Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/602 E. 2020/715 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/602 Esas
KARAR NO: 2020/715

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:23/06/2017
KARAR TARİHİ:11/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’in 23/06/2009 tarihinde sürücüsü olduğu … plakalı motosikletle, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir TIR’a arkadan çarpmak suretiyle meydana gelen kaza sonucunda hayatını kaybettiğini, kazaya müteveffa …’in önünde aynı şeritte hareket eden TIR’ın aniden yavaşlamak suretiyle …’in arkadan çarpmasına sebebiyet vererek neden olduğunu, müvekkili davacıların, 25/05/2017 tarihinde bu kaza nedeniyle muris …’in ölümünden dolayı uğradıkları zarara ve mağduriyetlerine karşılık olmak üzere davalı …’na başvurarak, kendilerine teminat limiti kadar destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi talebinde bulunduklarını, ancak davalı tarafça tazminat taleplerinin karşılanmadığını belirterek, şimdilik 20.000,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 09/08/2017 tarihinde ön bürodan dosyaya sunduğu beyan dilekçesi ile dava dilekçesindeki 20.000,00-TL.’lik talebini her müvekkili için kalem kalem açıklamıştır. Buna göre; davacıların dava dilekçesindeki 20.000,00-TL. tutarındaki toplam talebinin 8.000,00-TL.’sinin davacı … için, 6.000,00-TL.’sinin davacı … için ve 6.000,00-TL.’lik talebinin ise davacı … için olduğu belirtilmiştir.
Davalı … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen TIR’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacıların murisinde olduğunu, somut olayda kazanın meydana gelmesinde davacıların desteği …’in %100 kusurlu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise kusursuz bulunduğunu, müteveffa … kazanın oluşumunda asli derecede ve tamamen kusurlu olduğu için kazadan doğan zarardan davalı …’nın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, destekten yoksun kalma tazminatının uzman aktüer bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, sonrasında ise hesaplanan tazminattan davacıların murisi müteveffanın gerekli koruyucu önlemleri almaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma isteğine ilişkindir. Taraflar arasındaki ihtilafın; davacıların davalı …’ndan talep edebileceği destek tazminatı miktarı olup olmadığı, tazminatın miktarı, kusur durumu, tazminatın hesaplanma şekli ve faiz oranına ilişkin olduğu görülmüştür.
Davacı taraf delil olarak; trafik kazası tespit tutanağı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası, ölü muayene ve otopsi tutanağı, geçici adli muayene raporu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Projesi … olay formatı, ölüm belgesi, Adli Tıp Kurumu alkol raporu, otopsi tutanağı, otopsi raporu, veraset ilamı, nüfus kütüğü, bilirkişi incelemesi, …’na başvuru dilekçesi, …’nın cevabi yazısı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı … Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, İstanbul … Sarıgöl Muhtarlığı fakirlik kağıdı, tanık beyanı ve sair her türlü delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; …’nın 140808 sayılı hasar dosyası, … Yönetmeliği hükümleri ve ilgili mevzuat hükümleri, bilirkişi incelemesi, yemin ve her türlü kanuni delile dayanmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosyaya sunulan nüfus kayıtları ve mirasçılık belgesi incelenmiş, dava konusu kaza ile ilgili olarak … CBS’ye müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosyanın gönderilmesi istenmiştir. Daha sonra … Adliyelerinin kapanması ve buradaki dosyaların … Adliyelerine devredilmesi üzerine celbi istenen soruşturma dosyasının … CBS’ye gönderildiği, burada … Soruşturma numarasını aldığı tespit edilmiştir. Sonrasında ise bu defa … CBS’ye yeniden müzekkere yazılmış, bahsi geçen müzekkereye … CBS tarafından verilen 25/12/2018 tarihli cevapta; mahkememizce akıbet bilgisi istenen soruşturma dosyası ile ilgili olarak Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK) verildiği bildirilmiş ve ekine de ilgili dosyanın UYAP örneği eklenmiştir. Böylece mahkememizce istenen soruşturma dosyasının UYAP örneği dosyamız içerisine alınmıştır.
… CBS’nin … Soruşturma (Eski … CBS’nin … Soruşturma) sayılı dosyasında verilen 09/11/2009 tarih – … Karar No’lu KYOK kararında özetle; maktül-şüphelinin 23/06/2009 tarihinde kendi yönetimindeki … plakalı motorsikletle seyrettiği sırada müşteki …’un da motorsiklette yolcu olarak bulunduğu, maktül-şüphelinin … ayrımının 100 metre ilerisine geldiğinde önünde aynı istikamette seyreden bir aracın arkasından çarparak kendisinin ölümü ve motorsiklette seyahat eden müşteki …’un yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının meydana geldiği, bu kaza sonucunda motorsiklet sürücüsü maktül-şüphelinin vefat ettiği, motorsiklette yolcu olarak bulunan …’un ise yaralandığı, diğer müşteki …’in maktül-şüphelinin eşi olduğu, olay sebebiyle düzenlenen 01/08/2009 tarihli bilirkişi raporuna göre maktül-şüpheli sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, yine olay sebebiyle Adli Tıp Kurumu – Trafik İhtisas Dairesi’nin bilirkişi heyetince düzenlenen 26/10/2009 tarihli kusur raporunda maktül-şüpheli sürücü …’in asli derecede ve tamamen kusurlu olduğunun belirlendiği, sonuç olarak maktül-şüpheli … olay sebebiyle vefat ettiğinden, TCK.’nun 64. maddesi gereğince KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar verildiği ifade edilmiştir.
Savcılık soruşturma dosyasında alınan ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği 26/10/2009 tarih ve … sayılı kusur raporunda özetle; olayın 23/06/2009 günü saat 21.00 sıralarında müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile arkasında … olduğu halde, … kuzey yolunu takiben … istikametinden … istikametine doğru seyretmekte iken olay mahalline geldiğinde yakın takip ettiği ve önünde seyreden vasıtaya arkadan çarptığı, bu şekilde ölümlü ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, olay mahallinde yolun tek yönlü, asfalt kaplama ve üç şeritli olduğu, mahallin meskun mahal olduğu, olay anında vaktin gece, aydınlatmanın mevcut ve görüşün açık olduğu, çarpmanın tek yönlü yolun orta şeridi içerisinde meydana geldiği, araçlara ait fren izine rastlanılmadığı, çarpma neticesinde motosikletin seyir istikametine göre yolun soluna doğru 14 metre sürüklendiği, motosikletin arkadan çarptığı TIR’ın plakasının ve sürücüsünün tespit edilemediği, tanık …’un verdiği ifadede müteveffa sürücü … idaresindeki motosikletin arkasında yolcu olarak bulunduğunu, olay mahalline geldiklerinde önde seyreden bir kamyona arkadan çarptıklarını beyan ettiği, dosyada mevcut 01/08/2009 tarihli bilirkişi raporunda taraflara atfedilen kusur oranlarının olayın oluşuna uygun düştüğü ve isabetli olduğu, sonuç olarak müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, yolun icap ve koşullarına uygun süratle seyrini sürdürmediği, önünde seyreden vasıtayı güvenli mesafeden takip etmediği, kurallara riayet etmeyerek yakın seyrettiği sırada önündeki araca arkadan çarptığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, bu nedenle asli derecede ve tamamen kusurlu olduğu, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen kamyon (TIR) sürücüsünün ise kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirimiştir.
Davacılar vekilinin adli yardım talebi üzerine mahkememizce davacılardan müteveffanın eşi …’in ekonomik ve sosyal durumunun araştırılması için … İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmıştır. … için yazılan müzekkereye ilgili emniyet müdürlüğü tarafından verilen cevap ekinde yer alan 09/04/2019 tarihli tutanakta özetle; davacının kocasından kalan 1.700,00-TL. emekli maşının bulunduğu, şahsın ailesinin yanında ikamet ettiği ve üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, ayrıca şahsın lise mezunu 34 yaşında olduğu, fiziksel bir engelinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yine bu davacı adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığının tespiti bakımından … Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, verilen cevapta davacı …’e ait herhangi bir taşınmaz bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkememizce 17/09/2019 tarihli duruşmada; davacının dava dilekçesine eklediği belgeler ile ekonomik sosyal durum araştırması sonucunda dosyaya gelen bilgi ve belgelerin adli yardım talebini haklı kılacak nitelikte olmadığı, dosyaya gelen ekonomik ve sosyal durum araştırması tutanağında davacının aylık 1.700,00-TL. emekli maaşı aldığının bildirilmiş olduğu, ayrıca davacının yaşının 34 olması ve çalışmasına engel herhangi bir fiziksel engel veya hastalığının bulunmaması nedenleriyle davacı tarafın adli yardım talebinin HMK.’nun 334. maddesindeki şartlar oluşmadığından itiraz yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir. Ancak davacı vekili itiraz yolunu kullanmayarak ısrarla adli yardım talebini yinelemiş, bu defa mahkememizce 17/07/2020 tarihli ara kararla; davacı tarafın adli yardım talebinin mahkememizce daha önce 17/09/2019 tarihli duruşmada verilen 1 nolu ara karar ile itiraz yolu açık olmak üzere red edildiği, sonrasında 06/07/2020 tarihli duruşmada adli yardım talebinin tekrar etmesi üzerine davacı vekilinin adli yardım talebinin yine itiraz yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği belirtilerek, bu yöndeki talep yeniden incelenmiştir. Sonuç olarak … İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen ve davacının ekonomik ve sosyal durumunu gösteren 09/04/2019 tarihli tutanakta davacı …’in eşinden kalan aylık 1.700,00-TL. emekli maaşının bulunduğunun bildirilmesi, şahsın ailesinin yanında ikamet etmesi, şahsın lise mezunu ve 34 yaşında olması yanıdna fiziksel bir engelinin de bulunmaması karşısında davacı vekilinin yerinde görülmeyen adli yardım talebinin itiraz yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere KYOK ile sonuçlanan Savcılık soruşturması aşamasında … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 26/10/2009 tarihli kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacıların murisi … tamamen yani %100 oranında kusurludur. Plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen TIR sürücüsü ise tamamen kusursuzdur.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, trafik kazası tespit tutanağı, savcılık soruşturma dosyası ve ATK tarafından düzenlenen kusur raporu ile soruşturma dosyasındaki rapora göre somut olayda dava konusu kazanın meydana geliş şekli çok açıktır. Davacıların murisi … kazanın oluşumunda asli derecede ve %100 oranında kusurludur. Yüksek mahkeme uygulamalarına göre hukuk mahkemesi hakimi, kusurun varlığını ve derecesini bağımsızdır. Tüm dosya kapsamı ile savcılık dosyasında toplanan kanıtlar ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 26/10/2009 tarihli kusur raporu birlikte değerlendirildiğinde, … plaka sayılı motosiklet sürücüsünün kusuru dışında kazanın meydana gelmesinde başkaca bir kişi veya unsurun etkisi olmadığı açıktır. Bu nedenle mahkememizce davacıların murisinin %100 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmış, davadaki talebin niteliği dikkate alındığında sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla ve usul ekonomisi yönünden dosyanın yeniden kusur tespiti için ATK’ya gönderilmesine gerek duyulmamıştır.
Bu nedenle davacı vekilinin talebi dikkate alınarak 17/09/2019 tarihli duruşmada dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından hazırlanarak dosyaya sunulan 11/11/2019 tarihli kök bilirkişi raporunda özetle; olayın (kazanın) davacıların desteği olan …’in %100 kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiği, davalı …’nın kaza tarihi itibariyle geçerli 150.000,00-TL. tutarındaki teminat limiti ile sınırlı şekilde sorumluluğu bulunduğu, hak sahibi kişilerin (davacılar yanında mütevefaanın anne ve babasının) nihai ve gerçek maddi zararlarının tablo halinde hesaplandığı, bu hesaplamaya göre tüm hak sahiplerinin talep edebilecekleri toplam destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 445.773,23-TL olabileceği, ancak Hazine Müsteşarlığı’nın sakatlanma ve ölüm için kişi başına belirlediği toplam teminat limitinin kaza tarihi itibariyle sadece 150.000,00-TL. olduğu gözetildiğinde davalı …’nın poliçe limiti dahilinde sadece 150.000,00-TL. tutarındaki tazminattan sorumlu olacağı, dosya kapsamında mevcut belgelere göre davacı tarafça davalı sigorta şirketine 25/05/2017 tarihinde müracaat edilmiş olduğu, KTK’nun 99. maddesine göre davalı …’nın temerrüt tarihinin başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası yani 07/06/2017 tarihi olduğu, sonuç olarak müteveffanın eşi davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 89.156,08-TL., kızı davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 11.713,73-TL., kızı davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının ise 16.376,73-TL. olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporuna karşı davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin itirazları üzerine dosya ek rapor düzenlenmek üzere aynı bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 16/03/2020 tarihli ek raporda ise özetle; davacı vekilinin anne ve baba harici hesaplama yapılması gerektiği yönündeki itirazı üzerine hesaplama yapıldığı, ücret konusundaki itirazının teminat kapsamında sonucu değiştirmeyeceği dikkate alınarak ve dosya kapsamında gelire ilişkin bilgi/belge bulunmadığından ayrıca değerlendirme konusu yapılamadığı, müteveffanın çocuklarının ileride üniversitede okuyacağı yönündeki itirazlarının dosya kapsamında kesinlik arz eden bir durum olmadığı, bu sebepten ötürü yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda 22 yaş ikmalen hesaplama yapıldığı, davalının yaşam tablosu yönünden itirazlarının ise yerinde olmadığı, PMF-1931 sayılı yaşam tablosu kullanılarak hesaplama yapıldığı, davalının diğer itirazlarının hukuki itirazlar olduğu değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu, kaza tarihi itibariyle davacıların teminat kapsamında talep edebilecekleri toplam destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 150.000,00-TL. olduğu, söz konusu tutarın garameten paylaştırılması sonrasında; davacı eş …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 111.850.49-TL., davacı kızı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 15.410,45-TL. olduğu, davacı kızı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının ise 22.739,06-TL. olduğu sonuç ve kanaatiyle görüş bildirilmiştir.
…, 14 Haziran 2007 tarih, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14 üncü maddesiyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri bünyesinde kurulmuştur. …nın amacı; oluşan risklerin meydana getirdiği hasarın tanzim edilmesi durumunda, zorunlu sigorta kapsamına girmesine rağmen sigortalının belirlenememesi, araca ait sigortanın yapılmamış olması veya çalınmış araç ile kaza yapılması gibi durumlarda kişilerin mağduriyetini engellemektir. Buna göre … ile; -Trafik kazalarında sigortalının belirlenememesi, -Oluşan hasar tarihinde araca ait sigorta bulunmaması, -Çalıntı ve gasp edilerek kullanılan araçların meydana getirdiği hasarların karşılanması, -Sigorta şirketleri tarafından ruhsatların iptal edilmesi, -Şirketlerin iflası durumunda zararlara maruz kalan kişilerin hasarlarının tazmin edilmesi gibi hallerde sigortalıların sigorta güvencesinden yoksun kalmaması ve bedeni zararlarının karşılanması amaçlanmaktadır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesinin yollamasıyla anılan kanunun 85. maddesine göre belirlenir. Buna göre; trafik kazasında sigortalının belirlenememesi veya bulunmaması gibi hallerde …, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişilerin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur.
Dava konusu trafik kazası 23/06/2009 tarihinde meydan gelmiştir. Davalı … tarafından cevap dilekçesinde her ne kadar Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan kişilerin geride kalanlarının tazminat talep edemeyecekleri, bu yöndeki taleplerin teminat dışında olduğu, dolayısıyla davacıların destek tazminatı taleplerinin de teminat dışında kaldığı iddia edilmiş ise de; mahkememizce kaza tarihi olan 23/06/2009 itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün olmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Kazanın oluş tarihi (23/06/2009) ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında; kazanın oluşumunda davacıların murisi tamamen (%100) kusurlu olsa dahi, davacıların destekten yoksun kalan 3. kişi konumunda oldukları, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıkları ve bu nedenle de destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmaları gerektiği, davalı …’nın da teminat limiti ile bundan sorumlu olduğu, kaza tarihi itibariyle davacıların dava açmadan önce davalı kuruma başvuruda bulunma şartının mevcut olduğu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesinin dava konusu somut olayda uygulanmasının mümkün bulunmadığı değerlendirilerek dosyada alınan 16/03/2020 tarihli aktüer ek bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 53/3 maddesinde “…ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler…” ifadesi kullanılmak suretiyle ölenin “destek” olması zarureti ortaya konulmuştur. Destek, başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişidir. Destekten yoksun kalma tazminatı ise ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır.
Müterafik (birlikte) kusur ise; zarar gören kişinin, kusurlu bir davranışı ile kendisine karşı işlenen haksız bir fiilden bir zarar doğmasına veya zararın artmasına neden olması halidir. Sürücü desteğin tam kusurlu olması durumunda, onun desteğinden yoksun kalan davacıların bundan etkilemesi düşünülemez. Bu konuda Yargıtay HGK.’nun 15/06/2011 tarih, 2011/17-142 E. ve 2011/411 K., 22/02/2012 tarih, 2011/17-787 E. ve 2012/92 K., 16/01/2013 tarih, 2012/17-1491 E. ve 2013/74 K. sayılı ilamlarında; destek sürücünün %100 (tam) kusuru neticesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetmesine bağlı olarak açılan davada ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların üçüncü kişi konumunda oldukları ve desteğin kusurunun kendilerine yansıtılamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Somut davada, talebin dayanağını oluşturan kaza 23/06/2009 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3. kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden (somut olayda …’ndan) tazminat isteme hakkına sahip oldukları konusunda duraksamamak gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı emsal içtihadı.)Somut davada, talebin dayanağını oluşturan kaza 23/06/2009 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarihi itibarıyla uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3. kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden (somut olayda …’ndan) tazminat isteme hakkına sahip oldukları konusunda duraksamamak gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı emsal içtihadı.)
Destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda açıklanan mahiyetine göre, kazada ölen desteğin tam kusurlu olması halinde, bu sebeple tazminattan indirim yapılamaz. Zira destekten yoksun kalan davacılar üçüncü kişi sıfatıyla davayı açtıklarından, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun yine davacılara yansıtılması düşünülemez. Dolayısıyla davacıların desteği müteveffa sürücünün tam (%100) kusurlu olması halinde dahi bu durum davacıları etkilemez. Bu nedenle davalı tarafın müterafik kusur indirimi yapılması yönündeki talebi de mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi kök ve ek raporları incelenip denetlenmiş, özellikle 16/03/2020 tarihli ek raporun toplanan delillere, dosya kapsamına uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir. Davacılar vekili 02/10/2020 tarihinde ıslah dilekçesi sunmuş ve gerekli tamamlama harcını yatırmıştır.
Sonuç olarak dosya kapsamına göre; 23/06/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların desteği olan … vefat ettiği, bu nedenle davacıların kazada ölenin desteğinden yoksun kaldıkları, davacılar kazada ölenin eşi … ile kızları (çocukları) … ve …’in müteveffa …’in trafik kazası sonucu ölmesi nedeniyle açtıkları destekten yoksun kalma tazminatı davasında Yüksek Mahkeme uygulamaları çerçevesinde haklı oldukları, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacılarca dava konusu maddi tazminat kalemlerinin kendilerine ödenmesi için davalı …’na 25/05/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, bu başvurudan itibaren 8 iş günü sonrası olan 07/06/2017 tarihinin temerrüt tarihi olduğu takdir edilerek, davacı tarafın yasal faiz talebi de dikkate alınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1- Davanın kabulü ile; davacılardan … için 111.850,49-TL., … için 15.410,45-TL. ve … için 22.739,06-TL. olmak üzere toplam 150.000,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatının (maddi tazminatın) temerrüt tarihi olan 07/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gerekli 10.246,50-TL karar ve ilam harcının, dava açılırken yatırılan peşin harç + ıslah harcı toplamı olan 557,71-TL’den mahsubu ile kalan 9.688,79-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 1.525,01-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan toplam 21.386,66-TL vekalet ücretinin (14.575,80-TL davacı … için, 3.400,00-TL. davacı Ebru için ve 3.410,86-TL. davacı Nisa için) davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır