Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/772 E. 2021/476 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/772 Esas
KARAR NO:2021/476

DAVA:Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması)
DAVA TARİHİ:23/08/2017
KARŞI DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARŞI DAVA TARİHİ: 23/08/2017
KARAR TARİHİ: 17/06/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve karşı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları olduğunu ve müvekkilinin aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu 21/11/2016 tarih ve … nolu genel kurulda şirketin tasfiye edilmesi yönünde karar alındığını ancak, tasfiye işlemlerinin sona ermesinden sonra davalıların tasfiyenin sona ermesini engellediklerini, ortaklar arasında derin anlaşmazlıklar çıktığını ve güven ilişkisinin sona erdiğini, ortaklığın devamının çekilmez hale geldiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle Tasfiye Halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiyesinin kapatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 21/11/2016 tarih ve … karar nolu Şirketin Fesih ve Tasfiye Haline girmesine ilişkin belge üzerinde müvekkilleri adına atılı imzaların müvekkillerine ait olmadığını, müvekkillerinin ortağı olduğu dava dışı şirketin tasfiyeye girmediğini, sahte imzalarla süreç başlatıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş; karşı dava yönünden ise; davacının, şirketi bilerek ve isteyerek zarara uğrattığını, davacı tarafça şirketten satışı yapılan ürünlerin adet ve fiyat olarak düşük gösterildiğini, şirket kasasına girmesi gereken paraları davacının kendi zimmetine geçirdiğini, davacının görevini kötüye kullandığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 20.000 TL’nin davacıdan alınarak şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davalı vekili karşı davanın reddini savunmuştur.
Asıl dava yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Dava; dava dışı Tasfiye Halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiyesinin kapatılması istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı taraf, şirket ortakları tarafından alınan genel kurul kararıyla dava dışı şirketin tasfiye sürecine girdiğini ancak, tasfiye sonrası kapatmanın davalılarca engellendiğini iddia etmiş; davalılar ise, şirket Fesih ve Tasfiye Haline girmesine ilişkin kararda isimleri altına atılı imzaların kendilerine ait olmadığını savunmuştur.
Davalılar vekili dava dışı Tasfiye Halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiye haline girmesine ilişkin alınan 21/11/2016 tarih ve … nolu genel kurul kararındaki atılı imzanın müvekkillerine ait olmadığını ileri sürmüştür. Bu bağlamda ortaklar kurulu kararının tarihi itibariyle davalıların mukayese belge asılları toplanmış, ortaklar kurulu kararı asılı getirilmiş, ortaklar kurulu kararındaki imzanın davalıların eli ürünü olup olmadığı yönünde grafolojik bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek dosya konusunda uzman bilirkişi…’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 07/08/2020 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan grafolog bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu, …. Noterliği tarafından düzenlenmiş, 21/11/2016 karar tarihli, … yevmiye nolu, … karar sayılı “Şirketin Fesih ve Tasfiye Haline Girmesi” konulu karar fotokopisinde davalılar … ve … adına atılmış imzalar ile davalılara ait mukayese imzalar arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, doğrultu ve seyir bakımından farklılıklar saptandığı, söz konusu imzaların davalılar … ve …’nun eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Alınan grafoloji bilirkişi raporu, gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve asıl davada hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile alınan ve benimsenen grafoloji bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacının ve davalıların dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı oldukları, aynı zamanda davacının şirket müdürü olduğu; her ne kadar dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin …. Noterliği tarafından düzenlenmiş, 21/11/2016 karar tarihli, … yevmiye nolu, … karar sayılı “Şirketin Fesih ve Tasfiye Haline Girmesi” konulu ortaklar kurulu kararı ile tasfiye süreci başlatılmış ise de; alınan ve benimsenen grafoloji bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, yapılan imza incelemesi neticesinde anılan ortaklar kurulu kararındaki davalılara atfen atılı imzanın kendilerine ait olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla şirket ortakları tarafından alınmış geçerli bir tasfiye kararı bulunmadığı anlaşıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Karşı dava; dava dışı şirketin müdürü olan karşı davalının, görev döneminde yapmış olduğu iddia edilen hukuka aykırı eylem ve işlemler nedeniyle uğranılan zararın karşı davalıdan alınarak dava dışı şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu; zarar verene yüklenebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararların giderilmesidir.
TTK’nun 644.maddesinin yollamasıyla aynı yasanın 553. maddesi; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirket hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hali hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükmünü içermektedir.
Yine aynı yasanın TTK’nın 369.maddesine göre; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin (veya yöneticilerinin) TTK’na istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmiş olması ve bunların iddiayı ileri süren tarafça kanıtlanması gerekir.
Karşı davada taraflarca bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi kurul raporu alınmasına karar verilerek, dava dışı şirketin tüm kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler SMMM … ve nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 26/03/2021 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporlarında özetle; dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicilden terkin edildiği, karşı davalı şirket müdürünün sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle ek tasfiye yoluyla şirketin ticaret siciline yeniden tescilinin gerektiği, bu aşamada zarar tespitinin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, rapora yönelik itirazlar yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşı davada ileri sürdükleri iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporları ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda açıklandığı üzere, tarafların ortağı oldukları dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sicilden terkin edildiği, karşı davacı tarafça iddia edilen zararın tespiti için şirketin ek tasfiyesinin gerektiği; diğer yandan şirket şirket zararının tek başına yöneticinin sorumluluğunu doğurmayacağı, bunun yanında yöneticinin kanun ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışlarıyla şirketin zarara uğratılmasının gerektiği; oysa somut olayda davacının hangi kusurlu eylem ve işlemlerle şirkete zarar verdiğinin kanıt yükü kendisinde olan karşı davacı tarafça kanıtlanamadığı, zarar dışındaki diğer sorumluluk unsurlarının soyut nitelikteki iddialar olduğu ve ispata muhtaç olduğu anlaşılmakla karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl ve Karşı Davanın Ayrı Ayrı REDDİNE,
2-Asıl davada alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın düşümü ile bakiye 27,90 TL’nin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Karşı davada alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55-TL harçtan düşümü ile bakiye 282,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacılara iadesine,
4-Asıl davada davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5-Karşı davada karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin karşı davacılardan alınıp karşı davalıya verilmesine,
6-Asıl ve karşı davada taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 17/06/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı