Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/86 E. 2019/785 K. 21.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/1040 Esas
KARAR NO: 2019/776

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 03/08/2012
KARAR TARİHİ: 21/10/2019

İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar nolu dosyalarına 09/05/2013 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş olmakla, 19/10/2016 tarihinde mahkememize tevzi edilen dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılan, tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde; 08/01/2012 tarihinde davalı … şirketine sigortalı, davalı …Şti nin işleteni olduğu, davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarpması sonucu yaralanması trafik kazası meydana geldiğini belirterek, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı işleten davalı sürücü yönünden olay tarihinden, davalı … yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihi olan 06/04/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsilini, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı işleten ve davalı sürücüden müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf 10/05/2019 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve ıslah harcı da dosyaya yatırmış olduğu anlaşılmıştır.

CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde; aleyhlerine açılmış olan haksız ve hukuka aykırı olan davanın usul ve esastan reddine, tedavi giderleri adı altında talep edilen tazminatların (sağlık harcamaları, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik ödeneği) 6111 sayılı kanun gereğince reddine, dava açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkili şirket yönünden kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddini talep etmiştir.
Diğer davalılara da usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya karşı herhangi bir cevap vermedikleri görülmüştür.

DELİLLER VE GEREKÇE : Davacı taraf delil olarak; kaza ve müşteki ifade tutanağı, hastane evrakları, İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesinin… esas sayılı dosyası, ihtarname, İTO kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, sigrota poliçesi, tanık vs. delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; Hasar dosyası, sigorta poliçesi, trafik sigortası genel şartlar,ı İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesi dosyası, Yargıtay içtihatları, … kayıtları ve her türlü kanuni delillere dayanmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; kusur, maluliyet oranı, tespit şekli, maddi ve manevi tazminat miktarı, tazminat kalemlerine göre tarafların sorumluluk durumları ve faiz noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle dosya;
Maluliyet raporu alınmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu… İhtisas Kuruluna gönderilmiş ve sunulan raporda; … oğlu … doğumlu …’in 08/01/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceğine dair maluliyet raporu sunulmuştur.
Kusur raporu alınmak üzere …Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş ve sunulan raporda; Davalı sürücü …’nın %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu, davacı yaya …’ın %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğuna dair kusur raporu sunulmuştur.
Aktüer raporu alınmak üzere dosya …’ya tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğ raporunda; Yüksek Yargıtay 4.9.10.11.19. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere Maddi Tazminatlar, kazalı davacının gerek kaza tarihindeki gerekse kaza tarihinden itibaren günümüze ve bilinen dönem sonuna kadar gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplanması gerekmektedir.
Davacının kaza sebebiyle uğradığı maluliyete rağmen yaşının da müsait olması sebebiyle kendisi ile birlikte tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarım karşılayabilmesi için ya bir işverene ait işyerinde Hizmet akdi ile, ya da diğer değişik işlerde çalışmasını devam ettireceği ve elde etmesi gerek kazançlarının da Yasal Asgari ücretlerinin Net tutarının altında olamayacağından kaza tarihinden itibaren günümüze kadar geçen dönem içinde ülkemizde uygulanan yasal asgari ücretlere göre değerlendirme yapılacaktır.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının emekli olduğunu, kaza tarihinde …Şti. de servis yönlendiricisi olarak çalıştığını ve aylık net kazancının 1.000,00 TL olduğunu iddia etmektedir.
Dosya kapsamında emsal ücret araştırmalarına ayrıca davacının gelirine ilişkin ücret bordrolarına rastlanmamıştır.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan Sosyal Ekonomik Durum araştırmasında; davacının 1.500,00 TL emekli maaşının olduğunu, başka gelirinin olmadığını, eşine bakmakla yükümlü olduğunu, oturduğu evin babasına ait olduğunu, kira vermediğini, eşinin ev hanı ve evde iki kişi yaşadıklarını, üzerine kayıtlı gayrimenkullün olmadığını, İlkokul mezunu 59 yaşında olduğu bilgisi yer almaktadır.
Davacı … Doğumlu olup, 08.01.2012 kaza tarihinde 55 yaşında ve aktif dönemde olduğu bilinmektedir.
Bu itibarla takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının yaşının da müsait olması sebebiyle gelirinin en az asgari ücret kadar olacağı kabulü ile 3 ay geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanacaktır.
Hesaplama: Geçici İş Göremezlik Dönemi: Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurum Başkanlığı tarafından düzenlenen rapora göre davacı …’ın 3 Aylık İyileşme/ geçici İş göremezlik (08.01.2012-08.04.20l2) süresi için geliri bilirkişi raporundaki tabloda hesaplanmıştır.
Davacı …’ın 08.01.2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı olarak 3 ay geçici iş göremezlik gelirinin 2.142,90 TL olduğu, kazanın oluşumunda davacının % 70 (yüzdeyetmiş) oranında kusurlu olduğundan kusur tenzili ile, talep edebileceği tazminat 2.142,90 x % 70 kusur oranı = 642,87 TL olduğu hesaplanmıştır.
Haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ilerde yapacağı tüm masraflarını isteyebilir. Bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme giderleri” denilmektedir.
818 sayılı Borçlar kanunu’ııun 46. maddesi I. fıkrasında, zarar görene, kapsamını belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanınmıştır, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 54.maddesinde zarar türlerinin belırtilmesiyle yetinîlmiş olması ve önceki Yasa’da olduğu gibi zarar görenin “bütün masraflarım” isteyebileceği açıklaması bulunmaması önemli bir eksikliktir. Bununla birlikte, 818 sayılı BK. 42. maddesi 2.fıkrasmdaki ve 6098 sayılı TBK. 50. maddesi 2. fıkrasındaki “yargıcın zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği” hükmüne dayanılarak, zarar görenin “bütün masraflarını” isteme hakkı bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği kanısındayız.
Masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masraflar girer.
Yaralanan kişi, olay gününden başlayarak tümüyle iyileşip yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı tüm tedavi ve iyileşme giderlerini zarar sorumlularından isteyebilecektir. Bunun için masrafların dava ve hatta hüküm gününe kadar yapılmış olması koşul değildir; gelecekte yapılması olası tedavi ve iyileşme harcamalarını da isteyebilir. Örneğin, tıbbi tedavi sonrasında, belli bir sûre veya yaşam boyu bazı ilaçlan kullanmayı ve bazı sağlık önlemleri almayı sürdürecekse ya da ilerde bir veya birkaç kez daha ameliyat olması gerekiyorsa, gelecekte yapacağı tüm masrafları da hesaplatıp hüküm altına aldırabilecektir. Çünkü tedavi ve iyileşme giderlerinin istenebilmek için harcama yapılmış olması koşul olmayıp, gelecekte yapılacak masraflar da zarar kapsamındadır.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani İyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masraflar girer.
Gene Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tedavi ve iyileşme için yapılan masrafların dışında, kişinin iyileşmesi için İlerde yapılması zorunlu tedaviler ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilâçlar, protez ve benzeri aygıtlar için yapılacak masraflar “gerçekleşmiş zarar” olarak nitelenmekte, uzman bilirkişi aracılığıyla bütün bunların hesaplatılıp hüküm altına alınması öngörülmekte; harcama yapılmadan da tedavi gideri istenebileceği kabul edilmektedir.
Bütün bunların dışında, geçirilen kaza ve yaralanma, kişinin bir başka hastalığını tetiklemişse, örneğin kalp krizi geçirmesine, şeker düzeyinin artmasına, tansiyon yükselmesine, hemofili (kan durmazlığı) hastasının kan kaybının durdurulmasında güçlük çekilmesine neden olmuşsa, hastalığın normal seyri ve normal tedavisi dışında, kaza ile ilişkilendirilmek koşuluyla, fazladan yapılan tedavi masraflarının da İstenebileceği, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Bu konuda bir Yargıtay kararında “Yaralanma hafif olmasına karşın, başka bir hastalığın artmasına neden olmuşsa, haksız eylem sorumluları, belli bir oranda tazminat ödemekle yükümlü olurlar” denilmiştir.
BK 46/1 .maddesindeki ”bütün masraflar” deyiminin bilim çevrelerince yapılan geniş yorumuna ve Yargıtay kararlarında yer alan somut örneklere dayanarak, tedavi ve iyileşme giderleri;
Doğrudan tedavi giderleri: Hastane, klinik, sağlık yurdu dispanser gibi hasla bakım yerlerine ödenen paralar, hekim, hemşire, hastabakıcı, iğneci, pansumancı fizyoterapist, psikoterapist gibi tedavi edenlere ve yardımcılarına ödenen ücretler; ilaç, serum, kan, iğne ve çeşitli tahlil giderleri; röntgen, ultrason, tomografi gibi görüntüleme aygıttan ile, elektro ve benzeri denetleme aygıtlarına ve diyaliz makinesine ödenen paralar; her türlü ameliyat, yoğun bakım, ambulans ve ilkyardım giderleri; ortopedik aygıtlar, protez, takma organ bedelleri ve bunların yenilenmesi için yapılan harcamalar, tekerlekli sandalye, havalı yatak, koltuk değneği, baston gibi kullanılması zorunlu nesnelere ödenen paralar vc benzerleridir.
Tedavi sırasında yapılan zorunlu harcamalar: Refakatçi, Özel baktcı ve özel beslenme giderleri; hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağtık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi yerlerine gidip gelme yol giderleri; hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının otomobil, otobüs, tren uçak gibi taşıt ve her türlü yol giderleri; tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri; hekimlerce gerekli görülmesi durumunda kaplıca, ılıca, dağ veya deniz kıyısı gibi hava değilim yerlerine ödenen paralar.
Tedavi sonrasında yapılması zorunlu dolaylı harcamalar: Hastaneden taburcu olduktan sonra bir süre evde bakılması gerekiyorsa buna ilişkin bakıcı veya yardımcı giderleri, bir süre özel beslenme gerekiyorsa buna tlişkin masraflar, tedavisi sonuçlanmasına karşın, bir süre toplu taşıma araçlarına binemeyecekse veya kendi otomobilini kullanamayacakla, işe gidiş getiş taksi Ücretlerinden, toplu taşıma ücretlerinin veya kendi aracının benzin paralarının indiriminden sonra aradaki farktan oluşan harcamalar.
İlerde yapılacak tedavi masrafları: İlerde yapılması zorunlu tedaviler ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilâçlar, protez ve benzeri aygıtlar için yapılacak masraflar “gerçekleşmiş zarar” olarak nitelenmekte, uzman bilirkişi aracılığıyla bütün bunların hesaplatılıp hüküm altına alınması öngörülmekte; harcama yapılmadan da tedavi gideri İstenebileceği kabul edilmektedir.
Haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan bir kimsenin, olay sırasında ve onu izleyen günlerde can kaygısından başka bir düşüncesi olamayacağından, ondan vc yakınlarından yaptıkları masraflar için fatura toplamaları beklenmemelidir. Yaralanan kişinin, olay yerinden alınıp ambulansla veya taksiyle hastaneye getirilmesinden başlayarak taşıt ücretleri, ilk yardım, ilaç .serum, kan, iğne, tahlil, röntgen bedelleri için belge toplaması, olayın etkisi, çektiği acı ve can korkusu içerisinde pek akla gelmemektedir. Yaralanan kişinin yakınları da korku, üzüntü, şaşkınlık ve ne yaptıklarını bilmeyen bir ruhsal kargaşa içerisinde hastaneye ve hekime koşturmaktalar iken, ya da ameliyat öncesi ve sonrası kaygılı bekleyişin üzüntülerini ve sıkıntılarını yaşadıkları sırada, yaptıkları harcamaların çoğunu belgeye bağlamak zaman, fırsat ve olanağını bulamamaktadırlar; bulsalar bile, bilinen nedenlerle, fatura veya makbuz elde etmeleri çoğu kez zor olmaktadır.
Ülkemiz koşullarında fatura ,makbuz ve benzeri belgeleri elde edebilmenin zorluklan herkesçe bilinen bir gerçektir. Pek çok alanda olduğu gibi, sağlık kesiminde de kayıt dışı kazançlardan söz etmek olasıdır. Bunun başlıca nedeni, vergilendirmedeki adaletsiz ve tutarsız uygulamalar ve vergi politikalarındaki yanlışlıklardır. Bu yüzden, kişiler belge vermekten, makbuz ve fatura düzenlemekten kaçınmaktadırlar. Kamu düzeni ile ilgili bu yanlış uygulamalardan, haksız eylemden zarar görenlerin etkilenmemesi gerektiği görüşü, Yargıtay kararlarına yansımış; harcama belgesi (makbuz, fatura) aranmaksızın, tedavi (iyileştirme) giderleri için kanıtlama kolaylıkları getirilmiştir.
Bütün bu durumları ve yaşam gerçeklerini iyi gözlemleyen Yargıtay’ımız, uzun yıllara yayılan ve tutarlı bir biçimde sürdürülen kararlarında, haksız eylemden zarar görenleri koruyup kollayıcı İlkeler geliştirmiş, kararlarda tedavi ve iyileştirme giderlerinin zarar sorumlularından kolayca alınabilmesinm yolları gösterilmiş; harcamaların belgeye bağlanamaması, kanıtlamada zorluklarla karşılaşılması durumunda, yargıcın, B.K.m.42/2 gereği zararı ve kapsamını doğrudan araştırmakla ve hüküm altına almakla yükümlü olacağı kuralına açıklık getirilmiş;
Tedavi giderlerinin belgeye bağlanması koşul değildir.
Tedavi giderleri her biçimde, her yola başvurularak kanıtlanabilir.
Tedavi giderleri tarifelerle sınırlı değildir.
Özel hastanelere ödenen tedavi giderleri, resmi tarifelerle sınırlandırılamaz.
Tedavi giderlerinin resmi bir kurum tarafından ödenmesi, ck zararın istenmesine engel değildir.
İlerde yapılacak tedavi giderlerinin hesaplatılıp hüküm altına alınması istenebilir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının tedavi giderleri ve tedavi için gerekli olan diğer giderleri ( yol, ulaşım bedeli, yemek vb.) hususunda dosya kapsamında makbuz, fatura, ödeme dekontuna rastlanmadığından tarafımca davacının iş bu giderleri tespit edilmemiş olup, davacının tedavi giderleri ve diğer sair giderlerinin takdiri ve miktarı mahkemeye aittir. (Tedavi 0deri için talep: 300,00 TL, diğer sair giderleri için talep: 100,00 TL)
Manevi tazminat Talebi: Davacı vekili dava dilekçesinde 10.000,00 TL manevi tazminatı davalı işleten ve davalı sürücüden müteselsilen tahsilini talep etmiştir
… tlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan Sosyal Ekonomik Durum araştırmasında; davacı … 1.500,00 TL emekli maaşının olduğunu, başka gelirinin olmadığını, eşine bakmakla yükümlü olduğunu, oturduğu evin babasına ait olduğunu, kira vermediğini, eşinin ev hanı ve evde iki kişi yaşadıklarını, üzerine kayıtlı gayri menkul lün olmadığını, ilkokul mezunu 59 yaşında olduğu belirtilmiştir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan Sosyal Ekonomik Durum araştırmasında; Davalı Sürücü …, Turizm acentesinde işçi olarak çalıştığım, 1.300,00 TL ücret aldığın, başka bîr gelirinin olmadığım, 1.100,00 TL kira ödediğini, bakmakla sorumlu kimsesinin olmadığım, eşi ile beraber ikamet ettiğini eşinin asgari ücretle çalıştığını, üzerine kayıtlı gayri men küllünün olmadığı bilgisi bulunmaktadır.
Bu itibarla, davacının talep ettiği manevi tazminat takdiri ve miktarı Sayın Mahkemeye aittir. (Talep 10.000,00 TL)
Davalı … Şirketlerinin Sorumluluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi: … Şti. adına tescilli ve sigorta ettiren sıfatı ile, … plakalı, Minibüs 29,07,2011-29.07,2012 vadeli 228252810 poliçe numarası davalı … A.Ş. tarafından. Karayolları Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesini tanzim edildiği ve sigorta poliçesinde davalı … tarafından verilen üst limitin kişi başı ölüm ve sürekli sakatlık teminatı olarak 200.000,00 TL olduğu görülmekte olup, iş bu tutar, davacı için hesaplanan 3 aylık Geçici iş göremezlik zararını kapsamaktadır.
Dosya kapsamında SGK tarafından davacının 3 aylık Geçici İş Göremezlik dönemine ilişkin ve de tedavi giderlerine ilişkin rücuya tabi bir ödemenin olup, olmadığına dair belgeye rastlanmamıştır.
Karayolları Trafik Kanunun 99.maddcsinde; “….Madde 99. Sigortacılar, kak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağım veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz is günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.,,,,” demektedir, Trafik Poliçesi genel şartları B.2 md. de aynı çerçevede düzenlenmiştir.
Açılan herhangi bir hasar dosyası ve/veya ödemesi bulunmaması durumunda dava tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmelidir.
Davacı tarafından dava tarihinden önce Sigorta şirketine tazminat talebinde bulunmadığından 03.08.2012 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceğinin takdiri ve münakaşası Sayın Mahkemeye aittir.
Olay : 08.01.2012 tarihinde saat 09:56 sıralarında Otogar içerisinde batı peronları istikametinden kuzey peronları istikametine seyreden davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı minibüsün sol ön far ve muhtelif kısımlarının 21. Numaralı peron arkasından geçtiği sırada gidiş istikametine göre sol tarafından aynı istikamette yavaş seyreden otobüsün önünden gelerek karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yaya …’a çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 2017/60380/9162 sayı ve 04.05.2017 tarihli rapora göre; Kazanın meydana gelmesinde, davalı sürücü …’nın %30 (yüzdeoluz) oranında kusurlu, davacı yaya …’ın %70 (yüzdeyetmiş) oranında kusurlu olduğuna mütalaa olunduğu, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurum Başkanlığı tarafından düzenlenen 16.09.2018 tarih rapora göre; 1957 doğumlu …’ın 08,01.2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması maluliyet hesaplanmasını gerektirecek düzeyde olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) ay olduğu, geçirmiş olduğu, davacı …’ın 08.01.2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı olarak 3 ay geçici iş göremezlik gelirinin 2.142,90 TL olduğu. Kazanın oluşumunda davacının % 70 (yüzdeyetmiş) oranında kusurlu olduğundan kusur tenzili ile; Talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 642,87 TL olacağı, … plakalı, Minibüs 29.07.2011-29.07.2012 vadeli, 228252810 poliçe numarası davalı … A.Ş. tarafından, Karayolları Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesini tanzim edildiği ve sigorta poliçesinde davalı … tarafından verilen üst limitin kişi başı ölüm ve sürekli sakatlık teminatı olarak 200.000,00 TL olduğu görülmekte olup, iş bu tutar, davacı için hesaplanan 3 aylık Geçici iş göremezlik zararını kapsadığı, davacının tedavi giderleri ve diğer sair giderlerinin takdiri ve miktarı (Tedavi gideri için talep: 300,00 TL, diğer sair giderleri için talep: 100,00 TL) aynca davacının talep ettiği manevi tazminat(Talep 1.00.00 TL) talebinin ve 03,08.2012 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğuna dair rapor sunmuştur.
Dava; Trafik kazası sebebiyle oluşan bedensel zarar nedeniyle açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan detaylı, gerekçeli ve dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, celp edilen kayıt ve belgeler, ATK raporları ve aktüer bilirkişi raporu incelenip değerlendirilmiş, kazanın 08.01.2012 tarihinde meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’nın %30, davacı yaya …’ın ise %70 oranında kusurlu oldukları, kazanın maluliyete neden olacak şekilde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı ancak iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği, dava tarihi itibariyle kazaya sebebiyet veren aracın davalı şirket tarafından düzenlenen ZMMS olması sebebiyle davacıda meydana gelen yaralanma nedeniyle davalıların sorumlu oldukları, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 642,87 TL olduğu bunun miktarın davalı … şirketinin poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı anlaşılmış olmakla belirlenen tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihi itibari ile davalı … şirketinden dava tarihi itibari ile tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat istemi yönünden açılan dava açısından yapılan inceleme sonrasında ise; bilindiği üzere (6098 sayılı BK. 56 md hükmüne göre), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsü olan davalı gerçek kişinin oluşan kazada alınan kusur raporuna göre %30 oranında, her ne kadar davacının kusur oranı davalıdan daha yüksekse de mevcut durumda kazanın meydana gelmesi nedeniyle davacının sağ el, sol köprücük kemiği kırıklarının vs gibi cismani zararlarının oluştuğu üç ay iyileşme süreci de nazara alındığında kaza nedeniyle oluşan acı ve devamı sürecinde davacının yaşamış olduğu zorluklar değerlendirililerek hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile oluşan kazadaki tarafların kusur oranlarına göre taraflarda zenginleşmeye ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde 3.000,00 TL manevi tazminatın 08/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve davalı …Şti den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile;
642,87 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı …Şti den 08/01/2012 kaza tarihinden itibaren, davalı … Şirketinden 18/04/2012 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
2-3.000,00 TL manevi tazminatın 08/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve davalı …Şti den alınarak davacıya verilmesine,
Maddi tazminat yönünden;
3-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 32,70 TL ve bilahare ikmal edilen 44,40 TL ıslah harcından mahsubu ile 32,70 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 32,70 TL peşin harç, 44,40 TL ıslah harcı, 21,15 TL başvuru harcı, 3,30 TL vekalet harcı, 5,20 TL vekalet pulu ve 2.014,30 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.121,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 1.307,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca alınması gerekli 642,87 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca alınması gerekli 400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
Menevi tazminat yönünden;
7-Alınması gerekli 44,40 TL harcın davalılar … ve davalı …Şti den alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca alınması gerekli 2.725,00 TL vekelat ücretinin davalılar … ve davalı …Şti den alınarak davacıya verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.