Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/338 E. 2021/416 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/338 Esas
KARAR NO:2021/416

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:04/04/2017
KARAR TARİHİ:04/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17/09/2015 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı minibüsün içeresinde yolcu iken yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalılardan …’ın kullandığı minibüsün kapasitesini aştığını, olay günü minibüs içerisinde 24 kişi ve 1 de şoför olmak üzere toplam 25 kişi olduğunu, aracın mahalle girişinde inişin eğimli olduğu yol bölümüne hızlı giriş yapması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, kaza sonucunda 3 (üç) kişinin öldüğünü ve bir çok kişinin de yaralandığını, şoför …’ın kaza nedeniyle yargılanarak ceza aldığını, kaza sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve daimi olarak %25 oranında malul kaldığını, müvekkilinin tedavisinin halen devam ettiğini, kaza yapan … plakalı aracın davalı … A.Ş. nezdinde … poliçe numaralı ZMMS ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin müvekkili ile iletişime geçtiğini ve bir miktar tazminat ödemesi yaptığını, ancak ödenen miktarın çok düşük olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; şimdilik tedavi giderleri için 100,00-TL., müvekkilinin çalışamadığı dönemlerdeki kazanç kaybı için 100,00-TL., çalışma gücünün azalmasından doğan daimi iş gücü kaybı için 100,00-TL., ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararlarına ilişkin olarak 100,00-TL. ve bakım giderleri için 100,00-TL. olmak üzere toplam 500,00-TL. maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili adına sadece davalılardan …’dan 20.000,00-TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin tespit edilerek üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davasının belirsiz alacak davası olarak değil kısmi alacak davası olarak açıldığını, davaya kısmi dava olarak devam edilemeyeceğinden davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın faiz türüne ilişkin talebinin belirsiz olduğunu, talebinin açık bir şekilde ifade edilmediğini, bu sebeple HMK.’nun 26. maddesi uyarınca faiz türüne ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmesini, müvekkili hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilen kararın henüz kesinleşmediğini, istinaf etmeleri üzerine ceza dosyasının … Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildiğini, bu dosyanın mahkemece bekletici mesele yapılması, kusur ve maluliyet oranlarının ATK’dan alınacak raporlarla tespit edilmesini gerektiğini, davacı tarafın maddi zararlarına ilişkin olarak ispat edemediği ve belgeleyemediği tüm maddi zarar taleplerinin reddine, fahiş manevi tazminat talebinin de reddine, hatır taşımacılığında yalnızca yolcunun yararının bulunduğu ve taşıyanın karşılıksız olarak onu taşıdığı gözetilerek Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesi gereğince hükmedilecek tazminattan indirim yapılmasını, davacı tarafın ceza davasında davalıdan şikayetçi olmadığını ve herhangi bir maddi bir zararı olmadığını beyan ettiğini, bu beyanın mahkeme dosyasında da delil niteliğinde olduğunu, bu beyanın aksine olarak açılmış usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın uğradığı zararın tazmini için müvekkili şirkete başvuruda bulunduğunu, tarafların karşılıklı mutabakata vardıklarını ve bunun sonucunda müvekkili şirketçe davacı tarafa toplamda 108.462,00-TL. ödeme yapıldığını, böylece davacı tarafın tüm zararlarının karşılandığını, davacının müvekkili şirket nezdinde hiçbir hak ve alacağının kalmadığını, müvekkili şirkete karşı açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlı olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıklanan tüm nedenlerle davacı tarafın haksız ve mesnetsiz davasının reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 17/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; poliçe, hasar dosyası, engelli sağlık raporu, hasta kayıtları, hasta raporları, hastane dosyaları, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası, kaza tespit tutanakları, iş gücü kaybı ve maluliyete ilişkin alınacak raporlar, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılardan … delil olarak; poliçe, hasar dosyası, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, kaza tespit tutanağı, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılardan … A.Ş. ise delil olarak; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi, davacı tarafa yapılan ödemeye ilişkin mahsup fişleri, davacının SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığına dair yapılacak yazışmalar, hasar dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı ve yemin deliline dayanmıştır.
