Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/296 E. 2021/510 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/296 Esas
KARAR NO:2021/510

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:23/03/2017
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/07/2016 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … istikametinden şehir merkezi istikametine doğru seyir halinde iken … … kapı önüne geldiği esnada müvekkili yaya …’a çarpması sonucu tek taraflı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili …’ın anılan kaza dolayısıyla yaralandığını ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, kazada davacı müvekkilinin sol el bileğinin, omuriliğinin, burnunun ve bacağının kırıldığını, boynunda çatlak oluştuğunu, ameliyatla müvekkilinin bacağına platin takıldığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS (Trafik Sigorta) poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketine müvekkili davacının maddi zararlarının karşılanması için 26/08/2016 tarihinde yazılı olarak başvuruda bulunulduğunu, yapılan başvuruda 15 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava açılacağı hususunun ihtaren bildirildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından 17/03/2017 tarihinde taraflarına bir e-mail gönderildiğini ve davacı müvekkilinin maluliyetinin %2 olarak belirlendiğinin bildirildiğini, kendilerinin ise bu oranı kabul etmediklerini ve tekrar değerlendirme yapılması talebinde bulunduklarını, davalı sigorta şirketi tarafından ise bu taleplerinin kabul edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin uğradığı geçici ve sürekli işgücü kaybından dolayı zararlarının tazmini için işbu davayı açtıklarını belirterek ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak şimdilik 3.200,00-TL. sürekli işgöremezlik tazminatı ile 100,00-TL. geçici işgöremezlik tazminatı toplamı 3.500,00-TL. tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihleri olan 26/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça eksik yatırılan harç ve yargılama giderlerinin dava şartı olduğunu, öncelikle dava dilekçesindeki çelişki ve eksikliklerin giderilmesi bakımından davacıya kesin süre verilmesini, kesin süre içinde bunlar yerine getirilmez ise davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddinin gerektiğini, sürekli göremezlik ve/veya en azından geçici iş göremezlik yönünden alacağın miktarı önceden belirlenebildiğinden, davacı yanın belirsiz alacak davası açamayacağını, davanın bu nedenle de usulden reddi gerektiğini, dava açılmadan önce davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine başvuru yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, ayrıca davanın zamanaşımı nedeniyle de reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise … plakalı aracın 31/03/2016-31/03/2017 tarihleri arasında geçerli ZMMS (Trafik) sigorta poliçesi ile müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin poliçe limit ve teminatları ile sorumlu olduğunu, öncelikle meydana gelen trafik kazası tutanağında kusur oranı belirlenmediğinden kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, bunun için uzman bilirkişilerden kusur raporu alınarak kusur oranları tespit edildikten sonra zarar hesabı yapılması gerektiğini, poliçe kapsamında müvekkili sigorta şirketinin davacının geçici iş gücü kaybına yönelik zararını tazminle yükümlü olmadığını, davacının 05/07/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle maluliyet durumuna ilişkin olarak ATK’dan maluliyet raporu alınması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 05/07/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği cismani zararların tazminine yönelik olarak açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; ifade tutanakları, Sağlık Bilimleri Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Genel Adli Muayene Raporu, Epikriz Raporu, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu, … … … Aile Sağlığı Merkezi’nin Tek Hekim Raporu, … Sigorta Anonim Şirketi’ne ait 21164077 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi, … Sigorta Anonim Şirketi’ne 26/08/2016 yapılan başvuruya ait dilekçe ve belgeler, … Sigorta Anonim Şirketi’ne 28/10/2016 tarihinde teslim edilen dilekçe, … Sigorta Anonim Şirketi ile yapılan e-mail yazışmaları, nüfus kayıt örneği, sigorta poliçesi, varsa hasar dosyası, davacıya ait tüm tedavi evrakları, film ve grafiler, ameliyat raporlar ve Engelli Sağlık Kurulu Raporu, ATK raporları, aktüer raporu, Yargıtay kararları ve sair delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi, sigorta ve poliçe dosyası, hasar dosyası ve ilgili tüm belge ve kayıtlar, kusur oranı ile ilgili bilirkişi raporu, Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak maluliyet raporu, SGK kayıtları, her türlü fiziki ve dijital materyaller, tanık beyanı, keşif, bilirkişi incelemesi, isticvap, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce hasar dosyası sigorta şirketinden celbedilmiş, deliller toplanmış ve sonrasında dava konusu trafik kazası nedeniyle kazaya karışanların kusur durumlarının tespiti bakımından dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu … Trafik İhtisas Dairesi tarafından mahkememize gönderilen 20/07/2018 tarihli yazıda dosya içerisinde mevcut olay mahalli fotoğraflarının ve tutanakların siyah beyaz fotokopi olduğu, sağlıklı bir kusur değerlendirilmesi yapılabilmesi için yeterli olmadığı, sağlıklı kusur oranı izafesi yapılabilmesi açısından olaya ilişkin ceza davası dosyasının tamamına ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce 28/01/2019 tarihli duruşmada … 15 Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı ceza dosyasının aslının gönderilmesi istenmiştir. Ceza dosyası aslı geldikten sonra dosya kusur raporu düzenlenmek üzere mahkememizce yeniden ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 20/05/2019 tarihli ve …-101.02-2019/…/… sayılı kusur raporunda özetle; davalı sürücü …’in idaresindeki aracı ile seyir halindeyken olay yeri yaya geçidi mahalline yaklaştığında hızını asgari düzeye düşürmesi ve gerektiğinde yeterli tedbire başvurabilecek şekilde seyrine daha kontrollü sürdürmesi gerektiği hususlarına riayet etmediği, mevcut hızı ile seyrine devam ettiği ve orta refüjde yolun diğer bölümünde karşıya geçmek üzere bulunan yayalar arasından geri dönerek kazanın meydana geldiği yol bölümüne girip karşıya geçmeye başlayan ilk geçiş hakkına sahip yayaya karşı tedbirde geç kalmakla yayaya çarptığı olayda kusurlu olduğu, davacı …’ın ise olay yeri yaya geçidi mahallinde orta refüj üzerinde karşıdan karşıya geçiş için bulunmaktayken geri dönüp diğer tarafa doğru karşıya geçmek üzere yola girdiğinde bu yol bölümü üzerinde seyir halinde bulunan aracın hızını – konumunu dikkate almadığı ve dikkatsiz hareketi ile kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü olayda kusurlu olduğu, sonuç olarak olayda dava dışı …’in %85 (yüzde seksen beş), davacı …’ın %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu oldukları şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından kusur raporuna karşı itiraz edilmiş, davacı vekili tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporu incelenmiş, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2015 tarihli, 2013/18924 Esas ve 2015/4895 Karar sayılı ilamına göre; “Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler de dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınarak yapılması…” gerekmektedir.
Mahkememizce dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyetinin tespiti bakımından dosya … Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 18/09/2019 tarihli raporda özetle; Ömer oğlu, 1991 doğumlu, …’ın 05/07/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızasının 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzde sıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin ise olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.

ATK Maluliyet raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz edilmiş, davalı vekili tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır. Sonrasında mahkememizce 13/11/2019 tarihli ara kararla dosyanın aktüer hesabı yapılmak üzere bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 27/02/2020 tarihli raporda özetle; dosyaya sunulan belgeler, ATK kusur ve maluliyet raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının maluliyetinin %0 olması sebebiyle yalnızca geçici iş göremezlik dönemi tazminatı hesaplandığı, geçici iş göremezlik döneminde davacının maluliyet oranının %100 olduğu düşünerek hesaplama yapıldığı, buna göre davacının geçici iş göremezlik tazminatının 3.990,04-TL. olarak hesaplandığı, karşı tarafın kusur oranının %85 olduğu gözetildiğinde davacının hak edilmiş geçici iş göremezlik tutarının ise 3.391,53-TL. olarak hesaplandığı, sorumluluk, temerrüt tarihi ve faiz türü gibi hukuki olgular konusundaki takdirin ise mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 18/03/2020 tarihli dilekçe ile rapora karşı beyanda bulunulmuş, davacı vekili tarafından ise 24/06/2020 tarihli duruşmada bilirkişi raporuna karşı itiraz edilerek maluliyet raporunun eksik olduğu, bu hususta daha önce sundukları itirazların aynen tekrar edildiği bildirilmiş, ancak davacı vekilinin yeniden maluliyet raporu alınması yönündeki talebi mahkememizce 24/06/2020 tarihli duruşmada reddedilmiştir.
Davacı vekili 07/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava açarken 100,00-TL. olarak talep ettikleri geçici iş göremezlik tazminatı talebini 3.291,53-TL. arttırarak 3.391,53-TL.’ye yükseltmiştir.
Davacı vekili 24/11/2020 tarihli dilekçesinde Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 17/07/2020 tarih ve 2019/40 E. -2019/40 K. sayılı iptal kararı doğrultusunda önceki ara karardan rücu edilmesi talebinde bulunmuştur. Bunun üzerine mahkememizce 17/02/2021 tarihli duruşmada; Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas – 2019/40 Karar sayılı iptal kararı gözetilerek maluliyet durumunun tekrar değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak 24/06/2020 tarihli duruşmada verilen 2 no’lu ara karardan rücu edilmiş, ATK 2. İhtisas Kurulu’na müzekkere yazılarak … T.C. Kimlik numaralı …’ın 05/07/2016 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezliğe ilişkin maluliyet oranlarının Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 17/07/2020 tarih ve 2019/40 E. – 2019/40 K. sayılı iptal kararı kapsamında kaza tarihi de gözetilerek ilgili yönetmelik hükümlerine göre tespiti için maluliyet raporu düzenlemesi istenilmesine karar verilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim olunan 10/03/2021 tarihli ve … sayılı maluliyet raporunda ise; her ne kadar olay tarihi 05/07/2016 ise de, 03/08/2013 tarihli 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin sadece EK-1 bölümünde yapılan değişiklikleri içerdiği, EK-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği, dosyadaki mevcut tıbbi belgelere göre; Ömer oğlu, 1991 doğumlu …’ın 05/07/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında şahsın yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 23/06/2021 tarihli duruşma; dosyada alınan ATK maluliyet raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ATK Üst Kurulu’ndan yeniden rapor alınması yönündeki talebi ile dosyada daha önce geçici iş göremezlik tazminatı hesabına yönelik aktüer hesabı yapılmış olduğundan davacı vekilinin aktüer bilirkişiden geçici iş göremezlik tazminat hesabı yönünde rapor alınması taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Dosyada alınan ATK maluliyet raporuna göre; davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı belirtilmiş olduğundan, aktüer bilirkişi tarafından davacının sürekli işgöremezlik zararı hesaplanmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda davacının gelir durumuna göre seçenekli olarak sadece geçici işgöremezlik zararı hesaplanmıştır.
Geçici işgöremezlik zararı, motorlu aracın işletilmesi sırasında kişinin yaralanması sonucu yapılan, tedavinin gerektirdiği bir zarar kalemidir. Trafik kazası sonucunda yaralanmanın doğal bir sonucu olan ve kişi iyileşinceye kadar geçen geçici sakatlık dönemine ilişkin olan geçici işgöremezlik tazminatı, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi kapsamındaki bedeni zararlardandır.
2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesinde belirtilen “tedavinin gerektirdiği diğer giderler” kapsamında olan geçici iş göremezlik tazminatı, tedavinin gerektirdiği bir gider olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) kapsamındadır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasının dışında kalan hususların düzenlendiği KTK’nun 92. maddesinde “geçici işgöremezlik ödeneği” sigorta kapsamı dışına çıkarılmamış olup; bu durum karşısında geçici işgöremezlik ödeneğinin de poliçe limiti ile sınırlı kalmak üzere poliçe kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 10. HD.’nin 14/10/2010 tarih, 2009/5281 E.ve 2010/13730 K. sayılı ilamı)
Aktüer kök ve ek bilirkişi raporlarının gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli anlaşıldığından, mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Adli Tıp Kurumu’nun ilgili dairelerinden ayrı ayrı alınan kusur ve maluliyet raporları, dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen aktüer bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 05/07/2016 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazası neticesinde davacının yaralanmasına neden olan dava dışı dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, kazada dava dışı araç sürücüsü …’in %85 oranında, davacı …’ın ise %15 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan dolayı sorumlu olduğu, kaza nedeniyle davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel bir araz bırakmadan iyileşmiş olması nedeniyle davacıya sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, davacının iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki asgari ücrete göre ve kusur oranları gözetilerek yapılan hesaplamaya göre davacının kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalı sigorta şirketinden talep edebileceği geçici işgöremezlik (maddi) tazminatının 3.391,53-TL. olduğu, bu miktarın davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat limiti içerisinde kaldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça yasal faiz talebinde bulunduğu gözetildiğinde 3.391,53-TL. geçici işgöremezlik tazminatına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesi, fazlaya ilişkin istemin ise gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 3.391,53-TL geçici iş göremezlik (maddi) tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınıp davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise REDDİNE,
2-Alınması gerekli 231,67-TL karar ve ilam harcından 71,40-TL peşin harç + ıslah harcından mahsubu ile kalan 160.27-TL’nin davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 71,40-TL peşin harç ve ıslah harcı toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.925,09-TL. (31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekaletname harcı, 750,00-TL bilirkişi ücreti, 1.821,50-TL Adli tıp faturası, 317,59-TL tebligat, posta) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.505,04-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 3.391,53-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 3.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 50,00-TL (tebligat) yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 24,27-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır