Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/528 E. 2020/240 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/528 Esas
KARAR NO : 2020/240

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/12/2006
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların şirketin kasa hesabında ve muhasebe kayıtlarında gözükmekle birlikte fiilen mevcut olmayan 140.606,87 TL’nin gerekli takip yapılmayarak zarara dönüşmesinden ve “Sayım ve Tesellüm Noksanları Hesabına ” atılması nedeni sorumlu olduklarını ve işletmenin kaynaklarını ticari amaçları doğrutusunda kendi ticari faaliyetleri için kullanılması gerekirken ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranarak ortakların ilk sermaye apel ödemesini ödeme gücü bulunmayan… A.Ş’ye aktararak şirketin aktiflerinin azalmasına neden olduklarını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24/01/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 282.381,56 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekileri ve bir kısım davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 19/12/2013 tarih, … Esas,… Karar sayılı kararıyla davanın, davalılardan …yönünden reddine, davalılardan…, …,…, … ve … yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş; verilen karar davacı, davalı …, …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2015 tarih, 2014/14562 Esas, 2015/10783 Karar sayılı kararıyla; “1- Dava, davacı şirketin eski yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri olan davalılar hakkında açılan sorumluluk hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, davalı yönetici …’e bozma ilamı vekili olduğu belirtilen Av. …’a tebliğ edilmiş, anılan Avukat 10.7.2007 tarihli duruşmada davalının müvekkili olmadığını beyan etmiştir.
Yine, davalı …’e bozma ilamı … adresine teblige çıkarılmış ise de, anılan davalı tarafından ibraz edilen ikamet belgelerinde adresinin … olarak belirtilmiştir.
Bu itibarla, anılan davalılara yapılan tebligatların usulsüz olduğu nazara alınarak, mahkemece davalı… ve …’in doğru adreslerine bozma ilamı tebliğ edilerek, davalılara bozma ilamına karşı karar düzeltme hakkı tanınarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı… ve … yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davacı, davalı … , … vekilinin tüm, davalı… ve …’in sair temyiz itirazlarını şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş, bu kez davalı … vekilinin karar düzeltme isteminin de reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereği, usuli eksiklik giderilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalılar… ve …’e yönelik açılan dava, davacı tarafça 08/03/2018 tarihli duruşmada takipsiz bırakılmış ve yasal 3 aylık süre içerisinde de taraflarca yenilenmediğinden, bu davalılara karşı açılan davanın HMK’nın 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dava, davacı şirketin eski yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri olan davalılar hakkında açılan sorumluluk hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK hükümleri gereğince; kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, TTK’nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK’nın 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerine isnat edilen kusurlu eylem, davacı şirketten ticari bir neden olmaksızın grup şirketlerine para aktarılmasıdır. Paranın davacı şirketin ticari amaçları doğrultusunda, kendi ticari faaliyetleri için kullanılması gerekirken, ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranmak suretiyle, başka bir şirkete aktarılması, şirket açısından bir zarardır. Üstelik zarar, usulsüz işlem anında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla zararın gerçekleşmiş sayılması için paranın gönderildiği şirkete başvurulması ve ona karşı tüm yasal yolların tüketilmiş olması gerekmez.
Bozma ilamı öncesi alınan 25/06/2009 tarihli bilirkişi kurulu raporlarında özetle; şirketin 28/01/2003 tarihinde 600.000.000 TL sermaye ile kurulduğu ve şirket ortaklarının %90 oranında hisse ile…, %9,67 oranında hisse ile Alara Koçibey, %0,08 oranında hisseler ile …-…-…-… olduğu, şirket ortaklarının sermaye taahhütlerinin 1/4 ü olan 150.000.000 TL’yi kasaya nakten ödedikleri, ödenen bu bedelin aynı tarihte yine …şirketlerden olan …adlı şirkete aktarıldığı, davacı şirketin yasal defterindeki kayıtlara göre …şirketine ödenmesi gereken herhangi bir borcun bulunmadığı, bu bedelin değişik tarihlerde 140.452,66 TL’sinin …şirketince ödendiği, bakiyesinin ödenmediği, davacının kasada fiilen mevcut olmadığını iddia ettiği 140.606,87 TL tutarındaki noksanlığın 31/05/2004 tarih ve 40 nolu yevmiye maddesiyle “Kasa Sayım Noksanlıkları Hesabına” davacı şirket tarafından alındığı ancak, denetleme raporunda sözkonusu bakiyeyi oluşturan tutarların geçmişe doğru analiz incelemesinin yapıldığına dair dosyaya bir belge sunulmadığı, bu tutarın talep edilebilmesi için daha önceki tarihlerde yapılan tüm kasa giriş çıkışlarının doğru olduğunun kabul edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Bozma sonrası alınan 20/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; davacı tarafça ibraz edilen ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve davacı taraf lehine delil niteliğinde bulunduğu; ticaret sicil kayıtlarına göre davalı … haricindeki diğer tüm davalıların şirketin eski yönetim kurulu üyeleri oldukları, davalı …’nun şirketin herhangi bir döneminde yönetici sıfatını taşımadığı ve anılan davalının denetim kurulunda yer aldığına ilişkin iddialara dayanak resmi bir görev tevdiine yönelik belge ve vesaikin dosya kapsamında bulunmadığı; davalı …’in 01/01/2003 – 18/03/2003 tarihleri arasında, diğer davalı …’in 18/03/2003 – 19/03/2003 tarihler arasında yönetim kurulunda yer aldıkları, dava konusu mali verilere göre işlem tarihlerinin 02/05/2003 tarihinde başladığı; diğer davalılar …,… ve …’in 23/01/2003 – 13/02/2014 tarihleri arasında yönetim kurulunda yer aldıkları; dava konusu mali tespitlere ilişkin itirazların bulunmadığı, sermaye apel ödemeleri olan toplam 140.452,66 TL’nin 02/05/2003 – 23/06/2003 tarihleri arasında dava dışı …şirketine iade edildiğinin tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı öncesi alınan 25/06/2009 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile bozma sonrası alınan 20/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Davalı … yönünden; benimsenen bilirkişi kurulu raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalının şirkette herhangi bir dönemde yönetici olarak görev almadığı, denetim kurulunda yer aldığına ilişkin davacı taraf iddiasının yasal delillerle ispatlanamadığı ve;
Diğer davalılar … ve … yönünden ise; benimsenen bilirkişi kurulu raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalı …’in 01/01/2003 – 18/03/2003 tarihleri arasında, diğer davalı …’in 18/03/2003 – 19/03/2003 tarihler arasında yönetim kurulunda bulundukları, dava konusu zararın meydana geldiği 02/05/2003 – 23/06/2003 tarihleri arasında şirkette yönetici olarak görev almadıkları anlaşıldığından bu davalılara yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … yönünden yapılan yargılama sonrasında; benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve ek raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere,
Davacı şirketin kuruluşu için gerekli olan sermayenin şirket ortakları tarafından 23.04.2003 tarihinde şirkete nakden ödendiği; şirkete ait bu paradan 140.452,66 TL nin davacı şirketin ticari amaçları doğrultusunda ve kendi ticari faaliyetleri için kullanılması gerekirken, ticari teamüllere aykırı olarak ve herhangi bir borç olmamasına rağmen, 02/05/2003 – 23/06/2003 tarihleri arasında aynı gruba ait başka bir şirkete aktarılmak suretiyle davacı şirketin zarara uğratıldığı, zararlandırıcı işlemlerin meydana geldiği tarihlerde adı geçen davalının şirket yönetiminde yer alması nedeniyle oluşan zarardan 6762 sayılı TTK’nın 309.maddesi gereğince sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından, şirkete yönelik zararlandırıcı işlemler nedeniyle meydana gelen 140.452,66 TL zararın anılan davalıdan tazminine; belirlenen-tespit edilen bu miktarı aşan davacı taraf isteminin açıklanan nedenlerle yerine olmadığı kanaatine varıldığından reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalılar …, … ve …’e yönelik açılan davanın Ayrı Ayrı Reddine,
2-Davalılar… ve …’e yönelik açılan davanın HMK.nın 150.maddesi gereğince Açılmamış Sayılmasına,
3-Davalı …’na yönelik açılan davanın KISMEN KABULÜ ile,
Toplam 140.452,66 TL’nin 10.000,00 TL’sine dava tarihi olan 19/12/2006 tarihinden itibaren, kalan 130.452,66 TL’sine ıslah tarihi olan 24/01/2008 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle adı geçen davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacının bu konudaki fazlaya ilişkin isteminin reddine,
5-Alınması gerekli 9.594,32-TL karar ve ilam harcından 135-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 9.459,32-TL harcın davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 135 TL peşin harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Kanunun 133/son maddesi gereğince hesap ve takdir olunan maktu 3.400 TL vekalet ücretinin davalı Tunç Buruşukloğlu’ndan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Kanunun 133/son maddesi gereğince hesap ve takdir olunan maktu 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
9-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Kanunun 133/son maddesi gereğince hesap ve takdir olunan maktu 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
10-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.108,44 TL, bozma sonrası yapılan 2.250 TL bilirkişi ücreti, 658 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 4.016,44 TL’nin kabul ve red oranına göre 1.997,72 TL’sinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı … tarafından yapılan 48,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
12-Davalı … tarafından yapılan 40,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
13-Davalı … tarafından yapılan 24,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
14-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı asil … ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.

Başkan
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Katip
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.