Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/270 E. 2022/655 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/270 Esas
KARAR NO :2022/655

DAVA:Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/03/2017
KARAR TARİHİ:05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait … … fabrikasında 24.05.2016 Tarihinde Saat 21.30 civarından belirlenemeyen sebeplerle yangın çıktığını, yangın sebebiyle söz konusu fabrikada yer alan Demirbaşlar, Makine-Tesisatlar, Hammaddeler, Mamuller, Yarı Mamuller ve her türlü Emtia zarar gördüğünü ve kullanılması imkansız hale geldiğini, kaza akabinde 25.05.2016 tarihinde davalı tarafa hasar ihbar edildiğini ve davalıca hasarın tespitine yönelik olarak ekspertiz çalışmaları başlatıldığını, yapılan ekspertiz çalışması zararı belirleme konusunda yetersiz kaldığı gibi zararın tazminine ilişkin gerçek bedelleri de yansıtmamakta olduğunu, davacıya ait … … … Poliçe Numarası ve 18.03.2016/2017 vade Tarihli Sigorta Poliçesiyle davalıya sigortalı olduğunu, yangın sonucu hasar gören fabrika 2.800 m2 kullanım alanlı, hergün Binlerce … ve unlu mamulün üretildiği … üretim Fabrikası olduğunu, yangın sonucunda, çalışamaz duruma gelen fabrika sebebiyle üretim, gelir girişi durmuş ve müvekkilinin ekonomik bir çıkmaza düştüğünü, müvekkilinin fabrika binasını dava dışı belediyeden 49 yıllığına kiraladığını, ekonomik olarak dar boğaza düşen müvekkilinin kirayı ödeyememesi üzerine söz konusu fabrika binasının tahliye edilmesi müvekkilinden talep edildiğini, müvekkilinin … üretim hizmeti verdiği fabrikada da onlarca işçi çalıştırmakta olduğunu, fabrikada üretimin dolayısıyla da gelir girişinin durmasıyla işçilerin maaşları, sigortaları ve işverence tanınan diğer sosyal hakları ağır bir yük oluşturduğunu ve müvekkilinin iflasın eşiğine getirdiğini, yapılacak ödeme miktarının yetersiz olduğu davalıya bildirilmesine rağmen yalnızca söz konusu tutarda ve ibraname imzalanması durumunda ödeme yapılabileceği müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin içinde bulunduğu zor durumun etkisiyle sigorta şirketinin yaptığı yetersiz ödemeyi ibraname imzalamak suretiyle kabul durumunda kaldığını, ibraname imzalanmış olmakla birlikte söz konusu ibranamenin gerçek hasar miktarını karşılamadığı ve gerçek hasar tutarının ödenmesi gerektiği yönünde 18.08.2016 tarihinde davacı Avukatı … tarafından sigorta şirketine ihtar çekildiğini, mahkemece gerçek hasar tutarının alanında uzman bilirkişilerce tespiti ile gerçek hasar tutarını karşılamayan ibranamenin geçersiz sayılmasını talep ettiklerini, kaldı ki, ibra sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tarafların karşılıklı irade beyanlarının, ibra sebebi üzerinde birbirine uygun olmasının gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle taraflar arasında ki değer hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edebilecekleri miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra 6100 Sayılı HMK 107 Md. uyarınca iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracaklarını,, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00-TL hasar bedelinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhine belirsiz alacak davası açıldığını ancak davacının talebi yine kendisi tarafından belirlenebilir bir talep olduğundan huzurda görülmekte olan belirsiz alacak davasının usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin itirazlarının da bulunduğunu, tüm iş yeri sigorta poliçesi ile sigortalı olan davacının kiracı olarak faaliyet gösterdiği iş yerinde 24/05/2016 tarihinde meydana geldiği iddia edilen hasarın tazminatı talep edilmesinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili sigorta şirketi tarafından dava konusu olay ile ilgili olarak davacı sigortalı şirketin zararı karşılanmış olup, davalı sigortalı tarafından müvekkili şirkete ibra edildiğini, bu nedenle müvekkili sigorta şirketine dava konusu olaya ilişkin husumet yönlendirilmesi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen tazminat talep edilen tazminat tutarı da fahiş olup hiçbir şekilde kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından ödemenin alınan paranın getirisine göre güncelleştirilmesi gerekmekte olduğunu, davacının ihbar tarihinden işleyecek faiz talebinin de reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilecekse dahi müvekkili sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunun kabulü gerektiği de sabit olduğunu, fazlaya ilişkin taleplerden hiçbir surette müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını, açıklanan tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce davaya konu olarak davalı kurumdan celp olunan tüm bilgi ve belgeler, … 9. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası, … 23. İcra Müdürlüğünün …/… Talimat sayılı dosyası, … İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı, … SGK Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı ve ekleri celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizin 21/03/2018 tarihli celse dört nolu ara karar gereğince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak konusunda uzman SMMM …, Prof. Dr. … ile Dr. … seçilmiş, adı geçen bilirkişice sunulan 23/11/2018 tarihli raporu ve 08/03/2021 tarihli ek raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun tetkikinde, davacı ve davalı yanın inceleme günü ticari defterlerini sunmaması hakkında takdirin mahkemeye ait olduğu, dava konusu hasardan dolayı tanzim edilen ekspertiz raporuna göre, davacı işyerindeki toplam hasarın 794.405,00 TL olarak tespit edildiği, davacı yanın hasar tazminat bedel olan 794.405,00 TL’yi tahsil ettiği ve davalı yanı ibra ettiği, somut olayda davacı yanın talebinin sigorta şirketinden tahsil ettiği bedelin daha üzerinde bir zararının olduğu iddiasına dayandığı, ancak davacının inceleme günü ticari defter ve belgelerini sunmadığı, olası ilave zararın ancak yasal ticari defter kayıtları ile, bu kayıtları tevsik eden belgeler üzerinden hesaplanabileceği, mevcut hali ile davacı yanın iddiasının belgesel anlamda izaha ve ispata muhtaç olduğu kanaatiyle rapor alınmış, bilirkişi heyet ek raporunun tetkikinde ise davacı yanın talebinin; sigorta şirketinden tahsil ettiği bedelin daha üzerinde bir zararının olduğu iddiasına dayandığı, ticari defterler olmadan zarar kalemlerinin, yani stok, demirbaş vs’nin kayıtlarda ne miktarda olduğu tevsik edilmeden yapılacak hesaplamanın gerçekçi bir yaklaşımı ortaya koymayacağı, davacının ticari defterlerinin yandığını beyan ettiği kanaatiyle raporlar alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iş yeri sigorta sözleşmesi nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davacı yana ait … fabrikasının 24/05/2016 tarihinde çıkan yangın nedeni ile içerisinde bulanan emtialar ile birlikte yanarak kullanılamaz hale geldiği, iş yerinin davalı yana 21/03/2016-21/03/2017 tarihleri arasında iş yeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olduğu, yangının poliçe teminat süresi içerisinde meydana geldiği, davalı tarafından davacıya hasar nedeni ile 794.405,00 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından davalının yapılan ödemi nedeni ile ibra edildiği, taraflar arasında imzalanan tarihsiz mutabakatname ve ibraname başlıklı belgenin dosya içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, içerisinde bulunduğu zor durum nedeni ile yapılan kısmi ödeme karşılığı ibraname imzaladığını, iddia ederek elde ki davayı açmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmış; maddenin 2. fıkrasında ise, “Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” denilmek suretiyle, gabin iddiasında bulunan tarafın, bu hukuksal nedene dayanan hakkını kullanabileceği hak düşürücü süreler hüküm altına alınmıştır.
Dava konusunu yangın 24/05/2016 tarihinde olmuş elde ki dava ise 16/03/2017 tarihinde zor durum hali için ön görülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Yargıtay 17. HD’nin 31/10/2019 tarihli 2016/12468 esas ve 2019/10033 karar sayılı emsal ilamında “… davaya konu yangın olayının meydana geldiği 2013 yılından önceye dönük yakın yıllardaki davacının mali durumunun, ticari defter ve kayıtları ile muhasebe belgeleri üzerinden yapılacak incelemeyle saptanması; bu konuda uzman mali müşavir bilirkişi heyetinden, davacının yangın hasarından önceki yakın yıllara ait işletme kar ve zararı, şirket özkaynakları, davacının hasar tarihinde mevcut borç-alacak miktarları konularında ayrıntılı rapor alınması; davacının hasar tarihinden önceki mali durumuna göre, yangından kaynaklanan hasarı bertaraf etme konusunda yeterli özkaynağı olup olmadığının detaylıca irdelenmesi, alacaklıların sıkıştırma iddialarının etraflıca araştırılması, bu husustaki taraf delillerinin toplanması ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmesi gereklidir. Tüm bu araştırmalardan sonra; edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesini temin amacıyla, gabin iddiasıyla eldeki davanın açıldığı gözetildiğinde, gabinin objektif unsuru olan edimler arasındaki aşırı oransızlık şartının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için, davacının gerçek zarar miktarının doğru biçimde tespit edilmesi gerekir…” denilerek benzer uyuşmazlık hakkında ne şekilde araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği açıklınmıştır.
Yukarıda anılan 6098 sayılı TBK’nun gabine dair 28. maddesi , Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal ilamı ile ispata dair TMK’nun 6. ve HMK’nun 190. maddesi dikkate alındığında davacı zor durum içerisinde olduğunu ispat yükü altındadır.
Davacı taraftan mali durumunun tespiti için ticari defterlerinin ibrazı talep edilmiş, 24/01/2022 tarihli dilekçe ile ticari defterlerin tamamının dava konusu yangın nedeni ile yandığı, 18/04/2022 tarihli dilekçe ile de yanan defterler nedeni ile zayi belgesi alınmadığı beyan edilmiştir. Davacı hakkında devam eden icra takipleri, açılan davaların bildirilmesi istenmiş bildirilen icra dosyaları celp edilmiş ve takiplerin ibraname tarihinden sonrasına ilişkin olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacı taraf davalı tarafından yapılan ödemeyi zor durumda olması nedeni ile zararını karşılamadığını bilerek ibraname imzalayarak aldığını iddia etmiş ise de, davacı o tarih itibariyle zor durumda olduğunu ispat edememiş ve imzalanan ibraname gereği davanın reddine karar verilerek aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin yatan 853,88-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 773,18 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır