Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/844 E. 2022/125 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/844 Esas
KARAR NO:2022/125

DAVA:Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:21/09/2017
KARAR TARİHİ :11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi – Manevi Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın kullanımında olan … plakalı motosiklet ile davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki… plakalı aracın 22/06/2016 tarihinde Esenler, … Caddesi ile …. Sokak kesişiminde çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların eşi/babası …’ın vefat ettiğini, kaza nedeniyle davalılardan … aleyhine … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında “taksirle ölüme neden olma suçundan” dolayı ceza davası açıldığını ve ilgili mahkemece sanığın/davalının mahkumiyetine karar verildiğini, davalı sürücü …’ın kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın ise davalılardan … adına kayıtlı olduğunu, …’nın işleten sıfatıyla diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olduğunu, kaza nedeniyle ZMSS sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunduklarını, ancak davalı şirketin taleplerine 25/07/2016 tarihli cevabı yazı ile olumsuz yanıt verildiğini, müteveffanın ölümü ile birlikte müvekkillerinden …’in eşini kaybetmiş olduğunu, diğer müvekkillerinin ise genç yaşta babasız kaldıklarını, müvekkillerinin maruz kaldığı maddi kayıplar ile manevi acının tarifinin mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak şimdilik kaydıyla 1.000,00-TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri için toplam 65.000,00-TL. manevi tazminatın (davacı eş için 20.000,00-TL., her bir davacı çocuk için ise 15.000,00-TL.’den 45.000,00-TL. olmak üzere) kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı … ve …’dan tahsiline, ayrıca 500,00-TL. cenaze ve defin giderinin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun Karayolları Trafik Kanunu ile ZMSS poliçesi Genel Şartları gereğince azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve davacıların gerçek zararı ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusursuz olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin kaza nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazada vefat edenin kaza esnasında kask kullanmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin aleyhine tazminat hesaplanması halinde hesaplanacak olan tazminat tutarından kusur oranlarına göre %20 oranında indirim yapılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde kazanın oluşumu ile ilgili olarak net bir bilginin elde edilemediğinin beyan edildiğini, ölümlü/yaralamalı trafik kazalarında olay yeri tutanağının görevli trafik polislerince düzenlenmekte olduğunu, düzenlenmiş bu tutanağa göre kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusurlu bulunduğunu, müvekkiline ait aracın şoförünün ise herhangi bir kusurunun bulunamadığını, müvekkilinin kazayla hiçbir ilgisinin olmadığını, sahibi olduğu aracın şoförünün de kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığını, dolayısıyla kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığı için maddi ve manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağını belirterek ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebligata rağmen davalılardan … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 22/06/2016 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazasından dolayı açılmış destekten yoksun kalma (maddi) ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; SGK kayıtları, ölüm belgesi, mirasçılık belgesi, kaza tespit tutanağı, … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası, hasar dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, emsal ücret araştırması, maaş bordrosu, yemin ve sair yasal delillere dayanmıştır. Davalılardan … Sigorta A.Ş. delil olarak; hasar dosyası, poliçe, kaza tespit tutanağı, ücret bordosu, SGK kayıtları, bilirkişi incelemesine dayanmıştır. Diğer davalılar ise herhangi bir delil bildirmemişlerdir.
Mahkememizce … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dava dosyasının UYAP örneği ile bu dosyada alınan 12/05/2017 tarihli bilirkişi raporunun bir örneği celbedilerek dosyaya alınmıştır. Kazada vefat eden murisin emsal ücretinin tespiti bakımından … İş Sendikası’na ve Sosyal İş Sendikası’na ayrı ayrı müzekkerler yazılmıştır. … Sigorta A.Ş.’ye müzekkere yazılarak hasar dosyası evrakları istenmiştir. Ayrıca dosya taraflarının … (ekonomik sosyal durum araştırma) belgeleri müzekkere ile celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır.
Deliller toplandıktan ve eksik hususlar tamamlandıktan sonra mahkememizce dava konusu kaza sebebiyle kusur durumlarının tespiti açısından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 18/11/2019 tarihli kusur raporunda; olay mahallindeki kavşağın kontrolsüz kavşak olduğu, bu tür kavşaklarda motorlu araçlardan soldaki aracın sağdan gelen araca geçiş hakkını vermek zorunda olduğu, olay mahalli kavşakta kamyonet sürücüsünün sağda kaldığı ve ilk geçiş hakkını haiz olduğu, kavşağa kontrolsüz bir şekilde girip kural gereği ilk geçiş hakkını kamyonet sürücüsüne bırakmayan motosiklet sürücüsünün olayda asli, kavşağa müteyakkız bir şekilde yaklaşmayan kamyonet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, sonuç olarak davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyonetle seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde sol tarafından gelen sürücülere göre her ne kadar ilk geçiş hakkı kendinde olsa bile kavşak kollarını yeterli ve gerekli şekilde kontrol ederek kavşağa giriş yapması gerekirken bu hususlara riayet etmemiş olmakla kazanın oluşumunda tali derecede ve %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücü …’in ise sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, olay mahalli kavşağa yaklaşırken hızını azaltması, sağ tarafındaki kavşak kolundan gelen sürücülere ilk geçiş hakkını vermesi, yolun müsaitlik durumuna göre kontrollü bir şekilde kavşağa giriş yapması gerekirken bu hususlara riayet etmemiş olmakla kazanın oluşumunda asli derecede ve%80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK kusur raporu dosya tüm taraflarına tebliğ edilmiş, taraflarca ATK kusur raporuna itiraz edilmiştir. Mahkememizce dosya ATK Genel Kurulu’na gönderilmiş, dosya kurumun kendi iç işleyişi içerisinde yeniden kusur raporu düzenlenmek üzere ATK Trafik İhtisas Dairesi bünyesinde oluşturulan 7 kişilik Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’na tevdi edilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi 7 (Yedi) kişilik Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu tarafından düzenlenen 02/07/2020 tarihli kusur raporunda özetle; olayın 22/06/2016 günü saat 11:00 sıralarında, müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile 1008. Sokağı takiben seyirle olay mahalli… Caddesi kesişimi kavşağına geldiğinde aracının sağ ön yan kısımlarına, istikametine göre sağ tarafından … Caddesini takiben gelip kavşağa giriş yapan davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin sol ön kısımlarıyla çarpması neticesi dava konusu trafik kazası meydana geldiği, olay mahalli yolun tek yönlü, genişliği 3,5 metre, zemini asfalt-kuru, havanın açık, vaktin gündüz, görüşe engel cisim yok, azami hız limitinin 30 km/h ve meskun mahal içi olduğu, kaza tespit tutanağında kaza yerinin kavşak mahalli olduğu, geçiş önceliğine ilişkin her hangi bir işaretleme veya levhanın belirtilmediği, … plakalı kamyonet istikametine kavşağa girmeden önce zemin üzerinde hız yavaşlatıcı kasislerin bulunduğu, motosikletin çarpma sonrası 4 metre ileriye doğru savrulduğu, müteveffa sürücü …’in kaskının takılı olmadığının belirtildiği, fren izinin ise belirtilmediği, … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben düzenlenen 12/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda; müteveffa sürücü …’in 1. dereceden asli kusurlu, davalı sürücü …’ın ise 2. dereceden tali kusurlu olduğunun belirtildiği, mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 18/11/2019 tarihli raporunda; müteveffa sürücü …’in %80 oranında kusurlu, davalı sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamı, … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı gerekçeli kararı ve bu kararda belirtilen sanık savunmasıyla tanık beyanı ile diğer beyanlar, kaza tespit tutanağı ve dilekçeler incelendiğinde; kaza yerinin kontrolsüz kavşak olması dikkate alındığında, kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş ise motorlu araçlardan soldaki sağdan gelen araca geçiş hakkını vermek zorunda olduğu, yine kaza esnasında motosiklet sürücüsünün kask takmıyor olduğunun anlaşıldığı, zarar görenin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ile bunun değerlendirilmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, mevcut verilere göre; müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosiklet ile olay mahalli kavşaktan geçişini, istikametine göre sağ tarafından kavşağa gelmekte olan davalı sürücü idaresindeki aracın hızını ve konumunu dikkate alarak yapması gerekirken bu hususa riayet etmeyip, ilk geçiş hakkını bu otomobile vermeden kontrolsüzce kavşağa girip bu aracın istikamet yönünü kapatması neticesi meydana gelen olayda asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile kavşak alanına yaklaşması nedeniyle hızını her an tedbir alabileceği asgari seviyeye düşürüp müteyakkız bir şekilde seyretmesi gerekirken bu hususlara yeterince riayet etmediği, istikametine göre sol tarafından kavşağa giriş yapan diğer sürücü idaresindeki motosiklete karşı ikazla birlikte ekin fren tedbiri almadan çarptığı olayda tali kusurlu olduğu, sonuç olarak olayda; müteveffa sürücü …’in %80 (yüzde seksen) oranında, davalı sürücü …’ın ise %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi 7 (Yedi) kişilik Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu tarafından düzenlenen 02/07/2020 tarihli kusur raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalılardan … vekili tarafından 01/09/2020 tarihli dilekçe ile davacılar vekili tarafından ise 07/09/2020 tarihli dilekçe ile kusur raporuna ayrı ayrı itirazda bulunulmuştur.
Mahkememizce yargılama sırasında … E-Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na 31/08/2020 tarihinde müzekkere yazılarak; davalılardan …’ın kurumlarında hükümlü mü yoksa tutuklu mu olarak bulunduğunun bildirilmesi, eğer hükümlü olarak bulunuyor ise kendisine vasi atandığına dair kararın gönderilmesi, tutuklu olarak bulunuyor ise ekte sunulan 02/07/2020 tarihli ATK kusur raporunun kendisine tebliğ edilerek tebellüğ belgesinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesi istenmiştir. Söz konusu müzekkereye verilen cevapta; davalılardan …’ın “hüküm özlüsü” (hüküm özlü: yerel mahkemece verilen mahkumiyet hükmü henüz kesinleşmemiş ancak halen tutuklu bulunan kişidir. Hüküm özlülere “hükmen tutuklu” da denilmektedir.) olduğu bildirilmiş ve ilgili cezaevi müdürlüğünce ATK kusur raporu bizzat kendisine tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce … Soysal Güvenlik Merkezi’ne müzekkere yazılarak; davacılardan … ve …’e trafik/iş kazasında hayatını kaybeden … nedeniyle kurumlarınca bağlanan herhangi bir gelirin olup olmadığı, var ise bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne kadar olduğunun bildirilmesi istenmiştir. İlgili müzekkereye verilen SGK tarafından verilen 18/12/2020 tarihli cevapta özetle; müteveffa …’in hak sahibi eşi …’e 22/06/2016 tarihinden itibaren gelir/aylık bağlandığı ve almaya devam ettiği, müteveffanın kızı …’e 21/12/2016’da gelir/aylık bağlandığı, 24/08/2017 tarihinde ise kesildiği bildirilmiştir. Cevabi yazı ekinde ayrıca mahkememizce istenen hak sahiplerine bağlanan aylıkların Peşin Sermaye Değeri’nin (PSD’nin) davacı eş … için 208.596,25-TL., davacı oğlu … için 28.889,78-TL., davacı kızı … için 3.215,28-TL. ve davacı kızı … için 7.304,30-TL. olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce 18/12/2020 tarihli duruşmada dosyada alınan kusura ilişkin ATK Trafik ihtisas Dairesi’nin raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatiyle davacılar vekilinin yeni bir heyetten kusur raporu alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiş, dosya maddi tazminat hesabı yapılmak üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 05/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyada mübrez belgeler dikkate alındığında, davacıların desteği …’in ispatlanan/belgelendirilen gelirinin kaza tarihinde asgari ücret düzeyinde olduğu, maktulün kaza tarihinde 43 yaşında ve aktif döneminde olduğu, ancak raporda seçenekli olarak hesaplama yapıldığı, 1. seçenekte maktulün gelirlerinin asgari ücret düzeyinde olduğu, 2. seçenekte ise gelirinin kaza tarihinde net 2.350,00-TL. olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, müteveffa 15/04/1973 doğumlu …’in vefat ettiği 22/06/2016 tarihinde 43 yıl, 2 ay 8 gün üzerinden 43 yaşında olduğu, müteveffanın gelirlerinin asgari ücretin 1,996 katı olduğunun mahkemece kabulü durumunda; 22/06/2016 tarihinde vefat eden …’in desteğinden yoksun kalan; davacı eş …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 627.166,72-TL. olduğu, %12 yeniden evlenme olasılığı sonrası 551.906,72-TL. olacağı, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 110.381,34-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 208.596,25-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı eş …’ın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı kızı …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 23.708,71-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 4.741,74-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 7.304,30-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı kız çocuğu …’nın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı oğlu …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 7.407,37-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 1.481,47-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) 28.889,78-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı oğlan çocuğu …’ın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı kızı …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 11.251,05-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 2.250,21-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 3.215,28-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı kız çocuğu …’nın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, müteveffanın gelirlerinin asgari ücret düzeyinde olduğunun mahkemece kabulü durumunda; 22/06/2016 tarihinde vefat eden …’in desteğinden yoksun kalan; davacı eş …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 405.659,55-TL. olduğu, %12 yeniden evlenme olasılığı sonrası 356.980,40-TL. olacağı, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 71.396,08-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 208.596,25-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı eş …’ın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı kızı …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 12.544,21-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 2.508,84-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 7.304,30-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı kız çocuğu …’nın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı oğlu …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 3.921,32-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 784,26-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 28.889,78-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı oğlan çocuğu …’ın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, davacı kızı …’in toplam destekten yoksun kalma zararının 5.950,90-TL. olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edebileceği maddi zararının 1.190,18-TL. olduğu, SGK tarafından bağlanan aylık gelirlerin (iş kazası nedeni ile) ilk PSD değerinin 3.215,28-TL. olduğu, işbu tutarın toplam talep edebileceği zarardan tenzilinin gerektiği, bu bağlamda davacı kız çocuğu …’nın davalılardan talep edebileceği maddi zararının bulunmadığı, özetle; müteveffanın geliri asgari ücret veya asgari ücretin 1.996 katı (vefat ettiği tarihte 2.350,00-TL.) olduğunun kabul edilmesi halinde yapılan hesaplamalarda, maktulün kazanın oluşumunda %80 kusurunun bulunduğu, bu bağlamda desteğin kusuruna denk gelen tazminatların talep edilemeyeceği, bu bağlamda davacılar için SGK tarafından bağlanan aylıkların ilk PSD değerleri dikkate alındığında, davacıların maddi zararlarının bulunmadığı, diğer taraftan kaza tarihi olan 2016 yılı dikkate alındığında, İstanbul için cenaze ve defin giderlerinin Belediyeler tarafından karşılandığı, geleneksel ve dini vecibeler dahilinde yapılan giderlerin davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olmayacağı, diğer davalılar işleten ve sürücü yönünden ise bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu, aynı şekilde manevi tazminat taleplerinin takdirinin de mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Mahkememizce 11/02/2022 tarihli duruşmada; 05/01/2021 tarihli aktüer bilirkişi raporu ve dosyada toplanan tüm deliller dikkate alındığında başkaca araştırılması ve beklenilmesi gereken bir hususun kalmadığı kanaatine varılarak, davacılar vekilinin … 17. İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine ve aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasına yönelik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İddia, savunma, dosyada toplanan deliller, … 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dava dosyası, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 18/11/2019 ve 02/07/2020 tarihli kusur raporları, dosyada alınan 05/01/2021 tarihli aktüer bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu görüldüğünden benimsenerek hükme esas alınmıştır.
A) DESTEKTEN YOKSUN KALMA (MADDİ) TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Dava konusu trafik kazası 22/06/2016 tarihinde meydana gelmiş, anılan kazada davacıların murisi … vefat etmiştir. Eldeki dava; ölümlü trafik kazasından kaynaklı olarak açılmış destekten yoksun kalma (maddi) ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK 53/3 maddesinde “…ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler…” ifadesi kullanılmak suretiyle ölenin “destek” olması zarureti ortaya konulmuştur. Destek, başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişidir. Destekten yoksun kalma tazminatı ise ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere; maddi zarar, mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır.
SGK (Kurum) tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurum’un rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayanması nedeniyle kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında, öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum (SGK) tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Haksız fiile maruz kalan şahsın mal varlığında haksız fiil sonucu meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki fark ise davacının zararını oluşturur.
Somut olayda; davacıların murisinin dava konusu kazanın meydana gelmesinde %80 oranında kusurlu olduğu ATK kusur raporları ile sabittir. Doğal olarak bu kusur oranı da aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat miktarlarına yansımıştır. Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; SGK tarafından davacılara bağlanan rücuya tabi aylıkların peşin sermeye değeri tutarları her bir davacı için hesaplanan tazminat miktarlarından ayrı ayrı tenzil edildiğinde davacıların gerçek zararı tespit edilmiştir. Sonuç olarak; SGK tarafından bağlanan aylıkların peşin sermaye değerleri mahsup edildiğinde, davacıların davalılardan talep edebilecekleri herhangi bir maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) alacaklarının bulunmadığı tespit edilmiş, bu nedenle davacıların destekten yoksun kalma (maddi) tazminatına yönelik istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
B) MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. 2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesine göre ise motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1 maddesine göre ise; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Aynı kanunun 56/2 maddesine göre; “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Maddeye göre hâkim, manevi tazminata hükmederken, olayın özelliklerini göz önünde tutmalı ve ona göre zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vermelidir. Hâkim, özel halleri göz önünde tutmalı ve manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği miktar adalete de uygun olmalıdır.
Manevi tazminatın tarafların ekonomik durumları da nazara alınarak tazminat ödeme yükümlüsü olan tarafın fakirleşmesi, lehine tazminata hükmedilen tarafın ise zenginleşmesi sonucunu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmektedir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken olayın özelliği, tarafların kusur durumu, kusurun ağırlığı, gibi hususlar da dikkate alınmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirmelidir. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması gibi bir amacı da yoktur. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Somut olaya bakıldığında; davacılardan … müteveffanın eşi, … ile … kızları, … ise oğludur.
Davacı eş …’ın eşini, diğer davacıların (çocukların) ise babalarını meydana gelen kazada kaybetmesi nedeniyle üzüntü duyacakları mutlaktır. Müteveffa … 15/04/1973 doğumlu olup, kaza tarihinde yaklaşık 43 yaşında yani orta yaşta bir insandır.
Davalılardan … plakalı aracın sürücüsü …’ın kazanın meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu, müteveffa …’in ise %80 oranında kusurlu olması mahkememizce takdir edilen tazminatın belirlenmesinde etkili olmuştur.
Davalılardan … araç sürücüsü, … ise araç maliki (işleteni) olarak manevi tazminattan sorumludur.
Tarafların tespit edilen mali ve sosyal durumları, olayın niteliği ve davacı %20 tali kusurlu, müteveffanın ise %80 asli kusurlu oluşu, paranın satın alma gücü, davacılardan …’ın eşini ve diğer davacıların babalarını çok da ileri olmayan bir yaşta kaybetmesi sonucunda duyduğu acı ve ıstırap, hak ve nesafet kuralları dikkate alındığında davacı … için 10.000,00-TL., … için 5.000,00-TL., … için 5.000,00-TL. ve … için 5.000,00-TL. olmak üzere toplam 25.000,00-TL. manevi tazminatın yeterli ve adil olduğu, davacıları zenginleştirmeye ve davalıları da fakirleştirmeye yol açmayacağı vicdani kanaatine varılmış, fazlaya ilişkin talep ise reddedilmiş, hükmolunan manevi tazminata kaza tarihi olan 22/06/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini kapsar şekilde açıklanan gerekçelerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi tazminat davasının reddine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; … için 10.000,00-TL, … için 5.000,00-TL, … için 5.000,00-TL, … için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 25.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
3-Alınması gerekli 1.707,75-TL karar ve ilam harcından 227,14-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.480,61-TL harcın davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından başlangıçta yatırılan 227,14-TL. peşin harcın davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine,
5-Maddi tazminat davası yönünden; davalı sigorta şirketi vekille temsil olunduğundan 1.500,00-TL. vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
6-Maddi tazminat davası yönünden; davalı … vekille temsil olunduğundan 1.500,00-TL. vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ya verilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönünden; davacılar vekille temsil olunduğundan kabul edilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan davacı … için 5.100,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL ve davacı … için 5.000,00-TL olmak üzere 20.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden; davalı … vekille temsil olunduğundan 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davacı …’den, 5.000,00-TL. vekalet ücretinin davacı …’den, 5.000,00-TL. vekalet ücretinin davacı …’den ve 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den olmak üzere toplam 20.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 1.046,00-TL adli tıp fatura bedeli ve 396,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.365,90-TL’nin kabul ve ret oranına göre 909,96-TL’sinin davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine,
10-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır