Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/304 E. 2021/731 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/304 Esas
KARAR NO :2021/731

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:08/05/2012
KARAR TARİHİ:14/10/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; BDDK’nın 03/07/2003 tarihli kararıyla … Bankası A.Ş’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığını, banka yetkililerinin yatırılan paraların banka ve devlet garantisi altında olduğu yönündeki telkinleri ile yanılgı sonucu … hesabına yatırdığı parayı bankaya el konulacağını basından öğrenmesi üzerine çekmek istemesine rağmen çekemediğini, paranın … tarafından ödenmemesi işleminin iptali için idari yargıda açtığı davanın reddine karar verildiğini, söz konusu paranın yurt içinde banka uhdesinde olduğunu ileri sürerek, 53.657 TL’nin 03/07/2003 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 21/11/2013 tarih, 2012/108 E, 2013/267 K sayılı kararla davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/09/2015 tarih, 2015/799 E-9435 K sayılı kararıyla; “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı taraf davalı …’nin tasarruf mevduat sigorta kapsamında sorumlu olduğunu ileri sürerek dava açtığına göre bu davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekmekte ise de, mahkemece bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi nedeniyle sonucu itibariyle kararın doğru olması nedeniyle davacı vekilinin …’ye yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin davalılar … ve …’a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı … ve …’ın, …Bankası A.Ş’nin hakim ortağı ve yöneticileri bulunduğunu, TTK’nın 336. maddesi uyarınca sorumluluklarının olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, aralarında davalı … ve …’ın da bulunduğu davalı … Bankası A.Ş’nin yöneticileri hakkında davalı … … Limited’e aktarılmayan paralarla ilgili olarak dolandırıcılık iddiasıyla …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu bildirmiştir. Davacı ve davacı durumundaki diğer mudilerin iradesinin fesada uğratıldığının veya benzer bir eylemin tespit edilerek davalı gerçek kişiler ile diğer davalı …Bankası yöneticileri hakkında verilebilecek olası bir mahkumiyet kararının, eldeki bu davayı etkileyebileceği çekişmesizdir.
Bu durum karşısında, davalılar …, … ve Müflis … Bankası A.Ş’nin diğer yöneticileri hakkında açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, mahkumiyet kararı çıkması halinde bu kararın hukuki sonuçlarının BK’nın 53’üncü maddesi çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle aynı Yasa’nın 41, TTK’nın 321/son ve 336. maddeleri uyarınca davalılar … ve …’ın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı gerekçe ile davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,…” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş, bu kez davacı taraf vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı …’ye yönelik açılan ve husumetten reddine dair Mahkememiz 21/11/2013 tarih, 2012/108 E, 2013/267 K sayılı kararıyla verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından, anılan davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı tarafça ileri sürülen hukuksal nedene dayalı olarak davalılar … ve …’ın sorumluluklarını gerektirir bir davacı zararının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ve temerrüt tarihinin tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, dosya kapsamı belgeler ve gerektiğinde davalı kayıtları incelenmek suretiyle dosya konusunda uzman bilirkişi bankacı …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 09/08/2021tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davacının 04.07.2003 tarihinde yatırdığı 53.657,00 TL alacağını tahsil edemediği ve 04.07.2003 tarihi itibarıyla 53.657,00 TL zarara uğradığı, davacının bu zararının oluşmasında davalılardan …’ın … …. Yöneticisi sıfatıyla sorumlunun bulunduğu, diğer davalı …’ın … …. de yöneticilik yaptığı hususunda bir bilgi bulunmadığı ancak, dava dışı … şirketinde ve … Ltd. de ortaklık ve yöneticiliklerinin bulunması karşısında dava konusu zarardan sorumlu olduğu, bu konudaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, oluşan 53.657,00 TL’ye 04.07.2003 tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, Yargıtay bozma ilamında işaret edilen eksikliği giderecek yeterlikte, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacı hesabındaki paranın aktarılması nedeniyle davacının zarara uğratıldığı, yöneticinin özen ve bağlılık yükümlüğünü ihlali ile anılan zararlandırıcı işlem nedeniyle davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309.maddesi uyarınca davalı yöneticilerin sorumluluklarının bulunduğu, bu kapsamda benimsenen bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacıya yönelik zararlandırıcı işlemler nedeniyle meydana gelen 53.657,00 TL zararın 04.07.2003 temerrüt tarihinden itibaren davalılar … ve …’dan tazmininin gerektiği anlaşıldığından bu davalılara yönelik açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ye yönelik açılan dava hakkında daha önce verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olmakla bu konudaki hükmün tekrarı ile yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
2-Diğer davalılar … ve …’a yönelik açılan Davanın Kabulü ile,
53.657,00 TL’nin 04/07/2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 3.665,30-TL karar ve ilam harcından 796,85-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 2.868,45-TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.775,41-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 21,15 TL başvuru harcı, 796,85 TL peşin harç, 2.500 TL bilirkişi ücreti ve 3.600,48 TL tebligat ve ilan giderlerinin toplamı 6.918,48 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’dan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 14/10/2021

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.