Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1003 E. 2019/179 K. 04.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1003 Esas
KARAR NO : 2019/179
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 02/06/2014
KARAR TARİHİ: 04/03/2019
Mahkememizden verilen 25/05/2015 tarih ve … Esas, … karar sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, Yargıtay, 17. Hukuk Dairesi’nin 11/09/2018 tarih ve 2015/15263 Esas, 2018/7645 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde; müvekkiline ait …plakalı aracın 10/10/2013 tarihinde müvekkilinin arkadaşı olan …’in sevk ve idaresinde iken maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, meydana gelen kaza nedeniyle, araçtaki hasar bedelinin davalıdan talep edilmiş olmasına rağmen ödemede bulunulmadığı ve Kocaeli … Sulh Hukuk Mahkemesinin …D.iş saylı dosyası ile araçtaki hasar tespitinin yapıldığı ve tespit raporunun da davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen karşılanmamış olması nedeniyle, kasko sigortası gereğince belirlenmiş olan 26.000,00 TL nin hasarın meydana geldiği tarihten itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; …plakalı aracın 17/09/2009 başlangıç tarihli, … numaralı maksimim kasko sigortası ile kendilerine sigortalı olduğunu, ancak poliçede dain ve mürtehin olarak dava dışı … A.Ş nin gösterildiği bu nedenle tazminatı talep hakkının öncelikle rehin hakkı sahibine ait olduğu ve davacının bu nedenle rehin hakkı sahibinden muvafakat alması gerektiği muvafakat alınmadan açmış olduğu davada aktif husumet ehliyetinin bulunmayacağı ciheti ile davanın bu sebeple reddi gerektiği, esasa ilişkin olarak da aracın kiralık araç olarak kullanıldığı ve poliçenin özel koşullar bölümünde gerekli uyarıların yapıldığı, bu şekilde kiralık olarak kullanılması halinde hasarın %80 nın sigortalı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı %20 sinin ise sigortacı tarafından karşılanacağının belirlendiği buna göre de 6.000,00 TL nin davacıya ödendiği ve davanın bu nedenle de reddi gerektiğinin, davacının taleplerinin tazminat miktarı itibariyle de fahiş olduğu, aracın 30.000,00 TL raiç bedelinin 14.000,00 TL hurda bedeli ve 6.000,00 TL de daha önceden ödenen miktar düşülmesin halinde en fazla 10.000,00 TL talep edebileceğini bu nedenle de bu kısmı aşan talebin de reddi gerektiği, faiz isteminin de haksız olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; tespit dosyası, ihtarname, poliçe, kaza tespit tutanağı, şahit , bilirkişi incelemesi ve her türlü delile dayanmış, davalı taraf delil olarak; poliçe, ödeme belgesi, ekspertiz raporu, renkkar firması ile çıkartılan internet çıktıları, trafik kayıtları, bilirkişi incelesi , tanık , keşif ve her türlü delile dayanmıştır.
Dava, Kasko sigorta poliçesinden kaynaklı hasar bedelinin tazminine ilişkindir.
Davada, öncelikle dava şartları yönünden inceleme yapmak gerekmiş ve açılan davada poliçe ve davalı tarafın aktif husumet itirazı dikkate alındığında, poliçede dain mürtehin olarak yer olan … A.Ş nin açılan davaya muvafakat etmiş olması veya rehinin kalkmış olmasının belirlenmesi gerekmiş zira, TMK 879 maddesi gereğince sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatin alınması gerekmekte olup, buna göre de dava açılışı sırasında, davacı tarafça rehin hakkı sahibinden alınmış bir muvafakat bulunmadığı ciheti ile kendisine kesin süreli muvafakat alınması veya rehinin kalktığına ilişkin belgeyi ibraz etmek üzere süre verilmiş, ancak rehinin kalktığına ilişkin belge sunulamadığı gibi 25/05/2015 tarihli oturumu rehin hakkı sahibi vekili duruşmaya katılmış ve davaya muvafakat etmediklerini rehinin de devam ettiği bildirmiş olup, buna göre açılan davada davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmış bu nedenle de bu dava şartı eksikliği nedeniyle HMK 114/1-d ve HMK 115/2 maddesi gereğince davacının davasının usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/15263 esas 2018/7645 karar ve 11/09/2018 tarihli kararı ile ”
1-28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç olarak; 1. Benette açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu halde mahkememizce yasaya ve usule uygun olarak verilmiş olan Yargıtay ilamı doğrultusunda görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip
¸e-imzalı
Hakim
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.