Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/53 E. 2019/230 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/53 Esas
KARAR NO : 2019/230
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 06/09/2012
KARAR TARİHİ: 28/03/2019
Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.07.2012 tarihinde müvekkili olan firmanın kullanımında olan … plakalı aracın Eski Foça istikametinden İzmir istikametine seyir halinde gitmekte iken karanlıkta önüne çıkan hayvana çarpmamak için direksiyonu sola doğru çevrildiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetmek sureti ile yolun solunda bulunan kayalara çarptığını, bu nedenle aracın yan yattığını ve araçta hasar meydana geldiğini, mezkur kaza üzerine müvekkili firmanın ilgili araçtaki zararın ekspertizi ve tazmini ile ilgili olarak Kasko sigortacısı olan davalıya başvurduğunu, davalı … şirketi tarafından gerçekleştirilen ekspertiz neticesinde jandarma tarafından tutulan kaza tutanağında aracı kullanan şahsın “hal ve hareketlerinden alkollü olduğu izleniminin elde edilmiş olması” ve kendisine de sorulduğunda “az bir şey alkollü olduğunu ifade ettiği” iddiaları ile kasko sigortaları genel şartlarının A5/5.5. maddesi (taşıtın…yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar.) uyarınca teminat dışı olarak değerlendirildiğini ve herhangi bir tazminat ödemesinin söz konusu olmayacağının ifade edildiğini, YALI sigorta eksperliği tarafından hazırlanan Rapor/Kayıt Tarihi: 30.07.2012/11.07.2012, Rapor No:…, Dosya No:…olan kesin rapor ekspertiz raporunda jandarma tarafından alkol muayenesinin yapılmadığının açıkça ifade edildiğini, kaldı ki dilekçede ekli jandarma tutanağından da görüleceği üzere araç sürücüsüne hiçbir şekilde usûl ve yasaya uygun muayene yaptırılmadığını, buna rağmen alkollü olduğu iddiası ile baskı ile tutanak imzalatıldığını, davalı tarafından davacı firmanın araç sürücüsünün durumunun alkollü olduğu iddiası ile kasko sigortaları genel şartları A5/5.5. maddesi uyarınca alkol nedeni ile teminat dışı bırakılmasının usûl ve yasaya aykırı olduğu gibi açıkça hak nesafet kurallarına da aykırı olduğunu, müvekkil şirketin araç sürücüsüne dair hiçbir süreçte alkol muayenesi ve tespiti yapılmamış olmasına rağmen afaki iddialarla ve sadece izlenim ile alkol kullanımı gerekçe gösterilerek zararın teminat dışı bırakıldığını, bunun ise usûl ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle usûl ve yasaya aykırı işlem ve eylemlere rağmen davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak reddedilen hasar tazmin talebine dair işbu davayı ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesi uyarınca hiçbir şekilde alkol muayenesi yapılmamış olduğundan ve bu hususun açıkça jandarma kaza tutanağından ve ekspertiz raporundan anlaşıldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ekspertiz raporu ile sabit olan toplam 28.958,20 TL. zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 23.10.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; derdestlik itirazlarının mevcut olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmada hukuki menfaati bulunmadığını, dava konusu kazanın zarar sigorta poliçesi teminatı dışında olduğunu, kaza ile ilgili olarak yapılan incelemelerde kaza mahallinde asfalt yolda fren izi dahi bulunmadığını, fren izinin sadece yol kenarındaki mıcırlı kısımda mevcut olduğunu, …’in iddia ettiği gibi karşısına hayvan çıkmış olsaydı fren izinin asfalt zemin üzerinde de olması gerektiğini, …’in almış olduğu alkolün etkisiyle düz yolda direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve yine alkolün etkisi (alkollü olan şahsın mevcut dış etkenlere olan tepkileri zayıflar ve tepki süresi artar) ile ancak ve ancak araç yoldan çıktıktan sonra frene basabildiğini, bu durumda meydana gelen kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştiğini, açıklanan sebeplerle kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştiğini, …’in bu hususu gizlemek için defalarca yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları uyarınca; “Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğunu, dava konusu hasara sebebiyet veren kazanın olduğu esnada araç şoförü olan …’in alkollü olduğunu, bu hususun olay sonrasında tutulmuş olan Jandarma Tutanağında da sabit olduğunu, bu durumun … tarafından da ikrar edildiğini, dilekçe ekinde sunmuş oldukları CD içerisinde mevcut olan ses kaydında konu ile ilgili ekspertizi yapan eksper ile … arasında geçen görüşmeye dair ses kaydı olduğunu, bu görüşme esnasında … tarafından kazanın gerçekleşmesi esnasında alkollü olduğunun kabul edildiğini, davaya konu olan kazanın münhasıran alkolün etkisi altınca gerçekleştiğini, bu sebeple kaza sonucu meydana gelen hasarın sigorta poliçesi teminatı dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 26.09.2013 tarih, … E. ve … K. sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiştir, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından dosya temyizen incelenmiş, inceleme sonucu verilen 21.04.2016 tarih, 2016/3142 E. ve 2016/5106 K. sayılı bozma ilamıyla; “…Somut olayda jandarma tarafından düzenlenen tutanakta, şahsın hal ve hareketlerinden alkollü olduğunun anlaşıldığı, kendisine alkollü olup olmadığı sorulduğunda az bir şey alkollü olduğunu beyan ettiği, bu durumda mahkemece yapılacak işin sürücünün alkol aldığı kabul edilerek alkol oranı tespit edilemese bile, kazanın oluş şekli, yol veya hava şartları gibi dış etkenler de değerlendirilerek kazanın münhasıran alkolün etkisi altında olup olmadığının üzerinde durulması gerektiği, içinde nörolog doktorun da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru görülmediği” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, hükmüne uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında da işaret edildiği gibi; dosyanın aralarında Nörolog bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, bilirkişi kurulundan tarafların iddia ve savunmalarını değerlendiren, tüm itirazları karşılayan, gerekçeli, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli şekilde rapor düzenlemeleri istenmiş, konusunda uzman bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 16.01.2018 tarihli bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, bilirkişi kurulu raporunun dosyada toplanan delillere, Yargıtay bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına uygun olduğu, denetime elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda; kaza yapan sürücü …’in kaza esnasında alkollü olduğu kabul edilmekle birlikte, Jandarma tarafından tutulan kaza tespit tutanağında hal ve hareketlerine bakılarak alkollü olduğu anlaşılmaktadır denmesine rağmen, alkol muayenesi (alkolmetre, kan tahlili veya doktor raporu ile ) yaptırılmadığı için, şahıstaki alkol düzeyi ve güvenli araç kullanma yeteneğinin bozup bozmadığının bilinmediği, …’in kaza esnasında alkollü olmakla birlikte kandaki alkol oranı bilinmediğinden şahıstaki alkol düzeyi ile kazanın oluşumu sırasında illiyet bağı kurmanın ve kazaya münhasıran alkolün tesiri altında sebebiyet verdiğini söylemenin usul yönünden ve tıbben mümkün görülmediği bildirilmiştir. Yargıtay bozma ilamına uygun olarak oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında işaret edilen eksikliği giderecek yeterlilikte, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görülmüş, rapora yönelik davalı taraf itirazı yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Yüksek Yargıtay kararları ve doktrinde benimsenmiş olan görüşe göre, kasko poliçelerinde hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt ( münhasıran ) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacı davalı şirkete düşmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarih ve 2002/11-768 E.-2002/840 K. sayılı kararında da; “…Davacı vekili, müvekkiline ait kasko sigortalı aracın, kazaya uğradığından bahisle tazminat talebinde bulunmuştur. Kasko sigorta poliçesi, taraflar arasında poliçe genel şartları çerçevesinde akdedilen bir sözleşme belgesidir. Genel şartların ( A-5 ) maddesinin 5. fıkrasına göre, rizikonun teminat dışında kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Artık burada üçüncü araç sürücüsünün, ya da sigortalı sürücünün kusurunun, kasko sigortası olması nedeniyle önemi yoktur. Yani. önemli olan kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediğidir. Bu durumun belirlenmesi de, aralarında bir trafik uzmanı ve nöroloğun da bulunduğu bir bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli itibarıyla bu kaza ve hasarın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin ve illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ile mümkündür…” denilmek suretiyle hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiği ifade edilmiştir.
Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda nöroloji uzmanının da aralarında bulunduğu uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediği, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması bakımından bilirkişi raporu alınmış, rapora göre kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği yönünde bir saptama bulunmadığından hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı anlaşılmakla ve bozma öncesinde alınan denetimine elverişli, toplanan delillere, dosya kapsamına uygun 11.07.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da araçtaki hasara ilişkin ekspertiz raporuna göre malzeme ve işçilik bedelleri toplamı olan 24.540,80-TL.’ye KDV eklenerek bulunan 28.958,20-TL. Tutarındaki hasar bedelinin dava konusu kaza ile ilgili olduğu, tespit edilen fiyatların kaza tarihindeki rayiçlere ve aracın kaza tarihinde son model oluşuna göre normal ve uygun olduğu hususunda Mahkememizde kanaat oluştuğundan aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 28.958,20-TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.978,13-TL karar ve ilam harcından 430,05-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.548,08 TL. olarak alınması gereken harç miktarının 06.11.2013 tarihli, 87553 sıra numaralı makbuz ile Yargıtay bozması öncesi verilen karar üzerine davalı tarafından ödenmiş olması nedeniyle harç takdirine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 3.370,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.474,98-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarının geriye kalan kısman karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Davacı Yargılama Gideri Dökümü:
1.775,70-TL Bozma öncesi karardaki yargılama gideri
1.500,00-TL Bozma sonrası bilirkişi ücreti
95,00 TL Bozma sonrası tebligat ve posta ücreti
+___________________________
3.370,70 TL Toplam
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.