Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/52 E. 2020/811 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1091 Esas
KARAR NO:2020/812

DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/12/2017
KARAR TARİHİ:01/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme (13,07.20017 Tarihli) ile, davalının verdiği sipariş üzerine belirtilen kumaşların üretimine davacı tarafından başlandığını, üretim sırasında gerekli müşteri onaylarının alındığını, davalının ek talepleri de yerine getirilmek suretiyle sözleşme konusu kumaşların, istenen renk, kalite ve metrajda hazır hale getirilerek durumun davalıya gerek elektronik iletiler ve gerekse telefonla bildirildiğini, gelip teslim alınması için bir müddet beklediklerini, teslim alınmayınca sözleşme gereği proforma fatura düzenleyip davalı şirkete gönderdiklerini, sözleşme uyarınca proforma faturanın bedeli ödenip malların davalı tarafından teslim alınması gerekirken, davalının kumaş bedellerini ödemediği gibi, sipariş konusu malları da teslim almadığını, delil olarak sundukları “çeki listesi kayıtları” ndan, davacının sipariş konusu kumaşların 2/3’ünü termin tarihinden önce, geriye kalan l/3′ ünün ise 08.09.2017 tarihînde üretimini tamamlandığının anlaşılacağını, tekstil sektöründe bir ürünün üretilip mağazada satışa hazır hale gelmesinin yaklaşıp 15 haftalık bir üretim planlanmasını gerektirdiğini, bunun 6-8 haftasının ürünün kumaşının hazırlanması, 3-5 haftasının kumaşın kesilip dikilerek paketlenmesi ve geriye kalan 2 haftalık sürecin ise ürünlerin lojistik anlamda şevkinin yapılarak satışa arz edilmesi şeklinde gerçekleşdiğini, sektördeki bu uygulamanın (teamülün) tüm tacirler tarafından da bilindiğini, buna göre 13.07.2017 tarihinde alınan siparişin 08.09.2017 tarihinde; yaklaşrk 8 haftalık takvimine uygun olarak üretildiğini, her ne kadar sözleşmede 22.08.2017 tarihinde malların teslim edileceği yazılı olsa da bu tarihlerin yaklaşık termin süreleri olup, müşteriden veya üretimden kaynaklanan nedenlerden ötürü makul süreli gecikmeler yaşanabildiğiniz bunun sektörde yerleşik bir uygulama olduğu ve teamüi teşkil ettiğini, bunun da davalı tarafından bilindiğini veya bilinmesi gerektiğini, buna rağmen davalının, sözleşmede kararlaştırılan tarihte malların kendisine teslim edilmediğini ileri sürüp, bedelini ödemeyip malları da teslim almamasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, davalının davacıya yolladığı cevabi ihtarında ileri sürdüğü “gecikmeden ötürü kendi siparişinin iptal edildiğini ve 39.123.-USD zarar ettiği” iddiasının gerçeklerle bağdaşmayıp, hayatm olağan akışına da aykırı olduğunu, zira termin tarihinden önce hazır hafe getirilen kumaşların bir böiümünü teslim alıp üretime başlayabilme olanağı varken bu yola gitmediğini, davalının, terminde yaşanan gecikmeyi bahane ederek sözleşmedeki edimlerini yerine getirmekten imtina ettiğini, buna rağmen sözleşmeyi bile feshetmediğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra EURO’nun kurlarında önemli artışlar meydana geldiğini, sözleşmenin 11. maddesindeki düzenleme uyarınca davalıdan, uğradıkları zararların tazmini isteme haklarının bulunduğundan bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 7.120.-EURO cezai şart alacağının, 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesinde düzenlenen en yüksek döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede vade tarihi belirlenmiş olup, kesin vade tarihinin geçmesi ile herhangi bir bildirime gerek bulunmaksızın davacının temerrüde düştüğünü, müvekkilline gönderilen proforma fatura hukuken bir anlam ifade etmediğini, gönderilen ihtarnameye ilişkin olarak müvekkilince karşı ihtarname gönderildiğini, bu hususa ilişkin tüm yasal haklarını saklı tuttuklarını, açıklanan nedenlerle davacının reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizin 07/11/2018 tarihli celse on nolu ara karar gereğince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak YMM …, Doç. Dr. …, Tekstil Mühendisi Prof. Dr. … seçilmiş, adı geçen bilirkişi heyetince sunulan 09/05/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu ile 07/02/2020 tarihli ek raporun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporu ve ek raporunun tetkikinde; taraflar arasında 13.07.2017 tarihinde üç ayrı sözleşme yapılıp, bu sözleşmelerde belirtilen kalite, renk-desen, miktar ve fıatlara göre davacının imal edeceği kumaşları 22.08.2017 tarihinde davalıya teslim etmeyi üstlendiği, ancak bu edimlerini yerine getirmediği, teslim süresi oldukça uzun bir süre geçtikten sonra bir kısım mallan hazırlayıp davalıya proforma fatura keşide edip mallan gelip alması ve bedelini ödemesini istediği, sözleşmede belirlenen sürenin kesin süre olup, “bu sektörde belirtilen sürelerin tahmini süreler olup, her zaman uzayabileceği” yolunda bir ticari teamülün bulunmadığı ve bunun davacı tarafından da kanıtlanamadığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde İmal edilecek malların miktarı, değer ve tüm teknik özellikleri açıkça belirtilmesine karşın, davacının davalıya buna rağmen proforma fatura göndermesinin hiçbir haklı nedeni ve zorunluluğunun bulunmadığı, sözleşme hükümlerini yerine getirmeyen davacının kusurlu olduğu ve davalıdan, imal edip ona belirtilen kesin sürede teslim etmediği ve fatura da düzenlemediği halde, bedellerini talep edemeyeceği ve davalıdan %30 oranında zarar – ziyan da isteyemeyeceği kanaatiyle raporlar alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. Maddesi gereği talep edilen cezai şart istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 13.07.2017 tarihli , davacı yan tarafından üretilip davalı yana teslim edilmek üzere kumaş üretimine dair sözleşme imzalandığı dosya kapsamı ve taraf beyanları ile sabittir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme hukuki niteliği itibariyle 6098 sayılı TBK’nun 470.vd maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesidir.
Yargısal içtihatlarda da belirtildiği üzere cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde ve zamanda yerine getirilmemesi durumunda borçlunun ödemesi gereken bir değerdir. Cezai şart, borçlunun edimini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmesini sağlamak amacıyla kararlaştırılmış olup, alacaklının borçluya karşı kullanabileceği hukuksal bir baskı aracıdır.
Alacaklı cezai şart hakkından açıkça vazgeçmiş veya eseri teslim alırken ihtirazı kayıt bildirmemiş ise cezai şart talep etme hakkını kaybeder. İhtirazı kayıt, eser teslim alınırken bildirilebileceği gibi eserin tesliminden hemen sonra ya da ifanın kabulünden önce de bildirilebilir. Bu hakkın saklı tutulduğu ifanın kabulünden önce dermeyan edilmiş ise artık ayrıca eserin teslimi anında veya teslimden hemen sonra böyle bildirim yapılmasına gerek yoktur.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. Maddesi ile “.. siparişin kısmen yada tamamen iptali ve /veya sözleşmede yer alan hükümlerin ihlali durumunda sipariş toplam tutarının %30’undan az olmamak kaydıyla uğrayacağımız zararları talep hakkımız saklıdır.” hükmüne yer verdikleri görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ürün teslim tarihi olarak 22.08.2017 tarihi kararlaştırılmış olup, davacı yanın kabulünde olduğu üzere sözleşmeye konu malların davalı yana süresinde teslim edilmemiş, 19.09.2017 tarihinde gönderilen proforma fatura ve e-mail de ödeme yapılması halinde kumaşların teslim edileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacı yanın sözleşmede öngörülen süre de kumaşları üretip davalı yana teslim etmeyerek sözleşme hükümlerini ihlal ettiği, üretimde yaşanan aksaklıklar nedeni ile yaşanan gecikmenin sektörde bilindiğini iddia etmişse de bu konu da ticari teamül olduğunu ispatlayamamıştır kaldı ki taraflar arasında ticari teamülden önce teslime dair sözleşme hükümleri uygulanacak olup, davacı yan yapılan açıklamalar gereği cezai şart talep edemeyecektir. Süresinde teslim etmediği malların bedelinin ödenmemesi nedeni ile cezai şart talep etmesi 4721 sayılı TMK’nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığı, anlaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 566,09 TL harçtan mahsubu ile bakiye 511,69 TL harcın harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 4.972,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
4-)Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına
5-)Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde iadesine
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 01/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır