Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/367 E. 2018/355 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/367 Esas
KARAR NO : 2018/355
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/04/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında 01/01/2015 – 31/12/2015 tarihleri arasında sözleşme imzalandığını, ancak, 2016 yılı içerisinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin fiili olarak devam ettiğini, 2016 yılında davalıya kesilen faturaların davalının ödediğini, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının müvekkili şirkete 136.880 TL borcu bulunduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyasından başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptalini, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TBK ilgili hükümleri gereği öneri ve kabul koşulu dava konusu olayda gerçekleşmediğini, davanın tarafları arasında eser sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceğini, davacının sunduğu 2015 tanzim tarihli faturaların 31/12/2015 tarihinde sona eren sözleşme kapsamındaki hizmetlere ilişkin olduğunu, dava konusu olayla hiçbir ilişkisi bulunmadığını, e-posta yazışmalarını yürüten kişilerin davalı müvekkili şirketin ticari vekili veya ticari temsilcisi olmadıklarını, teklif alma aşamasında kalan bir ön hazırlığı gerekçe göstererek taraflar arasında TBK’nun ilgili hükümlerine uygun olarak kurulmuş sözleşmenin olduğunun kabul edilemeyeceğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Takibin başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 01/05/2015 tarihli reklam hizmetleri sözleşmesi her iki tarafın kabulündedir. Davacı yan, sözleşme ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren ticari ilişkinin fiili olarak devam ettiğini ve davalıya verilen hizmet karşılığı alacağı bulunduğunu, davalı yan da sona eren sözleşme konusu faturaların ödendiğini, davacı ile yeni bir sözleşme imzalanmadığını, sözleşme sonrası davacıdan sadece öneri ve teklif alındığını, bundan kaynaklı bir borcunun olmadığını savunmuştur.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, davalının inkar ettiği sözleşme ilişkisi ile takipte talep edilen alacağın varlığı ve miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. İddia edilen sözleşme ve alacağın varlığının kanıtlanması halinde, borcun ödendiği yönünde bir itiraz varsa bu itirazın, ödenemez olduğu yönünde bir defi varsa bu definin ileri süren tarafça kanıtlanması gerekir.
Kural olarak, taraflar arasında varlığı ileri sürülen reklam hizmetleri sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan,yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Somut olayda, davacı iş bedelinin ödenmediğinden bahisle icra takibi başlatmış ve itiraz üzerine de dava açmış olup taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı gibi diğer kesin delillerle de akdî ilişki ispatlanamamıştır. Alacak miktarına göre akdî ilişkinin tanıkla ispatlanması mümkün olmadığı gibi davacının açık rızası ve delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığından tanık beyanlarına dayalı olarak akdî ilişkinin varlığı ispatlanamaz. Davacı iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ispat etmek zorundadır. Ancak davacı sözleşme ilişkisini yasal deliller ile kanıtlayamamıştır.
Diğer bir anlatımla; tarafların kabulünde olan 01/05/2015 tarihli sözleşme sonrası kurulan yeni bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı yan, sözleşmenin sona ermesinden sonra aradaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davalı ile yapılan yazışmalara karşılık çalışmalar yürütüldüğünü ve verilen hizmet karşılığı alacağının olduğunu bildirmiş ise de; e-posta yazışmaları, söz konusu iddianın kanıtlanması için yasal olarak delil kabul edilemez. Ayrıca davalı yan da yazışmaların şirket yetkilileri tarafından yapılmadığını bildirmiştir. Kaldı ki, davacı tarafından yeni bir sözleşmenin varlığı da ileri sürülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacının davasını HMK. 200 ve izleyen maddeleri hükümleri uyarınca yasal delillerle kanıtlayamadığından, davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 1.653,17 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 1.617,27 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 13.700,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.