Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1096 E. 2021/727 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1096 Esas
KARAR NO:2021/727

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:22/11/2018
KARAR TARİHİ:13/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/08/2017 tarihinde sürücüsü … idaresindeki … plakalı aracın … plakalı traktöre çarpması sonucu ve çarpmanın etkisiyle savrulan traktörün bahçede duran müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin ayağının kırıldığını, müvekkilinin anılan kaza dedeniyle malul kaldığını, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’in %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın 431419316 numaralı ZMMS poliçesi ile davalı … A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararların ödemesi için davalı … şirketine 09/11/2017 tarihinde başvuruda bulunulmasına karşın herhangi bir uzlaşmaya varılamadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00-TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, somut olayda 2 (iki) yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararlarını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun trafik poliçesi limiti ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet durumlarının tespiti bakımından ATK’dan gerekli raporların alınmasını, ayrıca SGK’dan da davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, ATK raporuna göre ortaya çıkacak kusur ve maluliyet durumuna göre tazminat hesabı yapılması bakımından dosyanın konusunda uzman aktüer bilirkişiye tevdi edilmesi gerektiğini, davaya konu olay ticari nitelikte olmadığından, davacı tarafın avans faizine yönelik talebinin yerinde olmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 07/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği cizmani zararların tazminine yönelik olarak açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; trafik kazası tespit tutanağı, adli muayene raporu, kusurlu araca ait ehliyet ve ruhsat fotokopisi, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; trafik sigortası (ZMMS) poliçesi ve hasar dosyası, açılmış soruşturma ve kovuşturma dosyası, kusurun ve maluliyet durumunun tespiti yönünden ATK’dan alınacak raporlar, aktüer bilirkişiden alınacak rapor, SGK kayıtları ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce öncelikle davalı … şirketinin zamanaşımına yönelik itirazları (def’i) değerlendirilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2019 tarihli ve 2016/12985 Esas ve 2019/6558 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 2918 sayılı KTK.’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 (iki) yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanunun 109/II. Maddesine göre; “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Huzurdaki davaya konu ve 07/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle … plakalı aracın dava dışı sürücüsü … hakkında “Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma” suçundan dolayı iddianame düzenlenerek, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile ceza davası açılmış olması karşısında; somut olayda uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği, huzurdaki davanın ise 22/11/2018 tarihinde ve zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı dikkate alınarak, davalı … vekilinin zamanaşımına yönelik itirazları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarından eldeki davanın; 07/08/2017 tarihinde … plakalı aracın (kamyonun) … plakalı traktöre çarpması sonucunda, savrulan traktörün yol kenarındaki bahçede bulunan davacıya çarpması neticesinde davacının yaralanması nedeniyle malul kaldığı iddiasına dayanarak maddi tazminat talepli olarak açılmış belirsiz alacak davası olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davalı … şirketine müzekkere yazılarak hasar dosyası ve … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı ceza davası dosyanın UYAP örneği celbedilmiştir. Davacının kaza sonrası tedavisine ilişkin raporlar ve kayıtlar dosyaya kazandırılmış, taraflarca bildirilen deliller toplanmış, sonrasında davaya konu trafik kazasına karışanların kusur durumlarının tespiti bakımından dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 16/10/2020 tarihli ve … sayılı kusur raporunda özetle; … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki çekici ile gündüz vakti görüşün açık olduğu mahalde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde mahal şartlarının üzerinde bir hızla seyredip, önünde kendisiyle aynı istikamete doğru bir kısmı sağ şeritte olmak üzere bankette seyretmekte olan sürücü idaresindeki kültivatör ve tapan takılı traktörü arada güvenli mesafe bırakmadan yakın mesafeden takip edip, bu traktöre arkadan tehlike tevlid eder biçimde yaklaşarak aldığı fren tedbirinde yetersiz kalıp çarptığı olayda asli derecede kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise sevk ve idaresindeki kültivatör ve tapan takılı traktör ile gündüz vakti görünürlüğünü kısıtlayacak bir durum yokken bir kısmı sağ şeritte olmak üzere bankette seyretmekte olduğu sırada meydana gelen olayda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, yayalar …, … ve dosyamız davacısı …’ın olay mahallinde yol dışında bulundukları sırada meydana gelen olayda atfı kabil bir kusurlarının bulunmadığı, sonuç olarak sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu, sürücü …’ın ise kusursuz olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporu incelenmiş, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2015 tarihli, 2013/18924 Esas ve 2015/4895 Karar sayılı ilamına göre; “Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler de dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınarak yapılması…” gerekmektedir.
Mahkememizce Kilis Devlet Hastanesi’nden davacıya ait tedavi evrakları celp edilmiş, dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyetinin tespiti bakımından dosya İstanbul Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 30/09/2020 tarih ve 12732 karar sayılı raporda; “…mevcut belgelere göre Selah kızı, 16/08/1980 doğumlu …’ın 07/08/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin ise kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK maluliyet raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından maluliyet raporuna itiraz edilerek, yeniden ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Mahkememizce 27/10/2021 tarihli duruşmada; ATK 2. İhtisas Kurulu’na müzekkere yazılarak … T.C. Kimlik numaralı davacı …’ın 07/08/2017 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle maluliyet durumunun ve maluliyet oranının Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 17/07/2020 tarih – 2019/40 E. ve 2019/40 K. sayılı iptal kararı kapsamında kaza tarihi de gözetilerek ilgili yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 26/02/2021 tarih ve 3635 karar sayılı raporda ise; 03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Malüliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olan hastalıklar listesini içeren ekinin yeniden düzenlenmesi niteliğinde olduğu, beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olan hastalıklar listesini içerdiği, bunun dışında herhangi bir oran içermediği, meslekte kazanma gücü kaybı tespitine ilişkin ekleri olmadığı, arızaların malüliyet oranlarını gösteren listeleri içermediği, mevcut belgelere göre Selah kızı, 16/08/1980 doğumlu …’ın 07/08/2017 tarihinde tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 26/02/2021-3635 Karar numaralı maluliyet raporu da dosya taraflarına e-tebligat ile taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 30/04/2021 tarihli dilekçe ile maluliyet raporuna itiraz edilerek yeniden rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 26/05/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan ATK kusur ve maluliyet raporlarının yargısal denetime, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ATK’dan yeniden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. Aynı celsede davacı vekili; dosyanın geldiği aşama itibarıyla beyanda bulunmak ve dava dilekçesindeki talebini açıklamak üzere süre talebinde bulunmuştur.
Davacı vekili 18/06/2021 tarihinde UYAP’tan dosyaya sunduğu talep açıklama dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik kaydıyla 1.000,00-TL. maddi tazminat talep ettiklerini, bunun 100,00-TL.’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı, 900,00-TL.’sinin ise geçici iş göremezlik tazminatı olduğunu bildirmiştir. Sonrasında mahkememizce 08/06/2021 tarihli ara kararla dosya aktüer hesabı yapılmak üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 13/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tüm delillerin ve hukuksal durumunun takdiri mahkemeye ait olmak üzere; dosyada ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 16/10/2020 tarihli kusur raporunda sürücü …’in %100 oranında kusurlu, sürücü …’ın ise kusursuz olduğu kanaatine varıldığı, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen maluliyet raporunda; 16/08/1980 doğumlu davacı …’ın 07/08/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadığından iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyetine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceğinin mütalaa olunduğu, buna göre davacı …’ın 07/08/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasın sonrası 3 haftalık geçici iş göremezlik zararının 982,80-TL. olarak hesaplandığı, davalı … … Şirketi’nin 2017 yılı için kişi başı teminat limitinin 310.000,00-TL. olduğu, davacının davalı … başvuruda bulunduğu 08/11/2017 tarihinden sonraki 8 iş günü olan 21/11/2017 tarihinin davalı … yönünden temerrüt tarihi olduğu, sorumluluk, temerrüt tarihi ve faiz türü gibi hukuki olgular konusundaki takdir münhasıran mahkemeye ait olacağı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı … vekili tarafından 27/08/2021 tarihli dilekçe ile aktüer raporuna itiraz edilmiştir. Ancak 13/07/2021 tarihli aktüer bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak; mahkememizce aktüer raporu benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 13/10/2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; dosyada alınan aktüer bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik tazminatı olarak 982,80-TL. hesaplandığını, dava dilekçesindeki geçici işgöremezlik taleplerinin ise 900,00-TL. olduğunu, aradaki farkın sadece 82,80-TL. olduğunu, bu miktarla ilgili olarak mahkemeye ayrıca talep artırım dilekçesi sunmayacaklarını, dolayısıyla 82,80-TL.’lik fark ile ilgili taleplerinden vazgeçtiklerini belirtmiştir.
6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde “Bedensel zararlar”; -1. Tedavi giderleri, -2. Kazanç kaybı, -3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve -4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” olarak açıklanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyada alınan ve kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında tanzim edilen 30/09/2020 tarihli ve 12732 karar sayılı ATK maluliyet raporuna göre; davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı belirtilmiş olduğundan, aktüer bilirkişi tarafından davacının sürekli işgöremezlik zararı hesaplanmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda davacının gelir durumuna göre sadece 3 (üç) haftalık geçici işgöremezlik zararı hesaplanmıştır.
Geçici işgöremezlik zararı, motorlu aracın işletilmesi sırasında kişinin yaralanması sonucu yapılan, tedavinin gerektirdiği bir zarar kalemidir. Geçici işgöremezlik kısaca; kaza geçiren bir kişinin kalıcı olarak sakatlık durumunu değil, kazadan sonra bir süre tedavi görmesini, iyileşinceye kadar çalışamamasını ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış olmasını ifade etmektedir.
Trafik kazası sonucunda yaralanmanın doğal bir sonucu olan ve kişi iyileşinceye kadar geçen geçici sakatlık dönemine ilişkin olan geçici işgöremezlik tazminatı; 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi kapsamındaki bedeni zararlardandır. 2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesinde belirtilen “tedavinin gerektirdiği diğer giderler” kapsamındadır.
Geçici iş göremezlik tazminatı, tedavinin gerektirdiği bir gider olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) kapsamındadır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının dışında kalan hususların düzenlendiği KTK.’nun 92. maddesinde “geçici işgöremezlik ödeneği” sigorta kapsamı dışına çıkarılmamış olup; bu durum karşısında geçici işgöremezlik ödeneğinin de poliçe limiti ile sınırlı kalmak üzere poliçe kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 10. HD.’nin 14/10/2010 tarih, 2009/5281 E.ve 2010/13730 K. sayılı ilamı)
Öte yandan davalı … vekili cevap dilekçesinde olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirtmiştir. Davalı yanın bu savunması dikkate alınarak mahkememizce hesaplanan tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı ile ilgili de değerlendirme yapılmıştır. Şöyle ki; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur; 6098 sayılı TBK.’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmalıdır. Somut olayda; 07/08/2017 tarihinde sürücüsü … idaresindeki davalı … nezdinde ZMMS ile sigortalı … plakalı araç, … plakalı traktöre çarpmış ve bunun sonucunda çarpmanın etkisiyle savrulan traktör bahçede duran davacıya çarpmıştır. Bu şekilde davacının yaralanmasına neden olan kaza, “yol kenarında boş alanda bulunan davacıya çarpma” şeklinde meydana gelmiştir. Dolayısıyla 07/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralanan davacının müterafik kusuru olduğuna veya bu nedenle zararının arttığına dair dosyada somut bir delil yoktur. Davalı … de bu hususu ispat edememiştir. Bu nedenle mahkememizce tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Adli Tıp Kurumu’nun ilgili dairelerinden ayrı ayrı alınan kusur ve maluliyet raporları, dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen aktüer bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 07/08/2017 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazası neticesinde davacının yaralanmasına neden olan … plakalı aracın sürücüsü …’in %100 oranında kusurlu, traktör sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğu, davalı … şirketinin … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan dolayı sorumlu olduğu, kaza nedeniyle davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel bir araz bırakmadan iyileşmiş olması nedeniyle davacıya sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, davacının iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalı … şirketinden talep edebileceği geçici işgöremezlik (maddi) tazminatının 982,80-TL. olduğu, ancak davacı vekili geçici işgöremezlik taleplerinin 900,00-TL. olduğunu, raporda hesaplanan miktarla talepleri arasındaki 82,80-TL.’lik fark ile ilgili taleplerinden vazgeçtiklerini bildirdiğinden, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek 900,00-TL. geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi gerektiği, bu miktarın davalı … şirketinin sorumlu olduğu teminat limiti içerisinde kaldığı, davacının davalı … başvuruda bulunduğu 08/11/2017 tarihinden sonraki 8 iş günü olan 21/11/2017 tarihinin davalı … yönünden temerrüt tarihi olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde açıkça yasal faiz talebinde bulunduğu gözetildiğinde 900,00-TL. geçici işgöremezlik tazminatına davalı … şirketinin temerrüt tarihi olan 21/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesi, fazlaya ilişkin istemin ise gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 900,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 21/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alınması gerekli 61,48-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 25,58-TL’nin davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.072,85-TL. (35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekaletname harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 1.830,00-TL Adli tıp faturası, 201,75-TL tebligat, posta) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 2.765,56-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır