Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/560 E. 2019/274 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/560 Esas
KARAR NO: 2019/274

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 03/12/2013
KARAR TARİHİ: 03/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı…A.Ş.’ye zorunlu trafik sigortası ile sigortalı yabancı plakalı otobüsün Türkiye’de tek taraflı trafik kazası yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisinin vefat ettiğini, davacıların vefat eden murislerinin desteğinden yoksun kaldıklarını, desteğin müvekkillerinin eşi ve babaları olup müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını, davalı…A.Ş.’ye başvurulduğunda zararın öncelikle zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini, poliçe limitini aşan kısım olursa kendilerine başvurulması gerektiğini belirterek taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerine davalı …’na başvuruda bulunulduğunu, …’nın da zararın zorunlu trafik sigortacısı tarafından karşılanması gerektiğinden bahisle taleplerini reddettiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak davacı eş … için 400,00-TL., müşterek çocuk …için 200,00-TL., baba … için 200,00-TL., anne T… için 200,00-TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, bedel artırım dilekçesiyle davalı … bakımından davayı atiye terk ettiklerini belirterek, davalı…A.Ş. bakımından taleplerini davacı… için 119.764,10-TL., davacı … için 23.722,84-TL., davacı …için 25.501,04-TL. davacı … için 31.012,02-TL.’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı plakalı araçların zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmadığından, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan yabancı plakalı otobüs nedeniyle müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı…A.Ş. vekili ise cevap dilekçesinde özetle; yabancı plakalı araçların zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğundan ve zararın öncelikle taşımacılık sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğinden, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan yabancı plakalı otobüs nedeniyle …’nın sorumlu olduğunu, 200.000-TL. limiti aşan bir tazminat bulunması halinde müvekkili şirketin ancak bu kısımdan sorumlu tutulması gerektiğini, davacıların yabancı uyruklu olması nedeni ile teminat yatırması ve aktüerya hesabı yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 27/11/2014 tarih,… Esas ve … Karar sayılı kararla davalılardan…A.Ş. hakkında açılan davanın kabulüne, diğer davalı … hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm davacılar vekili tarafından katılma yoluyla ve davalı…A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/12/2016 tarih, 2015/5528 Esas, 2016/11500 karar sayılı bozma ilamında aynen;
“1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekili ve davalı…A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bedel artırım dilekçesinde davacı … için 23.722,84 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği halde, mahkemece davacı … lehine 23.792,84 TL’ye hükmedilerek 6100 Sayılı HMK 26. maddesine aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi doğru değildir.
3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı eşin evlenme ihtimali %35 olarak belirlenmiş ve indirim bu oran üzerinden yapılarak davacı eşin destekten yoksun kalma zararı hesaplanmıştır. Oysa, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları ile benimsenen ilkeleri uyarınca, sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin belirlenmesinde AYİM tarafından hazırlanan tablolara itibar edilmekte ve uygulamada yeknesaklık sağlanmaktadır. Buna göre, davacı eşin evlenme ihtimali olay tarihi itibariyle %43 olup indirimin bu oran üzerinden yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı…A.Ş. aleyhine fazla tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesine dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Eş, çocuklar ile anne ve babanın desteklenen olduğu durumlarda destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir miktarını kendisine, bir miktarını eşine, bir miktarını çocuklarına, bir miktarını da anne ve babasına ayıracağı kabul edilmektedir. Destek gelirinden kendisine ayıracağı pay kadar eşine de ayıracak, bu durum Türk Medeni Kanunu’nundaki eşitlik ilkelerine de uygun düşecek, kendisine ayırdığı paydan daha fazla payı eşine ayırması hayatın olağan akışına uygun düşmeyecektir.
Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilk 12 yıl boyunca desteğe 4/12 (%33,33), eşe 4/12 (%33,33), çocuğa 2/12 (%16,66), anne ve babanın her birine ise (1/12’şer) %8,33’er pay ayrılacağı, sonraki 11 yıl için desteğe 4/10 (%40), eşe 4/10 (%40), anne ve babanın her birine ise (1/10’ar) %10’ar pay ayrılacağı, sonraki 4 yıl için desteğe 4/9 (%44,44), eşe 4/9(%44,44), anneye 1/9 (%11,11) pay ayrılacağı, son 11 yıl için desteğe 1/2 (%50), eşe 1/2 (%50) pay ayrılacağı varsayımına göre tazminat hesaplaması yapılmıştır. Dairemizce yukarıda belirtilen pay esasına göre somut olayda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocuk ile anne ve babaya 1’er pay verilmek suretiyle destek, eş, çocuk, anne ve babaya toplam 7 pay üzerinden desteğin geliri dağıtılacaktır. Bu durumda bir payın gelirin tamamına oranı 100/7=%14,3 olacaktır. Bunun sonucu çocuk ile anne ve babanın her birinin payı %14,3’er, desteğe ayrılan pay %28,6, eşe ayrılacak pay %28,6’dır. Çocuğun destekten çıkması halinde desteğe ayrılan pay %35,75, eşe ayrılacak pay %35,75, anne ve babanın her birinin payı % 14,3’er olur. Sonradan babanın destekten çıkması durumunda desteğe ayrılan pay %35,75, eşe ayrılacak pay %35,75, anneye ayrılacak pay %28,6 olur. Annenin de destekten çıkması sonucu destek ve eş %50’şer pay alır. Temyiz eden davalı taraf açısından kazanılmış haklar da gözetilerek bahsedilen şekilde destek hesabı yapılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.
5-Davacılar tarafından dava dilekçesinde 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … ve davalı…A.Ş.’den tahsilinin talep edildiği, bedel artırım dilekçesinde davalı … bakımından davanın atiye terk edildiği, sadece davalı…A.Ş. bakımından bedel artırım talebinde bulunulduğu halde, mahkemece davalı … yönünden reddedilen miktar 1.000,00 TL iken, davalı … yönünden de bedel artırımı yapılmış gibi davalı … lehine 17.200,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle mahkememiz kararı bozulmuş, bozma ilamı üzerine dosya davalı…A.Ş. vekilinin karar düzeltme talebi üzerine tekrar Yargıtay’a gönderilmiş; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.05.2017 tarih ve 2017/1685 E. – 2017/5424 K. sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce 01.03.2018 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.12.2016 tarihli ve 2015/5528 E. – 2016/11500 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı sonrası davacılar vekili 13/11/2018 tarihli dilekçesinde, dava konusu tazminat bedelinin taraflarına ödenmesi nedeniyle davalı … (Işık Sigorta) ile sulh olduklarını, bu nedenle bu davalı yönünden davanın konusuz kaldığını bildirmiş, diğer davalı yönünden davaya devam ettiklerini ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili de 20/11/2018 tarihli dilekçesi ile davacılar ile sulh olunduğunu bildirmiş, dilekçesinin ekinde 27/09/2018 tarihli “İbraname ve Feragatname” başlıklı belge ile 328.678,00-TL.’ye dair ödeme dekontunu sunmuştur.
Davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekillerinin karşılıklı sundukları dilekçeler ile dosyaya sunulan “İbraname ve Feragatname” kapsamları gereğince dava konusu tazminat bedelinin davacılara ödendiği ve tarafların sulh olduğu saptanmış olmakla, davalı … A.Ş. yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde; davalı … yönünden ise bozmaya uyma sonrasında yapılan yargılama sonucunda, uyulmasına karar verilen bozma ilamında da işaret edildiği gibi bu davalı (…) aleyhine açılan davanın 27/10/22014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı tarafça atiye terk edildiği anlaşıldığından davalı Güvence Hesabına yönelik açılan davanın reddine ve bu davalı lehine reddedilen miktar sadece 1.000,00-TL. olduğundan, davalı … lehine 1.000,00-TL. vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;

1-Davalı … A.Ş. yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davalı … yönünden davanın reddine,
3-Davalı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari ücret Tarifesinin ilgili hükümleri gereğince davalı … lehine sadece 1.000,00 TL vekalet ücreti takdirine,
4-Alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcının, 714,30 TL peşin ve ıslah harcından tahsili ile, kalan 669,90 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-30/01/2015 tarihli 2013/339 Esas, 2015/20 harç numaralı harç takip müzekkeresi ile davalı Işık Sigorta’dan tahsili istenilen 12.972,00 TL bakiye harç davalıdan tahsil edilmiş ise iş bu karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı Işık Sigorta’ya iadesine, tahsil edilmemiş ise iş bu karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı Işık Sigorta’ya iadesine, tahsil edilmemiş ise yine işx bu karar kesinleştiğinde ve talep halinde hiçbir işlem yapılmaksızın iadesinin istenilmesine,
6-Davalı … tarafından 8.00 TL ilk kararda yapılan yargılama giderinin davacılardan alınıp davalı Güvence Hesabına verilmesine,
7- Talep edilmediğinden davalı … aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.