Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/879 E. 2018/1192 K. 17.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/879 Esas
KARAR NO : 2018/1192
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 03/10/2017
KARAR TARİHİ: 17/12/2018
Yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde; Rekabet Kurulunun, … Dosya No, … Karar No ve 08.03.2013 tarihli kararı ile, aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 tarihleri arasında kartel (uyumlu eylem/uzlaşma) oluşturduğunu, anılan kartel neticesinde faiz oranlarını birlikte belirlemeleri nedeniyle serbest piyasa koşullarının bozulduğunu, faiz oranlarının arttığını ve o yüzden de o dönemde çekilen krediler ve kredi kartlarına olağandan yüksek faiz, mevduatlara ise olağandan düşük faiz uygulandığını, anılan 12 bankanın haksız kazanç elde ederke, banka müşterileri olan tüketiciler, tacirler ve kamu kurumlarının mağdur edildiğini, konut kredilerinde 15 baz puanlık (0,15) İhtiyaç kredilerinde 10 baz puanlık (0,10) Taşıt kredilerinde 5-20 baz puan arasında uzlaşması (ortak faiz artırımı) söz konusu olduğunu, Madde 57. ” Her kim bu kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veva hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur” “Madde 58- Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler. ÖDEDİKLERİ BEDELLE, rekabet smırianmasavdı ÖDEMEKTE OLACAKLARI BEDEL ARASINDAKİ FARKI zarar olarak talep edebilir. Rekabetin sıntrlanmasmdan etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlanntn tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün kârlar; geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararları yada ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktansa, hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, UĞRANILAN MADDİ ZARARIN ya da zarara neden olanların elde ettiği veva elde etmesi muhtemel olan karların ÜÇ KATI ORANINDA tazminata hükmedebilir.” denilmekte olduğunu, müvekkili şirketin aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın uyumlu eylemi neticesinde belirlenen son fahiş faiz oranlan nedeniyle davalı bankadan kullanmış olduğu kredilere işletilen faizden maddi olarak son derece mağdur olmuş olduğunu, bununla birlikte bankadan kullanılmış olan kredi kartlarının hesap ekstrelerindc belirtilen dönem borçlarının tamamı ödenmediğinde, ödenmeyen kısma yine uyumlu eylemle belirlenen son derece fahiş faziler uygulanmış ve tahsil edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin, davalı banka nezdindeki kredili mevzuatına ise uyumlu eylemle Rekabet Kurulu’nun kararında da belirtildiği üzere son derece düşük faiz işletilmiş olduğunu belirterek, 12 bankanın anlaşması (uyumlu eylem) neticesinde gerçekleştiğinden ve zarar tutarı ancak bilirkişi tarafından yapılacak teknik inceleme sonucu belirlenebilecek olması nedeniyle, davalı bankanın müvekkil şirkete vermiş olduğu zararın 3 katının fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla ve bilirkişi incelemesi neticesinde ıslah edilmesi suretiyle şimdilik 3.480- TL’sinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava tarihi itibariyle henüz doğmamış sözde zararın tazmininin talep edilemeyeceğini, erken açılan davanın bir dava şartı olan hukuki menfaat yokluğu nedeniyle reddine gerektiğini, davacının, müvekkili bankaya yönelttiği haksız dava ve rekabet ihlali iddiası, Rekabet Kurulunun henüz kesinleşmemiş 08 Mart 2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararına dayandırılmış olduklarını, 4054 Sayılı Kanun’da haksız fiile dayalı tazminat taleplerine ilişkin özel bir düzenleme olmadığından ve davaya konu Rekabet Kurulu Kararı dönemleri 21 Ağustos 2007-22 Eylül 2011 tarihleri olduğundan 6101 Sayılı “Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un “Hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri” başlıklı 5/1. maddesi gereğince zaman aşımı sürelerine 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacağını, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. Maddesi, “haksız bir fiil nedeniyle tazminat davası açma hakkı zarar görenin, zararını ve faili öğrenmesinden itibaren başlayarak bir yıl sonra ve her halükarda fiilin vukuundan itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacaktır” hükmü ve anılan hüküm uyarınca, haksız bir fiil nedeniyle tazminat davası açma hakkı zarar görenin, zararını ve faili öğrenmesinden itibaren başlayarak bir yıl sonra ve her halükarda fiilin vukuundan itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, hukuki menfaat yokluğu ve zamanaşımı itirazlarına halel gelmemek üzere, haksız davaya dayanak gösterilen rekabet kurulu kurulunun 8 Mart 2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararına karşı müvekkili banka tarafından Ankara 2. İdare Mahkemesinde iptal davası açıldığını, söz konusu rekabet kurulu kararı henüz kesinleşmediğinden HMK’nın 165/1 maddesi ve emsal Yargıtay içtihatları uyarınca rekabet kurulu kararının iptali talebiyle Ankara 2 İdare Mahkemesi davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, haksız fiil nedeniyle tazminat borcunun doğabilmesi için kusurlu davranış ile hukuka aykırı bir fiilin ortaya çıkması, zararın gerçekleşmesi ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu, bu koşullardan her hangi birinin gerçekleşmediği bir halde tazminat sorumluluğundan söze edilemeyeceğini, davacının her hangi bir zararı olmadığını, sözde zararın varlığının ispatlanamadığını, davacının basiretli tacir gibi davranma sorumluluğu mevcut olup, davacının kendi sorumluluğunu yerine getirmemiş olmasının sonuçlarının müvekkili bankaya yüklenmesinin beklenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; Rekabet Kurulu’nun Kararı, Danıştay … Hukuk Dairesi ve Ankara 2i İdare Mahkemesi’nin ilgili kararları, tüketici mahkemesi ve hakem heyeti emsal kararları, haberler, davalı bankadan kullanılan kredilere ilişkin bilgiler, geri ödeme planları, işletilen faizler vs. ile ilgili diğer tüm bilgi ve belgeler, davalı banka nezdinde 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 tarihleri aralığında kullanılan kredi kartlarına ilişkin tüm hesap ekstreleri ve anılan kartlara kısmi ödeme nedeniyle işletilen, davalı banka nezdinde 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 tarihleri arasında kullanılan kredili mevduata ilişkin bilgi ve belgelerle, Yargıtay Kararları, doktrin, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; Kredi sözleşmesi, kredi kartı üyelik sözleşmesi, mevduat hesabı ekstresi, KMH hesap hareketleri, Yargıtay kararları, basın yayın organında yer alan haberler, Ankara … İdare Mahkemesinin … E. 2014/1397 K. Sayılı kararı, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dava; Alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davalının rekabet kurulu kararına aykırı olarak davacı nezdinde haksız rekabet ve zararına sebep olacak şekilde davranışta bulunup bulunmadığı, bulunmuş ise bunun davacı nezdinde zarara sebep olup olmadığı, zarar var ise miktarı ve alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, idare yargıdaki yargılamanın bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı görülmüştür.
İddia, savunma toplanan deliller birlikte değerlendirilmiş, davanın davacı şirketin davalı bankanın müşterisi olmaktan kaynaklandığı, davacının burada tüketici sıfatında olduğu saptanmış, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri de birlikte değerlendirilmiş, dava konusu uyuşmazlık açısından mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmış olmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak tarafların yokluğunda karar verildi.
Katip
¸e-imzalı
Hakim
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.