Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/487 E. 2019/323 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/487 Esas
KARAR NO : 2019/323
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 23/05/2017
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının iş sahibi, dava dışı … Şti.’nin yüklenicisi olduğu projenin hazır beton tedarikçisi olan müvekkiline olan borç bakiyesinin artması üzerine müvekkili tarafından beton sevkiyatının durdurulduğunu, bunun üzerine müvekkili ile davalı arasında 14/11/2016 tarihli borç yapılandırma ve garantörlük sözleşmesi imzalanarak davalının müvekkili alacağını ödeme taahhüdünde bulunduğunu ancak, sözleşmede öngörülen ikinci vade tarihinde 400.000 TL ödemenin yapılmaması üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edildiğini, diğer borçlu yönünden takip kesinleştiğini; diğer yandan, davalının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle, taraflar arasındaki sözleşmede kapsamında bakiye 700.700 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe de davalı tarafça itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle her iki takip dosyasındaki itirazların iptaline, davalının her iki takip yönünden icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkiline ait projenin yüklenicisi olan dava dışı … Şti. ile ticari ilişki içinde olduğunu, müvekkilinin, kendisine ait olmayan borcu ödeme taahhüdünde bulunmadığını, davacının müvekkili şirketten alacağı bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuş, davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetini talep etmiştir.
Takiplerin başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı ve diğer takip borçlusu hakkında davaya dayanak garantörlük sözleşmesi gereği taksit alacağının ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı ve diğer takip borçlusu hakkında davaya dayanak garantörlük sözleşmesi gereği bakiye alacağının ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça her iki takip dosyasındaki itirazların bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava, garantörlük sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takiplerine davalı borçlunun vaki itirazlarının İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalıya ait projenin yüklenicisi olan dava dışı şirketle yapılan ticari ilişkiden kaynaklı alacağının ödenmemesi nedeniyle bu kez taraflar arasında imzalanan garantörlük sözleşmesi gereği davalının ödeme taahhüdünde bulunduğu alacağının ödenmediğini ileri sürmüş; davalı ise, borcun projenin yüklenicisi olan dava dışı şirkete ait olduğunu savunmuştur.
Taraflar arasında yapılan ve kanunda özel bir akit türü olarak düzenlenmemiş olan garanti sözleşmesi, 6098 sayılı TBK’nın 128.maddesinde hükme bağlanan üçüncü kişinin fiilini (edimini) üstlenme niteliğinde kabul edilmektedir. Fiil tabirinin her türlü edimi karşılayacak şekilde çok geniş bir anlama geldiğinin ve bir para borcunun ifasının da fiil kapsamına girdiğinin kabulü sonucu para borçları yönünden de garanti sözleşmesi yapılabileceği, gerek öğretide gerekse uygulamada çoğunlukla benimsenmiştir.
Kefaletten farklı olarak asıl borç ilişkisinden tamamen bağımsız nitelikteki garanti sözleşmesinde şekil serbestisi hakim olup, garantinin sınırının önceden belirlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, sözleşme serbestisi sınırsız değildir. Bu bağlamda, mülga TBK’nın 26. ve 27.maddelerinde sözleşme serbestisine bir takım sınırlamalar getirilmiştir. Gerçekten bir sözleşmenin geçerli olması için, onun taraflara yüklediği hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde açık, başka bir deyimle konusunun gereği ve yeteri kadar belli ve sınırlı olması gerekir. Belirsizliğin garantisi olmaz. Bu itibarla, limit gösterme şartı bulunmamakla birlikte, garanti sözleşmesinde hangi riskin garanti edildiğinin belli olması ya da garanti edilen riskin boyutlarının tereddüt yaratmayacak biçimde belirlenebilir nitelikte bulunması gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olayda, davaya dayanak yapılan taraflar arasındaki garanti sözleşmesinin tüm unsurlarını taşıdığı gibi, sözleşmenin davalı tarafından garantör sıfatı ile imzalandığı açıktır. Öte yandan davalının da sözleşmeye herhangi bir itirazı bulunmamaktadır.
Taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında davacı ve dava dışı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre varsa davacı yan alacağının hesaplanması yönünden dosya bilirkişi mali müşavir …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacı ve dava dışı şirketin usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre davacının dava dışı şirketten 1.100.679,45 TL alacaklı olduğu bildirilmiş, alınan bilirkişi raporu mahkememizce benimsenmiş, hükme esas alınmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda iddia, savunma, incelenen takip dosyaları, alınan bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılan 14/11/2016 tarihli Borç Yapılandırma ve Garantörlük Sözleşmesi gereğince iş sahibi davalının, yüklenici dava dışı … Şti.’ne, davacı tarafça satışı yapılan ve ödenmeyen borçtan dolayı garantör olduğu, borcun asıl borçlu dava dışı şirket tarafından ödenmemesi halinde davalı tarafça ödeneceğinin garanti edildiği anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı davacının dava dışı şirketten 1.100.679,45 TL alacaklı olduğu benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu durumda kanıt yükü kendisinde olan davacı tarafça alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Takip dosyasında borca itiraz edilmiş ise de; varlığı kanıtlanan alacağa yönelik ödemenin yapıldığı davalı borçlu tarafça ispat edilmemiştir. Bu itibarla, taraflar arasındaki garantörlük sözleşmesi gereği, benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilen alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin 400.000 TL asıl alacak ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin 700.679,45 TL asıl alacak miktarlarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği kanaatine varılmıştır. Takipten önce davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz isteminin ve belirlenen-tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin yerinde olmadığı, başlatılan takiplerdeki alacak likit ve itiraz haksız olduğu anlaşıldığından kabul edilen alacak miktarları üzerinden davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile,
1-a)Davalı borçlunun İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında 400.000 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar yönünden talepnamedeki koşullar ile devamına, davacı tarafın bu konudaki fazlaya ilişkin isteminin reddine,
b)İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 80.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
c)Koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
2-a)Davalı borçlunun İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında 700.679,45 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar yönünden talepnamedeki koşullar ile devamına, davacı tarafın bu konudaki fazlaya ilişkin isteminin reddine,
b)İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 140.135,89 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
c)Koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 82.483,92-TL karar ve ilam harcından 20.620,98-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 61.862,94-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin ve icraya yatan harç 20.620,98 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 56.970,38 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.469,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 700 TL bilirkişi ücreti ve 371,30 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.107,30 TL’nin kabul ve red oranına göre 1.104,82 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.