Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/476 E. 2022/16 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/476 Esas
KARAR NO:2022/16

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/05/2017
KARAR TARİHİ:11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili … “Yangın Güvenlik Sistemleri ve Danışmanlık Hizmetleri” işi ile iştigal etmekte olup,ekte fotokopilerini sunmuş oldukları irsaliyeli fatura ve iş teslim formu ile müvekkiline ait ticari defterlerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere davacı müvekkilinin söz konusu fatura nedeniyle davalı şirketten 590,00 TL alacaklı bulunmakta olduğunu, tüm şifahi uyarı ve görüşmelere rağmen davalı tarafın bakiye borcunu ödememesi üzerine müvekkili şirketin alacağını tahsil edebilmek amacı ile davalı şirket hakkında 590,00 TL asıl alacak ve 97,01 TL işlemiş faizi olmak üzere 687,01 TL alacak üzerinden …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taraflarınca icra takibi yapılmış ise de, davalı taraf sırf takibi sürüncemede bırakmak ve alacaklarının tahsilini geciktirmek amacı ile suiniyetli bir şekilde dosya borcuna ve faizine itiraz ettiğini, bunun sonucunda ise icra takibinin durduğunu, bu nedenle davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile birlikte davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, açıklanan tüm bu nedenlerle davalı tarafından asıl alacağa yapılan haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına, haksız ve suiniyetli olarak borca itiraz eden davalı aleyhinde asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının alacak iddiasını ispatlamak amacıyla dosyaya irsaliyeli fatura sunduğunun görüldüğünü, ne var ki bu faturanın müvekkili şirkete usule uygun bir biçimde tebliğ edildiği, faturaya konu hizmetin müvekkili şirkete sunulduğu ve alacak davacı tarafından kanıtlanamamakta olduğunu, yine davacının alacağın dayandığı hizmetlerin yapıldığı iddiasını kanıtlamak için ‘’İş Teslim Formları’’ adı altında belge sunduğunun görüldüğü, bu belge davacı şirket tarafından tek taraflı olarak düzenlenmekte olduğunu, belgenin üzerinde temizlik yapılan firmanın ismi yer alsa da bu firma ile müvekkili şirketin hiçbir bağlantısının olmadığını, bu firma müvekkiline ait bir işletme de olmadıağını, bu sebeple bu belge borcun dayanağı hizmetin görüldüğünü ispata elverişli olmadığını, davacı dava dilekçesinde, sırf takibi sürüncemede bırakmak için kötü niyetli bir şekilde dosya borcuna ve faizine itiraz edildiğini iddia etmiş ancak ardından 97,01-TL işlemiş faize yönelik yapılan itirazlarını kabul ettiğini beyan ederek çelişkiye düştüğünü, açıklanan tüm bu nedenlerle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle davanın ve davacının icra inkar tazminatı da dahil tüm taleplerinin esastan reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretimizin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava, İİK’nun 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davaya konu edilen …. İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyası, … Vergi Dairesinden celp olunan BA/BS formlarının sureti, … SGK İlçe Müdürlüğü yazı cevabı ve ekleri ve tanık beyanları celp edilip incelenmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle varsa ferileri ile birlikte borç miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizin 09/05/2018 tarihli celse altı nolu ara karar gereğince iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak konusunda uzman SMMM … seçilmiş, adı geçen bilirkişice sunulan 17/10/2018 tarihli bilirkişi raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun tetkikinde, davacı tarafça incelemeye 2014 ve 2015 yılı defterleri kebir ve envanter defterleri ile 2016 ve 2017 yılları yasal defterlerinin ibraz edilmediği, ancak davacı tarafça incelemeye ibraz edilen 2014 ve 2015 yıllarına ait yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin ise yasal süresinde yaptırıldığı, davalı tarafça yasal defterlerin incelemeye ibraz edilmediği, bu nedenle davalının yasal defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, dava konusu alacak dayanağı faturanın davalıya tebliğ/teslim edildiği hususunda dosyada bir belge bulunmadığı, fatura muhteviyatı temizlik işinin davalıya teslim edildiğine yönelik olarak dosyaya sunulan İş Teslim Formu’ nda imzası bulunan …’ ın davalı firmada çalışıp çalışmadığı yönünde (davalıya ait dosyada SGK kayıtları olmaması ve davalının yasal defterlerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle) bir tespitin yapılamadığı, icra takip dayanağı fatura ve muhteviyatının davalıya teslim tebliğ/teslim edildiği hususunda bu aşamada bir tespitin yapılamadığı, bu nedenle dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre dava konusu alacak tutarından davalının sorumlu olduğu hususunun ispata muhtaç kaldığı kanaatiyle rapor alınmıştır.
Mahkememizce davacı tanığı … 19/10/2021 tarihli duruşmasında dinlenmiş, adı geçen tanığın beyanlarının tetkikinde, kendisinin davacı yanı hatırladığı kadarıyla 2011-2015 tarihleri arasında yanında çalışması nedeniyle tanıdığını, davalı yanan ismen bilmediğini ancak kendisini… olarak bildiğini, hatırladığı kadarıyla bu iş yerinde 2014 yılının ekim ayında pizza fırınına ait bacayı temizlediklerini, bu baca temizliğini dört kişi birlikte temizlediklerini, kendisi ile birlikte …, … ve hatırladığ kadarıyla …’ in olduğunu, kendilerinin temizliği yaptıktan sonra formu doldurup oradaki yetkiliye imzalatıp teslim ettiklerini, temizliğk ücretinin ödenip ödenmediğini bilmediğini beyan etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘ nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine 590 TL asıl alacak ile 97.01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 687,01 TL alacak için ilamsız icra takibine başlandığı örnek 7 ödeme emrinin 14.05.2016 tarihinde davalı yana tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 20.05.2016 tarihinde yasal 7 günlük süre içerisinde takibe itiraz edildiği, borçlu itirazının davacı alacaklıya tebliğ edilmeksizin, davacı tarafından asıl alacağa yapılan itirazın iptali için 18.05.2017 tarihinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ki uyuşmazlığın temelini davalı yana fatura edilen hizmetin davacı tarafından davalıya verilip verilmediği oluşturmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda anılan kanuni düzenlemeler gereği davacı, fatura konusu hizmeti davalıya verdiğini ispat yükü altındadır.
Davacı bu iddiasını miktar itibariyle tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilir.
Mahkememizce taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından davacı tarafın kendi defterler kayıtlarına göre davalıdan 590 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ise ticari defterlerini ibraz etmediği bilirkişi tarafından rapor edilmiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … ” … davalı yanan ismen bilmem ancak kendisini… olarak bilirim, hatırladığım kadarıyla bu iş yerinde 2014 yılının ekim ayında pizza fırınına ait bacayı temizledik, bu baca temizliğini dört kişi birlikte temizledik, benle birlikte …, … ve hatırladığım kadarıyla … vardı, biz temizliği yaptıktan sonra formu doldurup oradaki yetkiliye imzalatıp teslim ettik, temizliğin ücretinin ödenip ödenmediğini bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunarak, davacı tarafından faturaya konu hizmetin verildiğini beyan etmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 Tarih ve 2016/2310 Esas- 2017/2537 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Davacı tanık beyanı, yukarıda anılan Yargıtay İçtihadı ile davalı yanın ticari defterlerini incelemeye ibraz etmemiş olması birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından fatura konusu hizmetin davalıya verildiği mahkememizce kabul edilmiş, davalı tarafından ise karşılığı ödendiği iddia ve ispat edilmemiş olup bu nedenlerle davanın kabulüne davalı tarafından dava konusu takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması , borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur (Y.3HD’nin 09/10/2019tarih 2019/4054E-2019/7659K sayılı ilamı). Davacı isteminin faturaya dayanmakla likit olduğu ve davalı yanın icra takibine itiraz da haksız olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiş uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, davalı tarafından …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 590,00 TL Asıl Alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 118,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından 31,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 49,30-TL eksik harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 67,40-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 1.006,10-TL olmak üzere toplam 1.073,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 590,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır