Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/746 E. 2022/369 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/746 Esas
KARAR NO:2022/369

DAVA:Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/08/2017
KARAR TARİHİ:12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine aleyhine yapıları icra takibinden 14/08/2017 tarlhinde şifaen bilgi sahibi olduklarını, söz konusu icra takiben konu… A.Ş … Şubesi’ nin … çek numaralı, 30/07/2017 keşide tarihli, 54.000,00-TL bedaelli çekle ilgili süresi içerisinde iş bu davayı tedbir talepli talepli olarak mahkemeye ikame ettiklerini, iş bu icra dosyası ihtiyati haciz olarak açılmış olup, icra dosyasına konu çek bedell 52.590,00-TL olarak itirazı kayıtla icra dasyasına yatırıldığını, icra müdürlüğünce yapılacak hesaplama neticesinde alacağın geriye kalan ferileri de tedbir kararıyla eş zamanlı olarak yatırılacağından, söz konusu bedelin alacaklıya ödenmemesi için ivedilikla icra dosyası ile ilgili tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket aleyhine açılan icra takiben konu çekteki müvekkili şirket kaşesi üzerindeki imza/ciro müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, iş bu çekin müvekkili şirket ticari defter ve kayıtlarında teslim alınıp keşide edildiğine dair herhangi bir ibare de mevcut olmadığını, müvekkili şirkete ait imza örneklerinin ilgili kurumlardan celbini talep ettiklerini, söz konusu imza örnekleri geldiğinde irca takibine konu çekteki imza ile karşılaştırılarak bilirkişi incelemesi sonucunda da imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının çok net olarak anlaşılacağını, dava konusu çek üzerindeki cironun müvekkili şirkete ait olmaması ve işbu çekin müvekkili şirket ticari kayıtlarında bulunmaması, çek üzerindeki ciro silsilesi etkileyeceğinden kanun koyucu tarafından mutlak def-i türlerinden sayıldığını, açıklanan tüm bu nedenlerle ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla takibe dayanak çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmaması, söz konusu çeke dair herhangi bir ticari alışverişin olmaması, müvekkili şirket adına kesilen ve müvekkili şirketin kestiği tahsilat veya reddiyat makbuzunun söz konusu çeke dair bulunmaması sebebi ve sair nedenler cihetiyle davalarının kabulü ile… A.Ş.,… Şubesi’nin,… çek humaralı,30/07/2017 Keşide tarihli, 54.000,00-TL bedelli çek ile ilgili müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti, dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu çekle ilgili davalı tarafça başlatiları ….İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takibinin öncelikle temlnatsız, olmaz ise uygun bulunacak teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına, icra dosyasına yatırılan çek bedelinin davalıya ödenmemesine, haksız olan asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata, alacağın %10 ‘ u oranında para cezasına hükmedilmesine ve yargılama giderinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını ve reddi gerektiğini, huzurdaki tedbir talepli menfi tespit konulu dava, çekte ciranta sıfatında bulunan davacının imza inkarına dayanmakta olduğunu, iyi niyetli müvekkilinin çek üzerindeki ciranta olan davacının imzasının sahte olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığını, ayrıca çekteki imzanın sahte olup olmadığı hususunda hukuken de bir araştırma yapma mecburiyeti bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin sadece çek alma hususunda faktoring yasasına uygun olarak müşterisinden devraldığı çekteki alacağı tevsik eden fatura ve benzeri belgelerin var olup olmadığını araştırma konusunda sorumluluğu bulunmakta olduğunu, müvekkilinin bu sorumluluğunu da hukuka ve yasalara uygun olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin yasanın üzerine yüklediği tüm sorumlulukları eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davaya konu çeki hukuka uygun olarak faktoring sözleşmesi ile çekin alımına sebep olan fatura ile birlikte devralan iyi niyetli meşru hamil konumundaki üçüncü şahıs olduğunu, davacının müvekkiline karşı iddialarını kesinlikle ileri süremeyeceği aşikar olduğunu, davaya konu çek yasalara uygun olarak faktoring işlemine tabi tutulduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle haksız davanın ve karşı tarafın tüm taleplerinin reddine, lehlerine tazminata hükmedilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce davaya konu olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının UYAP sureti, davacı şirket yetkilisinin alınan imza örnekleri ile kurumlarda bulunan imza asılları, davaya konu çek aslı celp edilip incelenmiştir.
Mahkememiz dosyası ile toplanan tüm deliller toplanmış, dosya bir bütün halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeleri Daire Başkanlığına gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeleri Daire Başkanlığı’ nın 05/07/2021 tarihli raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeleri Daire Başkanlığınca alınan raporun tetkikinde, inceleme konusu çek arka yüzde atılı 3.ciro imzasının, teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere … ‘ ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği kanaatiyle rapor alınmıştır.
Yine mahkememizin 07/12/2021 tarihli celse bir nolu ara karar gereğince, mahkememizce dosya içerisine alınan imza incelemesi raporu ile kesin bir kanaat belirtilmediği, Yüksek yargı kararları gereği kesin kanaat içermeyen rapora göre karar verilemeyeceğinden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişiler olarak konularında uzman Emekli Adli Tıp Kurumu Teknik Grafolog Uzm. …, Adli Bilimler Uzmanı Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı Dr. … ile Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı Uz. Dr. … seçilmiş, adı geçen heyetçe sunulan 18/02/2022 tarihli raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyet raporunun tetkikinde, inceleme konusu ” 54.000,00 TL ” bedelli çek aslı arka yüzünde davacı şirket kaşesi izi üzerine yetkilisine atfen atılmış 3.ciro imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ ün eli ürünü olmadığı kanaatiyle rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ; …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına konu 30/07/2017 keşide tarihli 54.000,00 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı ve para cezası istemine ilişkindir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Somut olayda davacı tarafından , davalının icra takibine konu yaptığı 30.07.2017 keşide tarihli 54.000 TL bedelli çekte şirket adına atılı ciro imzasının sahteliği nedeni ile davalı yana borçlu olunmadığının tespiti talep edilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K sayılı kararında değinildiği üzere; senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu sebepledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir. Somut olayda davacı kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürebilir.
Bu kapsamda mahkememizce dava konusu çekte davacı şirkete atfen atılı ciro imzasının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığının tespiti için imza incelemesi yaptırılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 05.07.2021 tarihli raporu ile “inceleme konusu çek arka yüzde atılı 3.ciro imzasının, teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere … ‘ ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği…” belirtilmiştir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları gereği tam kanaat bildirmeyen rapora göre karar verilmesi mümkün olmadığından mahkememizce 3 kişilik uzman bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 18.02.2022 alındı tarihli rapor ile “… inceleme konusu ” 54.000,00 TL ” bedelli çek aslı arka yüzünde davacı şirket kaşesi izi üzerine yetkilisine atfen atılmış 3.ciro imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ ün eli ürünü olmadığı…” rapor edilmiş, mahkememizce bu rapora yeterli örnek incelenmiş olması ve açıklayıcı olması nedeni ile itibar edilmiştir.
Davacı şirketin imzası şirket yetkilisine ait olmayan çek nedeni ile borçlanması mümkün değildir. Bu nedenle davanın kabulü ile davacının dava konusu çek nedeni ile davalı yana borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İİK 72/5 maddesindeki düzenlenmeye göre ; menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur, icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir.
Görüldüğü üzere; davalı alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davalı alacaklının icra takibini yapmakta haksız ve aynı zamanda kötüniyetli olması gerekir. Tüm dosya kapsamında; icra takibinin haksız olduğu anlaşılmış ancak davalı alacaklının icra takibini yapmakta kötüniyetli olduğuna dair bir kanıt sunulmamıştır. Davalının factoring şirketi olması kötüniyetli sayılması için yeterli değildir. Bu nedenle davacının tazminat istemenin reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacı tarafından para cezası talep edilmiş ise de , kanun da menfi tespit davası yönünden para cezası düzenlemesine yer verilmediğinden talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davacının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu… A.Ş … Şubesi’ ne ait … numaralı 30/07/2017 keşide tarihli 54.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davalı yana BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötü niyet tazminatı ve para cezası istemlerinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 3.999,43-TL karar ve ilam harcından 999,86-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 2.999,57-TL eksik harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 1.035,86-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 2.847,15-TL ile ATK Fatura Bedeli olarak yatırılan 960,00 TL olmak üzere toplam 4.843,01-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesapr olunan 8.411,27-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır