Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/31 E. 2021/321 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/31 Esas
KARAR NO:2021/321

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/01/2017
KARAR TARİHİ:28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 20/06/2016 tarihinde akdedilen sözleşmede belirtilen şartlarda üretim bantı konveyörünün üstünün pleksiglas ile kapatılması konusunda anlaşıldığını, müvekkili tarafından sözleşme gereği 20/06/2016 tarihinde 20.000,00-TL. peşinatın davalı şirketin banka hesabına gönderildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre işi teslim etme süresinin 20 gün olarak belirlendiğini, ancak aradan geçen zamana rağmen kararlaştırılan işin davalı tarafça yapılmadığını, davalı tarafa ödenen 20.000,00-TL.’nin de müvekkiline iade edilmediğini, davalıya ödenen 20.000,00-TL. alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine geçildiğini, ancak davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yapılan anlaşma gereğince davacı tarafa borcu bulunmadığını, aksine davacıdan alacağının mevcut olduğunu, tarafların gerekli montaj, malzeme ve işçilik konusunda anlaştıklarını, ancak aralarında işin süresi konusunda herhangi bir anlaşmanın olmadığını, müvekkilinin karşılıklı mutabık kalınan işin yapımı konusunda çalışmaya başladığını ve yaklaşık 24.892,00-TL.’lik harcama yaptığını, bahse konu iş devam ederken davacı şirketin yetkilisi tarafından müvekkili şirketin çalışanların iş yerinden attırıldığını, müvekkilinin başka çalışanlarla işe devam etmek istediğini, fakat bunun davacı tarafça kabul edilmediğini, yapılan anlaşmadan davacı tarafın tek taraflı olarak hukuka aykırı şekilde döndüğünü, işi tamamlatmayıp icra takibine geçen davacı tarafın kusurlu olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin ise davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin davalı ile 20/06/2016 tarihinde akdettiği sözleşme gereğince davalı şirkete banka havalesi ile peşinat olarak gönderdiği 20.000,00-TL.’nin iadesine yönelik olarak davalı şirket aleyhine giriştiği ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı ve davalının karşılıklı olarak edimlerini yerine getirip getirmediği, sözleşme konusu işin davalı tarafça tamamlanmamasının sebebinin ne olduğu, davalının işi süresinde bitirememesi nedeniyle davacının sözleşmeden dönerek verdiğini iade almasına hukuken imkan bulunup bulunmadığı, davalının yapmış olduğu giderler nedeniyle talep edilen iadeyi yerine getirme yükümlülüğünün olup olmadığı, varsa ne kadar olduğu, ayrıca alacağın likit olup olmadığı ve davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Davacı taraf delil olarak; taraflar arasında akdedilen 20/06/2016 tarihli sözleşme, banka ödeme dekontu, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, bilirkişi incelemesi, yemin, isticvap, tanık beyanı, keşif ve sunulması mümkün her türlü delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; kargo gönderi ve teslim fişleri, tanık beyanı, keşif ve bilirkişi raporu, yemin ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket vekili tarafından davalı aleyhine 13/12/2016 tarihinde 20.000,00-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirket yetkilisi tarafından yasal süresi içerisinde 26/12/2016 tarihli dilekçe ile tüm borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, daha sonra davacı şirket vekili tarafından 10/01/2017 tarihinde harca esas değer olarak 20.000,00-TL. gösterilmek suretiyle ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun aydınlatılabilmesi bakımından taraflarca bildirilen tanıkların dinlenilmesi gerektiği kanaatine varılarak; gerek mahkememizce celbedilerek bizzat duruşmada, gerekse talimat yoluyla tarafların isim ve adreslerini bildirdiği tanıklar dinlenmiştir.
Davalı tanığı … 12/03/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde özet olarak; kendisinin montaj, bakım ve onarım bölümü mezunu olduğunu, bu nedenle davalı …’ın almış olduğu işte … ve (ismini hatırlamadığı) başka bir arkadaş ile birlikte davacıya ait işyerindeki şişeleme tesisinin açıkta olan kısmını kırılmayan cam olarak tabir edilen pleksiglas türü camla kapatacaklarını, malzemelerin … tarafından alındığını, ancak kaça aldığını (malzeme maliyetini) bilmediğini, kendisinin montaj kısmına baktığını ve anılan işte 2 sadece (iki) gün çalıştığını, işin bir kısmını (yarıya yakınını) kapattıklarını, bunun üzerine deneme amaçlı olarak makinenin çalıştırılmasını orada bulunanlara söylediklerini, oradaki görevlilerin ise “patrondan izin almadan çalıştıramayız” dediklerini, bunun üzerine kendilerinin “patronunuzdan o zaman izin alın” dediklerini, oradakilerin ise “sen git kendin söyle” dediklerini, bunun üzerine bizzat kendisinin işyeri patronuna gittiğini, durumu kendisine izah ettiğini, ancak işyeri patronunun kendisine “bana niye soruyorsun” şeklinde başlayarak ve küfürlü konuşmalarla hakaret ettiğini, ayrıca yanında bulunan müdürlerine “alın bunu atın, yoksa elimde kalacak” diyerek kendisini dışarı attığını ve arkasından “patronuna söyle ne onun benden, ne de benim ondan alacağım var, bir daha da gelmeyin” dediğini, iş için malzeme getirildikten sonra, ölçülerin alınıp orada kesimi yapılacağından, diğer iki arkadaşının kendisinden daha önce davalıya ait işyerinde yaklaşık bir hafta kadar çalıştıklarını, araya bayram tatili girdiğini, kendisinin bayramdan sonra 2 (iki) gün çalıştığını, diğerlerinin tam olarak ne kadar çalıştığını ise bilmediğini, işyeri patronu tarafından kendisine yapılan sözlü hakaretler ve gösterilen tavır üzerine ve ayrıca davacı şirketin patronunun kendilerini işyerine almamasından dolayı bir daha gidip çalışmadığını beyan etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında ifadesine başvurulan davacı tanığı …, 27/11/2018 tarihli talimat duruşmadaki ifadesinde özet olarak; kendisinin davacıya ait iş yerinde teknik birimde makine bakım işinde çalıştığını, davalı taraf ile davacı arasında konveyörün kapatılması konusunda anlaşma yapıldığını, davalı tarafın yaklaşık 10-15 (on onbeş gün) süre ile çalıştığını, malzeme eksikliğinden söz edildiğini, bu süre içerisinde tam gün verimli bir şekilde çalışmanın olmadığını, işin yaklaşık %20’lik kısmı yapıldıktan sonra davalı tarafın gelmediğini ve işi tamamlamadığını, bunun üzerine davacı tarafın işi başkasına yaptırdığını, tarafların işin yapımı konusunda ne kadara anlaştıkları ve işi tamalayan 3 (üçüncü) kişiye ne kadara tamamlatıldığı konularında ise bilgisinin bulunmadığını beyan etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında ifadesine başvurulan davacı tanığı …, 29/11/2018 tarihli talimat duruşmadaki ifadesinde özet olarak; kendisinin davacı şirkette halen bakım işlerinde çalıştığını, makinelerin bakımını yaptığını, davalıyı dava konusu olay nedeniyle tanıdığını, bunun dışında tanımadığını, çalıştığı şirketin konveyörünün üstünün kapatılması konusunda davacı ile davalının anlaştıklarını, yaklaşık bir hafta kadar süreyle davalının çalışma için gelip gittiğini, ancak işin yaklaşık %10 ya da %20’lik kısmını yaptığını, bir daha da gelmediğini, davacı tarafın işin kalan kısmını başka bir firmaya tamamlattığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı … 28/01/2019 tarihli duruşmadaki ifadesinde özet olarak; kendisinin İstanbul konveyör isimli firmada çalıştığını, iş sahibinin … isimli firma olduğunu, 2016 yılının Temmuz ayında soda fabrikasında şişe taşıma bandının üst kapama işlerini yapmak için fabrikanın bulunduğu Bursa iline gittiklerini ve işleri yapmaya başladıklarını, ancak firma sahibi olan kişinin kendilerine yönelik bazı hal ve davranışları nedeniyle rahatsız olduklarını, hatta kendi patronuna durumu bildirdiklerini, ancak onun da bu durumu sorun yapmamalarını ve işlerini yapmalarını söylediğini, işi yapmak istedikleri halde … firmasının (ismini hatırlayamadığı) sahibi tarafından kendilerine “gündüz çalışmayın, akşam 8’den sonra çalışın” şeklinde yaklaşımda bulunduğunu, hatta firma sahibinin öğleden sonra saat 14.00’da gittikleri için kendilerine “neden bu saatte geldiniz, erken neden gelmediniz” şeklinde tepkide bulunduğunu, çalışmaları için gerekli olan elektriği dahi vermeyeceğini beyan ettiğini, kendisinin de “biz sizin işinizi yapmaya geldik” diyerek iş sahibinin gece çalışın şeklindeki talebini kabul etmediklerini, zira ekipmanda bir sorun olursa bu sorunu gece olduğu için gideremeyeceklerini düşündüklerini ve işlerini yapmaya devam ettiklerini, işi büyük oranda tamamladıklarını, sadece kulp kapama ve plexiglass kapama işlemlerinin kaldığını, takriben işin %60-70 seviyelerinde tamamlanmış olduğunu, daha sonra öğrendiği kadarıyla bir başka ekibin işi tamamlamaya gittiğini, kendisinin bir süre sonra işyerinden ayrıldığını beyan etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 27/03/2019 tarihli dilekçede; sözleşme konusu işlerin davalı tarafça teslimat süresinde tamamlanmadığı için müvekkilince bir başka firmaya yaptırılmak zorunda kalındığını, bu nedenle davaya konu iş başka firma tarafından yapıldığından, mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasının dosyaya herhangi bir yarar sağlamayacağını beyan etmiştir.
Davalı vekili ise 09/04/2019 tarihli duruşmadaki beyanında; davacı tarafın müvekkiline işi eksik yaptıkları veya tamamlamadıkları şeklinde herhangi bir ihtarname keşide etmediğini, ayrıca sözleşmeyi feshettiğine dair herhangi bir bildirimde de bulunmadığını, mahkemece dinlenen tanıkların işin yapılmasının bizzat davacı şirketin sahibi tarafından engellendiğini ve kendilerine hakaret içeren sözler sarf ettiğini söylediklerini, bu nedenle işin tamamlanamadığını belirtmiştir.
Uyuşmazlığın niteliği itibarı ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, deliller toplandıktan ve tanıklar dinlendikten sonra mahkememizce davacı vekilinin mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının yarar sağlamayacağı şeklindeki beyanı da dikkate alınarak, alanında uzman 1 (bir) makine mühendisi ile 1 (bir) SMMM’den oluşan bilirkişi kurulundan dosya üzerinden inceleme yapılmak suretiyle rapor alınmasına karar verilerek, dosya tüm ekleri ile birlikte rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek 31/07/2019 tarihinde ön bürodan dosyaya sunulan raporda özetle; taraflar arasında 20/05/2016 tarihinde akdedilen bant konveyörün üstünün pleksiglas ile kapatılması işine ilişkin sözleşmede işin tamamlanma süresinin 20 gün olarak belirlenmiş olduğu, davalı vekilinin 22/02/2017 tarihli dilekçesindeki “4 işçinin 3 hafta boyunca çalıştığı”, 31/03/2017 tarihli dilekçesindeki “4 kişilik 2 ekibin 3 hafta boyunca çalıştığı, işin yaklaşık % 70-80’inin tamamladığı” şeklindeki beyan ve ifadelerinden, işin sözleşmede belirlenen 20 günlük süre içinde tamamlanmadığının anlaşıldığı, sözleşme kapsamında yapılacak işin bant konveyör üzerine paslanmaz profillerin iskelet oluşturacak biçimde cıvatalar ile monte edilmesi, monte edilen profil çerçevenin arasına pleksiglas takılarak kapatılması işlemi olduğu, bu işlemin ileri seviyede uzmanlık gerektiren bir işlem olmadığı, meslek lisesi metal bölümü mezunu veya sanayide montaj bölümünde yetişmiş standart bir işçinin rahatlıkla yapabileceği, davalı tarafın yapılacak işlemin ülke genelinde çok az kişinin yapabileceği ve giden işçilerin yerinin doldurulmasının çok zor olduğu yönündeki iddialarının abartılmış olduğu ve gerçeği yansıtmadığı, bu işlem için kolaylıkla işçi bulunabileceği, dosya içerisinde yarım kalan işin ne kadarının tamamlandığını gösterir herhangi bir tutanak, tespit veya yapılan işin fotoğrafını gösterir herhangi bir dokümanın bulunmadığı, işin sonrasında başka bir firmaya tamamlatılmış olmasından dolayı yerinde yapılacak keşif ve incelemenin değerlendirmeye herhangi bir faydasının olmayacağı, davada taraflar arasındaki anlaşmazlığın yapılan işin ne kadarının tamamlandığı ve tamamlanan işin bedelinin ne kadar olduğu konularında yoğunlaştığı, dosyada dinlenen tanık ifadelerinde işin %10-20, %70-80 ve yarıya yakınının tamamlandığı yönünde farklı beyanların bulunduğu, tanık …’in “kendisinin 2 gün çalıştığı, kendisinden önce de bir ekibin malzemeyi hazırlama, ölçüye göre kesip ebatlama işleri için yaklaşık 1 (bir) hafta çalıştığı, işin yarıya yakının tamamlandığı” şeklindeki ifadelerinin gerçeğe daha uygun olduğunun değerledirildiği, Bursa’da bulunan davacıya ait işyerine İstanbul’dan ekip ve malzeme gönderildiği, montaj öncesi giden ekibin malzemenin hazırlanması, ölçüye göre kesilip ebatlanması işlemlerini 1 (bir) hafta boyunca yaptığı, taşeron olarak çalışan montaj ustası tanık …’in hazırlanan malzemenin montajında 2 (iki) gün çalıştığı, yapılacak iş göz önüne alındığında montaj ekibinin 3-4 gün daha çalışması durumunda işin tamamen biteceğinin değerlendirildiği, tanık …’in 2 (iki) gün montaj işlemini yaparak işin yarıya yakının tamamlandığına dair ifadesi ile birlikte değerlendirildiğinde; heyetlerince davalı tarafın sözleşme kapsamında yapılması gereken işin %40’ını tamamladığının mütalaa edildiği, sözleşmede işin tamamlanması için 20 günlük süre belirlendiği, yapılacak iş için bu sürenin yeterli olduğu, yine sözleşmede işin toplam bedelinin 50.000,00-TL. olarak belirlendiği, belirlenen bu bedelin yapılan işin mahiyetine uygun olduğu, toplam bedeli 50.000,00-TL. olan işin %40’ını tamamlayan davalı tarafın tamamladığı işin bedelinin ise 20.000,00-TL. (50.000,00-TL. x 40 / 100 = 20.000,00-TL.) olduğu, davalı tarafın işin başlangıcında davacıdan aldığı peşinat olan 20.000,00-TL.’nin yaptığı işin bedelini karşıladığı, davalı tarafın 4 işçinin 3 hafta boyunca mesaisinin 10.500,00-TL. olduğuna yönelik iddialarının haksız bir talep olduğu, davalı tarafın 2 (iki) adet kendi işçisinin 1 (bir) hafta çalıştığı, sonrasında taşeron olarak 1 (bir) işçinin 2 gün daha çalıştığının tanık ifadelerinden anlaşıldığı, iş yapım sözleşmesinin işin davalı tarafça tamamlanarak davacıya 20 gün içerisinde teslim edilmesi üzerine yapıldığı, sözleşmede çalıştırılacak işçilerin günlük ücretlerinin davacı tarafça karşılanacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, dinlenen tanık ifadelerinden çalışan işçilerin işe geç saatlerde geldiklerinin ve verimsiz çalıştıklarının anlaşıldığı, sonuç olarak; işin sözleşmede belirlenen 20 günlük sürede tamamlanmadığı, davalı tarafın sözleşme kapsamında yapması gereken işlerin %40’ını tamamladığı, toplam bedeli 50.000,00-TL. olan işin %40’ını tamamlayan davalı tarafın tamamladığı işlerin karşılığı bedelin ise 20.000,00-TL. olduğu, davalı tarafın işin başlangıcında davacıdan aldığı peşinat olan bu tutarın (20.000,00-TL.’nin) yaptığı işin bedelini karşıladığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 15/08/2019 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itirazda bulunularak, öncelikle yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmesi, mahkeme aksi kanaatte ise mevcut heyetten ek rapor alınması talep edilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce 15/10/2019 tarihli duruşmada; davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını karşılar nitelikte ve yeterlilikte ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek 10/01/2020 tarihinde dosyaya sunulan ek raporda; kök rapordaki kanaatlerini değiştirecek herhangi bir hususun olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi kurulu ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı şirket vekili tarafından 18/03/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi kurulu ek raporuna itiraz edilmiştir.
Mahkememizce 25/10/2020 tarihli ara karar ile; davacı vekilinin 18/03/2020 tarihli ek rapora itiraz dilekçesindeki ve 02/09/2020 tarihli duruşmadaki itirazlarını karşılar nitelikte 2. kez ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın kök ve 1. ek raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi edilerek 2. kez ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek 28/01/2021 tarihinde dosyaya sunulan 2. ek raporda ise özetle; davacı tarafın işin zamanında teslim edilmemesinden dolayı zarara uğradığına ilişkin taleplerinin heyetçe kök ve ek raporda değerlendirilmediğine yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, dava dilekçesinde ve dosyada davacı yanın işin tamamlanmamasından dolayı zarara uğradığına ilişkin somut bir talebi bulunmadığından dolayı bu hususun değerlendirilmediği, dosyada mevcut deliller incelendiğinde işin yarım kalması sonucu üretimin durmayacağı, zira yapılan işin zaten çalışan, üretimin devam ettiği, ilerleyen bandın üzerinin kapatılması işi olduğu, bu işin tamamlanmamış olmasının ise üretimi durdurmayacağı, heyetçe tanıkların davacının veya davalının tanığı olup olmadığına bakılmadığı, dosya içerisinde işin ne kadarının tamamlandığını, ne kadarının ise yarım bırakıldığını gösterir herhangi bir tutanak veya yapılan işin fotoğrafını gösterir doküman bulunmadığı, işin ne kadarının yapıldığını gösteren belgeyi davacı tarafın dosyaya sunmadığı, sadece sözlü beyanlarda bulunulduğu, heyetçe değerlendirme yapabilecekleri kıstaslardan birinin tanık ifadeleri, ikincisinin ise davalı tarafça davacının işletmesine getirilen malzemenin faturası ve işin mühendislik boyutuyla değerlendirilmesi olduğu, dosyada işin %10-%20’lik kısmının tamamlandığına yönelik tanık beyanı yanında, işin %70-%80’lik kısmının tamamlandığı yönünde de ifadeler bulunmasına karşın bunlara itibar edilmediği, herhangi bir oran belirtmeyen tanık …’in işin yarıya yakınının tamamlandığına ilişkin ifadesinden yapılan işin mühendislik boyutu incelenerek, diğer hazırlık aşamasında ve ön montajda çalışan personelin çalışma süreleri dikkate alınarak, davalı tarafın getirdiği malzemenin faturaları da incelenerek işin %40’lık kısmının tamamlandığı yönündeki kanaate ulaşıldığı, bant konveyörün üzerinin kaplanması işinin tamamının bir mühendislik projesi olduğu, mühendislik proje uygulamalarında işin; fizibilite, proje, ön hazırlık, uygulama, test, kontrol, devreye alma gibi ifade edilecek kısımlardan oluştuğu, davalı tarafın işin yapılacağı bant üzerinde ölçü alması, proje hazırlaması, kullanacağı malzemenin işin gereğine uygun olanının fizibilite çalışmasını yapmasının işin %10 luk kısmı olduğu, davalı tarafın bu çalışmaları yaptığı, daha sonraki ön hazırlık, malzemenin montaj alanına getirilmesi, ölçüye göre ebatlanmasının ise işin %20’lik kısmını oluşturduğu, davalı tarafın bu çalışmaları da yapmış olduğunun gerek getirmiş olduğu malzemelerin faturasından, gerekse davacı tarafın işin yarım bırakıldığına dair ifadelerinden anlaşıldığı, işin geri kalan kısmının yapılması halinde %80’lik kısmının, test, kontrol ve devreye alma işlemlerinin tamamlanması sonrasında ise %100’lük kısmının tamamlanmış olduğunu, davacı tarafın işin %10-20’lik kısmının tamamlandığı ifadesinin eksik bir ifade olduğu, burada işin proje aşamasının geçtiği, malzemenin işletmeye geldiği, ebatlamanın yapıldığı, montaj işleminde 2 gün çalışıldığı, sözleşmede tamamının 20 günde biteceği yazılı bir işin ebatlama kısmı için işçilerin 7 gün çalışma yaptığı, 2 gün ise montaj işinin yapıldığı, böylece davalı yanca toplam 9 günlük çalışma yapıldığı, 20 günde bitecek olan bir iş için 9 gün çalışma yapılmasının, işin yarım bırakıldığı aşama itibariyle ön hazırlık, malzemenin işletmeye getirilmesi, ebatlanması ve 2 gün süre ile montajının yapılması karşısında dava konusu işin %40’lık kısmının tamamlandığına yönelik değerlendirme ve tespitlerinin yerinde olduğu, diğer tüm hususlardaki takdirin ise mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları incelenip denetlenmiş, alınan raporların toplanan delillere, celbedilen dosya içeriklerine, dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelere uygun olduğu, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Taraflar arasında davacı şirketin Bursa’da bulunan işlerindeki üretim bantı konveyörünün üstünün pleksiglas ile kapatılmasına ilişkin olarak 6098 sayılı TBK.’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
TBK.’nun 470. maddesine göre eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.
Eser sözleşmesi; iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, sözleşmenin bir tarafında yüklenici, yani bir eser meydana getirme borcu altına giren, eser meydana getirmeyi yüklenen taraf, diğer tarafında ise yüklenicinin meydana getirdiği esere kararlaştırılan bedeli ödemeyi taahhüt eden iş sahibi vardır.
Eser sözleşmesinde teslim, yüklenicinin asli edim yükümlülüğünü oluşturmaktadır. Yüklenicinin eseri teslim borcunda temerrüde düşebilmesi için ise “objektif olarak” bu yükümlülüğüne aykırı bir biçimde eseri tamamlamamış olması gerekir.
Borcun ifasındaki her gecikme yüklenicinin temerrüdünü oluşturmaz. Eğer yüklenici bakımından yerine getireceği edimin ifası imkansız hale gelirse bu durumda yüklenicinin temerrüdünden söz edilemez. Bir başka ifade ile yüklenici borcunu iş sahibinden dolayı ifa edemiyorsa bu halde temerrüt gerçekleşmez.
Yüklenici, edimini ifa edememesinin iş sahibinden kaynaklandığını ispat ederek temerrüde düşmekten kurtulabilir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyada dinlenen tanıkların beyanları, dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında davacı şirkete ait üretim bantı konveyörünün üstünün pleksiglas ile kapatılması konusunda 20/06/2016 tarihinde akdedilen eser sözleşmesine dayalı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, sözleşmeye göre işin toplam bedelinin 50.000,00-TL. olarak, işin tamamlanma süresinin ise 20 gün olarak belirlendiği, davacı şirket tarafından 20/06/2016 tarihinde 20.000,00-TL. peşinatın davalı şirketin banka hesabına gönderildiği, teknik bilirkişi tarafından da tespit edildiği üzere; davalı tarafın sözleşme kapsamında yapılması gereken işin %40’ını tamamladığı, davalı tarafın tamamladığı işin bedelinin 20.000,00-TL. (50.000,00-TL. x 40 / 100 = 20.000,00-TL.) olduğu, dosya kapsamında sözleşme konusu işin ne kadarının tamamlandığı ve/veya ne kadarının eksik kaldığına dair herhangi bir tespit, tutanak veya fotoğraf bulunmadığı, mahkememizce duruşmada dinlenen tanıklar … ve …’nin beyanlarından anlaşıldığı üzere; işin devamı sırasında davacı şirket yetkilisinin (firma sahibinin) davalının çalışan işçilerini işyerinde istemediğini ve bir daha da gelmemelerini bildirerek davalının işçilerinin çalışmalarına, dolayısıyla işi tamamlamalarına izin vermediği, böylece davalı yüklenicinin borcunu bizzat iş sahibinden kaynaklı nedenlerden dolayı ifa edemediği, bir başka ifade ile sözleşme konusu işlerin sözleşmede belirlenen 20 günlük süre içinde tamamlanamamasının yükleniciden değil iş sahibinden kaynaklandığı, davalı tarafça işin başında peşinat olarak alınan davaya konu 20.000,00-TL.’nin davalı tarafça yapılan işin %40’lık kısmına karşılık gelen 20.000,00-TL. olduğu, bu durumda davacının işin tamamlanamamasında kusuru bulunmayan davalıya ödemiş olduğu 20.000,00-TL.’yi geri istemekte ve davalı aleyhine takip başlatmakta haklı olmadığı anlaşılmakla, öte yandan yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeksizin davanın reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının 483,10-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 423,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 180,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır