Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/870 E. 2023/36 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/870 Esas
KARAR NO :2023/36

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:28/09/2017
KARAR TARİHİ:23/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ….’nin … (Yatırım izleme ve Koordinasyon Başkanlığı) tarafından ihale edilen İstanbul İli … İlçesi … Spor Kompleksi yapım işinde yüklenici firmadır. Müvekkil firma … Müh. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ise davalı ….’ nin uhdesinde kalan spor kompleksi yapım işinin Alt Taşeronu olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 11.10.2013 tarihinde alt taşeronluk sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkili firma tarafından anahtar teslim spor kompleksi işinin yapımına başlandığını, davalı … uhdesinde İstanbul İl Özel İdaresinin işveren idare olduğu yapım işi daha sonradan Gençlik ve Spor Bakanlığı İstanbul İl Spor Müdürlüğü’ne devrolmuş ve iş aynı şekilde devam etmiş, müvekkili firmanın süreç içerisinde işin yapımını düzenli bir şekilde layıkıyla devam ettirmiş olduğunu, davalı şirket ile işin başlama ve yapım aşamalarında müvekkili firmanın sözleşme edimlerine uygun şekilde hareket etmesine karşın davalı firmanın hakediş düzenlemelerinde ve ödemelerinde sözleşme şartlarına uygun hareket etmemiş ve müvekkili firmanın tüm ısrarlarına karşın ödemeler ve hakediş düzenlemeleri yapılmamış müvekkiline yapılan kısmi ödemeler hakedişin karşılığı tam olarak verilmediği gibi ödemelerin de uzun vadeli çekler ile yapılmaya başlanmış olduğunu, müvekkili firmanın hakediş bedellerini idareden almasına müteakip sözleşme gereği tenzilat kesintisi yapıldıktan sonra alması gerekirken almamış, hali hazırda da idarede yapımı üstlenen spor kompleksine ait hakediş bedelleri olup davalı şirketin bu bedelleri alması durumunda yine müvekkili firmaya vermeyeceğini, taraflar arasında aktedilen sözleşmede madde 2.2 de açıkça da ifade edildiği üzere “taşeron hakedişleri idare ile yüklenici arasında yapılan idari hakedişlerden %8,30 Tenzilat kesilmek sureti ile taşerona ödenecektir. “ denilmesine karşın davalı firmanın idare ile yaptığı hakedişlerden sözleşme hükümlerine göre belirtilen tenzilat sonrası kalan bedelin müvekkiline ödenmesi gerekirken ödenmemiş, idareden istenecek hakedişler incelendiğinde davalı firmanın hakediş bedellerini almasına karşın müvekkili firmaya bu hakediş bedellerinden tenzilat düşülerek kalan ödemenin sözleşmede belirtilen şekilde yapılmadığı yapılan kısmi ödemelerin de genellikle çok uzun vadeli çekler ile yapıldığı bu şekilde de müvekkili firmanın çoğunlukla uzun vadeli çekleri factoringlerde bozdurmak zorunda kaldığı bu haliyle de ayrıca bir zararının ortaya çıktığı, davalı şirket ile yapılan görüşmelerden de bir türlü netice alınmadığını, müvekkilinin davalı firmanın ödemeleri zamanında yapmaması ve uzun vadeli çekler ile ödeme yapması sebebi ile ekonomik sıkıntı yaşamış ve davalı firmanın da bu durumu fırsat bilerek müvekkiline yapacağı ödemeleri de müvekkilinin zor durumundan da yararlanarak aslında gerçek iradesini yansıtmayan yazılar imzalatmak sureti ile yapmaya çalıştığını, müvekkili firmanın tüm bu zorluklara karşın işini devam ettirmiş ancak gelinen süreçte davalı firmanın aynı tutum ve davranışlarına devam etmesi, hakediş düzenlemek isteyen müvekkilinin hakedişlerini kendince kabul etmemesi, ödemeleri yapmaması sebebi ile 29.08.2017 tarihinde sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini ve kesin hakediş hesabında belirtilen bedellerin taraflarına ödenmesi istemiş, davalı firmanın uhdesinde kalan ihaledeki yapımın fesih tarihi olan 29.08.2017 tarihine kadarki tüm yapımı müvekkil firma tarafından yapılmasına karşın müvekkili firmanın davalı firmadan ödemelerini alamamış, davalı şirketin izah ettikleri üzere müvekkili firmanın ödemelerini hakediş bedellerini idareden almasına rağmen sözleşme gereği gerekli tenzilat yapılarak müvekkiline ödememesi ve yapılan kısmi ödemelerinde uzun vadeli çekler ile yaparak müvekkilinin ekonomik olarak da zorlanmasına sebep olması ve bu zor durumundan da faydalanarak taraflarınca kabul anlamına gelmemek ile beraber; kalan işlerde yapmış olduğu bir harcama ve malzeme var ise de, buradaki bedellerin davalı firmanın kendince belirlediği bedeller olmaması ve yapılacak bilirkişi incelemesi ve piyasa rayiç bedelleri de hesaba katılarak yapılması ve netice de müvekkili firmanın alacağının tespiti ve davalı firmadan tahsilini fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000.-TL’sının davalının temerrüde düştüğü 29.08.2017 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürülen iddialardan doğru olan tek hususun, … (Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı) tarafından ihale edilmiş olan (bilahare Gençlik ve Spor Bakanlığı İstanbul İl Spor Müdürlüğü’ne devredilen) ve yüklenicisinin davalı müvekkil şirket olduğu İstanbul İli … ilçesi … Spor Kompleksi işi ile ilgili davacı şirket ile davalı müvekkili şirket arasında Alt Taşeron Sözleşmesi imzalandığını, dava dilekçesindeki bu husus dışındaki tüm anlatımlar gerçek dışı iddialar olduğunu, davalı şirketin işin başından itibaren Alt Taşeron Sözleşmesi ile yükümlendiği işleri süresinde ve layıkı veçhile yapmamış/yapamamış ve bu sebeple de gerek sözlü ve gerekse yazılı olarak (e-mail ve ihtarnameler ile) defalarca uyarılmış, davacı vekilinin iddiasının aksine davalının yaptığı imalatlar ve hakediş talepleri çerçevesinde İdare’ye hakedişler yapılmış ve idareye yapılan hakedişlere oranlı olarak da davacının hakedişleri onaylanmış ve davacının da kabulü ile davacıya (nakit ve/veya çek verilmek suretiyle) ödemeleri yapılmış olduğunu, davacının Sözleşmenin 2.2 maddesindeki düzenlemeyi yorumlama tarzı da doğru olmadığını, davacının bugüne kadar bu ödemelerin şekliyle ilgili hiçbir itirazı olmadığını, ilk defa dava dilekçesi ile uzun vadeli çek ile ödeme yapıldığı ve bunun sözleşmeye aykırı olduğu iddiası gündeme getirilmiş, davacının hiçbir itiraz ileri sürmeksizin kabul ettiği bu ödeme şekline ilişkin itirazını şimdi ileri sürmesi mümkün olmadığı gibi hakkaniyete de uygun olmadığını, davacının bu ödeme şekline uzun bir süre itiraz etmeyip, hatta bunu hiç dile getirmeyip, dava açılması aşamasında ileri sürmesinin mümkün ve kabul edilebilir olmadığını, davacının Sözleşmeye aykırı olarak nitelediği vadeli çekleri kabul etmesi, bu çekleri kendi Alt Yüklenicilerine veya malzeme tedarikçilerine vermek yerine, Faktoring şirketlerine (kendi deyimiyle) bozdurmak zorunda kalması davacının kendi ticari tercihi olduğunu, bu konuda müvekkili şirkete bir sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin, 2016 yılının Mart ayı sonundan itibaren ekonomik sıkıntıya düşmüş, bu ekonomik sıkıntıya düşmesinin müvekkili şirketle veya müvekkili şirketle imzaladığı sözleşme ile yükümlendiği işle de bir ilgisi bulunmadığını, davacının tamamen kendi isteği ve tercihiyle kendi Alt Taşeronlarına ve hatta bir kısım çalışanlarına ödeme yapamadığından bahisle Sözleşmesinin Feshedilmemesi şartıyla; Alt Taşeron Sözleşmesi ile yükümlendiği iş’in kendi nam ve hesabına müvekkili şirket tarafından yapılmasını talep etmiş, bu talebi müvekkili şirket yetkilisi Cemil Ender Şerifsoy ile davacı şirket yetkilisi …’un geçmişten gelen dostluklarına binaen iyiniyetli olarak kabul edilmiş, davacının sözleşmesi davacının fiilen işi yapmamasına rağmen feshedilmemiş, davacıdan yazılı olarak bu durumu talep etmesi istenmiş ve davacı şirket yetkilisi …, bu talebini yazılı olarak da müvekkili şirkete vermiş, davacı şirket yetkilisine ait bu beyanın davacının gerçek iradesini yansıtmadığı iddiasının da en hafif deyimiyle hilafı hakikat olduğunu, davacı şirketin ekonomik sıkıntıya düştüğü, Alt Taşeron Sözleşmesi ile yükümlendiği işi yapamaz duruma geldiği ve hatta fiilen hiçbir iş yapmadığı/yapamadığı açıkça ortaya çıkmışken, müvekkil davalı şirketin sözleşmeyi haklı sebeple feshetme imkânı varken müvekkil şirket tamamen iyiniyetli davranarak davacının sözleşmesini feshetmemiş ve davacı nam ve hesabına (İdareye karşı Kamu İhalesi kapsamında asıl ve tek sorumlu kendisi olduğu için) işi yapmaya devam etmiş, bu husus, taraflar arasındaki yazışmalar, ihtarnameler, müvekkili şirketin davacı nam hesabına yaptırdığı işler, yaptığı ödemeler, tanzim olunan faturalar ve sair kayıtlarla ispatlanacağını, davacının 2016 yılı Mart ayı sonuna kadar … … Spor Kompleksinde imalat yapmış, bu tarihten sonra hiçbir iş, işlem yapmamış, malzeme satın almamış, bu tarihten sonra yapılan tüm imalatlar, malzeme alımları ve işçilik müvekkil şirket tarafından davalı şirket nam ve hesabına yapılmış, bunların bedelleri de yine müvekkili şirket tarafından ödenmiş, esasen davacı şirketin de kabulünde olan bu yöntem E-Fatura olarak tanzim olunan; 07.09.2016 tarih, GIB … seri no’lu (KDV dahil) 1.209.907,43.TL bedelli faturamızın davacı şirket tarafından haksız surette iade fatura tanzimi suretiyle kabul edilmemesi üzerine; davacı adına yapılan ödemeler için davacıya yansıtma faturası tanziminden vazgeçilmiş, zira, bu durumda müvekkili fazladan KDV yükümlüsü durumuna düşmekte ve davacının kayıtlarına almadığı faturalar sebebiyle gerek Vergi Dairesi nezdinde zor duruma düşmekte ve gerekse fazladan KDV yükümlüsü durumuna düşmekte olduğunu, bu tarihten sonra davalı müvekkili şirketin … … Spor Kompleksi için satın alınan tüm malzeme, işçilik ve sair hizmetler için faturaları doğrudan kendisi adına düzenletmiş, tüm ödemelerini kendisi yapmış (Alt Taşeron Sözleşmesi feshedilmediği için) davacı adına bu şantiyede yapılan doğrudan satın almalar davacı hesabına borç kaydedilmeksizin şantiyenin cari hesabında tutulmuştur. Bu iş ve işlemlere ilişkin tüm kayıtlar müvekkili şirketin merkezinde tutulmakta olup, müvekkili şirket adresinde yapılacak uzman bilirkişi incelemesi sırasında ibraz edilecek ve davalı müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu olmadığı, bilakis yapılan fazla (avans) ödemeleri sebebiyle alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını,……….davacının, 2016 yılının Nisan ayından itibaren şantiyede hiçbir çalışanı olmadığı halde, davacı şirket yetkililerinin çok yakın akrabası dahil birden fazla kişiyi müvekkil şirketin altında açılış yapmış olduğu işyerinde sigortalı olarak göstermeye devam etmiş, bu durumun düzeltilmesi için kendisine yapılan yazılı ve sözlü tüm ihtarlara rağmen bu durumu devam ettirmiş, davacı şirketin muhtemelen başka işyerlerinde (ya da merkez ofisinde) çalışan bu kişilerin sigorta primleri de müvekkil şirket tarafından ödenmek zorunda kalınmış, zira, müvekkili şirketin sürekli olarak kamu ihalelerine iştirak eden ve kamu ihalesi kapsamında yapımını devam ettirdiği başkaca iş’ler sebebiyle yaptığı hakediş bedellerinin tahsilatını yapabilmesi için hiçbir sigorta ve vergi borcu olmaması gereken bir şirkettir. Çünkü, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu gereği Vergi borcu ve SGK prim borcu olmadığına dair borçsuzluk yazısı ibraz edilmeden kamu ihalesine iştirak edilememekte ve hakediş bedelini tahsil edilememekte olduğunu,…….davacının gönderdiği ihtarnamede herhangi bir kesin hakediş bulunmadığı gibi davacının yaptığı ve belgeleyebileceği bir iş olmadığı için herhangi bir hakediş düzenleyebilmesi de mümkün olmadığını, esasen, davacının düşmüş olduğu ekonomik sıkıntı sebebiyle şantiyede hiçbir iş yapamayacak duruma gelmesi sebebiyle; gerek davacının sözleşme imzaladığı Alt Taşeronlara davacı şirket aracılığıyla veya doğrudan ödemeler yapılması gerekse yapılması gereken işlerle ilgili yeni sözleşmeler imzalanarak, yeni malzeme ve işçilik alımları yapılmak suretiyle iş neredeyse bitme noktasına davalı müvekkili şirket tarafından getirilmiş bu hususun yazılı belge, kayıt ve sair delillerle ispatlanacağını, davacının doğrudan kendisinin yaptığı ya da Alt Taşeronlarına yaptırdığı imalatlarla ilgili yapmadığı herhangi bir hakediş olmadığı gibi, davacıya düşmüş olduğu ekonomik sıkıntıyı aşması için destek olmak için avans niteliğinde ödemeler dahi yapılmıştır. Davalı şirket kayıtları üzerinde şirket merkezinde yapılacak inceleme neticesinde tespit edilecek olan bu ödemeler dikkate alındığında, davacının sözleşmeye aykırı olarak geç ödeme yapıldığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığı, davacının davalı müvekkilden avans almak suretiyle borçlu durumda olduğu da görüleceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; taraflar arasında akdedilen sözleşme, hakediş raporları, keşif, piyasa rayiç bedel araştırması, sözleşmeler, tanık vs. Yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; sözleşme, hakedişler, ihtarnameler, tüm kayıt, belge ve yazışmalar, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve sair her türlü kanuni delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporu:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya mali müşavir… ve inşaat mühendisi …’ye tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; Davacı … İnşaat ve Tic. Ltd. Şti nin, sözleşme kapsamındaki İşi tamamlaması halinde davacı şirkete ödenecek tutarın KOV dahil 14.929.058,30 TL olarak hesaplandığını, davaya konu işin dava dışı taşeronlara tamamlattırılması neticesinde, davalı … ve San. A.Ş.” nin ödediği toplam tutarın KDV dahil 15.982.969,44 TL olarak hesaplandığını, davalı … ve San. A.Ş.” nin, işin bitirilmesi için fazladan harcadığı tutarın KDV dahil 1.053.911,14 TL olarak hesaplandığını, dolayısıyla davacı … İnşaat ve Tic. Ltd. Şti.” nin, anılan iş ile ilgili olarak bir alacağının olmadığı yönünde rapor sunulmuştur.
Mahkememiz 17/05/2021 tarihli celsede bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları ek raporlarında;
Davalı vekili, itiraz dilekçelerinde ayrıntıları belirtilen bazı imalatların tamamlanmamış olması nedeniyle hakedişe dahil edilmediğini ifade etmiş, davacı şirketin işe devam edemeyeceğini bildirdiği 21.06.2016 tarihinde, davacı şirketin yaptığı işlerin hangi seviyede ve bedelinin ne olduğu yönünde bir tespit bulunmadığını, itiraz dilekçesinde, dava dosyasına sundukları ve davalının imzadan imtina ettiği “Hakediş İnceleme Formu” nda ve “Artış İmalatları Metraj Listesi” nde hangi işin ne oranda eksik kaldığı tek tek yazdığı beyan edilmiştir. Herhangi bir konu ile ilgili sunulan belgelerin tek taraflı değil her iki tarafça imza altına alınması halinde geçerli olacağının bilinen bir gerçek olduğunu, tamamlanmayıp eksik bırakılan ve hakedişe girmediği beyan edilen bazı imalatlara ilişkin kanıtlayıcı bir belge dosya kapsamında bulunmamakta, bilirkişi heyetinden de gelinen aşamada bu tespiti yapması mümkün olmadığından, bu husus kök raporumuzda yaptıkları hesaplara dahil edilmemiş olduğunu, bu nedenle davalı şirketin 21.06.2016 tarihinden önce ve sonra idare ile yapmış olduğu hakedişlerden yola çıkarak bu tarihte yapılan işlerin hesaplanması yoluna gidildiğini, davalı tarafından işi tamamlaması için “Asansör Ve Yürüyen Merdiven” için harcama yaptığı
yönündeki bilirkişi tespit hatalıdır zira projede yürüyen merdiveni olmadığı beyan edilmiş, bilirkişi heyetinin, dosyada mübrez olan ve davaya konu işte eksik bırakıldığı iddia edilen işlerin tamamlanmasına yönelik olarak, davalı … ve San. A.Ş. ile dava dışı 3. Firmalar arasında akdedilen taşeron sözleşmelerini incelemiş ve bu incelemede davalı şirketin … San.ve Tic. A.Ş. ile taşeronluk sözleşmesi imzaladığı görülmüş, davalı şirket ile dava dışı … San.ve Tic. A.Ş. ile düzenlenen 25.05.2017 tarihli hakedişte, yapılan iş tutarının 307.272,00 olduğu, kesilen fatura tutarının da 416.544,72 TL olduğu tespiti yapılmış, hakedişte yapılan imalatın tanımı “Asansör-Yürüyen Merdiven” olarak yer almış, bu tanım içinde yürüyen merdiven olup olmadığı tarafımızca bilinmemekle birlikte, taraflar arasında akdedilen sözleşme konusu bu adla adlandırıldığından, hakedişte tanımın bu şekilde yapılmış olabileceği tahmin edilmekte olup, işin tamamlanması için davalı tarafça 2.785.407,89.TL. hizmet satın alındığını bu bedelin müvekkilin hesabından düşülmesi gerektiği yönünde bir tespitte bulunulduğu, davalının hizmet aldığını söylediği konuların davaya konu olan iş ile ilgili olup olmadığının belli olmadığı beyan edilmiş, davalı şirketin başka şantiyelere aldığı malzemeler ile başka yerler için aldığı hizmetlerin davacı hesabına dahil edilip edilmediği bilinmemektedir. Takdiri sayın mahkemeye ait olmakla birlikte bilirkişi heyetimiz dosyaya sunulan ve işin tamamlanmasına yönelik dava dışı taşeronlarla yaptığı sözleşme ile düzenlenen hakedişlerden hareketle hesaplama yapmış, açıklanan nedenlerle, kök raporlarında yaptıkları değerlendirmelerde bir değişiklik olmadığına dair ek rapor sunmuşlardır.
Mahkememiz 18/04/2022 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca, tarafların itirazları değerlendirilerek dosyanın borçlar hukuku nitelikle hesaplamalar uzmanı …, SMMM … ve inşaat mühendisi …’e tevdine karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Davacının şimdilik 50.000.-TL’lık alacak davasını 29.08.2017 gün ve saat 17.33’te ikame ettiği, tarih ve saat itibariyle davacının kendi yasal defter/cari hesaplarında davalıya 4.856.469,28 TL. borçlu olduğunu, davalının defter kayıtları incelendiğinde dava tarihi itibariyle davacıdan 6.595.837,55 TL. kadar alacaklı olarak görüldüğünü, davacının davayı açtığı 29.08.2017 gün ve saat 17.33’ten iki saat sonra davalı adına düzenlemiş olduğu faturanın dava ikame edildikten sonra düzenlenmiş olması nedeniyle hesaplamaya dahil edilemeyeceğini, davacı … davalının cari hesap kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve cari hesapta yer alan bazı alacak/borçların mahsubu veya ilavesi sonucunda, davacının dava tarihi itibariyle davalıya 5.352.864 TL. borçlu olduğunu, teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda davacının kesin hakediş alacağının 2.197.805,36-TL olarak belirlenmiş olduğunu, davacının dava tarihi itibariyle bakiye borcu (5.352.864-2.197.805,36=) 3.155.085,64 TL. kadar davalıya bakiye borcunun olacağını, bir an için 29.08.2017 gün ve saat 17.33 itibariyle davacı kendi cari hesabında davalıya olan 4.856.469,28 TL’lık borcu dikkate alındığında dahi davacının bakiye borcunun (4.856.469,28 – 2.197.805,36 =) 2.658.663,92 TL. olarak hesaplanacağını, davacı, davalıya gönderdiği 21.06.2016 tarihli yazıda sözleşme feshedilmeden işin bitirilebilmesi gereken işlemlerin davalı şirket tarafından yapılması nedeniyle davalı şirketten herhangi bir zarar, ziyan, kâr kaybı taleplerinin olmadığını ve olmayacağını, peşinen beyan, kabul ve taahhüt etmiş olması hususunun tespit edilen hususları değerlendirilmesinin takdirin mahkemeye ait olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı hakedişe yönelik düzenlenen faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki her iki tarafın kabulünde olup; davacı alt yüklenici hakediş alacak bakiyesinin ödenmediğini ve bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini ileri sürmüş; davalı asıl yüklenici ise, hakedişlerin zamanında fazlasıyla ödendiğini, bu nedenle davacıya borcu olmadığını savunmaktadır.
Eldeki davada talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, yanlar arasındaki eser sözleşmesinin, eklerinin, dava konusu faturaların dosya arasında olduğu görülmüştür.
Yanlar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, davaya dayanak ve konu yapılan eser sözleşmesi gereği davacının bakiye hakediş alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte uyuşmazlık konusunda uzman nitelikli hesaplamalar uzmanı, mali müşavir ve inşaat mühendisinden alınan 30/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 6.595.837,55 TL. kadar alacaklı olarak görüldüğü, davacının davayı açtığı 29.08.2017 gün ve saat 17:33’ten iki saat sonra davalı adına düzenlemiş olduğu faturanın, dava ikame edildikten sonra düzenlenmiş olması nedeniyle hesaplamaya dahil edilemeyeceği, davacı … davalının cari hesap kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve cari hesapta yer alan bazı alacak/borçların mahsubu veya ilavesi sonucunda, dava tarihi itibariyle davacının davalıya 5.352.864 TL borçlu olduğu, teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda davacının kesin hakediş alacağının 2.197.805,36-TL olarak belirlenmiş olduğunu, davacının dava tarihi itibariyle bakiye borcu (5.352.864-2.197.805,36=) 3.155.085,64 TL. kadar davalıya bakiye borcunun olacağı, bir an için 29.08.2017 gün ve saat 17.33 itibariyle davacı kendi cari hesabında davalıya olan 4.856.469,28 TL’lık borcu dikkate alındığında dahi davacının bakiye borcunun (4.856.469,28 – 2.197.805,36 =) 2.658.663,92 TL. olarak hesaplandığı, davacının davalıya gönderdiği 21.06.2016 tarihli yazıda sözleşme feshedilmeden işin bitirilebilmesi gereken işlemlerin davalı şirket tarafından yapılması nedeniyle davalı şirketten herhangi bir zarar, ziyan, kâr kaybı taleplerinin olmadığını ve olmayacağını, peşinen beyan, kabul ve taahhüt etmiş olduğu şeklinde tespitlere yer verilmiştir.
30/11/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen 30/11/2022 tarihli bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılmış eser sözleşmesinin davacı tarafça feshedildiği, fesih tarihine kadar davacı tarafından yapılan işlere karşılık hakediş bedellerinin davacıya ödendiği, davacının eksik hakediş alacağının bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 31,40-TL+854,00-TL olmak üzere toplam 885,40-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 705,50-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.23/01/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı