Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/829 E. 2021/193 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/829 Esas
KARAR NO:2021/193

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/09/2017
KARAR TARİHİ:16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının alacağı bulunmamasına karşılık otomatik ödeme talimatından yararlanarak haksız yere tahsil ettiği 230.225,19 TL sebepsiz zenginleşmeye dair likit bedelin iadesi için davalı borçlu şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğünün… Es. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini , davalı borçlu takibe haksız yere ve dayanaksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, söz konusu bedelle ilgili menfi tespit davasının açıldığını, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Es. Sayılı dosyasından 27/08/2004 tarihli ihtiyati tedbir red kararının verildiğini, bu kararın içeriğinde anılan bedelin tahsil edilemeyeceği, icraya konulamayacağı dava sonuna dek ihtilaf konusu bedelle ilgili davalıların herhangi bir işlem yapamayacağının hükme bağlandığını, davalı şirket vekilinin itirazında yer alan kesin olmayan sözde alacak talebi ibareleri dayanaksız olduğunu, faturayla ihtiyati tedbir kararı çiğnenmek suretiyle haksız yere tahsil edilen bedelin likit olduğunu, likit bedelin icraya konulabilmesi için kesinleşmesine gerek olmadığı gibi herhangi bir dava ikamesine de gerek olmadığını, borçlunun borca bütün ferilere ve takibe itirazla borcu kabul etmediklerini bildirir beyanı takibe haksız ve yasalara aykırı olarak durduğundan kötü niyetli borçlunun %20 ‘ den az olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, açıklanan tüm bu nedenlerle itirazın kaldırılması ile haksız ve mesnetsiz itirazda bulunan borçlunun %20 ‘ den az olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı yana teşmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın icra takibine konu fatura bedeline ilişkin alacak talebiyle ilgili olarak açmış olduğu …. Asliye Hukuk Mahkemesinin… Es. Sayılı dava dosyasının bulunduğu ve bu dosyanın derdest olduğunu, davacı yanın icra takibine konu alacağa ilişkin taleplerinin belirtilen dava dosyasına konu edilmesinin gerektiğini, bu sebeple takibe konu alacak hakkında hukuki ihtilaf olmakla kesin bir alacak olmadığından, davacı yanın gerek icra takibinde gerekse iş bu itirazın iptali davasında hukuki bir yararının bulunmadığını, davacı yanın açmış olduğu icra takibi tamamen kötü niyetli olmakla iş bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali davasının reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davacı yanın hiçbir hukuki yararı bulunmayan haksız ve mesnetsiz davasının tümden reddine, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davalı tarafından ….icra Müdürlüğünün… takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘ nun 67 maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda , davacı tarafından davalı aleyhine yukarıda anılan icra takip dosyası ile 230.225,19 TL asıl alacak ve 2.601,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 232.827,05 TL alacak için 03.02.2017 tarihinde “230.225,19 TL 04.01.2017 tarihli usulsüz olarak düzenlenen ve otomatik olarak hesaptan çekilen para ” açıklaması ile ilamsız icra takibine girişildiği ödeme emrinin 10.02.2017 tarihinde davalı yana tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından sunulan 16.02.2017 tarihli dilekçe ile süresi içerisinde itiraz edildiği, itirazın davacı yana tebliğ edilmediği, davacı tarafından 18.09.2017 tarihinde asal alacağa yapılan itirazın iptali için eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından verilen icra takibine itiraz dilekçesinde davalının iddia ettiği alacağın … numaralı tesisat için düzenlenen 2003/12 dönem faturasına ilişkin olduğu bu fatura nedeni ile taraflar arasında …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan … E sayılı dosyanın bulunduğu bildirilmiş, davacı tarafından dava dilekçesi ile verilen otomatik ödeme talimatı nedeni ile davalı tarafından yargılaması devam eden alacak için tahsilatta bulunulduğu iddia edilmiş, davalı tarafından cevap dilekçesi ile itiraz dilekçesinde ki beyanları tekrarlanmıştır.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E sayılı dosyası ile dosyamız davacısınında aralarında bulunduğu davacılar ile davalı arasında … sayılı tesisat numaralı tesisat için 27.10.2003 tarihli kaçak elektrik zaptı üzerinden düzenlenen fatura nedeni ile menfi tespit davasının görüldüğü, mahkemece bozma üzerine verilen 08.10.2018 tarih … E-… K sayılı karar ile davacıların davalı yana 72.829,61 TL borçlu olduğu bu kısmı aşan 190.761,75 TL yönünden borçlu olmadığı davacı tarafından fazla ödenen 64.066,82 TL’nin davacı yana iadesine karar verildiği mahkeme kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tarafların dosyaya sunulan iddia ve savunmaları dikkate alındığında eldeki davaya konu takipte istenen alacağın …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde menfi tespit konusu yapılan kaçak elektrik kullanımı nedeni ile düzenlenen faturaya ilişkin olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı vekili 24.11.2020 tarihli duruşmada davalı tarafından yapılan tahsilatın başka bir fatura nedeni ile yapıldığı iddia edilmiş ise de; gerekçesi kararımıza aynı şekilde alınan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2020/3512 E- 2020/7931 K sayılı ilamında belirtildiği üzere , “Türk Medeni Usul Hukukuna yön veren en önemli ilkelerden biri teksif ilkesidir. Teksif ilkesi tarafların bütün iddia ve savunma sebeplerini belli bir usul kesitine kadar mahkemeye sunmalarını öngörmektedir. Bu ilke uyarınca taraflar dava malzemelerini yargılamanın herhangi bir aşamasında değil, ancak kanunca öngörülen süre dâhilinde mahkemeye hasredeceklerdir. Teksif ilkesiyle davaların gereksiz ve kötü niyetli olarak uzamasının önlenmesi ve yargılamanın sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Teksif ilkesi hem tarafları hem de Hâkimleri kanunda belirtilen süreye uymaya zorlayarak yargılanmanın hızlanmasını sağladığından usul ekonomisi ilkesinin gerçekleşmesine de hizmet etmektedir. Teksif ilkesinin yargılamadaki en önemli yansıması iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağıdır. 6100 Sayılı HMK’nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, yasağın başladığı andan itibaren iddia ve savunmaları değiştirme noktasında taraflar için tek enstrüman olacaktır. ” Anılan yüksek Yargı kararı ve 6100 sayılı HMK’nun 141/1 maddesi gereği taraflar dilekçeler aşamasında sunulan dilekçeleri ile iddia ve savunmalarını genişletip değiştirebilirler, yargılamaya başlandıktan sonra ise ancak karşı tarafın açık rızası veya ıslah ile bu mümkündür. Eldeki olaya geldiğimizde davacı vekili, davalının duruşmadaki beyanlarının ardından sunduğu 27.11.2020 tarihli dilekçesi ile davalının beyanlarına muvafakat edilmediği bildirilmiş, davalı tarafından ise savunmalarını ıslah ettiğini bildirir yeni bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Mahkememizce yukarıda yapılan açıklamalar, taraf beyan ve savunmaları ile …. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 08.10.2018 tarih … E-… K sayılı karar sayılı ilam göz önüne alınarak davanın kabulüne davalı tarafından asıl alacağa yönelik olarak yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması , borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur (Y3HD’nin 09/10/2019 tarih 2019/4054E-2019/7659K sayılı ilamı). Davacının talebi takip ve dava tarihi itibariyle ihtilaf konusu olana kaçak kullanım faturası nedeni ile tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu, alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş, uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ İLE; davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin… takip sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden İPTALİNE, TAKİNİN ASIL ALACAK ve ASIL ALACAĞA TAKİP TARİHİNDEN İTİBAREN İŞLEYECAK AVANS FAİZİ ( yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere) YÖNÜNDEN DEVAMINA
2-)İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE
3-)Alınması gereken 15.726,68 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin ödenen 2.767,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 12.959,14 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin ödenen 2.767,54 TL harcın davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
4-)Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ile 164,00 TL posta ve tebligat gideri yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 24.565,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
5-)Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde iadesine
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır