Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/804 E. 2019/1004 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/804 Esas
KARAR NO : 2019/1004

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2014
KARAR TARİHİ : 11/12/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sigortalı olan emtiaların 13/06/2009 tarihinde taşınmak üzere taşıyıcı davalı şirkete ait ve… idaresindeki … plakalı araca yüklendiğini, söz konusu aracın saat 11:00 sularında yolun sağında 1 metre derinliğindeki kanala sağ tekerleğinin düşmesi ile sağ yanına doğru kayalık tepeye yattığını ve taşınan emtianın hasar gördüğünü, araç sürücüsü …’in KTK 56/1-a maddesini ihlal ile kazaya sebebiyet verdiğini, meydana gelen kazadan dolayı hasar dolayısı ile zarar görene 17/12/2009 tarihinde 4.890,00-TL. hasar tazminatı ödendiğini, TTK 1472. maddesi gereğince halefiyet yetkisini haiz sigorta bedelini ödeyen müvekkilinin poliçe kapsamında ödemiş olduğu 4.890,00-TL.’nin tahsili için Beyoğlu … İcra Müdürlüğü’nün (sonradan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün) … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, başlatılan takibe davalının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davacı yararına %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevabında; davacı tarafın yetkisiz icra müdürlüğünde takip yaptığını, davanın da yetkisiz icra dairesinde açıldığını, müvekkilinin kusuru olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; emtia nakliyat sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın zarar sorumlusundan rücuen tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 29/01/2015 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararla yetkisiz icra dairesinde yapılmış takip olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce 02/05/2017 tarih, 2017/1448 Esas ve 2017/2569 Karar sayılı kararda özetle;
“…1- Dava, emtia nakliyat sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın zarar sorumlusundan rücuen tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir.
Mahkemece, davalı borçlunun ödeme emrine hem esas ve hem de yetki yönünden itiraz ettiği gibi mahkemenin de yetkili olmadığını ileri sürdüğü gerekçesiyle takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Ancak, itirazın iptali davasının görülebilmesinin öncelikli koşulu, başlatılan icra takibinde borçluya ödeme emrinin tebliği ve borçlunun süresinde ve usulüne uygun biçimde ödeme emrine itirazda bulunmasıdır. Bu husus bir dava şartı niteliğindedir. Diğer bir yandan da, borçlu tarafından icra dairesinin yetkisi ile birlikte açılan davada mahkemenin de yetkisine itiraz edilmesi halinde, mahkemece, HMK’nın 117/2. maddesi gereğince, dava şartı niteliğinde bulunan icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususu öncelikle incelenmelidir. İncelenen takip dosyasında, borçlu şirket vekilinin 16.1.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, ödeme emrine “ıttıla” ettiklerinden bahisle borcun esasına ve zamanaşımına ilişkin itirazda bulunduğu, 10.9.2014 tarihli itiraz dilekçesinde ise, ödeme emrinin ikinci kez kendilerine “tebliğ edildiğinden” söz ederek, hem borcun esasına ve hem de icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunduğu gözlenmiştir. Takip dosyasında davalı borçlu şirkete üç ayrı tarihte ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, ilk iki tebliğ işleminin gerçekleştirilemeyerek tebligatın bilatebliğ iade edildiği, en son 25.6.2014 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca çıkarılan tebligata ilişkin tebliğ evrakının ise dosyada mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı borçlu şirket vekilinin 10.9.2014 tarihli dilekçe ile takip dairesinin yetkisine vaki itirazının süresinde olup olmadığı belirlenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, davadışı sigortalı ile davalı şirket arasındaki sözleşme ilişkisi ihtilafsız olmakla, yasal halefiyete dayalı olarak sigortacı tarafından girişilen icra takibi ve dava süreçleri bakımından söz konusu sözleşme hükümleri uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, davanın haksız fiilden kaynaklandığı kabul edilmek suretiyle sonuca gidilmiş olması da doğru değildir.
Şu halde, yukarda açıklanan hususlar gözden kaçırılmak suretiyle yetersiz ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak icra dairesinin yetkisiz olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” denilmek suretiyle mahkememizce verilen karar bozulmuştur.
Mahkememizce 14/03/2019 tarihli duruşmada; usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2017 tarihli, 2017/1448 Esas ve 2017/2569 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği üzere, mahkememizce İstanbul … İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı icra takip dosyası yeniden istenilmiş, ayrıca İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nden icra takip dosyasında Kafkas Mobilya adına gönderilen İzmit adresli tebligatın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilip edilmediğine dair ilgili posta dağıtım merkezi müdürlüğü ile yapılan yazışma asıllarının gönderilmesi istenmiştir. Dosyada yapılan yazışmalar sonrasında,… Posta Dağıtım Merkezi Müdürlüğü’nün 20.12.2018 tarihli tebligat akıbetine dair yazısının İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından “aslı gibidir” şeklinde tasdik edilen örneği dosyaya kazandırılaran incelenmiş, ilgili yazıda mahkememizce akıbeti sorulan tebligatın davalı …Mobilya’ya TK.m:35’e göre 05.09.2014 tarihinde yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekili, 18/07/2019 tarihinde mahkememize sunduğu beyan dilekçesinde; davaya konu icra takibinin 16/06/2010 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ile başlatıldığını, o dönemde müvekkili şirketin adresinin de … ilçe sınırlarında olduğunu, borçluya ilk tebligatın 13/01/2014 tarihinde yapıldığını, borçlu tarafından vekili aracılığı ile sunulan borca itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmayarak yetkisiz icra dairesinin yetkisini kabul ettiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında 10/09/2014 tarihli dilekçe ile takip dairesinin yetkisine vaki itirazının süresinde olup olmadığı belirlenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır denildiğini, tebligat akibetine ilişkin cevabın dosyada mübrez olduğunu, ikinci tebligatın 05/09/2014 tarihinde yapıldığının görüldüğünü, ikinci itiraz dilekçesinin de süresinde olduğunu, huzurdaki davanın ilk tebligat ve ilk itiraz dilekçesi kapsamında ikame edilmiş olduğunu, davalı vekilinın yargılama sırasında görev ve yetki itirazında bulunduğunu, mahkemece ilk itiraz dilekçesi kapsamında icra dairesinin yetkisi sorgulanmadan mahkemenin yetkisizliğine karar vermesi gerektiğini belirtmiştir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E., 2002/208 K.; 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Dosyaya gelen yazı ve belgeler ile icra dosyası kapsamındaki …A.Ş.’nin 20/12/2018 tarihli yazı cevabından; davalı borçluya ödeme emrinin 05/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı tarafça itirazın 12/09/2014 havale tarihli dilekçe ile 7 günlük yasal süresi içinde yapıldığı, dolayısıyla itirazın da süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı borçlu vekili Av. …, borca ve yetkiye itirazlarını havi 12/09/2014 havale tarihli dilekçesinde; yetkili icra müdürlüğünün Kocaeli İcra Müdürlüğü olduğunu belirterek dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep etmiştir. Yani davalı borçlu, İstanbul İcra Daireleri’nin yetkisine itiraz ederek, yetkili icra dairesinin Kocaeli İcra Daireleri olduğunu borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde ve yasal süresi içerisinde ileri sürmüştür.
İcra dosyasında mevcut takip talebine göre her iki takip borçlusunun da takip tarihindeki yerleşim yeri …’dir. İİK’nun 50. maddesinin yollamasıyla HMK.’daki yetki kuralları ve 6. maddedeki genel yetki kuralına ilişkin düzenleme gereğince; alacaklı tarafça davalı borçlular hakkında başlatılan takipte Kocaeli İcra Daireleri yetkilidir. Ayrıca Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; dava dışı sıgortalı ile davalı şirket arasındaki sözleşme ilişkisi (ki bu ilişki emtia taşınmasına yönelik taşıma ilişkisidir) dikkate alındığında TTK.’nın 890/1 maddesine göre malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemesi de yetkili olduğundan; somut olayda ise sigortalı emtialar Gebze’deki depodan İzmir – Kemalpaşa’daki depoya taşınmakta olduğundan yasal halefiyete dayalı olarak sigortacı davacı tarafından başlatılan takipte TTK.’nun 890/1. maddesine göre Gebze veya Kemalpaşa icra daireleri de yetkilidir. Yetkili icra daireleri yukarıda belirtilenler (…) olduğu halde davacı … şirketi tarafından dava konusu icra takibi yetkisiz İstanbul İcra Dairelerinde başlatılmıştır. Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere; davalı takip borçlusu tarafından hakkında başlatılan takipte yasal süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmuş ve yetkili icra dairesini gösterilmiştir. Davalı borçlunun yetki itirazı süresinde, geçerli ve yukarıda açıklanan nedenlerle yerindedir.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun biçimde yapılmış geçerli bir icra takibinin varlığı dava şartıdır. Takip borçlusu tarafından borca itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikle icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı karara bağlanıp icra müdürülüğünün yetkili olmadığının kabulü halinde ise ortada usulünce başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere; davacı … şirketin tarafından takip yetkili icra dairesinde başlatılmadığından, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılması dava şartı olduğundan ve davacı tarafça yetkili icra dairesinde takip yapılmamış olması sebebiyle HMK’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca özel dava şartı yokluğundan huzurdaki itirazın iptali davasının usulden reddine ilişkin olanak aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-İlamsız icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle davalı borçlu hakkında usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takip bulunmadığından ve bu husus İİK’nın 67. maddesi kapsamında açılacak itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan, belirtilen nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının, 90,30-TL peşin yatırılan harçtan mahsubu ile geriye kalan 45,90-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, karşı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı