Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/472 E. 2019/511 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/472 Esas
KARAR NO: 2019/511

DAVA : Tazminat (Yurtiçi Hava Taşımacılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/02/2012
KARAR TARİHİ: 11/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Yurtiçi Hava Taşımacılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının bir kamu kuruluşu olduğunu, davacı tarafından faaliyet konusu çalışma ve araştırmalarda kullanılmak üzere Amerika’da bulunan … firmasından … Sistemi sipariş edildiğini, sipariş konusu malzemelere ilişkin olarak 04/02/2011 tarihli 8.091,77-USD bedelli fatura düzenlendiğini, söz konusu sistem ilgili firmadan … olarak sipariş verildiği için ilgili sistemin Gebze’de yerleşik müvekkili kurum tesislerine getirilmesi ihtiyacının hasıl olduğunu, bu nedenle davalı şirket tarafından ilgili sistemin Amerika’daki üretici firmasından alınarak … adına…Havaalanına teslimini içerir şekilde 03/02/2011 tarihli teklif sunulduğunu, davalı firmanın 03/02/2011 tarihli teklifinin müvekkili davacı kurumca 04/02/2011 tarihinde kabul edildiğini, davalı firma ile davacı kurum arasında söz konusu emtianın Amerika’daki üretici firmasından teslim alınmak suretiyle müvekkili kuruma … Havaalanı’nda teslimini konu alan havayolu ile yük taşıma sözleşmesi bağıtlandığını, davalı firmadan nakliyenin durumuna ilişkin bilgi talep edilmesi üzerine 14/02/2011 tarihinde sistemin fabrikadan alınıp ihracat işlemlerine başlandığı, 15/02/2011 tarihinde sistemin … Havaalanı’na sevk edildiği, 21/02/2011 tarihinde ise sistemin sevk edildiği havaalanı olan … Havaalanı’nda bulunamadığı bilgisinin kendilerine verildiğini, hava taşıyıcısı davalı firmanın anlaşmanın 21. maddesinin 2. bendi gereğince kusuru aranmaksızın yüke gelecek zarardan sorumlu olduğunu, keza 18. madde ile de taşıma akdi çerçevesinde malların taşınmak üzere tesliminden alıcıya teslimi arasında tüm zarar, hasar, ziyan ve kayıplardan taşıyıcının kusursuz sorumluluğunun söz konusu olduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkili kurum nezdinde oluşan 9.700,12-USD maddi zararın malların zayi olduğunun bildirildiği tarih olan 21/02/2011 tarihinden itibaren devlet bankalarının Amerikan Doları mevduat hesabı için ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödeme tarihindeki TL. karşılığının müşterek ve müteselsil sorumlu davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı vekili 04/04/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, husumet itirazlarının bulunduğunu, davacı şirketin taşıyıcı sıfatı ile kaybolan malın bedelinden sorumlu olduğunu iddia eden davanın TTK.’nun 116., 119. vd. maddeleri gereği reddinin gerektiğini, davacının iddiasının aksine davaya konu malın davalı firma tarafından değil, bambaşka bir firma olan Amerika’da mukim …nezdindeyken zayi olduğunu, o halde dava konusu malın zayi olmasının sorumluluğu belirlenirken davalı şirketin …firmasının acentesi durumunda olduğunu, gerek taraflar arasındaki yazışmalar, gerekse davaya konu taşıma belgeleri incelenirse malın Amerika’da havaalanında zayi olduğunun görüleceğini, mala ilişkin konişmentoda bile davacı şirketin unvanı bulunmadığını, buna göre işbu davada davalı firmaya doğrudan husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının ikrar ettiği şekilde dava konusunun ve müvekkili şirketin sorumluluğunun değerlendirilmesinde Varşova Sözleşmesi’nin hükümlerinin uygulanmasını gerektiğini, dava konusunun uluslararası bir taşıma olduğu dikkate alınarak Türkiye’de yürürlükte olan … Sözleşmesi’nin konusu dahilindeki ihtilaflarda ilgili sözleşmenin hükümlerinin öncelikle esas alınması gerektiğini, … Sözleşmesi’nin 26/2-3-4 maddelerinde “…taşınacak mala ilişkin şikayetlerin, durumun öğrenilmesinden itibaren bagaj için en geç 7 (yedi) gün ve yük için en geç 14 (on dört) gün içinde yapılması gereklidir. Her şikâyetin yukarıda belirtilen süreler içinde taşıma belgesi üzerine yazılmak sureti ile veya ayrı bir bildirim halinde yazılı olarak gönderilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtilen süreler içinde şikayette bulunulmaması halinde taşıyıcı aleyhine takibat yapılamaz…” şeklinde düzenlemeler bulunduğunu, davacının malın kaybolduğunu öğrendiği 21/02/2011 tarihinden sonra 20/05/2011 tarihine yani 14 günlük hak düşürücü süre dolduktan sona zayi ihtarında bulunduğunu, Varşova Sözleşmesi’ndeki ihbar süresini geçiren davacının artık dava hakkının düştüğünü, yine davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu ve kabul edilmesinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; havayolu taşıma sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; Vacuum Technology İncorporated firmasının “… Sistemi’ne ait 04.02.2011 li ve 8.091,77-USD bedelli faturası, 25.02.2011 tarihli şikayet mektubu, … firmasından ikinci kez talep edilen “… Sistemi’ne ait 10.03.2011 tarihli ve 9.700,12-USD bedelli fatura, ödeme belgeleri, 07.03.2011 tarihli 2011-0565 sayılı ikinci siparişe ait davacı kurum belgeleri ve bu hususa ilişkin yazışmalar, 03.02.2011 tarihli taşıma teklifi ve 04.02.2011 tarihli teklifin kabulüne dair yazışmalar, 28.03.2011 tarihli muayene ve kabul tutanağı, …, Gümrük Beyannamesi, … Noterliği’nin 16.05.2011 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak cevap dilekçesine ekli belgeler, taşımaya konu konşimento örneği, davacının 16.05.2011tarihli ihtarnamesi, şirket kayıtları, taşıma belgeleri ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Mahkememizce dosyada alınan kök rapor ve ek rapor sonrasında 12.03.2015 tarihinde verilen 2012/35 E. ve 2015/201 K. sayılı kararla; dosyada mevcut evraklara göre davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2017 tarihli; 2015/12657 Esas ve 2017/750 Karar sayılı ilamında “…Mahkemece, davaya konu hava taşımasının davalı tarafından üstlenildiğinin ispatlanamadığı ve davalı acenteye doğrudan husumet yönetilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla beraber, esasen taşıma sözleşmesi şekle tabi olmadığından bu hususun geçerlilik koşulu olmayıp ancak ispat aracı olduğu, icap ve kabulle dahi taşıma sözleşmesinin kurulabileceği, somut olayda, dosyada mübrez ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, icap ve kabul de dahil bütün aşamalardaki yazışmaların taraflar arasında yapıldığı, bu yazışmalarda davalı tarafın acente sıfatı olduğunun davacı tarafa bildirilmediği gibi, taşıma konusu emtia kaybolduğunda davacı tarafça malın akıbetinin sorulması üzerine davalının malın akıbetinin araştırıldığını bildirmiş olduğu ve acente olduğuna dair de herhangi bir beyanda bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, dosyada mevcut yazışmalar ve diğer belgeler göz önünde bulundurularak davalının taşıyıcı olduğunun kabulüyle işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın davacı taraf yararına bozulmasına…” denilmek mahkememiz kararı bozulmuş, bozma sonrası dosya yeni esas almış ve sonrasında yapılan duruşmada mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
İddia, savunma, toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda iddia edilen kayıp ürünle ilgili davacının isteyebileceği zararın bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişi …’na tevdi edilmiş ve rapor düzenlemesi istenmiştir.
…’ndan alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu taşımanın… Airport ile … Havalimanı arasında AW.B.JSK-ATL-191192 sayılı hava yük senedi …kapsamında 14.03.2011 tarihinde (…) ile gerçekleştirilmiş olması nedeniyle Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili hükümlerinin tatbik edilmeyeceği, dava konusu uyuşmazlıkta … Konvansiyonu ve onu tadil eden 4 nolu … Protokolü hükümlerinin uygulanması gerektiği, dosyadaki belgelerin incelenmesinde…Sözleşmesi’nin 31-2. Ve 31-3. Maddelerine uygun olarak davacı tarafça gerekli şikayetlerin zamanında yapıldığının görüldüğü, dosyada mevcut yazışma ve belgelerden davalı şirketin davacıya ait emtianın kaybından haberdar olduğu ve kayıp olgusunu ilgili yerlere bildirildiğinin anlaşıldığı, hava yük senedinde eşyanın değerinin bildirilmediği (değer beyanı), kaydında özel bir bildirimin yer almadığı, tamamı 11 kg olan ve (… Sistemi) olarak beyan olunan yükün taşınması için ek ücret ve vergileri ile birlikte 230-USD taşıma ücreti tanımlandığının anlaşıldığı, taşıma öncesinde bir değer belirtilmek suretiyle bu değere göre ek bir ücret ödenmesi söz konusu olmadığından bu durumda taşıyıcı davalının eşyanın kaybı nedeniyle meydana gelen bütün zararları tazmin etmekle yükümlü olmadığı, davalı taşıyıcının tazmin borcunun ilgili mevzuat düzenlemesi uyarınca eşyanın brüt ağırlığının her kilogramı başına 17 Özel Çekme Hakkı (SDR) ile sınırlı olduğu, hava yük senedinde kargonun ağırlığı 11 kg olarak beyan edildiğinden her kilogram için 17 SDR olmak üzere 11 kg x 17 SDR = 187 SDR olduğu, Varşova Konvansiyonu kapsamındaki taşımalarda bu sınırın karar tarihinde aşılıp aşılmadığı hususunun önem arz ettiği, Varşova Konvansiyonu’nun 22/6. Maddesi gereği somut olayda hükmedilecek tazminat miktarının 187 SDR’nin karar tarihi itibariyle TL cinsinden değerini (faiz hariç) aşamayacağı, rapor tarihi olan 08.06.2018 tarihi itibariyle 1 (bir) SDR’nin 6,4773-TL. olduğu, buna göre davacının davalı hava taşıyıcısından raporun tanzim tarihi itibariyle talep edebileceği tazminat miktarının 187 x 6,4773 = 1.211,25-TL. olduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun “Uygulanacak Hükümler” başlıklı 106. Maddesine göre; “Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu Kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.”
Somut davaya konu havayolu ile taşıma, … Airport ile Türkiye-… Havalimanı arasında 14.03.2011 tarihinde… ile gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, uyuşmazlığa Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerinin değil; Varşova Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Zira Türkiye’ye veya Türkiye’den havayolu ile yapılan uluslararası taşımalara doğrudan 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu hükümleri uygulanmaktadır. Tam adı Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme ve Eki Protokol olan Varşova Konvansiyonu, 13 Şubat 1933 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Konvansiyon ile uluslararası hava taşımalarında, yolcu, yük ve bagajla ilgili kayıtlar ve taşıyıcının, yolcunun, göndericinin ve alıcının hak ve yükümlülükleri ile bunların kullanılmasına ve taşıyıcının hukuki sorumluluğuna ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Türkiye’nin Varşova Konvansiyonuna katılması 1.3.1977 tarih ve 2073 sayılı Kanunla (R.G. 13.3.1977 T., 15877 S.) uygun bulunmuştur. Türkiye daha sonraki yıllarda 1995 tarihli Lahey Protokolüne, 1971 tarihli Guatemala City Protokolüne, 1975 tarihli (3) ve (4) sayılı Montreal Ek Protokollerine katılmıştır.
… Konvansiyonuna göre, taşıyıcının taşıma sözleşmesinden doğan sorumluluğu sözleşmesel bir sorumluluk olup; bu sorumluluk belirli bir miktarla sınırlıdır. …Konvansiyonunun 20. maddesine göre taşıyıcı, kendisinin ve adamlarının zararı önlemek için gerekli olan bütün tedbirleri almış olduklarını ya da bu tedbirlerin alınmasında bir imkansızlık halinin bulunduğunu ispat edebildiği takdirde sorumluluktan kurtulur. Taşıyıcının sorumluluğunu azaltan veya tamamen kaldıran bir sebep de müterafık kusurdur. Buna göre, taşıyıcı, zarara, zarar gören kişinin sebep olduğunu veya zararın doğmasında zarar gören kişinin ihmal veya dikkatsizliğinin bulunduğunu ispat ederse, mahkeme taşıyıcıyı kısmen veya tamamen sorumluluktan kurtarabilir. Sorumluluğa ilişkin davaların iki yıllık süre içinde açılmaması taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldıran hususlardan biridir. İki yıllık süre uçağın varma yerine ulaşmasından veya ulaşması gereken günden itibaren başlar. Kayıtlı bagaj ve yük taşımacılığında belli sürelerde hasar ve gecikme ihbarında bulunulması gerekmektedir. Hasar öğrenilmiş ise ihbarın derhal yapılması gerekir. Hasar öğrenilmemiş ise ihbarın bagajda yedi gün yükte ise ondört gün içinde yapılması gerekir. Sürenin başlangıcı eşyanın teslim tarihidir. Gecikmelerde ihbarın en geç, bagaj veya yükün gönderilenin tasarrufu altına bırakıldığı günden itibaren yirmibir gün içinde yapılmış olması lazımdır. Belirtilen sürelere uyulmaması halinde taşıyıcı aleyhine dava açılamaz.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun atıf yaptığı Varşova Konvansiyonu ve 4 no’lu … Protokolü uyarınca yük taşımasında taşıyıcının sorumluluğu sınırlıdır. Taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu halin istisnası ise Konvansiyonun 22/2-a maddesindeki hallerin bulunması durumudur. Yani kayıtlı bagaj ve yük taşımacılığında gönderici daha yüksek bir değer beyan edip, gerekli olan ek ödemeyi yapmadığı sürece sorumluluk sınırı kilogram başına 17 Özel Çekme Hakkı (SDR) olacaktır. … Konvansiyonu’nun 22/2-a maddesine göre; “Kayıtlı bagaj ve yük taşımasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe, taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 17 SDR ile sınırlandırılmıştır. Özel Çekme hakkı (SDR: …) …’nin uluslar arası hesap birimi ve ödeme aracı oluşturulması amacıyla kabul ettiği sanal bir para birimidir.
Mahkememizce dosyada bozma sonrası alınan 11.06.2018 tarihli bilirkişi raporu ve sonrasında alınan 09.04.2019 tarihli ek rapor gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce dosyadaki tüm deliller, belgeler ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; Varşova Konvansiyonu ve onu değiştiren Lahey Protokolünün hükümleri ile yine onu değiştiren 4 Nolu … Protokolü’nün 18. maddesine göre, davalı taşıyıcı şirketin hava taşıması esnasında meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davacı tarafça davalıdan yapılan tazminat talebinin anılan … Sözleşmesinde belirtilen süreler içerisinde yapıldığı anlaşılmış; davalı tarafça davacının tazminat talebinin süresinde yapılmadığına ilişkin savunmalara itibar edilmemiştir. Davalı şirket, kendisinin ve adamlarının davacının uğradığı zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almış olduklarını veya kendileri için bütün tedbirleri alma olanağının bulunmadığını ve bu nedenle sorumsuz olduklarını ispat edemediğinden taşıyıcının zarardan sınırlı olarak sorumlu olduğu kanaatine varılmış; iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; somut uyuşmazlığa Varşova Konvansiyonu ve 4 no’lu Montreal Protokolü’nün uygulanması gerektiği, taraflar arasında sorumluluk sınırını ortadan kaldıran bir anlaşmanın varlığı ileri sürülmediğinden Varşova Konvansiyonu’nun 1975 tarihli 4 sayılı Montreal Protokolü ile değişik 22. Maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun kg başına 17 özel çekme hakkı ile sınırlı olması nedeniyle mahkememizce sınırlı sorumluluk ilkesine göre zarar miktarının tespitine ilişkin bilirkişi raporundaki hesaplama da dikkate alınarak davalının sorumluluğunun 11 kg olan dava konusu yükün her bir kilogramı için 17 SDR ile sınırlı olduğu, bu durumda davalı şirketin mükellefiyetinin üst sınırının 187 SDR olduğu, bunun dolar olarak karşılığının ise TCMB’nın resmi kurlarına göre 266,03-USD (Amerikan Doları) olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile yapılan hesaplama sonucunda bulunan 187 SDR’nin (davacının dava dilekçesindeki talebinin de USD cinsinden olduğu dikkate alınarak) USD karşılığı olan 266,03-USD (Amerikan Doları)’nın davacı kurumun davalı şirkete ihbarda bulunduğu tarih olan 20/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereği Devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin istemin ise reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısman kabulü ile; 266,03 USD (Amerikan Doları)’nın davacı kurumun davalı şirkete ihbarda bulunduğu tarih olan 20/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereği Devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 32,06-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan 1.750,0-TL. yargılama giderinin davanın kabul ve red orarına göre 47,99-TL. sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan 34,87-TL.’nin davanın kabul ve red oranına göre 33,91-TL.sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 469,33-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.