Mahkememizce …. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı ceza dosyasının bir suretinin gönderilmesi istenmiştir. Anılan ceza dosyasının incelenmesinde; davalılardan (sanık) … hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen 08/03/2017 tarihli, … K. sayılı kararda özetle; … ili, … ilçesinden tarım işçilerini taşıyan sanık …’ın sevk ve idaresindeki minibüsün, … mevkii istikametinden … Mahallesi istikametine giden stabilize yolda seyir halinde iken iniş eğimli olan yolun virajlı bölümüne hızlı girmesi neticesinde yolun gidiş istikametine göre sol tarafındaki menfez ağzında bulunan çukura aracın devrilip ön kısmının toprak zemine çarptığı, sanık …’nin sevk ve idaresindeki minibüsün yolcu taşıma kapasitesinin 15 kişi olmasına rağmen minibüs içerisinde 23 yolcu ve sürücü olan sanık olmak üzere 24 kişinin bulunduğu, kaza sonucunda müteveffalar … ile …’ın olay yerinde, müteveffa …’un ise kaldırıldığı hastanede vefat ettikleri, araç sürücüsü sanık … ve diğer 20 yolcunun ise yaralandıkları, … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde sanık …’nin asli ya da tali değil, eşdeğer kusurlu olduğunun rapor edildiği, trafik düzeninin gerektirdiği gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek tarım işçileri olan 3 kişinin ölümü ile diğer yolcuların yaralanmasına neden olan sanık …’nin taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçunu işlediği, sonuç olarak sanık …’ın üzerine atılı “Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne ve Yaralanmasına Neden Olma” suçu sabit görülerek cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce … Devlet Hastanesi’nden davacının tedavisine ilişkin tüm bilgi ve belgeler, … A.Ş.’den poliçe ve hasar dosyası istenmiştir. … SGK İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı …’e 17/09/2015 tarihinde geçirdiği konusu trafik kazası nedeniyle rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulmuştur. Ayrıca dosya taraflarının ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılması için ilgili Emniyet birimlerine ayrı ayrı müzekkereler yazılmıştır.
Dava konusu kazadaki kusur durumlarının tespiti bakımından dosya mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir. … ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 04/10/2018 tarihli kusur raporunda özetle; 17/09/2015 günü saat 18:40 sıralarında davalı sürücü …’ın idaresindeki … plakalı minibüsle Hanlar istikametinden Kalabak istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalli olan virajlı yola girdiği sırada frenin de patlamasıyla aracının hakimiyetini kaybettiği, aracın yolun solundan yan tarafına devrilmesi sonucu araçta bulunan yolculardan …’in yaralanmasına konu olayın meydana geldiği, kazaya olay sırasında araçta beklenmedik şekilde meydana gelen fren patlamasının etken olduğu, davalı sürücünün ise seyrini mevcut mahalle ve yol şartlarına göre ayarlaması gerekirken buna riayet etmemesi nedeniyle kusurlu olduğu, kaza sırasında araçta yolcu olarak bulunan …’in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dosyada mevcut verilere göre davalı sürücü …’ın idaresindeki minibüs ile meskun mahaldeki yolda seyir halindeyken hızını yolun durumu ve aracının teknik özelliklerine göre ayarlamadığı, yola gereken dikkatini vermediği, seyrini yol içinde kalacak şekilde sürdürmeye yeterli özeni göstermediği ve virajlı olay mahalline geldiğinde de sevk ve idare hatası neticesi aracının hakimiyetini kaybederek yol dışında kaldığı anlaşılmakla kusurlu olduğu, kaza sırasında araçta meydana gelen sağ arka tekerin fren sisteminin beklenmedik şekilde patlamış olması durumunun kazanın meydana gelmesi üzerinde etken olduğu, sonuç olarak davalı …’ın %50 (yüzde elli) oranında, olay sırasında meydana gelen fren patlamasının kazada %50 (yüzde elli) oranında etken olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalılardan … vekili tarafından 12/11/2018 tarihli dilekçe ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından ise 21/11/2018 tarihli dilekçe ile kusur raporuna itiraz edilerek ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. 28/03/2019 tarihli duruşmada mahkememizce dosyada alınan ATK kusur raporunun yargısal denetime elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılarak her iki davalı vekilinin ek kusur raporu alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyet oranının tespit edilebilmesi için dosya ATK 2. İhtisas Kurulu’na gönderilmiş, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 31/07/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; davacı …’in 17/09/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında Yönetmelik hükümlerine göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %23.0 oranında olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin ise olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Maluliyet raporu sonrasında dosya aktüer hesabı yapılmak üzere 08/11/2019 tarihinde aktüer bilirkişi …’a tevdii edilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyada mevcut ATK kusur raporuna göre davacı …’in kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla karşı taraf kusurunun %100 olduğunun anlaşıldığı, rapordaki hesaplamaların bu kusur oranına göre yapıldığı, yapılan hesaplamalara göre; 17/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’e ilişkin olarak hak edilmiş geçici iş göremezlik tutarının 4.229,10-TL. hak edilmiş geçici bakıcı gideri tutarının 4.229,10-TL., hak edilmiş işlemiş dönem tutarının 18.184,86-TL., hak edilmiş aktif dönem tutarının 96.242,58-TL., hak edilmiş pasif dönem tutarının 63.876,53-TL. olduğu, buna göre davacının hesaplanan toplam tazminat tutarının 186.762,17-TL. olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 103.462,00-TL. ödeme yapıldığı, böylece geriye kalanın miktarın ise (186.762,17-TL. – 103.462,00-TL.=) 83.300,17-TL olduğu, dosya içerisinde mevcut olay tarihini de kapsayan … poliçe numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesindeki sakatlanma ve ölüm için kişi başına limitin 290.000,00-TL. olduğu, hesap edilen bedellerden davalılar … A.Ş. ve …’ın müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, tedavi giderleri ve diğer hususlardaki takdirin ise mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 19/02/2020 tarihinde bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunulmuş ve ayrıca dava ıslah edilmiştir. Davalılar vekilleri tarafından ise aktüer raporuna karşı ayrı ayrı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Davacı vekili 19/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde 100,00-TL. olarak belirtmiş oldukları geçici iş göremezlik taleplerini 4.229,10-TL. olarak, 100,00-TL. olarak belirtmiş oldukları sürekli/daimi iş göremezlik taleplerini sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubuyla birlikte 74.841,97-TL. olarak, dava dilekçesinde 100,00-TL. olarak talep ettikleri bakıcı giderini 4.229,10-TL. olarak, ekonomik geleceğin sarsılmasından ötürü talep ettikleri 100,00-TL. ve tedavi gideri olarak talep ettikleri 100,00-TL.’nin ise aynen devam ettiğini, maddi tazminata ilişkin dava değerlerini böylece toplamda 83.500,17-TL. olarak ıslah ettiklerini, işbu zarar kalemlerine kaza veya temerrüt tarihi itibariyle yasal faiz oranlarının uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davalılardan … yönünden 20.000,00-TL. manevi tazminata hükmedilerek olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, ıslah dilekçesi ve dava dilekçesinde devam eden taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tedavi giderlerinin hesaplanması yönünde talepte bulunduğundan, mahkememizce 13/07/2020 tarihli duruşmada davacı tarafın dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde talep ettiği tedavi giderlerinin hesaplanması için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş ve dosya 24/07/2020 tarihinde Adli Tıp Uzmanı Dr. …’a tevdi edilmiştir.
Adli Tıp Uzmanı Doktor bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan 10/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 17/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan davacı … hakkında düzenlenen tıbbi belgelerin incelenmesinde; davacının … Devlet Hastanesi’nde yapılan muayene ve tetkiklerinde sağ radius kırığı ve dalak yaralanması tespit edilerek splenektomi (dalağın alınması) yapıldığı, ön kol kırığı nedeniyle de medikal tedavi uygulandığı, kişinin kaza sonrası tedavisinin Devlet hastanesinde yapılmış olduğu, dolayısıyla burada yapılan muayene, tetkik ve tedaviler nedeniyle tedavi giderlerine yönelik harcama yapılmamış olduğu, taburculuk sonrası iyileşme dönemine ait herhangi bir harcama belgesinin de dosyaya ibraz edilmediği, ancak kişide meydana gelen yaralanmalarının nitelikleri ve ağırlıkları birlikte değerlendirildiğinde; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp …. İhtisas Kurulu’nun 31/07/2019 tarihli kararında belirtildiği üzere 4 aya kadar uzayabilecek iyileşme sürecinde kontrollere gitmesi gerekeceği, özellikle taburcu tarihinden sonraki erken dönemde yaralanmasının niteliği itibariyle toplu taşıma araçlarından faydalanamayacağı, taksi, özel araç, vb. vasıtalardan faydalanması gerektiği, ayrıca iyileşme döneminde belgelendirilmemiş medikal giderlerinin (ağrı kesici, pansuman malzemeleri vb) olabileceği dikkate alındığında kişinin yaralanma sonrası iyileşme süresi boyunca yapmış olması muhtemel belgelendirilememiş medikal ve paramedikal (yol giderleri vs) giderleri için ait olduğu dönem de dikkate alındığında takdiren 250,00-TL.’nin uygun görüldüğü şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekili tarafından 04/09/2020 tarihinde sunulan dilekçe ekinde 17/09/2015 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak dosya davacısı … adına … ve Ltd. Şti. tarafından 12/08/2016 tarihinde imzalanan ve davacı …’e toplamda 103.462,00-TL. ödendiğine ilişkin ibraname sunulmuştur. Mahkememizce davalı sigorta şirketinin (cevap dilekçesinde de bahsettiği) davacıya yaptığı ödeme miktarı ve tarihi dikkate alınarak (davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin güncellenmiş değeri de tespit edilmek suretiyle) hesap yapılarak ek rapor düzenlenmek üzere dosya kök raporu düzenleyen aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi … tarafından 22/01/2021 tarihinde mahkememize sunulan ek raporda özetle; kök raporda hesaplanan bedellerin davalı şahsın kusuru oranında yani %50’si alınarak sonuç kısmının revize edildiği, kök rapordaki gibi her dönemin %100 kusur oranı ile değil, bu defa %50 kusur oranı ile çarpıldığı, buna göre 17/09/2015 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında davacı …’e ilişkin hak edilmiş geçici iş göremezlik tutarının 2.114,55-TL., hak edilmiş geçici bakıcı gideri tutarının 2.114,55-TL., hak edilmiş işlemiş dönem tutarının 9.092,43-TL., hak edilmiş aktif dönem tutarının 48.121,29-TL., hak edilmiş pasif dönem tutarının 31.938,26-TL. olduğu, buna göre toplam tazminat tutarının 93.381,09-TL. olduğu, davalı … A.Ş. tarafından davacı …’e 22/08/2016 tarihinde 73.115,00-TL., 14/01/2016 tarihinde 30.347,00-TL. olmak üzere toplam 103.462,00-TL. maluliyet tazminatı ödemesi yapıldığı, bunun kök rapor tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin 137.310,81-TL. olduğu, toplam tazminattan ödenen miktarların güncel değeri düşüldükten sonra davacının davalı sigorta şirketinden maluliyete ilişkin tazminat alacağının kalmadığı, hesap edilen bedellerden davalılar … A.Ş. ve …’ın müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 06/04/2021 tarihli dilekçe ile davalı … vekili tarafından 04/02/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi ek raporuna karşı itirazda bulunulmuştur. Davalı … A.Ş. tarafından ek rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Aktüer bilirkişi tarafından her ne kadar kök rapordan farklı olarak ek raporda davalı …’ın %50 kusur oranı dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılmış ise de; tarafların kusur durumlarının değerlendirmesi ve yorumu münhasıran mahkememize ait olduğundan, ek rapordaki bu hesaplamanın seçenek bir hesaplama olduğu değerlendirilmiştir. Sonuç olarak dosyada alınan kök ve ek aktüer raporlarının hüküm kurmak için yeterli olduğu kanaatine varılarak yeniden aktüer raporu alınması gerekli görülmemiştir.
Dosyada alınan ATK kusur raporuna göre dava konusu kazada davalı … %50 oranında kusurlu ise de, diğer %50 kusur davacının kusuru değildir. Diğer %50 kusur, olay sırasında meydana gelen fren patlamasından kaynaklıdır. Bu nedenle diğer %50 kusur aracın kusurudur. Yani sürücünün kusuru dışındaki %50 kusur kazaya neden olan aracın kusuru olup, bu da araç işleteninin kusuru sayılmalıdır. Davacının ise kazada herhangi bir kusuru yoktur. Sonuç olarak kazaya sebebiyet veren araç ile sürücüsü %100 kusurludur. Bu nedenle aktüer kök raporundaki %100 kusur durumuna göre yapılan hesaplama mahkememizce esas alınmıştır. Öte yandan ek raporda davalı sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan toplam ödemenin güncellenmiş değeri hesaplandığından, bu güncel değerin kök raporda hesaplanan toplam tazminat miktarından mahsubu yapılarak (186.762,18-TL. – 137.310,81-TL. = 49.451,37-TL.) davacının davalılardan talep edebileceği bakiye maddi tazminat miktarına ulaşılmıştır.
A-MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesine göre ise motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur.
Araç işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmıştır. Motorlu bir aracın işletilmesi, cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına sebep olursa işleten kusursuz dahi olsa sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu, ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğu halidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali sorumluluk sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. KTK.’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 nci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davalılardan … dava konusu kazaya sebebiyet veren … plakalı … model … markalı minibüsün hem maliki (işleteni) hem de sürücüsüdür. Davalılardan … A.Ş. ise kaza tarihi itibariyle aracın ZMMS (Zorunlu Mali Mesuliyet) sigortacısıdır.
Kaza tarihi olan 17/09/2015 itibariyle davalı … adına trafikte tescili bulunan ve kaza tarihini de kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS (Trafik Sigortası) poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sigorta teminat limitinin 290,000,00-TL. olduğu görülmüştür.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında yaralanma hallerinde tedavi dışında, bu kimsenin çalışma gücünün tamamen veya kısmen azalması gibi durumlarda bundan kaynaklanan zararları ve ileride ekonomik yönden yoksun kalacağı zarar, ziyan ve masrafları, kişinin olay nedeniyle mahrum kaldığı diğer ekonomik zararların da poliçe kapsamında kalan zararlardan olduğu kabul edilmektedir. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku; 2002, 3.baskı, sh.709-710) Sürekli iş göremezlik zararı, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi sonucunda fiziksel, psikolojik, duygusal ya da entelektüel potansiyelin azalmasından kaynaklanan bir zarardır. Yüksek Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik zararına “güç kaybı veya efor kaybı zararı da denilmektedir. Bir başka ifade ile sürekli iş göremezlik zararı; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Bu durumdaki kişi çalışmasını sürdürebilir ise de yaşıtlarına ve kendisi ile aynı işi yapanlara göre (malul kaldığı oranda) daha fazla güç ve çaba harcayacağından, kazançlarında bir azalma olmasa dahi (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Geçici iş göremezlik zararı ise; zarar görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançlarından ibarettir. Bir diğer ifade ile trafik kazası sonucunda yaralanmanın doğal bir sonucu olan ve kişi iyileşinceye kadar geçen geçici sakatlık dönemine ilişkin olan geçici iş göremezlik tazminatı, 2918 sayılı kanunun 85. maddesi kapsamındaki bedeni zararlardandır. 2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesinde belirtilen “tedavinin gerektirdiği diğer giderler” kapsamında olan geçici iş göremezlik tazminatı, tedavinin gerektirdiği bir gider kalemi olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) kapsamındadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususların düzenlendiği 2918 sayılı KTK’nun 92. maddesinde; “geçici iş göremezlik ödeneği” sigorta kapsamı dışına çıkarılmamış olup, bu durum karşısında geçici iş göremezlik ödeneğinin de poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile poliçe kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 10. HD.’nin 14/10/2010 tarih, 2009/5281 E.ve 2010/13730 K. sayılı ilamı)
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 sayılı KTK.’nun 91. maddesinin yollamasıyla ve yine anılan kanunun 85. maddesine göre belirlenecektir. Buna göre; sigortacı, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişilerin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesi koşulları 98. maddede, diğer tazminat ve giderlerin ödenmesi ise 99. maddede açıklanmıştır.
KTK.’nun 98. maddesinde açıkça belirtildiği üzere; kişiye ilişkin zarar halinde ilk yardım, muayene ve kontrol veya yaralanma nedeniyle ayakta, klinikte, hastane ve benzeri sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilen tedavi giderleri ile tedaviyle ilgili diğer giderler sigorta teminatı kapsamında olup, buna göre çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalması sonucunda oluşacak zararlar da sigorta teminatı içindedir.
25/02/2011 tarihinde 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile; her ne kadar 2918 sayılı kanunun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK’ya) geçmiş ise de; SGK., 6111 sayılı yasayla değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderleri yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, 6111 sayılı yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderinden ise SGK. sorumlu olmayıp, davalı sigorta şirketinin ve diğer davalının sorumluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla mahkememizce davalı sigorta şirketinin ve diğer davalının davacının dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu da gözetilerek aktüer bilirkişi tarafından kök raporda hesaplanan iyileşme süreci bakıcı giderlerinden de sorumlu tutulması yönünde kanaat oluşmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2018 tarihli; 2017/743 Esas ve 2018/177 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)
Yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 17/05/2018 tarihli ve 2017/782 Esas -2018/763 Karar sayılı kararında; 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nun 98. maddesi ile getirilen düzenlemenin, tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedellerine ilişkin olduğunu, geçici tedavi sürecindeki bakıcı gideri ve geçici dönem iş görmezlik tazminatının bu düzenleme kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek, davalı sigorta şirketinin sigorta limitleri dahilinde geçici dönem iş görmezlik zararı ile birlikte bakıcı giderlerinden de sorumlu tutulması gerektiğini kabul etmiştir.
2918 sayılı yasanın 90. maddesine getirilen değişiklikle ZMMS Genel Şartları’nın yasa hükmü gibi kabul edilmesi yönündeki düzenleme 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, 17/07/2020 tarihli – 2019/40 – 2020/40 sayılı kararı ile 2918 sayılı KTK.’nun 90. ve 92. maddelerinde yer alan bir kısım hükümleri iptal etmek suretiyle mevzuatta esaslı değişiklikler yapmıştır. Bunun sonucunda ise sağlık hizmeti giderlerinin kapsamı 2918 sayılı KTK.’nun 98. maddesinde açıkça hastane ve sağlık kuruluşlarında alınan tıbbi tedaviye yönelik sağlık hizmeti ile sınırlı tutulmuş iken, Genel Şartlar’ın A.5/b maddesi ile sakatlık raporu alınıncaya kadarki süre içindeki bakıcı giderleri ile işgücü kaybından doğan giderler, sağlık hizmeti giderleri kapsamına alınarak SGK.’nun sorumluluğunda bırakılmıştır. Bu nedenle açıkça kanunda düzenlenen bir hususun kapsamı genişletmiş olduğundan ve anılan yasa hükmünün AYM.’nin iptal kararı sonrasında uygulama imkanı kalmadığından, mahkememizce geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminatı (efor kaybı tazminatı) ve bakıcı giderlerinin davalıların sorumluluğu kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerekmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği kusur raporu, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun nolu maluliyet raporu, dosyada alınan aktüer bilirkişi kök ve ek raporları ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 17/09/2015 tarihinde meydana gelen ve … plakalı minibüsün karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacı …’in yaralanmasına neden olan kazada … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %50 oranında, … plakalı aracın %50 oranında kusurlu oldukları, bir başka ifade ile olay sırasında meydana gelen fren patlamasının kazada %50 (yüzde elli) oranında etken olduğu, … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi ile davalı … A.Ş. nezdinde sigortalı olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan dolayı poliçe teminat limiti (290.000,00-TL.) ile sorumlu olduğu, diğer davalının ise gerek araç sürücüsü gerekse araç işleteni sıfatıyla davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan sorumlu olduğu, dava konusu kaza nedeniyle yaralanmasının davacı …’te %23,0 oranında meslekte kazanma gücü kaybı yarattığı, davacının iyileşme süresinin ise kaza tarihi olan 17/09/2015 tarihinden itibaren 4 (dört) ay olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi kök raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının 17/09/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalılardan talep edebileceği toplam maddi tazminatın 186.762,17-TL. olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya toplam 103.462,00-TL. ödeme yapıldığı, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan bu ödemenin güncellenmiş değerinin kök rapor tarihi itibariyle 137.310,81-TL. olduğu, davalı sigorta şirketince yapılan bu ödeme ile davacıdan alınan ibraname dikkate alındığında davacıya ödenen tazminat ile hükme esas alınan aktüer bilirkişi kök raporunda hesaplanan tazminat miktarı arasında açık farklılık olduğu, ödenen meblağ ile hesaplanan zarar arasındaki bu açık nispetsizlik karşısında davacıdan alınan ibranamenin geçerli olmadığı ve davalı sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödeme ile davacının maddi zararının karşılanmadığı, aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan toplam 186.762,17-TL.’den davalı sigorta şirketinin davacıya yaptığı ödemenin güncellenmiş değeri olan 137.310,81-TL. mahsup edildiğinde; davacının davalılardan talep edebileceği maddi zararın 49.451,37-TL. olduğu, toplam tazminatı davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, dosya kapsamına göre davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin davacıya kısmi ödeme yaptığı tarih olan 14/01/2016 tarihi olduğu, diğer davalı yönünden ise kaza tarihi olduğu, hükmolunan tazminat miktarına davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihi olan 14/01/2016 tarihinden, diğer davalı için kaza tarihinden (17/09/2015) itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekiği, davacının fazla isteminin ise reddinin gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
B-MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1 maddesine göre; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
Anılan maddeye göre hakim, manevi tazminata hükmederken, olayın özelliklerini göz önünde tutmalı ve ona göre zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vermelidir. Hakim, özel halleri göz önünde tutmalı ve manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği miktar adalete de uygun olmalıdır. Manevi tazminatın tarafların ekonomik durumları da nazara alınarak tazminat ödeme yükümlüsü olan tarafın fakirleşmesi, lehine tazminata hükmedilen tarafın ise zenginleşmesi sonucunu doğurmayacak hak ve nesafet kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmektedir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken olayın özelliği, tarafların kusur durumu, kusurun ağırlığı, gibi hususlar da dikkate alınmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirmelidir. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması gibi bir amacı da yoktur. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Somut olayda; davacı … 17/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanmış, kaza nedeniyle dalağını (organını) kaybetmiş, %23,0 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğramıştır. ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen kusur raporuna göre davacının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalılardan …’ın ve maliki (işleteni) olduğu … plakalı aracının ise kazanın oluşumunda %50 + %50 = %100 oranında kusurlu olduğu, tarafların dosyada tespit edilen mali ve sosyal durumları, olayın niteliği, davacı ile davalı sürücünün kusur durumları, paranın satın alma gücü, davacının kaza sonucu duyduğu acı ve ıstırap, hak ve nesafet kuralları hep birlikte dikkate alındığında; mahkememizce davacı … için takdir olunan 10.000,00-TL. manevi tazminat miktarının yeterli ve adil olduğu, bu miktarın davacıyı zenginleştirmeye ve davalıyı da fakirleştirmeye yol açmayacağı, manevi tazminatın ticari niteliği bulunmadığından kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatine varılarak, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdir edilen 10.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 49.451,37-TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden ilk kısmi ödeme tarihi olan 14/01/2016 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 17/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise REDDİNE,
2) Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 10.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3) Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 3.378,02-TL karar ve ilam harcından, 354,02-TL peşin harç + ıslah harcının mahsubu ile kalan 3.024,00-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
4) Davacı tarafından yatırılan 354,02-TL peşin harç ve ıslah harcının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5) Davacı davada vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 7.228,68-TL maddi tazminat davası yönünden ve 4.080,00-TL manevi tazminat davası yönünden olmak üzere toplam 11.308,68-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6) Davalılar maddi tazminat davasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.107,32-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
7) Davalı … kabul edilen manevi tazminat davası yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …’a verilmesine,
8) Davacı reddedilen manevi tazminat davası yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
9) Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 683,10-TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
10-Davacı tarafından yapılan 2.963,69- TL (31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 1.550,00-TL bilirkişi ücreti, 501,19-TL tebligat, posta, 876,50-TL Adlı Tıp ücreti) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.755,19-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
11- Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 29,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 11,25-TL’sinin davacıdan alınıp davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansının geriye kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tüm taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır