Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/298 E. 2019/711 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/298 Esas
KARAR NO: 2019/711

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ: 06/10/2016
KARAR TARİHİ: 07/10/2019

İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas … karar 02/01/2017 karar tarihli dosyası görevsizlik kararı verilmiş olmakla, mahkememize tevzi edilen dava dosyasının yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 2013 yılından beri metalurji ve mimarlık alanında faaliyetlerini yürüttüğünü davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden …Şti aleyhine icra takibi başlatıldığını , müvekkili şirketin icra dosyası borçlusu şirket ile herhangi bir ticari bağlantısının olmadığını, icra takibi neticesinde 20.07.2016 tarihinde 3.kişi konumundaki müvekkili şirketine gelindiğini ve müvekkili şirketin iyiniyetli 3.kişi olmasına rağmen munkul mallarının haczedildiğini söz konusu haciz işlemi sonrasında 02.08.2016 tarihinde davalı … A.Ş tarafından müvekkili şirket üzerinde icra haciz baskısı kurularak 30.000,00-TL bedelli bir protokol sunulduğunu, müvekkilinin söz konusu protokolü imzalamak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin 30.000-TL tutarındaki parayı davalı tarafa ödemesine rağmen davalı tarafın kötü niyetli olarak 2.bir haciz işlemi gerçekleştirdiğini belirterek müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı 30.000,00-TL’nin ödeme tarihi itibariyle ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatına sebepsiz zenginleşme hukuki dairesinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı taraf cevap dilekçesinde; işbu dava dosyasında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davada davacı tarafın aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı olmadığından davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın borçlu olunmayan paranın haciz baskısı ile ödendiği ispatına mecbur olduğu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; haciz tutanağı, protokol, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas … esas sayılı dosyaları, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün…Talimat sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi vs. Delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyası, istanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası, müvekkili şirket evrak ve kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri ile banka kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi, yemin ve sair delillere dayanmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının, davacı sıfatının olup olmadığı, davacı ile dava dışı şirket …Şti arasında ilişki olup olmadığı, varsa ne tür ilişki olduğu, davacıın icra baskısı altında davalıya ödeme yapıp yapladığı, ödeme yapmış ise istirdat davası olarak talepte bulunup bulunmacağı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle dosya SMMM bilirkişisi…’a tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda; Borçlu şirket ile … ve …’nun ortak oldukları şirket adresinde borçlu şirketinde 2013 yılı içinde faaliyet gösterdiğini, davacı şirket ortağı ve vekaletname ile şirket adına geniş yetki ile donatılmış olan …ın borçlu şirketle ilişkisinin bulunduğu bu nedenle dava dışı borçlu … Şti. ile davacı şirket arasında organik bağ-ilişki olduğuna dair rapor sunmuştur.
Davacının itirazı üzerinde dosya rapor alınmak üzere SMMM bilirkişisi …’ye tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda; taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuz da çözüme kavuşturulması gereken temel problem; davacı ile davalının takip borçlusu …şirketi arasında organik bir bağ bulunup bulunmadığı, dolayısıyla da uygulanan haciz işleminin ve yapılan protokolün hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmakta olduğunu, dava dosyası içerisinde bulunan 02.08.2016 tarihli protokol incelendiğinde; “iş bu protokol İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına binaen düzenlenmiş olup dosya borcuna mahsuben …Şti TR… …bank bankası hesabından … TR… … Bankası … Şb. hesabına 14.000,00 TL. EFTve elden 1.000,00 TL. nakit alınmış olup dosyanın geri kalan bakiyeye karşılık tahsil harcının borçluya ait olmak üzere bir adet bono alınmıştır. Alınan bonu vadesinde ödenmesi halinde tahsil harcının borçluya ait olmak üzere dosya borcu ile ilgili hiçbir hak ve alacağımız kalmayacaktır” yazıldığı ve yine bu protokole dayanılarak 02.08.2016 tanzim ve 04.08.2016 ödeme tarihli alacaklısı … A.Ş, borçlularının;
Nahit Kanberoğlu, 2- … ve … Şti olan 25.000,00 TL. bedelli bir adet bono düzenlendiğinin anlaşıldığını, davacıya 20.07.2016 tarihinde haciz haciz İşleminin uygulandığı protokolün ise 02.08.2016 tarihinde yapıldığı anlışılmıştır.
Dosyadaki belgeler incelendiğinde; …’ın icra dosya borçlusu olan … şirketinin temsile yetkili ortağı iken 2008 yılında şirket ortaklığından ayrılmış olduğunu, …’ın … Endüstrisi şirketinde 23.09.2009 tarihinde … ile ortak olduğu, şirket adresinin … olarak belirlendiğini, borçlu …’in … ve …’nun ortağı bulunduğu … şirketinin adresine taşındığını, davacı şirket çalışanının önce … burada çalışıyor demiş olduğu, telefon görüşmesi yaptıktan sonra ara sıra gelir demiş olduğunun tutanağa yazılmış olduğunu, icra dosyası incelendiğinde, haciz tutanağı ile davacı şirkete ait haciz mahallinde keşide edenin …, Lehtarı …Şti. olan ve Temeltaş ciro ile …’a geçmiş bulunan, …’m cirosunu taşıyan 3 adet toplamı 72.000,00 TL. bedelli çek fotokopilerinin dosyaya alındığını, …’a ait …bank’tan yapılan vergi ödemesi dekontunun … tarafından Şekerbank vasıtasıyla yapılan ödeme dekontunun davacı işyerinde bulunduğunu, ayrıca …’a davacı şirket tarafından verilen 1 adet vekâletname görüldüğü, davacı şirket tarafından verilen 3 sayfadan ibaret vekaletname ile, …’m davacı şirket adına Türkiye dahilindeki tüm bankalarda hesaplar açmaya, açılan bu hesaplar ile açılmış ve açılacak TL., Döviz, Yatırım hesapları, Portföy, Ticari, Vadeli Vadesiz tüm hesaplarda dilediği zamanlarda dilediği miktarlarda para çekmeye, yatırmaya, EFT yapmaya, gelen havale, paket, kıymetli, evrak, koli, bilumum eşyaları almaya, talep tahsil ve ahzu kabza, elden evrak alıp vermeye, ciro etmeye, fînans kuramlarında işlem yapmaya, kredi çekmeye, sözleşme taahhütname, beyanname, rehin, ipotek, muvafakat, belgelerini imzalamaya, şirketi borçlandırmaya, faktoring işlemleri yapmaya, araç satın almaya, araç satmaya, hasar bedeli almaya, araç teslim almaya, vergi ve muhasebe işlemlerini yapmaya, her türlü izin ve ruhsatları almaya vb. huşularda vekil tayin edilmiştir. … vekaletname ile çok geniş yetkilerle donatılmış, adeta şirketi temsil ve ilzama yetkili olan kişinin sahip olduğu tüm yetkileri kapsar nitelikte yetki sahibi kılındığını, davacı taraf ticari defter kayıtlarında, … tarafından yatırılan , EFT …, … tarafından çekilen, … KK Ödemesi açıklamalı banka işlemlerinin mevcut olduğu görülmekte olduğunun anlaşıldığı bildirilmiştir.
Yukarıda belirtilmiş olduğu gibi borçlu şirketin hisselerinin … tarafından devredilmesi, … ve…’nun aynı şirkette ortak olmuş olması ve borçlu şirketin de (çeklerin keşide tarihinden kısa sayılacak bir süre Öncesine kadar) aynı adreste faaliyet göstermiş olması, davacı şirket kira akdinde kiracı ikametgâhı olarak …’m isimin yazılı olması, … tarafından cirolanmış çeklerin davacı işyerinde bulunmuş olması, …’a verilen çok geniş kapsamlı vekâletname, davacı şirket ticari defterlerinde … tarafından yatırılan, … KK ödemesi açıklamalı banka işlemlerinin varlığı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile borçlu … şirketi arasında organik bağ bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda davacı ile davalı arasında borç tasfiye protokolü imzalanmasına ve buna bağlı olarak bono verilmesine ilişkin işlemlerin hukuka uygun olduğunun kabulü gerekir. Yapılan haciz işleminin tarihi ile protokolün tarihi arasında dava açarak tedbir talebiyle icra takibini durdurabilecek kadar makul bir süre (12 gün) bulunduğu halde davacının böyle bir yola başvurmayarak protokol yapması, basiretli davranmakla yükümlü olan davacının ödemeyi itirazi kayıtla yapabilmesi mümkün iken böyle bir yola başvurmaması hususları da varılan sonucu desteklemekte olduğunu belirterek, dava dosyası ve ver alan her türlü bilgi, belge, tüm deliller, davacı ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; davacı şirket ile borçlu … şirketi arasında organik bağ bulunduğu, dolayısıyla davacı ile davalı arasında borç tasfiye protokolü imzalanmasına ve buna bağlı olarak bono verilmesine ilişkin işlemlerin hukuka uygun olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
Dava: İstirdat davasıdır.
Mahkememizce dosyadaki tüm deliller, belgeler ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı taraf her ne kadar dava dilekçesiyle icra takibindeki haciz baskısıyla üçüncü kişi olarak ödediği toplam 30.000,00 TL nin geri verilmesi için iş bu davayı açmış ise de, iş bu davanın istirdat davası olarak görüldüğü, İİK 72/7 maddeye göre icra dosyasında takibe itiraz etmeyen veya itirazı kaldırılan ve bu yüzden borçlu olmadığı bir parayı ödeyen kişinin ödediği tarihten itibaren bir sene içinde paranın geri alınması için dava açabileceği, somut olayda ise davacının takip borçlusu olmadığı icra takip dosyasında sadece 3. kişi olarak ödediği parayı geri istediği, TBK’nın 195. maddesine göre; borçlunun borcunu ödeyen davacı 3. kişinin borçlu ile borcun nakli sözleşmesi yapmış gibi kabul edilerek davacı 3. kişinin iş bu ödemeden dolayı bu madde hükmü gereğince ancak ve ancak icra takip borçlusu olan … Şirketi’ne rücu etme hakkının bulunduğu, bu davada davacı 3. kişinin takip alacaklısından yatırdığı parayı talep etme hakkının bulunmadığı ayrıca aksi halinde dahi yukarıda açıklandığı ve bilirkişi raporunda belitildiği üzere davacı şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında organik bağın mevcut olduğunun kabulü ile ispatlanamayan davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Reddine,
2-Davalının tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 467,93 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğniden yürürlükte buluna Avuratlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.