Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/752 E. 2020/273 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/752 Esas
KARAR NO: 2020/273

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/08/2017
KARAR TARİHİ:25/06/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin %25 oranında paya sahip hissedarı olduğu dava dışı … A.Ş.’nin maliki olduğu … İlçesi … Köyünde bulunan .., …, …, …, …, …, …/… Parsel sayılı taşınmazların, aynı şirkette Yönetim Kurulu Üyesi sıfatına sahip müşterek imza ile temsile yetkili davalılar tarafından gerçek değerlerinin altında satıldığını, davalıların satış bedellerini zimmetlerine geçirdiklerini, şirkete ödenen bedel ile rayiç bedel arasındaki fark kadar zarar oluştuğunu, sözkonusu zarardan TTK 553.md gereğince davalıların sorumlu olduklarını, yönetim kurulu üyeleri davalıların, TTK ve şirket esas sözleşmesinden kaynaklanan şirket menfaatlerini koruma, sadakat ve özen borcuna aykırı davrandıklarını, davalıların şirket malvarlığının azalmasına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 2.000.000 TL zarar miktarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı … A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; 18/04/2019 tarihli ıslah dilekçeyle talebini 29.296.405,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ortağı oldukları ve aynı zamanda aile şirketi olan dava dışı … A.Ş.’nin toplam 312 adet taşınmazı olduğunu, taşınmazların tamamının satışının söz konusu olmadığını, taşınmazların piyasa değerinde satıldığını, davacıların şirkette yapılan her işleme dava açarak şirketi işlemez hale getirmek istediklerini, Ekim 2016 yılında şirketin nakde ihtiyacı olduğu değerlendirilerek, ihtilaf konusu taşınmazların satışının yapılması ihtiyacı hasıl olduğunu, bu hususta Yönetim Kurulu Kararı alındığını, şirketin anılan dönemde herhangi bir gelirinin olmadığını, işletme giderlerinin ödenmesi gerektiğini, taşınmaz satışından elde edilen gelir ile şirketin borçlarının ödendiğini, müvekkillerinin de şirketin ortağı olduğunu, şirketin zarar etmesinin aynı zamanda kendilerinin de zarar etmesi olduğunu, şirketi zarara sokma isteminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkillerinin satıştan dolayı sorumlu olabilecekleri herhangi bir kusur bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan söz edilebilmek için zararın ve miktarının ispatlanması gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava; davacıların ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’nin, yönetim kurulu üyeleri olan davalılar tarafından, şirkete karşı verilen zararın tazmini için TTK’nın 553.maddesi gereğince açılan sorumluluk davasıdır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu; zarar verene yüklenebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararların giderilmesidir.
6102 sayılı TTK’nun 553. maddesi; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirket hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hali hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükmünü içermektedir.
Yine aynı yasanın TTK’nın 369.maddesine göre; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin (veya yöneticilerinin) TTK’na istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmiş olması ve bunların iddiayı ileri süren tarafça kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; taraflarca bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden dava konusu taşınmazların temlik tarihlerindeki rayiç değerlerinin tespiti ve dava dışı şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığının tespiti için mahallinde keşfen inceleme yapılarak bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş, dava dışı şirketin tüm kayıtları, satışa konu taşınmazların, tapu kayıtları ve getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …, Harita ve Kadastro Mühendisi …, İnşaat Mühendisi… ve Ziraat Yüksek Mühendisi …’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 17/08/2018 tarihli bilirkişi raporunun ve davalı taraf vekillinin itirazı değerlendirilmek üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 01/11/2018 tarihli bilirkişi kurul ek raporunun dosya arasında olduğu görülmüş; yine Finans Uzmanı Prof. Dr. … ve SMMM …’den alınan 04/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan 17/08/2018 ve 01/11/2018 tarihli bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarında özetle; dava dışı … A.Ş.’ne ait … İlçesi, … Köyü’nde bulunan taşınmazların 03/11/2016 satış tarihi itibariyle rayiç değerlerinin; … Parsel sayılı taşınmaz için 8.502.600 TL, 531 Parsel sayılı taşınmaz için 2.331.000 TL, 557 Parsel sayılı taşınmaz için 8.214.000 TL, 563 Parsel sayılı taşınmaz için 9.990.000 TL, 365 Parsel sayılı taşınmaz için 9.590.400 TL, 498 Parsel sayılı taşınmaz için 1.998.000 TL, 451 Parsel sayılı taşınmaz için 7.754.389 TL olmak üzere toplam 48.380.389 TL olarak hesaplandığı, … Tapu Müdürlüğü’nden gelen resmi senetlere göre dava konusu taşınmazların satış bedellerinin toplam 19.083.984 TL olduğu, aradaki farkın 29.296.405 TL olduğu bildirilmiş; Finans uzmanı ile SMMM bilirkişiden en son alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava dışı şirkete ait taşınmazların rayiç değerlerinden düşük bedelle satılmasından dolayı oluşan zarardan davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu, bu kapsamda sorumluluk koşullarının oluştuğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporları ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacıların hissedarı olduğu dava dışı … A.Ş.’ne ait dava konusu taşınmazların, müşterek imza ile temsile yetkili Yönetim Kurulu Üyeleri davalılar tarafından dava dışı şirketlere satışının yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmazların rayiç değerlerinden düşük bedellere satılıp satılmadığı, bu nedenle şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığı ve bu nedenle davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Bu kapsamda benimsenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak değerlendirildiği üzere, dava dışı şirkete ait dava konusu taşınmazların Yönetim Kurulu Üyeleri davalılar tarafından rayiç değerden düşük bedellere satılması nedeniyle şirketin zarara uğratıldığı, bu haliyle davalı yöneticiler tarafından yapılan işlemlerin TTK’nın 369.maddesinde öngörülen yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, sözkonusu eylemle dava dışı şirketin zarara uğratıldığı ve bu nedenle TTK’nun 553.maddesi gereğince davalı yöneticilerin sorumluluğunun bulunduğu; davacıların da ortağı olduğu şirketi zarara uğratan yöneticilere karşı dava açmaya hakları ve dolaylı zararın dava dışı şirket yararına tazmininde hukuki yararları bulunduğu toplanıp değerlendirilen delillerden anlaşıldığından, benimsenen bilirkişi kurulu raporlarıyla tespit edilen, dava konusu taşınmazların satış tarihlerindeki rayiç değerlerinden satış bedellerinin düşümü sonrası hesaplanan toplam 29.296.405 TL tazminatın davalılardan tahsili ile dava dışı şirkete ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça dava açıldıktan sonra yargılama aşamasında, dava dışı şirketin 23/07/2019 tarihinde yapılan 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait genel kurul toplantısında, davalılara isnat edilen eylem ve işlemlerle ilgili olarak genel kurulca ibra kararı alındığı ve davalıların sorumluluklarının ortadan kalktığı ileri sürülmüş ise de;
Bilindiği üzere ibranın borçtan kurtarıcı bir sonuç doğurabilmesi, genel kurulda ibraya konu işlemlerin açıkça ortaya konulması, bilinmesi ve tartışılmasına bağlıdır. Diğer bir anlatımla, ilgililerin sorumluluğunu doğuracak işlemler hakkında genel kurulun bilgilendirilmesi ve yapılan doğru bilgilendirme sonucu ibra kararının alınmış olması gerekir. İbraya ilişkin karar, genel kurulun bilgisi dışında kalan hususlarda veya genel kurula yanlış olarak sunulmuş gerçeği yansıtmayan belge ve bilgilere dayalı olarak verilmiş ise, şeklen geçerli bir ibra kararı mevcut olsa da söz konusu karar ilgililer yönünden geçerli bir ibraya bağlanan hukuki sonuçları doğurmayacağından, ilgilileri sorumluluktan kurtarıcı bir etki yaratmayacaktır.
Somut olayda; taşınmazların rayiç değerlerinden düşük bedellerle satılmasına ilişkin davalılara yüklenen eylem ve işlemler, ibra kararının alındığı 23/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında somut olarak tartışılmadan alınmış soyut nitelikte ibra kararlarıdır. Dolayısı ile alınan ibra kararı davalıları sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, ibra kararına olumsuz yönde oy veren davacı ortakların da dava açma haklarını ortadan kaldırmaz.
Yine davalı tarafça, eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı ve bu nedenle de davacının talep arttırımının zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de; davada istenen tazminat miktarının dava tarihinde davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin olanaklı olmadığı, HMK’nın 107.md kapsamında belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve daha sonra da talep arttırımında bulunduğu; sözkonusu talep arttırımı ıslah olarak değerlendirilemeyeceğinden zamanaşımının da somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varıldığından, bu yöndeki davalı tarafın itirazlarına değer verilmemiş ve yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-Toplam 29.296.405,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı … A.Ş’ye ödenmesine,
2-Alınması gerekli 2.001.237,42-TL karar ve ilam harcından 500.309,36-TL peşin ve tamamlama harcının mahsubu ile geriye kalan 1.500.928,06-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 381.589,05-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 500.309,36 TL peşin ve tamamlama harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 8.800,00 TL bilirkişi ücreti ve 391,10 TL tebligat giderlerinin toplamı 509.790,26 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
25/06/2020

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.