Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/349 E. 2018/274 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/215 Esas
KARAR NO : 2018/338
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/02/2016
KARAR TARİHİ :12/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ:08/05/2018
Adana … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar nolu dosyaları 02/03/2017 tarihinde yetkisizlikle mahkememize tevzi edilen, mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılan dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; 15/09/2015 tarihinde … marka 2015 Model … versiyon …, …, …. …, …, …, …,…,…, … ve … plakalı toplam 11 adet aracı … 2. El Araç Satış Bayisinden her bir araç için 79.000,00 TL bedel ödeyerek satın alındığını, ancak alınan malların emisyon hilesi nedeniyle ayıplı olduğunu ve söz konusu ayıp oranında müvekkil şirket tarafından satın alınan araçların bedelinde indirim yapılarak, yapılan indirimin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla her bir araç için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin, ticaret sicili gazetesinde de belirtilen yasal adresinin ‘ …’ olduğunu, müvekkili şirketin yerleşim yerinin Adana olmadığı gibi, HMK’nun veya sair mevzuatta bu dava bakımından Adana Asliye ticaret Mahkemelerini yetkili kılan bir düzenlemede bulunmadığını belirterek, davaya bakmaya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek, yetkisizlik kararı verilmesini, yine kendileri ile davacı arasında mal ve hizmet alımı söz konusu olmadığına, bu nedenle de kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının dava dışı 3. Kişi ile yapmış olduğu sözleşmeden dolayı kendilerinin sorumlu tutulamayacağını belirterek, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Adana … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar nolu dosyaları; davanın, satın alınan malın ayıplı olması nedeniyle açılmış, ayıp oranında yapılacak bedel indiriminin iadesi veya fazla bedel ödenmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, 6100 sayılı HMK’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. Maddesinin 1. Fıkrasına göre, genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalı şirketin Ticaret Siciline kayıtlı olduğu yerin ” … ” adresi olup, taraflar arasında Adana Asliye Ticaret Mahkemelerini yetkili kılacak herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davalı vekili tarafından, iş bu davaya bakma yetkisinin, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğu belirtilerek yasal süresi içeresinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK nun 19/2 maddesi delaleti ile HMK’nun 115/2 maddesi gereğince, davanın, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden reddine ve dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiş ve yetkisizlikle 02/03/2016 tarihinde mahkememize tevzi edilen dosya, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; Adana … Noterliğinin 11/09/2015 tarihli, …,…..,… yevmi nolu 11 adet araç satış sözleşmesi, basın açıklaması, araçların ruhsat fotokopileri, bilirkişi, keşif vs. Her türlü hukuki delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; araç satış evrakları ve satış faturası, araçların geçmişine ait her türlü bilgi ve kayıtlar, servis kayıtları, uzman görüşleri, keşif, bilirkişi incelemesi, trafik tescil kayıtları, tanık, yemin, Yargıtay kararları ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf husumet itirazında bulunmuş olmakla, davalının, davacının aracı satın aldığı firma ile birlikte ithalatçısı sıfatıyla verilen garantiden dolayı müteselsil sorumluluğu bulunduğu, bu nedenle de kendisine husumet yönetilmesinin doğru olduğu anlaşılmakla, bu yöndeki davalı itirazının yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya bilirkişiler; Prof. Dr. Müh. M…., Prof. Dr. Müh. İ…. ve Yük. Müh. … ‘e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; Araçların motorlarının kirletici emisyonlarının insan sağlığına zarar vermesi vc son yıllarda araç sayısındaki artışlar nedeni ile eksik yanma sonucu oluşan emisyonların azaltılması için bu emisyon değerlerine sınırlar getirilmekte ve zaman ile bu sınır değerlerin daha da azaltılması yoluna gidilmektedir. Bu amaçla geliştirilen standarlara her araç üreticisinin uyması gerekmekte olup bu değerler de her ülkede farklı olabilmektedir. Ülkemizde de AB standartları esas alınmakta, üretilen ya da ithal edilen araçların egzoz gazı salınımlarının bu standartlar ile belirlenen değerlerin altında olması halinde AB de ve ülkemizde aracın kullanımına izin verilmektedir. Bu emisyon değerlerin ölçümleri akredite laboratuvarlarda yapılmakta, uygun olanların ithaline izin verilmekte, daha sonraki teknik kontrollerde ise ülkemizde azot oksit emisyon kontrolü yapılmamaktadır. ABD de kabul edilen sınır değerler AB nin de çok altına olması nedeni ile bilhassa azot oksit emisonlarını sağlamaktaki zorluk nedeni ile her aracın ABD de kullanımına izin verilmemektedir. Bu zorluklar nedeni ile davalı firma tarafından ABD ye ihraç edilmek istenen diesel motorlu araçların emisyon testlerini yapılması sırasında kullanılan program …değerlerinin normal kullanım şartlanndakınden düşük göstermesi sağlanarak maniplasyon yapılmış ve bu hususun da tespit edilmesi ile ABD tarafından davalı üretici firmaya cezalar kesilmiştir. Ancak söz konusu araçların her hangi bir maniplasyon yapılmadan elde edilen emisyon değerleri AB de belirlenen sınır değeri karşıladığından bu araçların AB de kullanılmasında her hangi bir engel bulunmamaktadır. Ülkemizde kabul edilen sınır değerler daha da aşağıda olduğundan ülkemizde de kullanılmasında her hangi bir sakınca görülmemiş ve kamu adına her hangi bir işlem yapılmamıştır.
Avrupa Birliğinde düşük emisyonlu araçların vergilerinin düşük olması ve bu araçların şehir merkezlerinde belirlenen bazı alanlara girme hakkı olması, düşük emisyonu araçları avantajlı hale getirmektedir. Ancak ülkemizde böyle bir uygulama olmadığından emisyon değerlerinde daha sonraki teknik kontrollarda yaplan Ölçüme göre her hangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi bu teknik kontrollarda … değerleri de hiç ölçülmemektedir. Bu nedenle aracın ülkemizde kullanılabilmesi için sadece tip onay testi sırasında akredite laboratuvarda yapılan testin uygun olması yeterli olmaktadır. Daha sonraki aşamalarda emisyonun kötü olmasının kullanıcı açısından her hangi bir zararı ve kaybı olmamaktadır.
Avrupa Birliğinde düşük emisyonlu araçların vergilerinin daha düşük olmasına karşılık ülkemizde bu konuda bir uygulama bulunmamaktadır. Dolayısıyla … emisyonu düşük olması gereken bir aracın yüksek olması halinde kullanıcının bu konuda da her hangi bir zararı olmamaktadır. Tabiki yüksek emisyon değerleri çevreyi kirletmekte ve zarar vermekte olduğundan sınırlamalar ve kısıtlamalar kamu tarafından yapılmakta, kullanıcı açısından bu değerlerin önemi olmamaktadır, davalı şirketin ABD ile yaptığı maniplasyonun rekabet kurallarına da aykırı olması nedeni ile kamu tarafından ceza kesilmekte, bu husus nedeni ile kullanıcılar mağdur olmamaktadır. Emisyon güncellemesinin motor performansını özgül yakıt tüketimini olumsuz etkilediği yönünde kesin bir açıklamada bulunmak mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak; davacı tarafından davalıdan satın alınan araçların …emisyon değerlerinin ABD de belirtilen değerin üstünde olması, aracın emisyon değerinin ülkemiz için gerekli olan sınır değerin üstünde olduğunu göstermemektedir Söz konusu araçların ülkemizde kabul edilen … sınır değeri üstünde olduğunu gösteren bir laboratuvar test sonucu olmadığı gibi bu değerin yüksek olması halinde davacının her hangi bir zararı söz konusu olmadığına dair rapor sunmuşlardır.
Dava; Ayıp nedeniyle indirim içeren tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Ayıp olup olmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı, ayıp ihbar sürelerine uyup uymadığı, davacının zararının olup olmadığı, varsa bunun ne olduğu, davacının aracının … (AZOT OKSİT) değerinden bildirilenin aksine gerçek değerin gizlenmesine dayalı yapılan yazılım dolayısıyla bildirilen değerden daha yüksek olması halinde ayıp olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve ülkemiz mevzuatı açısından bu değerin bildirilen değere nazaran gerçek değerin yüksek olmasının kusur, ayıp olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktalarında toplandığı görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan detaylı, gerekçeli ve dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça, davalı firmanın ithalatçısı olduğu Almanyada üretilen… markalı araçların Azot Oksit (Nox) oranlarının üretici firmanın deklare ettiği değerlerin üzerinde olduğu, bu hususun AB de yapılan test sonuçları sonrasında ortaya çıktığı ve bunun da gizli ayıp hüviyetinde bulunduğu, bundan dolayı gizli ayıbın daha sonradan ortaya çıkmış olması nedeniyle ve bunun ölçüm anında değerini düşük göstermek için yapılan yazılım yüklemesi ile yapılmış olmasından dolayı ayrıca kötü niyetli olmasından bahisle, kendisinin de zararının oluştuğu, sağlık yönünden yüksek orandaki Azot Oksit (Nox) değerine maruz kalmanın zarar oluşturduğu ve yine bu yükseklikteki oranın aracın yakıt sarfiyatını artırdığından bahisle gizli ayıp nedeniyle satın aldığı araçlarda bedelde indirim yapılmasını talep etmiş ise de, davacının talebi yerinde görülmemiştir.
Yurt dışından ithal edilen araçlar yönünden, her ülkenin kendine göre standartları bulunmakta olup ülkemiz yönünden de yurt dışından ithal edilen bu tür araçların belli değerler ve belli kalemlerle kabul edilmiş sınırlar oluşturmuş olup, ülkemiz mevzuatı açısından davacının dile getirtiği Azot Oksit ( Nox) değerinin baz alınmasına ilişkin her hangi bir düzenleme bulunmaktadır. Bu nedenle de ülkemiz mevzuatı açısından diğer kabul edilen salınım kalemleri ve değerleri yönünden davacı tarafça, gizli ayıp sayılacak şekilde her hangi bir iddiada bulunulmadığı, bahse konu üreticiden kaynaklı araçların Türkiye Distribütörü davalı tarafından ithalatı yönünden de davacının dile getirdiği Azot Oksit ( Nox) yönünden her hangi bir belirlenmiş şart değerin bulunmadığı, bu nedenle de bu hususa ilişkin davalı tarafın deklare ettiği bildirimlerden gizlilik bulunsa dahi ve bu gizliliğin yazılımla sağlanmış olmasına rağmen, ülkemiz mevzuatı yönünden araçların ülkemize girişlerinde bu yönde bir ölçümlemeye tabi tutulma da bulunmadığından, bunun gizlenmiş olmasının davacı yönünden bir ayıp oluşturmadığına kanaat getirilmiştir.
Davalının ithalatını yaptığı araçlardaki Nox’un üretici tarafından bildirilen değerinden yüklenen bir program vasıtası ile salınım esnasında daha düşük gösterilmesini sağlayan bu durumun davacının dile getirdiği gibi yakıt sarfiyatını artırdığına dair zararına sebep olacak her hangi bir bilirkişi tespitinin de veya bu tespitin aksini ispatlar davacı delilinin de olmadığı ve bu nedenle de davacının bu yöndeki iddiası ve dolayısıyla zararının gerçekleşmediğine kanaat getirilmiştir.
Teknolojinin gelişmesi, dolaşım hızlanması ve bilgiye ulaşmanın daha kolay hale gelmesi nedeniyle, çevresel etkiler yönünden toplumların daha bilinçli hale gelmesi dolayısıyla değişik ülkelerde özellikle, trafikteki araçlar için daha az atık bırakan, havayı ve çevreyi daha az kirleten araçların tercih edilmesi için bir kısım vergisel veya başka indirim ve ya imtiyazların tüketicilere tanınması veya daha az çevreyi kirleten araçların tercih edilmesi halinde bir kısım bu araçları kullananlar için ayrıcalıkların tanınmış olması toplumların çevre duyarlılığına artırması yanında, bir kısım ekonomik veya sosyal hakların da bununla birlikte tanınmış olmasına rağmen, ülkemizde bu yönde henüz tabi olduğu Avrupa ülkeleri de dahil kıyas edilmeyecek eksikliklerinin bulunduğu, sabit olduğu, örneğin daha az karbondioksit veya diğer egzozdan çıkan zararlı atıklar yönünden araç kullananlara şehrin belli bölgelerine giriş hakkının verilmesi, daha yüksek salınımda bulunanlar için ise bu hakkın kısıtlanması yada temiz enerji olarak kabul edilen elektrikli araçların kullanımının yaygınlaştırılması için daha düşük mali yükümlülüklerinin tanınması gibi bir kısım gelişmiş toplum ayrıcalıklarının henüz ülkemizde tam manası ile uygulanmadığı, bu manada bir kısım Avrupa ülkesinde bulunan bilirkişi raporunda zikredilen Nox gazının daha az salındığı araçlar için ayrıcalıkta ülkemizde bulunmadığından, davacının bu yönden de her hangi bir kaybının bulunmadığı, kanaat getirilmiştir.
Yine davacı tarafça, dile getirilen Nox gazının bildirilenden daha fazla salınması hususunun aracın performansında düşüklüğe sebep olduğuna ilişkin iddiasını kanıtlar bir delil bulunmadığı gibi bilirkişiler tarafından da bu yönde her hangi bir görüş bildirilmediğinden, davacının bu nedenle de bir zararının oluşmadığına kanaat getirilmiştir.
Davacı tarafça, sağlık yönünden de bu şekilde araçlara sahip olmasının kendisinde zarara sebep olduğuna ilişkin de her hangi bir delil sunamadığından, sağlık yönünden de bir zararının oluşmadığına, kaldı ki bu yönde bir zararı oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi aracın ithali için ülkemiz mevzuatı yönünden Nox gazı için ülkeye girişinde bildirilmiş, ithal edilecek araçların tabi olduğu bir baz değerde bulunmadığından, bu şekilde yapılan ithalatta davalının yasalara aykırı davrandığına ilişkin bir iddiada da bulunulamayacağına göre davacının bu yöndeki beyanları da itibar edilmemiş ve tüm dosya kapsamınca davacının zararına sebep olan bir gizli ayıp bulunmadığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 151,96 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 4,60 TL vekalet harcı masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-avalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-araflarca yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.