Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/75 E. 2018/692 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/75 Esas
KARAR NO : 2018/692
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/02/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2016 tarih, … Esas …Karar sayılı kararı yetkisizlikle mahkememize tevZi edilmiş olmakla mahkememizin yukarıda esasına kaydı yapılan dosyanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, davalı şirket ile akdettiği elektrik abonelik sözleşmesi uyarınca davalı şirketten ”Güngören İşletmesinden …abone no ve … dosya no ve 420 sıra nolu” abone olarak, elektrik satın aldığını, davalı şirket tarafından düzenlenen 30/05/2012 tarih, … seri ve sıra nolu elektrik faturasını ve 28/08/2011 tarih,… seri ve sıra nolu faturasını abonelik ilişkisinin kanıtını ekte sunduğu, fazlaya ilişkin haklarımız yine saklı kalmak kaydıyla 2005 – 2013 tarihleri fatura dönemlerine ait elektrik fatura örneklerinin dava dilekçemiz ekinde sunduklarını, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 2.000,00-TL kayıp kaçak bedelleri, perakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; öncelikle davanın zamanaşımı , husumet , görev , hak düşürücü süreye yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davaya bakmakla görevli mahkeme danıştay olduğunun bu yönüyle davanın reddi de gerektiği, yanı sıra davalı şirketin adresinin İstanbul Adliyesi yargı çevresi olduğundan yetkili mahkemenin İstanbul Adliyeleri olduğuna dair yetki itirazı da ileri sürülmüş, davanın esası bakımından ise müvekkil elektrik piyasasının bir gereği olarak Türkiye genelinde dağıtım şirketlerinin uygulayacağı Ulusal elektrik tarifelerinin EPDK tarafından belirlendiği, EPDK tarafından belirlenerek uygulanan tarifelerin şirketimizin de dahil olduğu lisans sahibi şirketler tarafından uygulanmasının yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştirmeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli tahsil etmeme gibi davranış da bulunmayacağı, bu nedenlerle müvekkil şirketin tarifeyi uygulayıp uygulamama konusunda insiyatifinin mevcut olmadığı dikkate alındığında açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama masrafların ve vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; Yargıtay ilamı, abonelik sözleşmesi, bilirkişi incelemesi, tarafların defter ve kayıtları, faturalar ve her türlü yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; müvekkili şirkete ait kayıtlar, abonelik dosyası, emsal kararlar, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dava, haksız olarak alındığı iddia iddia edilen kayıp- kaçak bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedeli adı altında haksız alındığı iddia edilen bedellerin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasında elektrik satım sözleşmesi mevcuttur. Bu konuda ihtilaf mevcut değildir.
Uyuşmazlık davaya konu dönemde faturalara ”kayıp -kaçak bedeli adı altında yansıtılan bedellerin abonelik sözleşmesine ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, söz konusu bedellerin davacıya iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4/1 maddesine göre; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.” Anılan yasanın 4/2 maddesine göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”…bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun gecici 9. Maddesinde “Ulusal Tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarifede EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 29999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. 14/03/2013 tarihinde kabul edilen ve 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6446 nolu Elektrik Piyasası Kanunun, Kanun 17. Maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde “ilgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür. ” hükmü yer almaktadır. Kanunun 17. Maddesine yer alan bu hükümler gereğince Enerji piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan tarife tabloları meri mevzuatın bir parçası(ikincil mevzuat) olarak kabul edilmelidir. Nitekim buna paralel olarak dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile Elektrik Piyasası Kanununda değişiklik yapılmış olup yapılan değişiklik ile EPDK tarafından tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin tarifeye uygun olup olmadığının denetlemekle sınırlandırılmıştır. Başka bir anlatımla mahkemelerce EPDK tarafından belirlenen tarifelerde yer alan kalemlerin hukuka uygun olup olmadığı ve tüketicilerden tahsil edilip edilmeyeceği mahkeme denetiminden çıkarılmış, bunun yerine mahkemelerce sadece tahsil edilen tutarın tarifeye uygun olup olmadığının denetimini yapma yetkisi tanınmıştır. 04/06/2016 tarihinde (davadan sonra) yürürlüğe giren yasanın yürüyen davalara etkisi yine Enerji Piyasası Kanunun Geçici 20. Madde eklenmek suretiyle çözüme kavuşturulmuş olup anılan hükümde; kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş sayaç okuma, PSH, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü dava ve başvuru hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Böylelikle davadan sonra yasal düzenlemenin eldeki davalara da uygulanacağı benimsenmiştir.
İş bu davada talep davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin, hukuka aykırı olduğu iddiası ile iadesi istemine ilişkindir. 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun eklenen Geçici 20. Madde uyarınca devam eden davalara da uygulanması gereken aynı yasanın 17/10 madde hükmü gereği açılan davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuşur.
Yargılama giderleri yönünden mahkememiz dosyası konusuna örnek Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin, Esas No: 2016/20106, Karar No: 2017/9319 sayılı ilamında özetle; ” Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişiyle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ( HMK M. 326/I) Bu cümleden, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir. ( HMK md. 323/1-ğ)
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. ( YGHK’nun 18.11.2009 günlü ve 1009/18-421 E. 2009/526 K sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir. )
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtiha durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişiyle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyla davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Bu nedenle de haklılık durumuna göre davalı masraflardan ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmalıdır. Buna göre de alınan bilirkişi raporuna göre davacının yasa değişikliği olmasaydı açtığı davada belirsiz alacak davası olarak 2.000,00 TL talepte bulunmuş ise de 1.198,00 TL yönünden haklı olduğu dava konusuz kalmasaydı davalıdan, ancak bu miktar ve bu miktar üzerinden yargılama gideri ile vekalet ücreti talep edilebileceği, bu kısmı aşan 801,29 TL yönünden ise reddedileceğinden red kısmı yönünden de davalı lehine vekalet ücreti ve reddedilen kısım yönünden de belirlenen yargılama giderinden davacı sorumlu olacağından bu nedenle bu hususlar dikkate alınarak, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bu değerlendirme ışığında yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada, elektrik bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişi sunmuş olduğu raporunda; talep edilen kalemlere ilişkin hesaplamaların yapıldığı, toplamda 1.198,71 TL davacının davalıdan alacak talep edebilceği, ancak 6719 sayılı yasa değişikliği dikkate alındığında bu yasa hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiş, davacı vekilinin mahkememize UYAP sisteminden göndermiş olduğu 21/06/2018 tarihli dilekçesi ile, davanın konusuz kaldığını bu nedenle de karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesini talep edilmiş ve bunun üzerine taleple bağlılık kuralı gereğince davacının talebine istinaden 21/06/2018 tarihli celsede davanın konusuz kaldığından esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Talep uyarınca davanın konusuz kalmış olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 34,16 TL harçtan mahsubu ile 1,74 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 34,16 peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 1.319,8 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.385,76 TL yargılama giderinden 830,58 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafça yapılan 4,10 TL vekalet harcı, 6,50 TL vekalet pulu olmak üzere toplam 10,60 TL yargılama giderinden 4,40 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 6 ve 13 maddesi uyarınca 1.198,71 TL vekalet ücretinin bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 801,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunde verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip
¸e-imzalı
Hakim
¸e-imzalı