Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1110 E. 2021/96 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1110 Esas
KARAR NO :2021/96

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/11/2018
KARAR TARİHİ:10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişkiden dolayı müvekkili şirket tarafından davalı şirket adına faturalar ve sevk irsaliyeleri düzenlendiğini, davalı borçlu şirket ile 21/02/2018 tarihinden 14/08/2018 tarihine kadar toplamda 66.766,14-TL. tutarında ticaret yapıldığını, davalı borçlu şirket tarafından bu miktarın 54.482,00-TL.’lik kısmının müvekkiline ödendiğini, ancak bakiye 12.284,14-TL.’lik kısmın ise ödenmediği, ödenmeyen bu kısım yönünden davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edilerek takibinin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi, delil listesi ve tensip zaptı usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesaba dayalı alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ihtilafın; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacaklı ise miktarı ile alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, irsaliyeli faturalar, ticari defter ve kayıtlar, irsaliyeli fatura ve cari hesap ekstreleri, tanık beyanı, yemin, keşif ve diğer yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil sunmamıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 14/09/2018 tarihinde 12.284,14-TL. cari hesap alacağı, 203,45-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.487,59-TL.’nin tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 12/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekili tarafından 14/11/2018 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde asıl alacak ve tüm fer’ilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu, sonrasında ise 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine harca esas değer olarak 12.284,14-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce davaya konu icra takip dosyası celbedilerek dosyaya kazandırılmış, tarafların ilişki dönemini gösterir BA ve BS formlarının celbi için davalı şirketin bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ile cari hesap ekstresinin dosya içerisinde olduğu görülmüş, tüm deliller toplandıktan sonra 06/11/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar ile uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davacı taraf iddiası, davalının borca itirazı ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişi… tarafından düzenlenerek 15/01/2020 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve ticari ilişkinin sonucu olarak davacı lehine alacak doğuran fatura ve sevk irsaliye suretlerinden söz konusu teslimlerin gerçekleşmiş olduğu, davalının dosyaya bilgi ve belge ibrazından kaçındığı, davalı tarafın 8 gün içinde faturalara itirazının söz konusu olmadığı, tarafların vergi dairesi nezdinde yaptıkları alım ve satım hususlarını gösterir BA/BS bildirimlerinde karşılıklı olarak belgelerin kabulünü gösteren bildirimleri, diğer tüm rapor ve mütalaanın, ibraz edilen davacı ticari defterlerinin usul ve kaideler nizamında tutularak gerekli tasdiklerinin yapıldığı, rapor içeriğinde açıklandığı şekilde davacı tarafından takibe konu olan alacağın tüm şartları itibari ile tam ve kesin olarak doğduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak dosya taraflarına tebliğine karşın taraflarca rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmadığı anlaşılmış ise de; mahkememizce 24/06/2020 tarihli duruşmada dosyaya SMMM bilirkişi tarafından sunulan raporun mevcut hali ile itirazın iptali davasında hüküm kurmaya elverişli nitelikte ve yeterlilikte olmadığı tespit edilerek dosyanın ek rapor düzenlenmek üzere kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdi edilerek, itirazın iptali davasında hüküm kurmaya elverişli nitelik ve yeterlilikte ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişisi tarafından düzenlenerek 24/09/2020 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi ek raporunda ise özetle; davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK. hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu ve HMK.’nun 222. maddesine göre lehine delil niteliğinde olup olmadığı hususu ile davalı yanın ticari defterlerini sunmaması hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ile ticari ilişki sonucunda davacı taraf lehine alacak doğuran fatura ve sevk irsaliyelerinden söz konusu mal teslimlerinin gerekleşmiş olduğunun anlaşıldığı, davalının bilgi, belge ve defter ibrazından kaçındığı, davalı tarafın sekiz gün içinde faturalara ve mala itirazının söz konusu olmadığı, tarafların bağlı oldukları vergi daireleri nezdinde yaptıkları BA ve BS bildirimlerine göre karşılıklı olarak davaya konu faturaları kuşkuya yer duyulmayacak şekilde, ticari teamül ve usuller çerçevesinde eksiksiz, itirazsız ve düzeltmesiz olarak kayıtlarına aldıkları, davacı tarafından takibe konu yapılan alacağın tüm şartları itibari ile tam ve kesin olarak doğduğu, dolayısıyla davalı yanın davacı yandan faturalarında söz konusu olan malları teslim almış olduğu kanaatine varıldığı, davacı yanın ticari defterlerinde yapılan incelemeler sonucunda davalıdan takip tarihi itibari ile kaydi olarak 12.284,14-TL. tutarında alacaklı göründüğü, davacı yanın davalı yanı takiple temerrüde düşürdüğü, bu nedenle faiz yönünden inceleme yapılmadığı, davacı yanın talep ettiği %20 icra inkar tazminatı ile ilgili takdirin ise münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş ve taraflarca ek rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. 6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/… Esas ve 2017/… Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Öte yandan sevk irsaliyesi, satılmış ya da satılacak bir malın aynı işletmeye ait olan ya da olmayan iki adres arasında nakledilirken bu naklin; malın konusu, birimi ve malın kime ait olduğu bilgileri ile beraber kayıt altına alındığı belgedir. Davalı taraf borca itiraz dilekçesinde; sadece borca ve fer’ilerine itiraz ediyoruz demekle yetinmiş, itirazında takibe konu cari hesabı oluşturan faturalara, sevk irsaliyelerine ve takibe konu malların kendilerince teslim alınmadığına veya fatura içeriğine yönelik bir itirazda bulunmamış, ayrıca borcun ödendiğine dair herhangi bir ödeme belgesi de sunmamıştır. Davacı şirketçe davalı adına düzenlenen takip konusu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin incelenmesinden, takip ve davaya konu faturaların isim yazılmak suretiyle imza karşılığında davalı tarafa teslim edildiği açıkça görülmektedir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı şirkete ait BA – BS formları incelenmiş, bilirkişi raporunda da bu husus tespit edilmiş, buna göre davalı şirketin dava konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş; sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin dava konusu faturalara konu malların davacıdan teslim aldığı kanaatine varılmıştır.
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, 24/09/2020 tarihli ek raporun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılarak, hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen 24/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini dosyaya ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, dava ve takip konusu faturaların davacı şirketin resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, … Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilen davalıya ait BA formlarının incelenmesi sonucunda taraflar arasında mevcut ticari ilişkinin varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı adına muhtelif tarih ve tutarlarda faturalar düzenlediği, bu faturaların ve fatura konusu malların geçerli sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim edildiği, bu durumda takibe konu yapılan malların davacı şirket tarafından davalıya teslim olunduğunun kabulünün gerektiği, davalının ise davalıya olan borcunu ödediğini kanıtlayamadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi ek raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 12.284,14-TL. tutarında alacaklı olduğu, davacı şirketçe takip öncesinde ihtarname keşide edilerek davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden, davacının takip öncesi için davalıdan işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, sonuç olarak bilirkişi raporu ile tespit edilen asıl alacak miktarına yönelik davalı itirazının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın 12.284,14-TL. asıl alacak bakımından iptaline, asıl alacağa yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve mahkememizce kabul edilen faturaya dayalı alacak likit ve itiraz da haksız olduğundan, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 12.284,14-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.456,82-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 839,13-TL karar ve ilam harcından, dava açılırken yatırılan 209,79-TL. peşin harçtan mahsubu ile kalan 629,34-TL harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 1.120,39-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır