ile müvekkili şirkete ait riskin %5.814’üne isabet eden tutarı üstlendiğini; sigortalı dava dışı şirkete ait … tesislerinin çeşitli yerlerinde deniz kabarması sonucu meydana gelen ağır hasara ilişkin, teminat kapsamı dahilinde müvekkili şirket tarafından dava dışı sigortalıya 2.941.200,00 USD ödeme yapıldığını, davalı şirketin bu tutarın %5.814’ü olan 171.000 USD’den sorumlu olmasına rağmen müvekkili şirkete ödeme yapılmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 171.000,00 USD’nin rücuen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklandığını, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin 5718 sayılı MÖHUK 46.maddesi gereği Türk Mahkemelerinin yetkili olması için, sigortacının esas yerinin Türkiye’de olması veya sigorta sözleşmesini yapan şubenin veya acentenin Türkiye’de bulunması gerektiğini ancak, somut olayda sigorta sözleşmesinin …’da yapıldığını ve müvekkili şirketin Türkiye’de acentesi veya şubesi bulunmadığını; ayrıca taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi kapsamında müvekkilinin sigortacı konumunda bulunduğunu ve bu nedenle de MÖHUK 46.maddesinin 2.cümlesinde bahsi geçen sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar olma şartlarından hiçbirini karşılamadığını, dolayısıyla MÖHUK 46.maddesi gereği Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetisi bulunmadığını; esas yönünden davacı tarafından sigortalısına yapılan ödemenin müvekkilinden talep edilemeyeceğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; reasürans sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davalı taraf, esasa cevap süresi içinde sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile usulüne uygun yetki ilk itirazında bulunmuş olup, MÖHUK 46. maddesi gereğince yetkili mahkemenin …/Avusturya Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür.
Öncelikle, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerin çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunmasıdır. Milletlerarası özel hukukun konusuna giren bir uyuşmazlıkta, mahkemenin yetkili olduğu tespit edildikken sonra, kanunlar ihtilafı kurallarına göre olaya uygulanacak olan hukuk tespit edilir. Bu hukuk mahkemenin hukuku olabileceği gibi yabancı hukuk da olabilir. (Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL, Prof. Dr. Bahadır ERDEM, Milletlerarası Özel Hukuk 14. Bası sayfa:21)
Taraflar arasında akdedilen reasürans sözleşmesinde yer alan yetki şartı “Law and Jurisdiction: Turkish law and Jurisdiction” (Hukuk ve Yetki: Türk Hukuk ve Yargı Yetkisi) şeklinde olup, Türk Mahkemelerin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de Türkiye’deki hangi mahkemenin yetkili olduğu kararlaştırılmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 17. maddesi; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü içermektedir.
Aynı kanunun, yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları başlıklı 18. Maddesinde ise; “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili mahkeme veya mahkemenin gösterilmesi şarttır.” hükmünü içermektedir.
Taraflar arasındaki yetki sözleşmesinde yetkili mahkeme somut olarak belirlenmemiş olması nedeniyle taraflar arasında yapılmış yetki sözleşmesi geçerli değildir.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 46.maddesi gereğince, bir davada ileri sürülen alacak talebi sigorta sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davaya bakmaya yetkili olan mahkeme; sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubesinin veya acentasının Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak sigorta ettirene, sigortalıya veya lehdara karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme, onların Türkiye’deki yerleşim yeri veya mutad meskeni mahkemesidir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayda dava; sigorta ettirene, sigortalıya veya lehtara karşı açılmadığından mahkememiz yetkili değildir. MÖHUK 46. maddesinin ilk cümlesi uyarınca, sigortacının esas işyeri Türkiye’de ise veya sigorta sözleşmesini yapan şubesi veya acentesi bulunuyorsa, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak esas işyeri, şube veya acentenin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Ancak söz konusu sözleşmenin sigortacı davalının şubesi veya acentası aracılığı ile imzalanmadığı, bizzat davalı şirket tarafından akdedildiği, sigortacının esas iş yeri mahkemesi de … Mahkemesi olduğu, dolayısıyla MÖHUK 46. Maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığı ve yasal sürede de yetki ilk itirazında bulunulduğu anlaşıldığından mahkememizin yetkisizliğine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin Yetkisizliğine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 15.365,49 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 15.311,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 21,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
03/12/2020

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı