Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/314 E. 2022/357 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/314 Esas
KARAR NO :2022/357

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/03/2017
KARAR TARİHİ:07/04/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … … ile davalı … arasında, davalının sahibi ve yöneticisi olduğu …&… Sigorta ve Reas. Brok. Ltd. Şti.’nin müşteri portfolyosunun müvekkiline transferi konusunda 29/09/2008 tarihli Portfolio Transfer Agreement sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme kapsamında portfolyo transferi nedeniyle davalıya ödeme yapıldığını ve müşterilerin devralındığını, müşteri portföyünün müvekkili … Paris’in ortağı olduğu … Türkiye’ye tahsis edildiğini; akabinde davalı …’in … Türkiye’nin bir kısım hisselerini satın aldığını, davalı ile … … (Satın Alma Vaadi) ve Unilateral Prosime To Sell (Satma Vaadi) olarak 15/10/2008 tarihli iki sözleşme daha imzalandığını, ayrıca davalının 01/10/2008 tarihinden itibaren … Türkiye’de iş sözleşmesi imzaladığını ve hissedarı olduğu bu şirketin yönetim kurulunda görev aldığını, böylelikle davalı …’in … Türkiye’nin hem hissedarı, hem yönetim kurulu üyesi hem de çalışanı olduğunu; Davalı …’in 02/06/2014 yılında yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini ve Share Sale and Purchase Agreement (Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi) ile … Türkiye’deki hisselerini müvekkili … Paris’e devrettiğini, çalışmaya devam ettiği şirketteki görevinden 08/09/2015 tarihinde istifa ederek tamamen ayrıldığını; davalının … Türkiye’deki hizmetlerinin sona erme tarihi olan 08/09/2015 tarihinden itibaren 4 yıl süre ile müvekkili şirketle rekabet halinde olmayacağını garanti etmesine rağmen davalının sözleşmelere ve TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığını; … Türkiye müşterilerini … isimli şirkete yönlendirdiğini, ayrıca davalının görevinden ayrılması sonrasında … Türkiye bünyesindeki bir kısım çalışanların davalı tarafça …’ya yönlendirildiğini, davalının sözleşmelerdeki rekabet yasağı hükümlerine ve haksız rekabet hükümlerine aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalının sözleşmelere ve TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırı eylemlerinin tespiti ile haksız rekabetin men’ine, müvekkili şirketlerin uğramış olduğu kazanç kaybı yönünden şimdilik 301.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 03/02/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 8.608.796 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hissedarı ve yöneticisi olduğu dava dışı şirketin portföyünün … Paris’e devri hususunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen … Türkiye ile 01/10/2008 tarihli iş sözleşmesi ile bu şirkette çalışmaya başladığını, müvekkilinin görevinin iş geliştirmesi olduğunu, müvekkilinin 19/02/2013 tarihinde emeklilik nedeniyle istifa ettiğini, iş sözleşmesinin bu tarih itibariyle feshedildiğini ancak, daha sonra davacıların ısrarlı talepleri doğrultusunda … Türkiye nezdinde 2,5 yıl süre daha çalıştığını, müvekkilinin Portföy Transfer Anlaşması kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri layıkıyla yerine getirdiğini; her halükarda rekabet yasağı süresinin 19/02/2013 tarihi itibariyle başlayacağını ve 19/02/2015 tarihi itibariyle sona ereceğini, taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı düzenlemesi bulunmadığını; kaldı ki müvekkilinin gerek iş sözleşmesinin feshinden sonraki 2 yıllık süreçte, gerekse sonraki dönemde rekabet yasağına aykırı herhangi bir davranışı olmadığını, Ekim 2016 tarihinde dava dışı …’ya davet üzerine ortak olduğunu, bu yöndeki davacı taraf iddialarının yerinde olmadığını, davacının müşteri kaybının kendisinden kaynaklandığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasında yapılmış sözleşmelerdeki rekabet yasağının ve yasadan kaynaklanan haksız rekabet hükümlerinin ihlali nedeniyle haksız rekabetin tespiti ile men’ine ve davacı tarafça uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemine ilişkindir.
Davacı taraf, çalışanı olan davalının işten ayrıldığı 08/09/2015 tarihinden yaklaşık 1 yıl kadar sonra bir kısım müşteri ve çalışanlarını yeni ortağı ve çalışanı olduğu aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı … … A.Ş.’ne yönlendirmek suretiyle taraflar arasında yapılmış portföy ve hisse devir sözleşmelerindeki rekabet yasağı ve TTK’daki haksız rekabet hükümlerine aykırı davranmak suretiyle davalı tarafça zarara uğratıldığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, sözleşmelerdeki ve yasadaki rekabet yasağı ve haksız rekabet hükümlerine aykırı bir davranışlarının bulunmadığını, müşteri kaybının davacı taraftan kaynaklanan nedenlerden kaynaklandığını savunmuştur.
Davaya dayanak yapılan taraflar arasında yapılmış 29/09/2008 tarihli Portföy Devir Sözleşmesi, 15/10/2008 tarihli Tek Taraflı Satın Alma Vaadi Sözleşmesi ve 11/12/2014 tarihli Hisse Alım Satım Sözleşmeleri her iki tarafın kabulünde olup; 29/09/2008 ve 15/10/2008 tarihli sözleşmelerde taraflar, davalının davacı şirketteki hizmetinin sona ermesinden itibaren 4 yıl süre ile davacının yürüttüğü faaliyet alanlarında, açık ve yazılı izni olmaksızın başka bir şirkette doğrudan veya dolaylı olarak çıkar sağlayamayacağı, aynı müşterileri sahiplenemeyeceği konularında rekabet yasağı kararlaştırmışlar; 11/12/2014 tarihli sözleşmede bu iki sözleşmedeki rekabet yasağına atıf yapılarak rekabet yasağı konusundaki sözleşme hükümleri tekrarlanmak suretiyle yeniden kararlaştırılmıştır.
Yine taraflar arasında yapılmış 01/10/2008 tarihli İş Sözleşmesi tarafların kabulünde olup; anılan sözleşmeyle davalının sözleşme tarihinden itibaren … Türkiye’de pazarlama koordinatörü olarak işe başladığı, 19/02/2013 tarihinde emeklilik nedeniyle işten ayrıldığı ve emeklilik sonrası tarafların karşılıklı mutabakatı ile aynı şirkette çalışmaya devam ettiği ve daha sonra 08/09/2015 tarihi itibariyle davacı şirketten tamamen ayrıldığı; yaklaşık 1 yıl sonra da Ekim 2016 tarihinde davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren önceki ismi … Sigorta olan dava dışı … A.Ş.’ne ortak olduğu ve bu şirkette çalışmaya başladığı dosya kapsamı ile sabittir.
İddianın ileri sürülüş biçimine ve yukarıda açıklanan bilgilere göre eldeki davaya ilişkin çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında yapılmış sözleşmelerdeki rekabet yasağı hükümlerinin geçerli olup olmadığı, geçerli ise ne kadar süreyle geçerli olduğu; davacı tarafça ileri sürüldüğü biçimde davalının anılan sözleşme hükümlerindeki rekabet yasağına ve TTK’daki haksız rekabet hükümlerine aykırı eylemlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu eylemler nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, varsa zarar miktarının tespiti ve tahsilinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Yanlar arasındaki davada ileri sürülen haksız rekabete ilişkin sözleşme hükümlerinin yasaya uygun olup olmadığının tespiti, var ise sözleşmeye göre hangi nitelikteki eylemlerin haksız rekabet oluşturacağının tespiti için bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş, bu yönden bilirkişiler haksız rekabet konusunda uzman Doç. Dr. …, sigorta brokerliği konusunda uzman … ve sigorta konusunda uzman Dr. …’tan alınan 02/05/2019 tarihli raporun, mahkememizce dinlenen tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilmek suretiyle aynı bilirkişi heyetinden ve heyete dahil edilen SMMM Prof. Dr. … ve ticaret hukukunda nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Prof. Dr. …’dan alınan 21/06/2021 tarihli raporun ve taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine aynı heyetten alınan 26/11/2021 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporlarında özetle; davalının davacı şirketten 08/09/2015 tarihinde ayrılarak aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı şirkette Ekim 2016 tarihinde işe başladığı ve ortak olduğu, bu hususun taraflar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı olduğu, sözleşme ile kararlaştırılan 4 yıllık rekabet yasağının kamu düzenine aykırı olduğu, rekabet yasağı süresinin iki yıl ile sınırlandırılması gerektiği; bu kapsamda en son alınan ek raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacıların talep edebileceği tazminat miktarının 501.765,21 TL olabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraflarca delil olarak bildirilen tanıkların tamamı 20/12/2019 tarihli duruşmada dinlenilmiş; tanıklar …, …, …, … …, …, …, …’in yeminli anlatımlarında özetle; davacı şirkette çalışmakta iken ayrılarak davalının yeni ortağı ve çalışanı olduğu dava dışı … Şirketinde çalışmaya başlayan bir kısım çalışanların eski işyerinden (davacı şirketten) ayrılmalarının, davacı şirket ile bu çalışanlar arasındaki sorunlardan kaynaklandığı; yine davacı şirketin bir kısım müşterilerinin davacı ile çalışmalarını sonlandırarak dava dışı … Şirketi ile çalışmaya başlamalarının, davacının sunduğu hizmet kalitesi ve müşteri tercihinden kaynaklandığı; bir kısım çalışanların davacı şirketten ayrılarak …’da işe başlamalarında ve yine bir kısım müşterilerin davacı şirketle çalışmayı bırakıp … çalışmaya başlamalarında davalının bir etkisinin bulunmadığı yönünde beyanlarda bulunmuşlardır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, sundukları deliller, alınan bilirkişi raporları ve dinlenen tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde;
Tarafların kabulünde olan ve yukarıda değinilen taraflar arasında yapılmış sözleşmelerde kararlaştırılmış olan davalının davacı şirketteki hizmeti sona erdikten sonra aynı faaliyet alanında başka bir şirkette doğrudan veya dolaylı çıkar sağlayamayacağı, aynı müşterileri sahiplenemeyeceği/sahiplendiremeyeceği konularındaki rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu anlaşılmakla birlikte; sözleşmelerde ön görülen 4 yıllık sürenin, bilirkişi kurulu raporlarında değinildiği üzere, en son yapılan 21/12/2014 tarihli Hisse Alım-Satım Sözleşmesinin kurulduğu tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nın 445/1.maddesinde süre konusunda getirilen düzenleme karşısında geçersiz olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda davalının davacı şirketten ilişiğini kestiği, aradaki hizmet ilişkisinin sonlandığı 08/09/2015 tarihinden itibaren yasada öngörülen 2 yıllık süre bitimi olan 08/09/2017 tarihine kadar rekabet yasağının devam ettiğinin kabulü gerekmekte olup; bu süre zarfında davalının sözleşmeyle kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı bir eyleminin bulunmaması, aksi halde diğer koşulların varlığı halinde sorumluluğunun gündeme geleceği tartışmasızdır.
Somut olay bakımından, rekabet yasağının yürürlükte olduğu dönemde davalının, ayrıldığı şirketin iştigal ettiği alanda faaliyet gösteren başka bir şirkete ortak olması ve çalışmaya başlaması biçimindeki eylemi, Anayasa’yla güvence altına alınan çalışma hak ve özgürlüğü kapsamında bir hak olduğundan ve hiçbir şekilde kısıtlanamayacağından, taraflar arasında yapılmış sözleşmelerdeki rekabet yasağı düzenlemesine aykırılık olarak değerlendirilemez.
Davacı taraf, rekabet yasağının yürürlükte olduğu dönemde bir kısım çalışanları ile bir kısım müşterilerinin davalı tarafça dava dışı şirkete yönlendirildiğini, bunların kendilerinden ayrılarak dava dışı …’yla çalışmaya başladığını ileri sürmüş ise de; birbirleriyle çelişmeyen ve tutarlı olan ve bu nedenle itibar edilen tanık anlatımlarına göre; bir kısım çalışanlar ile müşterilerin davacı şirketle çalışmayı bırakmalarının davacı şirketin uyguladığı personel yönetiminden ve müşteri ilişkilerinden kaynaklandığı, başka bir anlatımla personel ve müşterilerin bireysel tercihleri ile ilgili olduğu; çalışanların ve müşterilerin davalının yeni ortağı ve çalışanı olduğu dava dışı İntegrayı tercih etmelerinin, daha iyi koşulların sağlanmasından ve müşteri tercihinden kaynaklandığı; dolayısıyla davalının sözleşmelerdeki rekabet yasağı hükümleri ile TTK’daki haksız rekabet hükümlerine aykırı doğrudan ya da dolaylı herhangi bir eyleminin kanıtlanamadığı; buna bağlı olarak da değinilen nedenlerle zarara uğramış olsa bile davacı tarafın uğramış olduğu zarardan, nedensellik bağı bulunmadığından davalının sorumlu tutulamayacağı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf vekili dava dışı … defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere uğranılan zarardan davalının sorumluğuna gidilemeyeceği kanaatine varıldığından ve bu konuda yapılacak incelemenin varılan sonuca etkisi olmayacağından bu konudaki talep de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 5.140,33 TL peşin ve 141.876,39 TL ıslah harcı toplamı 147.016,72‬ TL harçdan mahsubu ile bakiye 146.936,02 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 174.712,96 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 170,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 07/04/2022

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı