Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1080 E. 2021/66 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1080 Esas
KARAR NO:2021/66

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :19/11/2018
KARAR TARİHİ:03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkilinin müşterisi olduğunu ve uzun zamandır mal aldığını, davalı şirketin daha önce limited şirket iken 25/04/2018 tarihinden itibaren unvan değişikliğine giderek anonim şirket olduğunu, ancak müvekkiline bu konuda herhangi bir bilgi verilmediğini, davalının müvekkili şirketten aldığı mallardan kaynaklı olarak adına düzenlenen fatura bedellerini ödemediğini, müvekkili şirket yetkililerince davalının borçlarını ödemesi için defalarca arandığını, fakat buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, daha sonra davalı şirkete 24 Ekim 2018 tarihinde … Noterliği’nden … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini ve cari hesap bakiyesinin ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin adres değişikliğini ticaret yaptığı müvekkiline bildirmemesi nedeniyle bahsi geçen ihtarnamenin davalıya tebliğ edilemediğini, ihtarname bila tebliğ iade edildikten sonra …. kayıtlarından yapılan inceleme sonucunda davalı şirketin unvan ve adres değişikliğinin öğrenildiğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz olarak borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın tamamen zaman kazanmaya yönelik, haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; HMK.m:6’ya göre genel yetkili icra dairesinin davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesi olduğunu, buna göre müvekkili şirketin adresinin de … …’de bulunması nedeniyle yetkili icra dairelerinin … İcra Daireleri olduğunu, davaya konu icra takip dosyasında takibin 01/10/2018 tarihinde 43.561,59-TL. alacak talebiyle başlatıldığını, müvekkili tarafından cari hesap kayıtları kontrol edildiğinde davacı tarafa olan borcun takip talebinde belirtilen meblağdan daha az olduğunun tespit edildiğini ve bu nedenle takibe itiraz edildiğini, dava konusu borç miktarının bir kısmının kendilerince de kabul edildiğini, ancak davacı tarafa olan borç miktarının 43.561,59-TL. olmadığını, bu hususun dosyaya sunulan fatura, hesap pusulaları ve mutabakat formlarından anlaşılabileceğini, müvekkili şirket hakkında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında “Konkordato” talebinde bulunulduğunu ve bu kapsamda ilgili mahkeme tarafından 29/11/2018 tarihinde “Geçici Mühlet Kararı” verildiğini, anılan geçici mühlet kararı gereğince müvekkili şirket hakkında tedbir tarihinden sonra tüm icra işlemlerinin durdurulmasına, haciz ihbarnamesi gönderilmesinin önlenmesine, muhafaza işlemi yapılmış ise yed-i emin sıfatıyla müvekkiline teslimine karar verildiğini, dolayısıyla 29/11/2018 tarihinden sonra müvekkili şirket ile ilgili olarak hiçbir icra işlemi yapılamayacağını, müvekkilinin dava konusu borç miktarının 36.000,00-TL.’yi aşan meblağ yönünden yaptığı itirazların haklı olduğunu belirterek, davanın bu meblağı aşan kısım yönünden reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, kabul edilen borç miktarı yönünden hükmedilecek yargılama giderleri ve vekalet ücretinden indirim yapılmasını, reddedilecek meblağ yönünden ise hükmedilecek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesaba dayalı olarak davacı tarafça …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ihtilafın; davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı ile alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra takip dosyası, ticari defter ve kayıtlar, faturalar ve cari hesap ekstresi, … Noterliği’nin 24 Ekim 2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, davalı şirketin … kayıtları, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, gazete ilanları, ticari defterler, faturalar, mutabakat formları, yemin, bilirkişi, sicil gazetesi ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı borçlu şirket vekili tarafından 16/01/2019 tarihli cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunularak, davalı şirketin adresinin …/… olduğu, dolayısıyla .. Mahkemeleri’nin yetkili olduğu iddia edilmiştir. HMK.’nun 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden kaynaklanan davalarda ise HMK’nun 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir. 6098 sayılı TBK’nun 89/1. maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre; faturaya dayalı takipler de para borcuna dayandığından, TBK.’nun 89. maddesi gereğince alacaklının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir. Buna göre davacı alacaklının yerleşim yeri olan … … (…) mahkemeleri veya borçlunun yerleşim yeri olan Bakırköy mahkemeleri yetkilidir. Dava açarken ve icra takibi başlatılırken seçimlik yetki kapsamında birden fazla mahkeme ve icra dairesinin yetkili olması halinde seçim hakkı davacı alacaklıda olup, davacı alacaklı seçim hakkını yetkili İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri yönünde kullanmış olduğundan, mahkememizce yapılan değerlendirmede dava konusu ilamsız icra takibinin cari hesaba ve faturaya dayanması ve TBK gereğince fatura alacaklarının götürülecek borçlardan olması ve buna ilişkin yapılan takiplerde alacaklının ikametgahı olan …’un bağlı bulunduğu … (…) … İcra Daireleri ve Mahkemelerinin de yetkili olması, sonuç olarak takibin yapıldığı …. İcra Müdürlüğü ve mahkememizin yetkili olması karşısında davalı tarafın yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılarak mahkememizce işin esasına girilmiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı aleyhine 31/10/2018 tarihinde 43.561,59-TL. asıl alacak, 3.551,16-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 47.112,75-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, borcun sebebi olarak cari hesabın gösterildiği, örnek-7 nolu ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 06/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça yasal süresi içerisinde ve 07/11/2018 tarihinde borca ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacı şirket tarafından 19/11/2018 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 47.112,75-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce ayrıca …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak, bu mahkemenin … E. sayılı konkordato dosyasının UYAP örneği de istenmiş ve dosyamız içerisine alınmıştır. Anılan dosyanın incelenmesinde; 29/11/2018 tarihinde ilgili mahkemece verilen geçici mühlet kararına göre dosyamız davalısı hakkındaki icra işlemlerinin durdurulmasına, davalı şirkete haciz ihbarnameleri gönderilmesinin önlenmesine, hakkında muhafaza işlemi yapılmış ise yed-i emin sıfatıyla davalı şirkete teslimine karar verilmesine karşın, anılan kararda mahkememizde görülen ve derdest olan itirazın iptali davasında yargılamaya devam edilmesine engel bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı (alacaklı) tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmıştır. Uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 06/11/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar ile dosyanın SMMM bilirkişisine tevdi edilerek davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, icra dosyası ve tarafların dilekçeleri ile ekindeki belgeler incelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişisi … tarafından düzenlenerek 17/01/2020 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan raporda özetle; davacı şirketin 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı şirketin faturalara itirazlarını ihtarname ile yapmadığı, davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelere göre davacı tarafın davalıdan toplam 43.561,59-TL. cari bakiye alacağının göründüğünü, davacı şirketin davalı adına kesmiş olduğu 22/10/2018 tarihli, … no’lu ve 6.586,11-TL. tutarındaki vade farkı faturası düşüldüğünde davacının davalıdan 36.975,48-TL. tutarında alacaklı olduğu, …. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasında takip konusu cari alacağa ilişkin temerrüdün icra takibi ile oluştuğu, davacı tarafından talep edilen %20 icra inkar tazminatı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflarca bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Mahkememizce 23/09/2020 tarihli duruşmada taraf vekillerine; taraflar arasında vade farkı uygulanmasına dair bir anlaşma bulunup bulunmadığı veya bu yönde taraflar arasında yerleşmiş bir teamül bulunup bulunmadığı konularında beyanda bulunmak üzere süre verilmiştir. Davalı şirket vekili tarafından 28/09/2020 tarihli dilekçe ile taraflar arasında vade farkı uygulamasına dair herhangi bir sözleşme ve teamül bulunmadığına dair yazılı beyanda bulunulmuştur. Davalı vekili ise bu hususta herhangi bir beyanda bulunmamış, ancak 03/02/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi raporunda ve davalı tarafça dosyaya sunulan …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasına verilen konkordato projesinin tasdikine dair gerekçeli kararda müvekkili davacı şirketin davalı taraftan 36.975,48-TL. alacaklı olduğunun belgelendiğini, ayrıca her iki tarafın ticari defterlerinde bu alacak miktarının kayıtlı olduğunu beyan etmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelere uygun olduğu, detaylı olarak hazırlandığı, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Bilirkişi raporunda zımnen belirtildiği ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı şirket ile davalı şirketin ticari defterleri arasındaki fark, davacı şirketin davalı adına keşide etmiş olduğu 22/10/2018 tarihli, … numaralı ve 6.586,11-TL. meblağlı vade farkı faturasından kaynaklanmaktadır.
Vade farkı; bir malın veya hizmetin bedelinin peşin olarak ödenmemesi ve daha sonra ödemek üzere anlaşılması nedeniyle fiyatına eklenen tutardır. Diğer bir ifade ile, borcun gününde ödememesi halinde ödenmesi gereken gün ile ödendiği gün arasındaki gecikmeye göre hesaplanarak alınan ek tutardır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/10/2013 tarihli ve 2013/…-… E. – 2013/… K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; vade farkı istenebileceğine ilişkin şart, sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi sözleşme ilişkisinin devamı sırasında ticari teamül biçiminde de ortaya çıkabilir. Taraflar arasında vade farkı faturası düzenlenmesi ve vade farkının talep edilebilmesi için bunun ya taraflar arasında açıkça kararlaştırılmış olması, ya da bu konuda taraflar arasında teamül haline gelmiş bir uygulamanın bulunması gerekir.
Somut olayda, tarafların ticari defterlerine göre cari hesap bakiyelerinde mevcut farkın nedeni olan 22/10/2018 tarihli, … numaralı ve 6.586,11-TL. meblağlı vade farkı faturası yönünden taraflar arasında herhangi bir anlaşmanın bulunmadığı, taraflar arasında teamül haline gelmiş bir uygulamanın da söz konusu olmadığı, davacı tarafça bu durumun aksinin ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı şirketin 22/10/2018 tarihli, … numaralı ve 6.586,11-TL. meblağlı vade farkı faturası dışında taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına faturalar düzenlendiği, dosyaya sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara ve …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasına verilen konkordato projesinin tasdikine dair gerekçeli karara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 36.975,48-TL. alacaklı olduğu, taraflar arasındaki ticari ve hukuki ilişkide vade farkı ödeneceğine dair açık bir sözleşme olmadığı, buna yönelik bir teamülün de bulunmadığı anlaşıldığından, davacı şirketin 22/10/2018 tarihli, … numaralı ve 6.586,11-TL. meblağlı vade farkı faturasını davalı taraftan talep edemeyeceği, bilirkişi raporu ile tespit edilen 36.975,48-TL. asıl alacak miktarına yönelik vaki itirazının haksız ve dayanaksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince davalı şirketin bu miktar (36.975,48-TL.) yönünden itirazının iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduğundan asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesinin uygun olacağı, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu fatura alacağı da likit ve itiraz da kısmen haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını kapsar şekilde, ancak reddedilen kısım yönünden ise yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeksizin davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasında davalı şirketin 36.975,48-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 7.395,09-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatına yönelik isteminin reddine,
4-Alınması gerekli 2.525,79-TL karar ve ilam harcından, 804,57-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile kalan 1.721,33-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 804,57-TL. peşin + icraya yatan harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 934,30-TL. yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 733,27-TL.’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.546,32-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır