Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/106 E. 2021/229 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1083 Esas
KARAR NO:2021/76

DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:04/05/2018
KARAR TARİHİ:05/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğlu müteveffa …’in 20/11/2010 tarihinde … İli, … İlçesi, … Köyü mevkiinde meydana gelen tek taraflı kazada ağır şekilde yaralandığını ve sonrasında yoğun bakımda hayatını kaybettiğini, müteveffanın sürücüsü olduğu … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin bulunmadığını, müteveffanın kaza tarihi itibariyle 23 yaşında ve bekar olduğunu, davacı ebeveynleri ile birlikte yaşadığını, müteveffanın sağlığındayken metal kaynakçı ustası olarak çalıştığını ve ailesine maddi destek sağladığını, davacıların destek zararı hesabının müteveffanın mesleğine, meslekteki tecrübesine ve gerçek kazancına göre yapılması gerektiğini, davalı …’nın davacıların maddi zararlarından kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçe teminat limiti dahilinde sorumluluğu bulunduğunu, davacıların tazminat başvuru taleplerine davalının ret cevabı verdiğini, tek taraflı olarak meydana gelen kazalarda uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı baba … için 2.500,00-TL., davacı anne … için ise 2.500,00-TL. olmak üzere toplam 5.000,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatının işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, davacıların yapmış olduğu başvurunun müteveffanın kazaya karışan aracın sürücüsü olması nedeniyle müvekkili kurumca reddedildiğini, mevzuat gereğince davacıların müvekkili kurumdan destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının olmadığını, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsayan geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunup bulunmadığının mahkemece tespiti gerektiğini, kazadaki kusur oranlarının ATK’nın ilgili ihtisas dairesince belirlenmesi ve destekten yoksun kalma tazminatı miktarının aktüer bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihindeki ZMSS poliçede teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, mahkemece müvekkili aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faize hükmedilebileceğini belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 04/06/2018 tarih, …/… E. ve …/… K. sayılı “görevsizlik kararı” üzerine mahkememize gönderildiği, sonrasında ise mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 20/11/2010 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma (maddi tazminat) isteğine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …’na başvurunun reddine dair cevabi yazı, trafik kazası tespit tutanağı, otopsi tutanağı, defin ruhsatı, takipsizlik kararı, hastane kayıt ve evrakları, savcılık ifade tutanakları, ruhsat fotokopisi, veraset ilamı, müteveffanın mesleğine ilişkin diploma fotokopisi, SGK kayıtları, ESD araştırması, aktüer bilirkişi incelemesi ve diğer sair yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; kaza tarihindeki …’nın sorumlu olduğu limitleri gösterir Teminat Limit Tablosu, …’nın sorumluluk alanını gösterir Yargıtay …. HD.’nin 2009/… E.- 2010/… K. sayılı ilamı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgili soruşturma dosyası, davalı kurum nezdinde açılan … sayılı hasar dosyası, ilgili kurumlardan gelecek cevabi yazılar, bilirkişi incelemesi ve ibrazı kabil diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren 2 (iki) yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda ceza kanununun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Eylemin suç oluşturması yeterli olup, ayrıca fail hakkında mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı gerekmemektedir. (Yargıtay HGK’nun 10/10/2001 tarih, 2001/19-… E., 2001/… K.) Kaldı ki; Yargıtay HGK’nun 2014/17-… E., 2015/… K. sayılı kararında tek taraflı olarak meydana gelen kazalarda dahi, cezai anlamda kamu düzeninin bozulduğu, bu sebeple ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar davalı … vekili tarafından cevap dilekçeside zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de; davacıların desteği mütaveffa …’in tek taraflı ve tam kusuru ile neden olduğu trafik kazasının aynı zamanda yasada trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tanımlanan ve cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması, bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca 8 (sekiz) yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, 2918 sayılı KTK’nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması, huzurdaki davanın kaza tarihi olan 20/11/2010 tarihinden itibaren 8 (sekiz) yıl geçmeden 04/05/2018 tarihinde açılmış olması karşısında mevcut dava yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılarak işin esasına geçilmiştir. (Yargıtay … HD.’nin 05/05/2016 tarihli, 2016/… E. ve 2016/… K. ve 04/11/2013 tarihli, 2013/… E. ve 2013/… K. sayılı kararları da bu yöndedir.)
Davaya konu kaza tek taraflı olarak meydana geldiğinden ve davacıların murisi müteveffa …, dava konusu kazaya %100 kendi kusuru ile sebebiyet verdiğinden, mahkememizce herhangi bir kusur araştırmasına gerek duyulmamış ve 16/05/2019 tarihli ara karar ile dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edilerek hesap raporu alınmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 08/07/2019 tarihli raporda özetle; davaya konu kazanın 20/11/2010 tarihinde, … ili, … ilçesi, … köyü mevkiinde davacıların murisi sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı aracın direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucunda aracın yoldan çıkarak dere yatağına yuvarlanması suretiyle meydana geldiği, davacı tarafça dosyaya sunulan … tarafından düzenlenen ustalık belgesine göre müteveffa …’in meslek alanının metal işleri, meslek dalının ise kaynakçı olduğunun görüldüğü, ancak müteveffanın kaza tarihindeki gelirine ilişkin olarak ücret bordrolarına, emsal ücret ve sosyal – ekonomik durum araştırmalarına veya SGK prime esas kazancına rastlanmadığı, bu itibarla müteveffanın yaşının da müsait olması nedeni ile gelirinin en az asgari ücret kadar olacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı, buna göre 20/11/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden müteveffa …’in annesi davacı … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 70.930,72-TL., babası … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının ise 62.493,76-TL. olduğu, böylece toplam destekten yoksun kalma tazminatının 133.424,48-TL. olduğu, kazanın meydana geldiği tarih olan 2010 yılı için ölüm halinde kişi başı teminat limitinin 175.000,00-TL. olduğu, davacılar için hesaplanan toplam destekten yoksun tazminatı miktarının davalı …’nın sorumlu olduğu teminat limiti dahilinde kaldığı, davacıların tazminat ödemesi için davalı …’na başvuruda bulunduğu tarih olan 18/04/2018 tarihinden sonra gelen 8 (sekiz) iş günü sonrası tarih olan 30/04/2018 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği, tüm takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı … vekili tarafından rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunmamıştır. Davacı vekili ise 08/01/2020 tarihinde UYAP’tan mahkememize sunduğu dilekçesinde özetle; aktüer raporundan sonra 2020 yılı için yeni asgari ücretin belirlendiğini, yerleşik Yargıtay kararlarına göre karar tarihine en yakın asgari ücret verileri üzerinden zarar hesabının yapılması gerektiğini, buna göre dosyanın 2020 yılı için belirlen asgari ücret baz alınarak hesaplama yapılmak üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 31/01/2020 tarihli ara kararla; davacılar vekilinin 2020 yılı için belirlenen asgari ücret baz alınarak dosyanın hesap için ek rapora gönderilmesi talebinin kabulüne, aktüer bilirkişi için 300,00-TL. ek ücret takdirine, ek ücret yatırıldığında dosyanın kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 28/09/2020 tarihli ek raporda ise özetle; 20/11/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile vefat eden müteveffa …’in annesi …’in destekten yoksun kalma tazminatının 76.249,45-TL., babası …’in destekten yoksun kalma tazminatının 66.543,84-TL., toplam destekten yoksun kalma tazminatın ise 142.793,28 TL olarak hesaplandığı, davacılar için hesaplanan toplam destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 2010 yılı için geçerli kişi başı teminat limiti olan 175.000,00-TL. dahilinde olduğu, sorumluluk, temerrüt tarihi ve faiz türü gibi hukuki olgular konusunda takdirin tamamen mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Ek bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak HMK.’nun 281/1 maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde davalı … vekili tarafından ek rapora karşı da herhangi bir beyan ve itirazda bulunmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan 25/12/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile dava açarken her bir davacı için 2.500,00-TL. olmak üzere toplam 5.000,00-TL. olarak belirtilen maddi tazminat talebi, davacılardan … yönünden 73.749,45-TL., davacılardan … yönünden ise 64.043,84-TL. olmak üzere toplam 137.793,28-TL. artırılarak genel toplamda 142.793,28-TL.’ye yükseltilmiştir. Davacılar vekili tarafından 25/12/2020 tarihli makbuzla 470,00-TL. tamamlama harcının ikmal edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu trafik kazası 20/11/2010 tarihinde meydan gelmiştir. Davalı … tarafından cevap dilekçesinde her ne kadar Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan kişilerin geride kalanlarının tazminat talep edemeyecekleri, bu yöndeki taleplerin teminat dışında olduğu, dolayısıyla davacıların destek tazminatı taleplerinin de teminat dışında kaldığı iddia edilmiş ise de; mahkememizce kaza tarihi olan 20/11/2010 itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün olmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Kazanın oluş tarihi (20/11/2010) ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında; kazanın oluşumunda davacıların murisi … tamamen (%100) kusurlu olsa dahi, davacıların destekten yoksun kalan 3. kişi konumunda oldukları, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıkları ve bu nedenle de destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmaları gerektiği, davalı …’nın da teminat limiti ile bundan sorumlu olduğu, kaza tarihi itibariyle davacıların dava açmadan önce davalı kuruma başvuruda bulunma şartının mevcut olduğu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesinin dava konusu somut olayda uygulanmasının mümkün bulunmadığı değerlendirilerek dosyada alınan 28/09/2020 tarihli aktüer ek bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 53/3 maddesinde “…ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler…” ifadesi kullanılmak suretiyle ölenin “destek” olması zarureti ortaya konulmuştur. Destek, başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişidir. Destekten yoksun kalma tazminatı ise ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9… E., 1984/… K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/… E., 1984/… K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır.
Somut davada, talebin dayanağını oluşturan kaza 20/11/2010 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3. kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden (somut olayda …’ndan) tazminat isteme hakkına sahip oldukları konusunda duraksamamak gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/… Esas-2019/… Karar sayılı emsal içtihadı.)
Dosyaya sunulan bilirkişi kök ve ek raporları incelenip denetlenmiş, özellikle 28/09/2020 tarihli ek raporun toplanan delillere, dosya kapsamına uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Sonuç olarak dosya kapsamına göre; 20/11/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların desteği olan …’in bekar olarak vefat ettiği, bu nedenle müteveffanın anne ve babası olan, aynı zamanda kaza öncesi müteveffa ile birlikte oturan davacıların kazada ölen oğullarının desteğinden yoksun kaldıkları, davacılar kazada ölenin annesi … ile babası …’in müteveffa …’in trafik kazası sonucu ölmesi nedeniyle açtıkları destekten yoksun kalma tazminatı davasında Yüksek Mahkeme uygulamaları çerçevesinde haklı oldukları, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacıların vekilleri aracılığıyla dava konusu maddi tazminatın kendilerine ödenmesi için davalı …’na 18/04/2018 tarihinde başvuruda bulundukları, bu başvurudan itibaren 8 iş günü sonrası olan 30/04/2018 tarihinin davalı yönünden temerrüt tarihi olduğu takdir edilerek, davacı tarafın yasal faiz talebi de dikkate alınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davacı anne … için 76.249,45-TL., davacı baba … için 66.543,84-TL. olmak üzere toplam 142.793,28-TL. destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi olan 30/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gerekli 9.754,21-TL karar ve ilam harcından 505,90-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 9.248,31-TL’nin davalıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 505,90-TL peşin harç ile tamamlama harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 750,00-TL bilirkişi ücreti, 213,30-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.510,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan davacı … için 9.450,70-TL ve davacı … için 10.712,43-TL olmak üzere toplam 20.163,13-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır